Canlı formları kendi yaşamsal gelişmesi içinde, bir türden olmayan hayat formlarıyla çeşitlenirken; sözgelimi, açık kan dolaşımı kötüde, kapalı kan dolaşımı iyidir diyemeyiz. Bunlar zaman zeminin devinimi içinde olası oluyorlarsa, mesele yoktur.
Kapalı kan dolaşımında avantaj olan durum, açık kan dolaşımında dez avantaj olabilir. Unutmayınız ki açık kan dolaşımı içinde yarar olan bir durum da, kapalı bir kan dolaşımında zarar olacaktır.
Geleceğin bilinemez oluşu nedenle; hayatın boşluklu tanecikli alanını dolduruştu nedenle; çevrenin benzer etkilerine, benzer cevabın farklı varyasyon ya da farklı cevabıyla dönütü ya da tepkisi verilir olacağı gibi nedenlerle, hayat çeşitliliği elinde bir çeşit koz olarak tutmaktadır. Zamana zemine denk düşmenin seçilimi dahi bu çeşitlilikler içinde böyle ortaya çıkar.
Varlık, görece içinde bulunduğu zaman ve zemin devinmesine uymak zorundadır. Bu o yerin kuralıdır da. Öyle sosyal ortamlar var ki o zemine uymasanız da gerçek anlamda yaşamınıza bir şey olmaz ama sosyal uyumsuzluklar çatışma kaygı ve stres olacağından ruhsal dengeler alt üst olacaktır.
Örneğin; iki sosyal alan devinmesi olan bir kahve zaman zemin devinme alanıyla; bir ibadethane zaman zemin devinme alanı, çok farklı zaman zemin devinme referansları içinde akarlar. Kahve devinme zaman zemin alanını siz, mabede götüremezsiniz. Mabet zaman zemin deviniş alanını da kahveye götürmemelisiniz. Bunlarda özel sosyal yaşamın çeşitliliğidir ve ortamlara denk düşmesidir.
Bunlar bir sosyal kültür ve sosyal yaşam şekli oluşla, temel olmayan, ama her halükarda bir şekilde gözetilmesi gereken, özel; öznel referanstırlar.
Başı kopup ta bir hafta ya da 9 gün sonra ölen hamam böceği ile parçalara ayrıldıkça, her parçasında yeni bir sünger oluşmasının yorumca bir başka anlamı da ne olabilir?
Şeytan kulağına kurşun! Başınız kopsa, parçalara ayrılsaydınız, yaşar mıydınız? Ne yazık ki eşrefi mahlûk yaşayamazdı!
Bu giriflikte yaşamın anlamı ne? Yaşamın anlamı, yaşamak olmalı. Hayatı olabildiğince ve her konum ve koşul içinde sürdürebilmek olmalı. Bunu da nasıl yapardı. Hiç kuşkusuz sınama yanılmaların verimli olmasıyla; yani deneyle!
Kim bilir hayatın bize dar olan ama başka bir canlıda da yeniden yaşam olan, hangi yaşamcı tutumları tecrübe edip tutum edinmektedir?
Denebilir ki sinir sistemi insanın başında oluşla akıllanmış ama başı kopunca da ölümü hak eden bir kusuru üslenmiştir. Ya da başı kolu kopan insan kanamadan ölürken açık dolaşımı olan hamam böceği böyle tehlikeleri yarara çevirmiştir. Bu nedenle başı kopan hamam böceği açlıktan çok, 9 gün sonra susuzluktan ölür.
Bunlar doğru olmakla birlikte sorunun cevabı değildir. Yani bunlar doğru gözlem oluşla hakikattir ama yorum oluşla nafiledir. Üstelik te hayatı açıklamaz o canlıya dek formasyon kriterlerini açıklar.
Hayat çeşitli fenomen formasyonlar üzerinde yaşamın kendisini çeşitli var bulunuşlarla garantiye almıştır. Neden bu kadar çok hayat türü derseniz buna verilecek yanıtlardan birisi de şöyle olabilir. Hayat her belirdiği form şekliyle kendisini garantiye alamamıştır. Bir kazanç gibi görünen form diğer yönden kazançsız lığı da omuzuna yüklemektedir. İşte hayat bunu biliyor.
Hiç kuşkusuz insan ne bir virüstür, ne de bir bakteridir. Ama temel düzlemde arkea oluşla ve benzer temel düzlemlerden hareketle, bir bakteri yada bir virusla kimi benzer referanslar taşırsınız. Yani ne onlarız, ne de temelde onlardan kopuk bir var oluşla onlardan kopuk organizemiz vardır. Öyle olsaydı onlar bizde barınamazdı. Bizde elma ve koyunu yiyerek enerji elde edemezdik.
İnşa şekli en alt ve minimumla benzer kalmaktadır. Ve aynı tip köken inşalı malzemeden, inşadan elde edilen çözümleme yöntemleri benzeşirler. Zaten bir inorganik devnişli olmayla ve inorganik sentezli, organik devinişler olmakla benzeşen süreçlerimiz vardır. Unutmayınız ki hayat sadece ve sadece organikler arası boşluk ve tanecikli yapıyı doldurmazlar. Bu da hayatın çıkmaz yola sapması olurdu.
