istanbulda günbatımı,lale kırmızı utancı yüzünde peçe
günbatımı grupla birlikte yüreklerde
sancılara duracak sabahı doğurmak için birazdan gece
ve ben çok uzaklardayım, mahzun çocuk hüznünde
gözümün önünde kuşlar uçuşur durmadan martısız kentlerde
fıstık çamları ve mahlep ağaçları çamlıcanın tepelerinde
yaz akşamları içiyor istanbulun ruhunu derinden
yoksa esen meltem mi bu şehri kurtaran kederinden?
uzak olmak zormuş istanbul sana
uzaklardan hayalinle avunmak, sonra selam etmek lodoslarınla
bankların üstünü anakucağı bilmiş çocuklarınla
arka sokakların karanlığa açılan zindanlarınla
yarış pisti olup ve ağlatan bağdat isimli yollarınla
küçük ellerini uzatıp camları silerken çocuklar kırmızı ışıklarında
dalgalar vurur vurur sahile döver kayaları bir hınç bir hınçla
çığlıklar ve hıçkırık sesleri ve şuh kahkalar bir yumak gibi
derin bir kuyudur sende mazi, görünmez dibi
ve sen istanbul yazmakla bitmezsin, şarkılar söylemekle
tuzlu bir sudur varlığın içince sayısız çeşmelerinden
kanar mı suya unutur mu seni uzaklaşan eteklerinden
istanbul... eşin yok aşığın sayısız ey maşuk-u bi-mesel belde
Kayıt Tarihi : 2.8.2006 23:14:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!