Yaşlılık mı desem, yorgunluk mu?
Belki ikisi, belki ikisi de değil..!
Ben biçare, sen tek çare..!
Dünya yalan, dünya fırıldak..!
"Öyle bir tuhafım bu gün, bu gece"
Var say ki bu ışıl ışıl gece de öldüm
Sahi bir daha bakabilecek misin
Aya Yıldızlara gökyüzüne?
Ne demeli buna? Gözümdeki perde mi?
Ne yaşın ağırlığı, ne de bedenin göçü.
Ruhumda asılı kalan bir bitmeyen dert mi?
Yoksa sensizliğin mi bu yorgunluk suçu?
Bir ihtimal ikisi de değil, adını bilmem,
Bir girdabın tam ortasındayım, ben biçare.
Senden başka sığınacak bir yer dilemem,
Ey ömrümün tek gerçeği, sen tek çare!
Bakma öyle, bu dünya dedikleri bir yalan,
Dönen bir çark, ne vefa bilir ne de dostluk.
Bir fırıldak gibi savrulup durur bu insan,
İçimde tarifsiz, derin bir hissiz soğukluk.
Öyle bir tuhafım bu gün, bu gece,
Sanki kırk asırlık hüzün çökmüş omuzuma.
Kalbimde uğuldayan, bitmeyen bir bilmece,
Bir sessizlik beklerim, yetişir mi sonuma?
Varsay ki bu ışıl ışıl gecede sessizce öldüm,
Yıldızlar şahit oldu titrek son nefesime.
Sonsuzluğun boşluğuna usulca döndüm,
Bir iz kaldı mı, adımı kimse bilse ne?
Sahi, ben gidince, bu büyük perdeden,
Bir daha bakabilecek misin? Cevap ver bana.
O aya, o yıldızlara, o sonsuz gökyüzüne?
Yokluğumda bile, çare olacak mısın bu yanan cana?
Kayıt Tarihi : 16.11.2025 18:31:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!