Hayat basitten karmaşığa, kolay olandan zor olana doğru girişip gelişir. Söz gelimi siyan bakterilerdeki gibi. Fotosentez hücreleri, foto sentezli solunum olmayan hücre fonksiyonlarına dönüşebilmektedir. Şu da unutulmasın Dünya konjonktüründe organikten in organiğe inşa sindirimi, kolaydan zora bir süreçken; kimi çevrelerde, süreç inorganikten, organiğe doğru; boşluk dolduran farklı yapı sindirişti süreçleriyle; kolaydan zora doğru olabilecektir.
Hayat, hayatın üzerinde oluşla o hayatın aleyhine de gider. Asalak yaşamlardan tutunda viral yaşama dek bu böyledir. Yine bir tür mantar olan bir yapı, Güney Doğu Asya ülkelerinde kendi sporunu ateş karıncasına enjekte etmektedir. Bir süre sonra enjekte yapı, karınca beynine ulaşıp karınca beynini tahrip edip, onu zombi gibi kılmaktadır. Ve karıncanın içinden dışına doğru mantar büyümektedir.
Yine Güney Amerika ülkelerinde Ateş karıncalarına Phond denen sinekler larvalar enjekte etmekte. Bu larvalar da önce beyne saldırıp karıncayı zombi gibi davrandırmakta. Karınca içinde larvalar sineğe dönüşmekle, karıncanın zombiliği ve yaşamı biter.
Yani hayat, hayatın ne şekil akacağını daima çevrenin olası her şartı içinde oluşla, reaktif, jeolojik katmandan tutunda; dayanılır bir radyasyon alanına; buradan denize, karalara, atmosfere, belki de kuvvetle muhtemelen uzaya dek; her alanda her şekilde kendisini bin bir kılık içinde oluşun çelişkileri ile sınayıp oluşmaktadır.
Bu sınamalarda hayat giderek kendisi ve çevre arasında bir balans kurmayı, tüm olumsuz örneklere rağmen, büyük oranda başarır olmuştur. Çünkü hayat akışının eğimi yaşamak olduğuna göre, yaşamak ta ancak çevrenizi sürdürebilinir bir çevre kılmakla olasıdır.
Hayat ve çevre etkileşimi içinde girişmenin yoğunlaşması hayata kendisinin çevre ile birlikte sağlasan olur yönde akış olduğu ona her daim olurla yoğunlaştırmaktadır. İşte hayatınız bir süre ve görece, bunu yok saysa da; uzun erimde ve genel bağlamda, bu dayatıyı bu bağıntıyı yok sayamamaktadır.
Belki de bir virüsle benzeşen en temel düzlem, sitoplazma torbası oluşun benzer yapılaşmasıdır. Bu gibi arkaik birlikler içinde oluşlarla, yeni yeni ve farklı olanlar nicelenmeye başladı. Her organelle değil ama kimi organellerle, kimi arke işlevleşmeler dallanıp çatallanmaya böylece bu düzlem içinde başlar olabileceklerdi.
Farklı organeli olma ya da birinde olan organelin aynısı veya benzerinin, diğerinde olmaması gibi en alt ortak düzlem içinde oluşulması, organellerin yanı sıra bir de çekirdekli, çekirdeksiz tek hücre yapısı da bu belirginliğin en nüanstık hali oldu.
Şu da akla gelebilir. Bir çekirdekli tek hücreli yapıların boşluk ve tanecikli alanları doldurması; sonraki her bir adımların hesap kitap işi oluşuyla belirebilecekti. Bir taşın ağırlığını ya da taşı tutmanın size verdiği yorgunluğu hissetmeniz gibi sizdeki oluşmalarında bir beliren eğim yogunlaşması ile varlıklar yönelimler içinde olacaktır. Bu kabil eğimlerle, bir viral kendi DNA'sının genetik kodlarını taşımayı bunca ortam olanağı içinde külfet gibi görebilecektir.
Öyle ya akciğer gibi bir insan organı yani akciğerler bir viral için bir yaşam çevresi, bir yaşam olanağı gibi dururken; hazır insan genetik malzemesine de nüfuz etmiş bir viral; insan genetik malzemesine, kendi viral genetiğini çoğalttıramaz mıydı?
Siz bol ve her zaman meyve ve kök buluyorken bunların üretim ve hasadını yapmanız saçmalık olurdu her halde. Bunun içindir ki insan; uzun çağlar boyunca tarım ve çobanlık yapılmadan çevre güdümü içinde oluşla geçilip gidilmiştir. Ne zaman alan rekabetli, kıtlık ve açlıklar baş gösterdi; insanlar besin ve beslenme ile ilgili meyve toplama, av yapma zaman zemin alan devinmesinin boşluklarını hayvan evcilleştirme ve ziraat yapma gibi emek zaman girişenli bir devinme yaşam şekli olurla fark ederek, bu boşlukları dolduracaktınız.
Büyük çok hücreli yapılar ölüm gibi bir riski göze alışla, bambaşka kazançlar elde etmişseler de, sonuçta bu riskler yaşamın bir ileri transferi olmaktadır. Risk kumardır. Yaşam ilk başlangıç düzlemi içinde ve her bir varyantları içinde kalışla olabildiği gibi; bu varyantları taşıyan bir konumlanması ile sürekli gelişen, değişen örnekçeler oluşturup; örnekçeleri bozup dağıtan ve kimi örnekçeleri de işlev kılan bir rizkti dinamizmdir.
Yani yaşam her yerde, her alanda ve her bir biçimdedir. Her biri bir hal bilinmezliğin tasarrufudur. Ve çevre dayatmasının öngörüsüdürler. Kendisini tasarruf etmekte, insan gibi bir organik devinim içine gelişin bilinmezliği ile de kendisini tasarruf etmeyi oynamaktadırlar. Siz dıştan inek üzerine bir dünya kurmuşsanız; bakterilerde içten sizin üzerinize bir dünya kurmuşlardır.
