Ahu gözlü bir ceylan yavrusunun
Su içtiği pınara benzer gözlerin
Bin bir çeşit çiçeğin birbirine karıştığı
Çılgın bir bahara benzer gözlerin
İçimdeki hicranı dindirdiğim
Ey gül ağacı!
Sevdiğimin baş tacı
Ruhumun eşsiz ilacı
Hani küsmüştün ya son bahara
Seni hangi halinle özlesem azdır gülüm
İsmin kalbimde bahardır, yazdır gülüm
Alışamadım bir türlü bu ayrılıklarına
Gidişin yüreğime bastığın közdür gülüm.
Güneşin çekip gittiği gibi
Sonbaharın ardından sessizce
O kurşuni gökyüzünün altında
Bir kuytuya düşmüş yaprak gibi
Düştüğümden habersiz
Bırakıp da beni yapayalnız
Ey gönül, nedir sendeki bu matem havası?
Neden söylemez, neden susarsın?
Kırılmaz, susmakla nankörlüğün aynası
Her gece virane bir handa sabahlarsın
Bu matem havası yakar kanadını kuşların
Bu gün senden uzaklardayım
Çok uzaklarda,
Yapayalnızım, mutsuzum
Dost meclisinde adsızım
Yaprağını dökmüş bir ağaç gibi
Gösterişsiz ve savunmasız
Âşıkları gezdirirdin bir zamanlar Göksu da
Dilin lal, gözlerin kör, kulakların sağır
Sallanır giderdin mehtabın altında ağır ağır
Sevda şarkıları mırıldanırken seven yürekler
Öperdi suları sessizce o tahta kürekler
Bir hışırtıyla ezerdin yakamozlarını mehtabın
Mademki gidiyorsun sevdiğim
Beni bir kör kuyuda bırakta git
Aydınlık görmesin gözlerim senden başka
Bütün kapıları üzerime kapatta git.
Gittiğin yollar yormasın seni
Göğün mavisi düşmüş denize
Ne güzel mavi, ne güzel deniz
Mavisini arıyor kurşuni gökyüzü
Denize düştüğünden habersiz
Bir martı balıkla doldurmuş gagasını
Pencereme konan minik serçe
Çekil penceremden, ikimize dar bu gece
Sen karın doyurma peşindesin
Benimki hayat memat meselesi
Sen nereden bileceksin bendeki beni
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!