YILBAŞI ŞİİRLERİ

YILBAŞI ŞİİRLERİ

Akın Akça

Kırlarda dolaşıyordum
her gördüğüm çobana gülücükler saçtım.
Sonra, sonra
öğrendim ki
zaman geçmiş ve dünya değişmiş
_____ve TEPKİSEL bir Coriolanus yaratmışım.
Tepki, savaşa dönüştü gitti.
..

Devamını Oku
Yusuf Cantürk

PLATONİK AŞK (Kadıköy-Ekim-2013)

Köyden çıktık bir kafile, Sincan’a kadar yaya,
Bana göre sanki gidiyoruz uzaklara, Aya,
Ankara-Yelli köyü nere, ta İstanbul nere?
Yaş on üç, ilk defa biniyorum kara trene.

..

Devamını Oku
Akın Akça

Bizi akıtan şu çok da kendinde
Dere'de yatağı us yumuluyor
bornoza bilişsiz sarf kuru ise
Şuur ve tam aksi tek kavrulmuyor

Yağdı yağmur deli ya sevin ya öl
Kütüphane sükun fırtınaysa yol
..

Devamını Oku
Nazende Kaya

ISSIZ  YALNIZ  YÜREK  KADINLAR...


Biz  kadınlar  bir  ömür  boyunca yalnızız.
Taaaa  dünya  kurulduğundan beri.
Yalnızlık  ışığını  yakarız  her gece.
Soğuk  ve  uzak  kadınlarızdır  kimine  göre...
..

Devamını Oku
Mehmed Aksu

Sen Kalsaydın

Bavulunu toplamış gidiyorsun sen.
Diyelim anıları da attın içine.
Peki ya acılar hep bende mi kalacak?
Oysa keşke her şeyi eşit şekilde paylaşsaydık.
Ne bileyim yani ikimizde yanımıza kahkaha alsaydık.
..

Devamını Oku
Çetin Özdemir 2

“Her şey bir oyun bize. Ne yapalım, sahip çıkamadık eserinize.”

Tevhid-i tedrisat
Kapanan tekkeler
Medreseler
Kapılar
Çok parti
..

Devamını Oku
Oropa Seni

-Hayata, umuda, sevdaya dair; günün düşlerinden güzel olsun!
Nice mutlu yıllara!
-Numaranızı tanıyamadım! yine de teşekkür ederim.Mutlu yıllar!
-Ben teşekkür ederim. Hoşçakalın! ! !

Herşey böyle başladı.
...ve bitti.
..

Devamını Oku
Taştan Çıralar

Yalnızlığımın arkadaşlığında bir yılbaşı
Sen hanende izleyici
Onlar ekranda
Ya da gönüllerince olabildikleri yerde

Umudu bağlarsan rüzgârdan ata
Uykuda bekle
..

Devamını Oku
A. Esra Yalazan

Ben Didem Madak’ın şiirleriyle çok geç tanıştım. Şiirlerini bulduğumda onu kaybetmiştik. Sevgili Mahmut Temizyürek, konuşmasının sonunda “Şiir turna kuşudur, döner gelir, kaybolmaz” dedi. Onun bu harika tespitine katılıyorum ve küçük bir ekleme yapmak istiyorum. Şiir bana göre nereden ve nasıl ne vakit geleceği belli olmayan bir mucizedir. Onunla karşılaştığınızda eğer gerçekten severseniz hayatınızın geri kalanında onu karnınızda, yüreğinizde, bakışlarınızda, kelimelerinizde taşıyacağınızı da sezersiniz.

Didem’in kitaplarından birini rastgele açıp efsunlu kaleminden dökülen tek bir mısra okuduğumda onu bir daha hiç unutmayacağımı anlamıştım. Farklı iklimiyle has olduğunu hissettiren şiir fena esir alır insanı. Bunu öğreneli çok olmuştu ama o ansızın hayatıma sızıp ‘Hiç borcu olmadığı için çok acıyan şiirleriyle’ bilerek acıttı canımı.

Didem Madak’ın ‘Grapon Kağıtları’ ismini verdiği kitap için yazdığı cümleler, hayatıyla iç içe geçen şiirinin çıplak tabiatını da açıkca gösteriyor: “Bu kitapta yer alan şahıs ve mekanların gerçekle alakaları tamdır. Kahramanları hep yanlış ata oynayanlardır. Kediler, kadınlar, muhabbet kuşları, gözyaşları…hepsi sahiden vardır ve bir dönem yaşamışlardır. Şiirden hazetmeyenler, Grapon Kağıtları’nı yılbaşı ve diğer ehemmiyetli günlerde evi süslemek için kullanabilirler ya da bir ruh çağırma seansında, inatçı ruhlara seslenen uyduruk şarkılar olarak mırıldanabilirler”.