Birçok tasarruf olumsuz koşullarda ölseler bile, tek bir tane de form varyasyon kalsa, yaşam bu diğer üzerinden bambaşka hünerlerle yoluna devam eder. Çünkü varyasyonun tümü, ilke olarak bir anda bir olumsuzluk karşısında tümden ortadan kalkmaz. Çeşitlilik ve bir şekilde hayatta kalma stratejisi bu denli çeşitli oluşlarla, hayatın bir öngörüsüdür. Öngörünün hepsi yaşamsaldır. Ancak bir çevre tehdidi içinde bu çeşitliliğin hangisi ayakta kalacaktı bilinmezdi. Onun için yaşam büyük oynuyordu. Sesiz ve derinden.
Bu hayatın bir stratejisidir. Yaşam, yüzde doksan dokuz onda dokuzluk bir yok oluş sonunda dahi bir başka salınım ve bir bambaşka frekansla; sanki hiç bir şey olmamış gibi yeni bir arzu ve yeni bir şevkle bu hayatta kalan üzerinde yoluna devam edecekti. Bu elim olaylar hayatın başına birkaç kez gelmişti.
En görkemli insanı eşref ortadan silinirken; bir virüs; geçmişi asla tekrar etmeden; yeni koşulların yeni saçılım başlangıcıyla yoluna revan olacaktır. Hayatı aynı başlangıç koşullarıyla devam ettirememenizin nedeni sizin keyfi isteğiniz değildir. Sizin tekrar etmeyi istediğiniz tutumu sürdürecek bir çevrenin olmayışıdır ki aynı koşulları devam ettirememenizin bir seçilimi veya zorlanması olmaktadır.
Yaşam tarzı sırf kendi dışındaki olur doğa alanlarını doldurarak kendisini var etmez. Bir tekil hayat formu da, kendi dış ortamının kendisine sirayet edişi gibi kendisi de kendisine nüfuz edecekti.
Kendisinden anlam olan yaşam alanının içini de insan, hemcinsleriyle kendisi arasındaki boşluk arasını dayaşanır kılmanın bağ enerjisi ile alan boşlukları içinde çeşitlenirler. Böylece insan kendisi ile hemicinsleri arasında sosyo-toplumsa yapı gibi yeni boşluklu tanecikli bir alan yaratacaktır.
Bu bir insanın, başka bir insanla, insani ilişkisiyle boşluk alanı girişmeleri yeni bir organik devinim alanı yaratmasıdır. Bu alan ne insandır ne de kendi başına var olabilir. Örneğin; bu ilişki içinde bir koruma, bir sağlayışlar birliği, bir lüks yaşam bağ ilişkisi ortaya çıkar.
Hayat stratejilerinden biri, tasarım üzerinden fazla bir enerji sarfı iken çok kez de en az enerji ile en az iş ilkesinin yapılaşılmasıdır. Bu bağlamda bir viral yaşam, kendi sitoplazmasının içini organ ellerle doldurmanın oldukça yararlı olmasına nazaran, fazla enerji kaybetmektense; fazla enerji aramanın tedirginliğine düşmektense; kendi çoğalmasının kodlarını başka çekirdekli hücreye enjekte ederek; başka bir çekirdekli yapının enerjisini, kendisini üremesine tutsak etmesiyle bu enfeksiyonun kendi eğilim belirme yoğunluğu karşılanmış olur. Bu boşluk alanlar da başka hayatla dolmuş olurdu.
Bir başka canlı çevrenin DNA’sını kendi çoğalması için kullanmakla, bir virüsun çekirdeğe ihtiyaç duymayacağı; başka deyişle çekirdek taşımaya fazladan bir enerji harcamayacağı açıktır. Elbette bunu göze alırken bir canlı çekirdeği olmadan da çoğalamamayı göze alan bir riski de üslenmiş olacaktır.
Bu riskin çok uzun erimli bir getirisi daha vardır. Hayatta kalacak olan o yüzde doksan dokuz nokta doksan dokuza ek olan birlik küsüratın içinde kalışla kendi hayatta kalmasının garantisine de o virusun kavuşma demektir. Kendi çekirdekli olur enerji sarflı kuantumlar salınımını, başka DNA’yı kullanma becerili referansla sukut ettirmiştir.
Yani virus çekirdeği kaybetmiş te olacaktır. Ama çekirdek işlevlerinden asla vaz geçmiş değildir. Kendisi yapamıyorsa, gönülsüz de olsa; zoraki de olsa; diğerine sipariş verecekti.
Bir olay gelişmeden diğer bağıl olaylar gelişemezdi. Ve yaşam tek yol üzere değil, çok yol; çok olasılık üzerine deviniyordu. Çünkü çevrenin dayatması olan olasılık çoktu. Kendisi de bu olasılıklara cevapla olasılıkları deniyordu. Paltoyu siz akıl edip, canınız istediği için dokuyup, giymiyordunuz. Çevrenin dayatmasına olur bin bir deneyişin gelişen bir sonucuydu. Bu denemede kimi kez olasılığın külfetini, yeni kazancı nedeniyle göze alıyordunuz.
