Değer bilmek gerek kıymeti kaybetmeden,
Karşılık verebilmeli sevgiyi mahvetmeden.
Akıldır, şöyle bir yoklanmalı neler ile,
Yaşarken taşınabilen eşsiz değerler ile.
Bir fincan kahveye koyanlar kırk yıl hatırı
Sanki kural gibi hesaplamışlar kırk satırı.
Geliyoruz
Sevgiyle
Saygıyla
Ümitle…
Dünya hazır,
Düzen kuranlar
Ömrüm boyu uykum kaçtı uyuyamadım.
Halim ruhani, maddiyata duyuramadım.
Sesler içinde sessizlik vardı çıkamadım.
Gürültü çok fazlaydı ses çıkaramadım.
Elimde değildi işler, tüm yaptıklarım,
Başarı çalışana talidir
Çalışan kazanır.
Hakkını bilse de bilmese de
Hak Ona uzanır.
İhtiyacı olamaz
Bir şeyler sunmak için.
Ölçüyor kendini derin duygularla, özeleştiri
Kimi işler iyi gibi, kimi yaptıkları leş gibi.
Soruyor kendine “acaba ben nerelerde hata yaptım”?
Üst üste yanlışlarla doğruyu nasıl kenara attım.
Bakıyor geleceğine, işler oldukça sarpa sarmış.
Yarın hakkında denilecek; “bir günahkar varmış”.
Bugün haftanın sekizinci günü, zaman tarih sonrası.
Babam ve bana özel düzenlenmiş bir misafir sofrası.
Hasbihalimizde geçmiş var, türlü olaylar bolluğunda
Ölçülecek bir durum yok, sorgu sual hak kolluğunda…
Niçinler, nasıllar bana göre varsa ve zaman da darsa;
Neticeyi yakalamak, hakkı savunmak bir o kadar zorsa…
Çıkarıp prangaları kalbinden
Umutla kırabilsen eğer.
Eminim göreceksin, aniden
Diyeceksin “Aşk buymuş meğer”.
Seni, anlatacak kadar tanıyorum.
Kabalık, hem kargaşa hem karışık,
Ortam bazen dargın, bazen barışık.
Normal, insan her zaman aynı mı?
Belirsiz olan bu sahne oyunu mu?
Lafını bil konuş yoksa asar keserim,
Mermi manyağı olursun sersem ederim.
Dileğimdir;
Bir gücüm olsa
Ne kadar dert varsa,
Hepsini sarmalasam.
Kimsenin derdi kalmasa.
İşten dönüşümdü yorgun argın,
Geldim diyordum biraz kırgın.
Ne göreyim üç beş kişilik gurup,
Çevirmişler küçüğü kimi oturup.
Küçük ağlıyor, elleri gözü kadar,
Yumruğu sıkmış, yaşı sözü kadar.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!