Tanışma fırsatı bulamadığım ama şiirleriyle çok eskiden beri tanıdığım hissine kapıldığım şairi bir kaç cümleyle anlat deseler zorlanırdım, onun ‘şeffaflığını’ şöyle iyice esneterek, içinden geçerek, kelimelerinin saçlarını usulca tarayarak anlatmak isterdim.
..

Devamını Oku
İsa Sayan

İstanbul’da büyük yılbaşı dedikleri
Adına eylençe koydukları
Kız kulesinin ışıkları
Kaldırımı döynüyor
Ezeli kandil simitleri
Sultan Ahmet sol’da galata sağda
Ayasofya tepeden bakıyor
..

Devamını Oku
Ebubekir Dogan

Mektubuma baslamadan evvela
Selam eder ellerinden öperim anam
Dedeme,baba anneme,kardeslerime
Kucak dolusu selamlarimi sunarim anam

Amcalarima,Emelerime,Yengelerime,
Dayilarima teyzelerime,cocuklarina
..

Devamını Oku
Tuncer Akbaba

Kızmak geldi içimden kızamadım Yahudi ye,
İtin işi havlamakmış, kızılırmı ürdü diye.
Kuduran it salınır mı düşmanın bile üstüne,
Gözü dönmüş kuduzlar kıyıyorlar Filistine.

Salyasını akıtmadık yermi kaldı yer yüzünde,
Dişlerinin arasında onca masum kanı damlar.
..

Devamını Oku
Kemal Tağa

Nedir bu kıyamet,nedir bu nispetler
Alabildiğine vicdansız olmuş insanlar
Ne bileyim eskiden beri böyle gelmiş
Böyle mi giderdi bu düzen
Kader mi dedi masumlar
Her ezilişte,her darbe de
Bazılarına eğiliriz,
..

Devamını Oku
Alkadraz Kuşcusu

İçimi dökmüşsün avuçlarıma
Ben hoyratça savurganlık ederken,
Ağlayacak gözlerim yok.
Örse yatırmış
Dövmekte zamanlar
Arsız bakışlarımı.

..

Devamını Oku
Gökhan Gürsu

Doğum günü

Geceyi yeniden boyamak gelseydi elimden
Tamda gözlerinin rengine boyardım
Çokda koyu değil ama daha derin bir sonsuzlukla
Yıldızlar sakil kalırdı yanında
Tek güzelliğin sen olduğu gecelerinde
..

Devamını Oku
Ceren Aydın

Ve bir 365 günlük tur daha biter güneşin etrafında
Yeni bir tur, yani yeni bir yıl
Ömür adı verilen defterden
Ve Yılbaşı;
Herhangi bir takvime göre bir yılın bitimi ve
Yeni bir yılın başlangıcı…
Alışa geldiği gibi nice dilekler umutlar, hayaller elbette
..