Tıpkı sizin toplumsal devinişle, özel mülkiyet ilişkilerini ve aile kurumunu ortaya çıkarmanızın alan boşluk ve tanecikli yapısını doldurmanız gibidir. Evlilik ve nikâh resmiyetken; başlık parası, süt hakkı, takı takma, gelin başı yapma, düğün, kına, bayrak taşıma, ayna taşıma, gelin ayağına basma vs. gibi bir yığın öznellikler işin resmiyeti değildirler. Resmi olan kuantım zamanın, ara boşluğunu doldurmadır.
Bu gayri resmi olanlar toplumsa iliş kinlikle olur devinme şeklini, halk zamanı içinde organize oluşla boşluk içini bu kabil devinme ve ödevleşmelerle doldurup, bir devinme; bir biçimlenme; bir yaşantı şekli ortaya koyma ve onun donanımlarını kullanmanız olacaktır.
İşte bir canlı organize de süreçle; parçalı yaşantı aşmalarla; yaşam alanlarının boşluklu tanecikli yapı içini doldurmaktadırlar. Böylece genel olan yaşamı, özel donanımla, bu donanıma özgü bir yol ve yöntem olacakla; kendi üzerlerinde akıtırlar. Hayatı bir başka koldan idame ettirirler. Çekirdeksiz bir hücre, organel işlevlerden değil ama organellerden daha küçülen bir hücre ve tasarruftur.
Hayat olaylar üzerinde akarken gelecekte ne olacağını bilmezlikle kördür. Ne var ki kendisinin uğradığı bir takım dokuncalarla da kendisini sürdürebilmek için iç dış girişmeli diyalektikle, birçok olası yolu hali denemekte tercihi olan denemenin nicelimleri ile de çeşitlenmektedir. Söz gelimi bizim kendi vücut savunmamız GDO'ları (genetiği değiştirilmiş besinleri) bilmediğinden, GDO etkilerine karşı gafil bulunup, yıkımlara uğramaktadır.
İşte boşluklu alan doldurma her zaman dolduran ve doldurulan zemin devinmesi için yararlı olmaya bilmektedir. Ama her halükarda bir zemin uzlaşması olan bağışıklık sistemi ortaya konmaktadır. Yani viral bir canlı için yaşam çevresi olan alan boşlukları o boşluğu var eden, canlı zaman zemin devinmesi için; zararlı-uzlaşılır- ortaklaşa bir devinme şekline dönebilmektedirler.
Kendi beden hücrenizin (milyarlarcamdır. Bir beyin hücre sayınız 15 milyar denmekte) on katı bakteri sayısı ile yaşıyorsunuz. Bunların pek azı bizi hasta eder. Kızamık, felç, zatürre gibi. Bir kısmı bize yaralı enzim üreterek, ortaklaşa yaşam şekli ortaya koymuştur. Bir kısmı da uzlaşma ortaya koyarak zarar vermeden sizlerde konaklamaya devam ederler.
Düşünülmelidir ki bir zatürre mikrobu, sizi öldürmekle; kendi yaşam çevresini ve kendisini mahvetmiş olacaktır. Bu viral için de istenmeyen bir durum oluşla ve bu nedenle şu aşamaya değin viral dünya ile sizin dünyanız arasında henüz uzlaşma öğrenilememiştir. Tıpkı GDO'yu bizim dünyamızın henüz bu aşamada öğrenemediği gibi.
Unutmayınız ki bizler GDO’su oynanmış bir dünyadan gelmiyoruz. Böyle bir arkaik deneyimimiz ya da bağışıklık sistemimiz yok. Bu karşılaşma hiç öğrenilmeyecek anlamına gelmez. Ama yaşam şeklindeki değişmeler, bu öğrenemezliklerinizi de biriktirmektedirler.
Ama her bir hayat form biçimleri ne kadar çok olursa, her hangi bir ani çevre değişmesinde, ya da çevre felaketi kazalarda hiç değilse bir iki form ayakta kalıp, yaşamı yeniden çeşitlendiren deneme yanılma tecrübesi içine girerler. Böylece hayat kendini o değişen çevre şartına dirençli kılan form üzerinde yeni tesadüf olucu hayat formlarını ortaya koymanın inşacı oyununa devam eder.
Peki, hayat bunu nerede biliyor. Kendisini değişmeye zorlayan çevre şartları etki ve girişmesi içinde biliyor. Kendisine dokunan çevrede kıvrılmaya başlıyor. Bu nedenle hayat daha baştan çeşitli kulvarlara saparak bu bilincim deneyi ekseninde kendisini süreç eştirmektedir.
Bir bakteri de bir insan da, bir solucan da; hayatın yeğleyip ortaya çıkaracağı şekil olmayıp, hayatın elinde deneme yaptığı bir süreç belirmesinin süren avatar hayat kalıplarıdırlar ve bu kalıp şekillenişti oluşmalar; bir enerji düzenlemesi olmanın üzerine çıkan kodlanıp akıp giden kendisini kavrayıp düşünen bir hayattır o kadar. Hayat özel yaşamlarda bir anlam ve kıyamet oluşla bir muhterislik olmanın anlam bulmasıdır.
Bir hayat, başka bir hayat üzerinden yaşam bulmaktadır. Yani bir organik sistem hem kendi taşıdığı hayatın, hem de başka hayatların; neşvü neması olmaktadır. Biyolojik bir bireye ait hayat, ya da; türlere ait bir hayat; diğer bir biyolojik bireyler üzerinde, ya da; diğer türler üzerinde akışla, devam etmektedirler.
