Saçları altın sarı, esen yelde rakseder
Her bir teli sırmadır, inan kalbe nakşeder
Kaşları yay misali, sanırsın ki lâmelif
Ak alnının altında, etmişler bir de telif
Kirpikler öyle uzun, ucu sivri ok oktu
Aşk yerimden vuruldum, dilber kalbime soktu
Pi sayısı kada sabitim sana
Çapanlarına ayılamayan
Bir denklem kadar gizemlisin sevdiğim
Dört bilinmeyenli denklemler bile
Az gelir yanında and olsun
Ben senin gizemliliğindeki giz olmak isterdim
Ben seni seviyorum
Dur bi bakalım ne çıkacak
Hani ben seni seviyorum ya…
O yüzden işte sen başkasını seviyorsun
Eeee sonra?
Sonra senin o sevdiğin var ya
Cananım, gülüm, canım
Yürekte heyecanım
Düşeyim yollarına
İşlemeli fincanım
İnci dişli mercanım
Hoş geldin dedi sıcak bir sesle kadın
Tepkisizdi, ses çıkmadı erkekten
Adam uçkuruna mı düşkündü acaba
Yoksa seviyor muydu kadını gerçekten
Gürledi nihayet evin beyi
Benim değil mi bu yürek
Bu yaralı hırçın kuş
Pîr Sultan değil miydi Hızır Paşa’ya kafa tutan
Ben Pîr Sultan torunu değil miyim
Ne kadar sürecek bu oyun
Ya da ne kadar resm’i perişanlık
O ki göğüslerinde Marmara Denizi, emzirir durur Karadeniz’i
Ölümsüz bir anadır şehir
O ki İstanbul’dur
Avrasya’dır, Bogaziçi Köprüsü'yle tokalaşır,
Birbirini böyle selamlar iki anakara.
Zaman bir silah, her saniye bir mermi
Kara sevda bu öyle çabuk geçer mi?
Yürek acıtan sevdam benim
Kara sevdam...
Suskunluğum yüreğimin haykırışıdır
Gözyaşlarımsa kanayan yarası insanlığın
Ne kadar bastırmak istesemde tutamam onları
Taşıyamam kötülüğün ertesine
Fırtına öncesi sessizliği mi yaşıyoruz
Yoksa günbegün eriyecek mi insanlık
Nereden de uydum ben, şu Serkan’ın aklına
Hediye ettim kıza, körolası şarkıyı
Vardım ki sonradan da, olayların farkına
Dedim oğlum yandın sen, taşa vurdun baltayı
Sonra arayınca ben, fotoğraf için onu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!