Mahzun bebek ağlama
Dur de hain gözyaşına
Doğrul onurla gururla
Ne olur artık ağlama
Güneş doğmaya yakın
Gölgesi hane
Gövdesi şefkat
Gören gözde ihtişam
Bakan gözde kuru adam
Nacizane ben.........
Arşa ulaşmaktı sevdam
Dur diyemediğim alın yazım
Yaradılışın zorlu yolundayım
Sakın! geri dön deme
Saçımı bu yolda una buladım
Akıl başa vakitsiz gelirmiş
Duyarlı gönül
Vurdum duymaz kalp
Ya boşluk
Ya da ağıtlar
Gözlere vurur duygular
Yanmış yürekler
Ezel acı derslerin hocası
Geleceğe de uzanır sopası
Korkularım ufkumu kapatır
Etrafıma siperler kazdırır
Dilimi lal yaptıran zalim
Yakarışın adresiyim
Yok gelenim gidenim
İçi boşalmış kalbim
Boşluğa alışmış ellerim
Uzak ufuklarda gözlerim
Dünya’nın bilinmezinde
Uçsuz bucaksız sahra
Sahra’nın vasat’ında
Gayret harcıyla örülü
Ulu bir hisar
Bir tebessüm,
Şevkatle bağra basış,
Ana kucağında bir yavru.
Cehennem’den gelen bir uğultu,
Nice evler kor, kor alev topu.
Yumoş elleriyle yatıyor enkazda,
Sükut zamanlardayım
Dilim lal, aklım zayi
Sessizliğimi dinliyorum
Nara atan mazimde
Gül goncası gözler
Tedirginliğe hapis
Mazi zulmetmiş lalezara
Alışmış hazanlara
Bedeni imam evi
Yüreği pranga ile zincirli
Şiirinizin sonunda yürekten bir Amin demek lazım diye düşünüyorum. Tebrikler
Tebrikler Yıldırım bey güzel dizeler
Şirde çok güzel işlenmişbir ironi vardı.Kısa ama özlü, tane tane..Şir gibi şiir kutluyorum efendim.
(Ant 10)