Yaşam asıl gibi görülmektedir. Yaşamın çeşitliliği ve türler üzerinde sürmesi; bir kaostu düğümlerin sistemleşerek çeşitli dallanma ve budaklanmalarla, türler üzerinde kendi ve çevre girişmesi bağıntısını yapmaktadır. Bu çeşitli delta tipi dağılım, geriye doğru gittikçe ana nehir akışı olan hayatın mukaddes ligini bize vermektedir.
Şimdiki halde çok yaygın olmasa da, hemen hiç görülmez olsa da; zorunlu durumlarda kendi türü üzerinden de bu organik enerji sağlayıştı karşılanmaların neşvü nema bulur olan akışları, hep hayat bulacaktır. Unutmayınız ki türümüz, kendi türümüz üzerinden de, yamyamdı bir yaşam mücadelesi vermesinin seyredişi içinde bulunmasının sürecinde geliyoruz!
Bu nedenle hayatın efendisi yoktur. Hiç bir hayat, diğerine göre; ne ileride, ne geride; ne de olağanüstü bir istisnanın gözetimindedir. Sadece yaşam çevre ile daha reaktif olup olamamanın bir girişme bağıntılı baskılanması içindedirler. Hayatın kendisi mübarektir. Değilse tekil oluşla bir türün hayatı, diğer türe göre mübarek değildir. Baskın oluş gelip geçici olmakla, mübareklik değildir.
Denizin kabarıp gel yapışla karaları suların basması gibi bir süre kara suların egemenliği altında yaşam sürmektedir. Yani belli bir zamanda bir hayat türü belirginleşip, muktedir olmaktadır. Yine zamanı gelip, suların git yapması gibi o muktedir oluş ta, git yapıp sönükleşmekte, ya da bitmektedirler. Bu nedenle; hiç bir tür; eşrefi mahlûk, hiç değildir.
Hayat şu veya bu şekilde, şu veya bu türler üzerinde; sıçramalar ve farklı varyasyonlar yaparak; bir yan salınımla gelişme ve muktedirlik göstermektedir. Bu muktedirlik mikroskobik boyutlarda biçimler alabildiği gibi somatik (bedeni) biçimler üzerinde de zaman zaman sıçramalarıyla var olmaktadır.
Yeryüzüne çeşitli dönemlerde, çeşitli hayat tiplerinden kimileri; kimi hayat türleri üzerinden belirişler ile az çok egemenlikleymiş ise de, egemenlik hep periyodik salınımlar olmaktan öte şey olmamıştır. Gelecekte de bu kabil sıçramalar hep, süre salınım sıçramalı, periyodik salınım ve açınımlar olmaktan kurtulamayacaktır.
Söz gelimi, bir zamanlar dinozorlar üzerinde akan hayat yeryüzüne egemendiler. Dinozor üzerinden bir hayat sıçraması, egemence bir gelişme yapmışsa da; o tür şimdi yok. Ama dinozor üzerindeki hayat formu başka hayat formlarına dallanıp budaklanışla kalıp değişip, hayat başka yollardan, başka şekillerle; bambaşka varlıklar üzerinden ve çok koldan, akışlarını sürdürmektedirler.
Bu arda çok mutedil hayatlar da, öyle pek fazla bir sıçramalar yapmadan, milyonlarca yıldan beri kendi kalıbını muhafaza etmektedir. Kim bilir belki tekrar bir yerden hayatı yeniden başlatabilmenin re organizesi olan formlar; ya da olağanüstü şartların, olağan durumlu, kararlı yapılarıdırlar. Yani bu formlar, hayat denen sistemin; sistem olmanın; korunan bir geri beslemeli yasası konumundadırlar.
Hayat denen bunca değişik akışın, çevre tarafından seçilimi ile bir o tür bir bu tür üzerinde hayatın yeryüzünde diğer türlere göre bir muktedir oluşu vardır. Şu anda çevrenin seçilimi insandan yana akan hayat kolu üzerinden sıçramasını ve neşvü nema bulmasını ortaya çıkarmış durumdadır. Bu aktif ve gelişir seçilim; gün gelecek, çevre değişimleri karşısında belki de aptal bir pozisyona düşecektir.
Ama hayat, başka tarzlar üzerinde daha etkin ve bambaşka bir akışın muktedirlikti, yaşamsal olmasının faz zamanını kaydıracaktır. Bu günkü sürece gelene dek, birçok insansı ya da insan türü üzerinde hayat, şekil bulmuştur. Ne var ki o türleri yok olmuştur. Ama yaşam, o türler üzerinden bize geçişen olaraktan, yaşam kendi akışını bizim üzerimize kuple etmiştir. Yazarın dediği gibi:
Ve Biz
Ve biz çevrenin seçmişiyiz
Geleceğin bağrında sürecek
Yüceliğin geçmişiyiz
Ve biz tüm görkemi ile
Geleceğin neandartelleriyiz
Ve biz cennetimsi pansiyonun
Kendi kendini anlamaların
İyiyi kötüyü bilmenin
Mitolojik versiyonu
Ve biz kader tanrıçasının
Ayazlarında sıcak bulan
Ve hayal camsı örgüsünün
Darmadumanında ismi anılmayan
Ve biz
Ve biz
Kaderinde insan olan
Sırrın
Yürümesiyiz
Bayram Kaya
23.02.2007
Bunca olup bitenler karşısında, insanların hayattan ne anladıkları kendileri dışındakiler için pek önemli değildir. İnsanlar özel olaraktan bir hayat anlayışı taşıyabilirler. Taşıyacaktırlar da. Bu kabil özel hayat anlamaları dahi çok önemsenebilir de. Ne var ki hayat sizin düşündüğünüz gibi öyle olmuyor diye de, dünyanın sonu değildir. Genel olurla sizin hayata dek anlamalarınızın hiçbir kıymeti har biyesi yoktur.
Oysa sizin anlamalarınız gereği, “ne şanssızım, istediğim gibi yaşayamadım” öyle olmuyor dediğiniz anlarda dahi, hayat kendisine değin yolu açmaktadır. Size cehennem hayatı gelen o anlar, hayat için vaz geçilmez olmaktadır.
Dahası genel bağlamda, sizin hayata dek anlamalarınız kaale bile alınır değildir. Hayat hoşluklar duyup anladıklarınızdan başkadır. Hatta hayat sizin anladıklarınızla, anlamadıklarınızdır da. Sizin hayata dek anladıklarınız, hayatın gel geç sayısız uğraklarından sadece ve önemsizce olan birisidir.
Yani hayatın sizin için kıyametlerin koptuğu, ama mini minnacık bilinir olan yanıyla, bilinmez olanın akışıdır. Bu akış kesikli ve süreklidir. Siz kesikli (sınırlı) bir zaman zemin düzleminin oldurmasısınız. Ancak hayat, sizin olanıyla ve sizin olduğu kadarla; çevreyi ve hayatı yorumlamaktasınız.
Siz (insanlar yaşadıkları) bu kesikli sınırlı anın, kendisine denk düşen ilişkindik payı kadarıyla olanını tanıyıp, olumlu ya da olumsuz duygusunu büyüteceksiniz. Oysa ileri akan zaman da kesikli ve süreklidir. Bilmelerimiz kesikli (sınırlı) olanın, el an yaşanan uğraklarıdırlar.
Bilinmezlik zamanın ileri akan kesikli (topaklı, sınırlı, düğüm noktaları oluşun) ve sürekli oluşundan da kaynaklanır. Kesikli süreklilik bulanıklık yaratacağına göre, gelecekteki kesikli ve sürekli olanın haline dek bilinmezliği de kendiliğinden ortaya çıkacaktır.
Özelde sizin “işte hayat budur” dediğiniz haz, gelecekteki hayatın tercihleri içinde olmayabilecektir. Sizin “işte hayat budur” dediğiniz süreçler olmadan da hayat akmağa ve olanca bilinmedik lezzetini özelde sizlere tattırmağa devam edecektir.
Hayat sizin dışınızda ama sizinledir de. Sizin dışınızda süreklilik, ama sizinle kesikli sınırlıdır. Siz; “bir daha mı geleceğiz dünya ya? ” derken; hayata boş vermişliğiniz görece o öyledir. Değilse hayat sizin dışınızda sizden bağımsız oluşla, siz Dünya’ya gelmeyeceksiniz ama hayat sürekli dünyaya gelecektir. Hem de size rağmen, sizin dışınızda yaşam formlarıyla.
Sizin yaşamı, bir eğlence, bir gezme tozma, bir yiyip içme, bir saltanat sürme gibi görmeniz; hem çok yanlıştır, hem görece doğrudur. Çünkü bencillik; sizin o üslendiğiniz yaşamı, ileri doğru sürdürmenizin bir gereği gibi olmaktadır.
Aksi halde bu saltanatın hiç birini bilmeyen bir ayı balığını karın doyurma aktivitesinden sonra öylece su tabanına tutunmuş; gezmesiz, tozmasız, eğlencesiz; saatlerce kımıldamadan bekleyen yaşamını, hayat saymamanız gerekirdi. Oysa sizin yaşam saydığınız tanımın dışında bulunuşla diğer yaşamların yaşamadığı gibi bir izlenim verişini yine su ayısında çek edelim. Su ayısını yaşamdan ayırmağa çalışın.
O eğlencesi saltanatı olmayışla, değersiz kılıp; hayattan saymadığınız yaşama, ayı balığının nasıl sıkı sıkı tutunduğunu göreceksiniz. Yine eğlencesi ve bize göre hayatta zevk alması olmayan ve biraz sonra bir başka balığa yem olacak bir diğer balığın, bu hayatı nasıl önemsediğini görmeniz; sizden tedirgin olan kaçmasından, yaşama önem verişti tutunmasından bellidir.
İnsanoğlunun buradaki olası yanılgısı, kendi istekli heva ve heveslerini hayatın bir tercihi, hayatın zorunlu bir yönelimi gibi sayar olmasıdır.
Tıpkı tiyatro seyretmeyi bilmeyen, bilmem falan şarkıcıyı dinlememiş olma mutsuzluğuna uğramış bir farenin, az sonra kedinin midesine inecek olması; onun yaşama dört elle sarılmasına ne bir engeldir. Ne de bir bezginlik ya da boş vermişlik, olmaması gibidir. Yine, bir anomali doğumun dahi, kendi haline bakmadan, açlığını belirten yaşama doğum çığlığını atması gibi. O zaman biz de anlarız ki yaşamın bir oyun ve eğlenceden ibaret olmadığını.
Bu bağlamda hayat formları kendi özel saçılışlarını; kendilerine emaneti sürdürebildikleri müddetçe yaşayıp yapılaşabilmeleri bir hayati zorunluluktur. Hayat çevrenin değişen basıncına karşı hayatta kalmak için ancak böyle bir kavranışla cevap verebilirdi. Hayat özel, hayat formları güzeldi. Bunun garantisi elde seçenekleri çok tutmakla olasıydı. Bu tekçi garabet çıkmaz yolu hayat, çok yaşamıştı!
