Rızgımı gurbette vermiş Yaradan,
Ayrı düştüm vatanımdan, sıladan,
Nere gitsem kurtulamam belâdan?
Canı, cânanından ayıran nâmert;
Yıkılmadı yıkılası şu gurbet...
Küllüğü burnuma tüter sılamın,
Hederi olmuşum efkârın, gamın,
Miracı yıkılmış sanki dûamın,
Tedavisi mümkün olmayan illet,
Yıkılmadı yıkılası şu gurbet...
Gurbet ilde hem garibim hem yetim,
Burcu burcu vatan kokar hasretim,
Tükendi tâatim bitti gâyretim,
Ne öldürür ne yaşatır bu hasret;
Yıkılmadı yıkılası şu gurbet...
Kaderin elinde artık ipimiz.
Kesilmiyor boranımız, tipimiz.
Euro dolar mahkumuz hepimiz.
Sermayem gam keder endişe zillet;
Yıkılmadı yıkılası şu gurbet...
Çile hücresinde ömür tükettim,
Ne infaz edildim, ne berat ettim,
Bilmem bu cezayı nasıl hakettim,
Öyle bir ceza ki sonsuz müebbet;
Yıkılmadı yıkılası şu gurbet...
Nerde Ahmet, Mehmet, Mustafa, Hacı?
Hepsinin lâkabı olmuş “Almancı”.
Kiminle paylaşsam ben bu utancı,
Yumak yumak çile, yumak yumak dert;
Yıkılmadı yıkılası şu gurbet...
Diskotekte Ayşe, Fatma, Hatice;
Alkol komasına girer her gece,
Kime sorsan “korkunç” diyor netice,
Sen-sen olda Ömer getirme cinnet;
Yıkılmadı yıkılası şu gurbet...
Kayıt Tarihi : 29.4.2004 16:40:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!