Yaşlılık
Gençlik biter, kar yağar güvendiğin dağına
Hazana döner, yel vurur yemyeşil bağına
Akıl geriler tekrardan cocukluk çağına
Girdiğinde anlarsın artık yaşlandığını
Yaşadığın kalır geriye sadece anı
Hüzün, üzüntü, yalnızlık sarar her bir yanı
Ayak tutmaz, yaklaşır ahiretin zamanı
Geldiğinde anlarsın artık yaşlandığını
El, yüzün kırışır yeis düşer bakışına
Bırakırsın kendini hayatın akışına
Düzlükler biter, gelinir yolun yokuşuna
Vardığında anlarsın artık yaşlandığını
Farkedersin herşey fani tek baki kalan hak
Düşün geçen ömrünü ne çabuk geçmiş dön bak
Birgün aynada saçına sakalına ilk ak
Düştüğünde anlarsın artık yaşlandığını
Ne elimiz tutar nede ayaklarda derman
Rabbimizden gelir yaşlanmak enbüyük ferman
Doğarsın, büyürsün yaşarsın aniden zaman
Geçtiğinde anlarsın artık yaşlandığını
Rüzgar döker yaprağı anlamaz kimse halden
Hiç bir şey olmaz aynısı, sesin çıkmaz dilden
Geride kalır sağlıklı günler, gençlik elden
Gittiğinde anlarsın artık yaşlandığını
Boğazdan geçmez lokma, su katılır aşına
Yıllar nasıl geçmiş bak gelmişsin kaç yaşına
Birden herkes dağılır biryana, tek başına
Kaldığında anlarsın artık yaşlandığını
Zindan olur karışır hep gündüzü gecesi
Geçer herşeyden ozaman insanin hevesi
Daralır, sıkışır kalbin, için zor nefesi
Aldığında anlarsın artık yaşlandığını
Eğilirsin kalkamazsın doğrulmaz artık bel
Dostların düşman olur, akrabalarınsa el
Dişlerin, saçların dökülür birgün gelip kel
Olduğunda anlarsın artık yaşlandığını
Ahmet Bal
20 Temmuz 2014
Kağıthane/ İstanbul
Kayıt Tarihi : 10.8.2014 16:53:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!