Devamını Oku
Canan Uncu

SATILIK HAYATLAR

Küçük bir çocuk görüyorum her gece rüyam da yorgan altına gizlenmiş korkulu gözlerle etrafına bakan korkmuş bir çocuk antreden sızan ışığa doğru sallanarak yürüyen elinde bir Pazar torbası, içinde çocuklarına aldığı çikolata üstü başı çamur bir adam belki de hayatında yolunu kaybetmiş ailesinin ona çizdiği yolda yenilmiş kendisinin çizdiği yolda da çocuklarının hayallerini yıkan bir baba.
Hayat ne kadar garip değimli aslında kader kendi kendine yazılmıyor. Kaderi yazan anne ve babalar herkes ailesinin yazdığı yolda yürümeye çalışıyor sadece. Bir düşünsenize sizin hayatlarınız nasıl? Hangi durumdasınız? Ve sizi bu duruma kim getir di? İçin için kimlere öfkelisiniz yaşamınızda? Ben söyleyeyim mi? En yakınınızdakilere sizin hayatlarınızı farklı yönlere çekenlere. Belki sizin istediğiniz hayatlar üzerinden anlaşma yapanlara. Hiç düşünmeden pazarlanan hayatlarda acı çekenler her seferinde bir kat fazlasını çocuklarına yaşatıyor. Mutsuzluk katlayarak mutsuzluğu doğuruyor. Size bir hayat sunuyorum. Satıştaki et pazarından arta kalan yalnızlık ve mutsuzluklarla dolu bir hayat.
Uzun boylu çekik gözlü, kırmızı yanaklı fakat fazla gülmeyen bir adamdı Kemal ama çocuklarını çok severdi. Onları mutlu etmek için her sabah yumurtaları rengarenk boyar yavrularım diyerek başlarını okşardı. Bazı akşamlar iki kadeh içip anlatmaya başlardı. En başından, babasından bir ağa bir bey ‘’her sabah erkenden kalkar ve çizmelerini parlattırırdı. O çizmelerde kendini görürdün ’’ derdi. Kemal ’ın dedesi Kafkasya’dan gelme kazak türkü savaş zamanında her şeyini satmış kolunun altında bir küçük sandıktaki mal varlığıyla. Buralara kadar çocukları için yeni bir hayat kurmaya gelmiş. Belki o çocuklarının kaderini güzel yazdı. Çocukları onun ölümünün ardından birer bey oldu fakat oğlu yani Kemal ’ın babası nasıl yazdı? O yaşamdan istediklerini aldı. Büyük bir zenginlik iki tane güzel kadın ve bir çok çocuk. Şimdi o yazıyor çocuklarının kaderini hayatını yada mutsuzluklarını. Hiç birine gönüllerinden geçeni sormadan ‘’içinin titrediği arzuladığın yarin kim’’demeden. Kötü bir kararla da hem oğlunun hem çocuklarının hayatını tek kalemde yazmış oluyor.Yani Kemal ve ona bağlı diğer mutsuz hayatlar.
Kemal gençliğinde yaşamayı çok severmiş arada evden kaçıp şehir şehir gezermiş gerçi her defasında babası onu kulağından tutup getirirmiş. Zamanla deliliği gitmiş ve iş adamı olmuş. Tabiî ki babasının yardımları ile zengin olarak doğup zengin olarak bir yaşam sürerek. Hayatta her şeyin bedeli olduğu gibi bunlarında bedelini ödemeye hazırlanarak. Bir akşam içki sofrasında iki arkadaşın yaptığı anlaşmayla onun ve birçok insanın hayatının pazarlığı yapılırken belki de o neler hayal ediyordu. Belki uzaktan sevdiği belki arzuladığı vardı. Ama önemlimi? Hayır onun kaderini yazıyorlardı zaten. Ferman yazılıyor hayatı pazara çıkıyor. Arkadaşının kızıyla evlenecek, hayat kuracak.
Peki sordular mı acaba Kemale sen sevecek misin? Bu kadına bakınca için titreyecek mi? Gözlerin gözlerinde kaybolacak mı? Tenin yanacak mı tenine dokunduğunda? Kalbin çarpacak mı her yüzüne baktığında? Hayır. Kaderi çizilmiş ve arkadaşıyla anlaşılıp hazırlıklar başlamış. Ama birde kız var bilmediği biriyle evlenmek zorunda bırakılan ve aslında yüreğinde çok büyük bir sevgi yaşamış. Kalbi başkası için atmış teni başkası için yanmış ve aldatılmanın acısıyla delirmiş içi boş bir kadın. Evet Kemal ’ın ilk eşi kara sevda yüzünden delirmiş bir kadın. Çok kolaymış yaşamak gibi adına da kara sevdadan hasta deli demişler. Bana anlatılanı anlatayım size; bir öğretmeni çok sevmiş öğretmende bu bey kızını. Birbirlerinin kalp atışlarıyla, belki birbirlerini arzulayarak belki kaçamak birbirinin ellerini hissederek dudaklarındaki ateşi yakarak, birbirlerinin kalp atışlarında sesizce yaşayarak. Söz vermiş öğretmen tayini çıkıp giderken ‘’geleceğim sevdiğim, sana döneceğim bekle beni ‘’diye. Evet geri dönmüş de yalnız ‘’sevdiğim ben geldim ‘’diye değil ‘’bir hata yaptım erkeklik nefsime yenildim sadece bedenimin ateşiyle aldattım ve evlendim.’’diyerek ve devam etmiş. ‘’Bekleme artık beni sevdiğim bekleme! ’’ Kadın bakmış bakmış ağlayacağı yere gülmeye başlamış hep gülmüş hiç durmadan gözlerinden yaş değil dudaklarından dökülen acı kahkahalarla bir müddet daha devam etmiş duvarları yırtan o acı kahkahalar ardından gelen suskunluk. Ya da öyle sanmışlar diyelim. Arkadaş anlaşmasının içinde kaderleri yazılana dek.
..

Devamını Oku
Çağlar Bedenli

ardında kalan yıkımdan habersiz yürüyorsun
senden uzak bir hayatın köpükler arasından görünen yüzüne doğru.
parmak uçlarında adımların.
dolu dolu baktığın beyaz duvarlar hatıralarını bir kaç kat boyanın altına gizlemeye hazırlanıyor.
çekip kapıyı, son kez bakarken ömrünün korunağı,
adına bir zamanlar yuva dediğin o yere,
aklında yılbaşı ağacının paketini bantlayıp bantlamadığın...
..

Devamını Oku
Halil İbrahim Doğan

KIRK YIL
Bir bıçak sırtında zannettim kendimi,
Gerisi katılaşmış ilerisi çok muğlak.
Ecel terleri döküldü alın çizgilerimden,
Kapımı çaldı sanki son misafir.
Nede çabuk gelmişim kırklı yıllara.
Dün gibi lastik ayakkabı ile cirit attığım,
..

Devamını Oku
Hakan Bintepe

bugün cumartesi
o gün günlerden neydi
yağmur var mıydı
hava soğuk muydu sıcak mı bilmem
unuttum
kocaman gözlerinde
küçücük öpücükler
..

Devamını Oku