Bu demek değil ki yaşamın içinde yaşamdan zevk almak gibi konular yok. Bunlar da yaşamın sürecine devamı yönde katkısı olan katılımdırlar. Demek istememiz, yaşamı, siz; sadece o noktalara getirip de, oracıkta takılıp kalmanızın yanlışlığıdır.
Değilse hayat sizin için değildir. Bu nedenle de yaşamınız da biricik bir yaşam şekli değildir. Hayatın gelecekteki, hangi koşul ve belirme şekli (insan, böcek, bakteri, solucan gibiler) üzerinde yola devam edeceği bilinmez. Hayat için siz bir kesikli ve sürekli taşıma avatar kalıbı olmanız dışında hiçbir önemdi kıymeti harbiyeniz yoktur.
Hayat için hayatın o şekilde, bu şekilde süren bir sürekliliği için hep avatar kalıplar olacaktır. Hem de bu sürekliliği garantiye alacak bir çeşitliliği sürdürüşle. Siz de bu gel geç avatar kalıptı çeşitten her hangi birisiniz. Gün gelir zehir solumak, siyanürden beslenmek zorunda kalırsınız. Böyle bir ortamda ölen eşrefi (!) insanla son bulan hayat mı? Yoksa yaşamı bir şekilde ileri taşıyan mı? Bu idameyi hangi formun sürdüreceğini nereden bileceksiniz ki.
Hayat bu değişmelerin içinde gelmekle, bu değişmeleri bilmektedir. Şu da bir gerçek ki, böyle bir çevre değişmesinde hayat; formlar içinde de en akıl almaz yolları denemektedir. Örneğin, yaşam bu gibi önlemi insanla; insanı toplumsal yaşam seviyesine getirerekten almıştır. Bu gibi durumlarda hiç değilse birkaç insanı uzaya taşıyacak ve hayatı sürdürtecek konuma, insan formunu getirtmiştir.
Görece büyük kıyametler yaşarken, evrensel var oluşun içinde bir parlayıp sönmesiniz. Ve bu yüzden aklınız bilinciniz bu doğrultuda vardır. Ve sosyal, toplumsal yaşamlarınız da hayatı bir başka şekilde de sürdürebilir olmanın garantisinin adeta siz üzerinde bir imitasyonusunuz. Bu kabil avatar kalıp olma işlevini sürdüren, deneyen bir hayat dinamizmi olmanızdan öte; bir şey değilsiniz.
Genel olanı sürdürebilir olduğunuz sürece, varsınız. Ne eşrefsiniz, ne de eşrefi mahlûksunuz. Doğa böyle bir seçilimiyle kesinlikle çıkmaz yola girerdi. Elinde sürdürebilir birçok olasılık varken, tek yola girişle onca emeği riske edemezdi.
Onca yaşam biçimleri içinde biraz sonra kedinin midesinde son bulacak bir kesikli ama dıştan sürekli olan hayat gibi kesikli sınırlı olmakla siz de yok olacaksınız. Nasıl hayatı başlangıçta siz üslenip, hayatı bugüne siz taşımamıştınız. İşte hayatın bu yolculuğunda hep siz olmayacaksınız, yolculuğun eğer varabileceği bir menzil varsa, orada siz asla olmayacaksınız
.
Yani insan olma konumunuzu, ne çok önemseyin; ne de çok küçümseyin! Görece insan yaşamı içinde görkemli olan uygarlığınız cinayetleriniz, nedendi acaba? Muazzam bir yaşamdı var oluş mücadeleler genelliği içinde, hayatın var olabilir ve sürdürülebilir olma eğilimine göre siz; böyle görünüyorsunuz.
Siz genellik içinde gelip geçici özelliksiniz. Sizin mükemmel olmanız ve her şeyin sizin için olması, yaratışın sınırını bitirmeniz demektir. Hayat sürekli denemesini değişmesini yapmak zorundadır. Yoksa siz de yoksunuz, yaşam yok olur.
Yaşamın kendisi, kendi başına bir ilişkiler kurma ve ilişkilerini taşımakdır. Yine ilişkilerini ve kendisini düzen etmek, yansıma ve yansıtmadır. Dolaysıyla yaşam; kendisini ve çevresini anlamak, öğrenmek, düzenini çek etmek, iletişmek ve bu ilişkilerini taşımak, aktarmak özellik giriştirmesi bir kazanımdırlar.
Nasıl özdeğin belirme (ilişkisel ve bağıntılı) özellikleri varsa. Yaşamın da bu özdeksel özellikler üzerine olan bir girişme ve koordinasyonu oluşla yaşamlar; enerjiyi düzenli kullanıp dönüştüren; temel ilişkiler üzerine bir ilişkin bağıntıdırlar.
Bu nedenle yaşam (hayat) : dünyamızın ve Dünyadaki her bir canlıya özgü yaşam alanlarının, her bir tüm boşluklu ve tanecikli hacim kısımlarını, yaşam formlarıyla doldurarak; üzerine aldığı bu çetin işi şansa bırakmamıştır.
Söz gelimi DNA kombinasyonu olmayan kimi virüsler, konakçısı olduğu o canlı DNA’sına kendi kalıtımını inşa ettirmekle yaşamını sürdürür. Bu yaşamın kendisini, her bir hayat alanı üzerinde; kendi işin sıkı tutması ve hayata dek boşluklu tanecikli alanları, doldurmakla; yaşantıyı sürdürme biçimidir.
