araftır bu coğrafya
künyesi mermi izi omurgalar
sessizliği garip makina çığlıkları
kıyamet çığırtkanlarına
esir
ve bizler
sakinleri
İçerden çıkacak birazdan adam
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Devamını Oku
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Şiir kalesinin soylu duvarları öyle ince ve öyle özenle döşenmelidir ki, tuğlalardan herhangi birinin çekilip alınmasıyla duvarın yıkılması nasıl kaçınılmaz ise, mısralardan birinin şiirin tam ortasından çekilip alınması ile de şiir/eser öylece bozulmalıdır. Güçlü, y/etkin ve olgun bir şiirin altın kuralıdır bu.
Şair kendini savunmaz, şiiri savunur. Kelamın büyüsünü ustaca bir kurguyla kullanmak ve oluşturulan kelimeler kuyusundan gelecek kuşaklara/ardıllara içilebilecek arı-duru- buzul sulardan avuç içi kadar bile olsa sunabilmek gayesiyle çırpınmaktır. Harflerin sarraflığıdır belki, bulutlardan süt sağmaktır birazda..
Şiir; hayal deryasının kuytuluklarında sosyal-ekonomik-siyasi olayların örselenmiş/ hırpalanmış ruhumuzdaki kesik yaraların dikiş tutmaz izlerini, ilhamın büyüsünden ve katıksız sevdaların kucaklar dolusu mutluluğundan, kederlerin, ayrılığın, zorbalığın ve yoksulluğun inançlı ve körpe ruhlarda açtığı derin kesiklerden, kırılmalardan ve yaralardan izler taşımalıdır.
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta