Yazlık Gölgelerde Kalmış Çocukluğum

Onur Göknil
60

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Yazlık Gölgelerde Kalmış Çocukluğum

Her yaz, Bursa’dan İzmir’e
otobüsün cam kenarında gözümü ovuştura ovuştura iner,
yorgun bir takvim gibi uzanırdım anneannemin serin evinin bahçesine.
bütün şehir ter içinde kalırdı,
ama onun elleri hâlâ
ilkbahar serinliğinde bir dua gibi uzanırdı alnıma.

sabah olurdu...
ben uyanırdım önce,
sokak henüz kendini tanımıyorken,
taşlara basarak büyür,
toz içinde kalırdım sevinçten.
elinde plastik bir top,
ayağımda yara bandı,
bir cebimde misket,
bir cebimde anneannemin “fazla koşma” tembihi.

komşu çocuklarıyla aynı güneşin altına saklanırdık,
hep birimizin “ebe” olduğu,
ama kimsenin üzülmediği oyunlarda.
bir çocuğun sığındığı tek şey
öğle ezanıyla susan oyunlardı.
bir kenarda domates,
bir kenarda tuz
ve bir kenarda anneannem:
“gel bakiyim sana bir ekmek arası yapayım.”

çocukluk dediğin şey,
tuzun domatese yakışması gibi sade,
ekmeğin ellerde şekil bulması gibi gerçekti.
o yazlarda unuttum
büyümenin bir gün yavaş yavaş öldüreceğini içimizdeki çocuğu.

şimdi…
hiçbir otobüs
o eski otogara uğramıyor.
evin duvarları çatlamış,
pencereden sarkan aslanağzı saksıları
çoktan boynunu bükmüş
ve anneannem…
en son ne zaman “gel bakiyim” dedi,
unutmuşum.

bir gün,
çocuk sesleri azaldı sokakta,
top sesi yankılanmamaya başladı.
bir gece,
birdenbire büyüdüm.
ellerim artık kirlenmiyor,
çünkü hiçbir şeye dokunmuyorum eski hâliyle.

dondurma lezzetini yitirdi,
sinek ısırıkları bile bir anı oldu.
ve o ekmek arası domatesler…
şimdi pahalı,
şimdi tatsız,
şimdi sensiz.

bir fotoğrafın kenarından bakıyorum sana,
bir gölgenin ucundan.
anneannem...
hangi duanın yarım kalışında sustun sen?
ben hangi sabahı
sen olmadan tamamladım,
hiç hatırlamıyorum.

şimdi çocukken saklandığım taşların altındayım,
kimse “sobe” demiyor.
kimse saymıyor artık.
ve o oyun çoktan
kaybedildi.

anneanne,
ben büyüdüm.
ama senin göğsüne gömdüğüm çocuk
hâlâ kıpırtısız bekliyor orada
domatesin tuzla buluştuğu,
senin ellerinle gökyüzünü araladığın bir öğle vakti gibi.

yıllar sonra geri geldim o sokağa,
oysa sokağın haberi yok artık benden.
taş yerinde değil,
çocuklar başka dillerde ağlıyor şimdi.
ve ben içimden sustukça
senin sesin yükseliyor:
“üşütme ayaklarını, gir içeri.”

bir çamaşır ipine asılı geçmiş,
bir radyo cızırtısında donmuş yaz
ve gözyaşıma karışan ezan sesi.
ben senin ördüğün patiklerin içinden
çıkamadım anneanne,
büyüyemedim aslında.

artık ne zaman domates peynir koksa
karşıma sen çıkıyorsun,
elinde beyaz bir tabak
ve o sonsuz cümle:
“ye kuzum, daha büyüyeceksin.”

oysa ben o yazda kaldım,
ne büyüdüm,
ne doyabildim.
sen gittin,
ben saklandım.
kimse bulmadı beni.
oyun bitti.
ve içimde bir çocuk,
hâlâ “ebe” bekliyor seni.

Onur Göknil
Kayıt Tarihi : 21.7.2025 16:40:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!