Bir virüsün, kendi kalıtım verileri doğrultusunda çalışacak inşa kalıbından yoksun olmasını bir eksiklik olacakla görülmemelidir. Bu virital alan boşluklu boyutun, enerji tasarrufu olacakla da görülebilir. Yine virüs kendisini çoğalttığı organizmayı, kendi atıklarıyla ve konakladığı canlının kalıtım özelliğini yok edişle, o canlının ölümüne sebep olmaktadır.
Bu, virüsün istediği bir şey olmasa gerektir. Tıpkı bağırsaklarımızdaki vitamin sentezleyen bakteriler gibi zarar görmeden ve zarar vermeden; virüsler de konakladığı canlıyı öldürmeden ve konakçılım bir simbiyotik yaşam durumu ortaya çıkaracaktır. Konaklanılan da ona kimyasal bağışıklıkla saldırmadan, onu öldürmeden bir yarar ilişkisi ortaya koyuşla bir arada yaşantılaşmanın evrimini er geç öğrenmek zorunda da kalabileceklerdir.
Belki de virüs bu haliyle hayatın bir seçilim şeklinin ayıklayıcısıdır da. Mikroplar konakladığı canlının her bir organında ayrı ayrı alanı doldurmaktadırlar. Kimi akciğeri, kimi dalağı, kimi böbreği vs. yaşantı alanı kılmıştır. Hatta aynı karaciğeri yaşam ortamı (boşluk alanı doldurur) olacakla paylaşan mikroplar karaciğerin farklı farklı bölgelerinde, farklı uzmanlıklar (alan boşluk doldurmayı) ortaya koymuşlardır.
Bir karınca yaşam alanı, bir bakteri, bir virüs yaşam alanı, bir sıcak su ve kükürtlü ortam ya da çöl veya buzullar; yüksek yerler, atmosfer içi yaşam alanları, bir kuş, bir balık, bir insan, bir aslan vs. yaşam alanları böylesi bir boşluklu tanecikli yaşam zincir alanıdırlar. Bir aslan, karınca yaşam alanında boy gösteremezken; bir insan da kükürtlü alan içinde yaşamını hiç sürdüremez.
Dünyamızda nerede bir yaşam zinciri kırıldı, nerede bir yaşam ilişkilerinde değişmeler oldu, o alan; özellik kullanımlarıyla değişmiş, yeni bir işgal karşısında kalmıştır. Uzay dahi (yıldızlar gezegenler galaksiler arası alanlar) bize göre olmayan ama organik ve kimi inorganikler için bir mevcudat alanıdır. Yani sadece bu ortamda var olan, birleşen ve var kalan, bütünlüğünü koruyabilen organizeler vardır.
Bu işgalin kendi boşluklu ve tanecikli alanı, yine yaşam formlarıyla doldurulmuştur. Keşif ve merak, yaşamın işidir.
Evren akar. Bu akış, ideal olurla bir beliriştir. Akışın eğimi ve sürdürücüsü entropidir. Akış ile korkunç sıcaklıklı yoğun tikeldi durumla enerji entopiye kayar. Enerjinin entropiye kayması bir ideal oluşla hemen beliren bir durumdur. Ne varki enerji ve enerjinin entropiye kayışı arasına bir çok belirmeler olay ve olgu ilişkileri alırlar.
Bunlar erken evren ve sonraki evren ilişkilerinin konu ve belirmesidirler.
Belirişler kendi üzerine ve diğer belirmeler üzerine bir iç dış ilişkidirler. Bir ilişki diğer belirişlerle girişmediği zaman, o ilişkilerine göre yok oluştur. Nötürdür. Bu aşamada evrensel akış:
Zıttı ile bir beliriş ve zıtı ile bir yok oluşun kesikli sürekli olur kuant durumu vardı. Her bir istatistiki belirişler ortamın görece sıcaklık durumuna dek oluşun, seçme ve basıncı içindeydiler. Enerji potansiyeli, tirilyonlarca derece sıcaklıktan 50, 60 derce sıcaklığa ve mutlak sıcaklığa düşerken her bir ısı değer dercesinden zorunlu oluşla geçecekti.
Her bir ısı basınç değerler skalasının kendisine özgü basıç ve seçilimlerinden ötürü olaylar istatistiki olur her bir durum belirişin kesikili ve yok oluşu aşamalarından geçecektiler. Isı düşümünün bu yokuş aşağı doğru olur entropi hali, söz gelimi ısı eğrisinin geçtiği 5 milyar derce sıcaklık olayları artık 300 bin derce sıcaklık olayları içinde gündemden düşüyor, olanaksız hale geliyordu.
Sıcak, binli dercelere düştüğünde nispeten ömürlü, nispeten kararlı, yoğun enerji paketi dediğimiz maddeler ortaya çıktı.
Süreç bu eşik değer sıcaklık aşamalarından geçişlerin haliyle var olma ve yok olma kesikli sürekli salınımı olur olay ve olgular yerine düşen sıcaklık değerleriyle olgu ve olaylar başka bir faz ve sekanslar girişmesine kaydırılıyordu. 5 milyar derece sıcaklıtaki olaylar, artık devam edemez olmanın kesikli kuvantik olgu olay durum girişmeleri başlamıştır.
Şimdiki olaylar şimdiki konjonktür evren sıcaklık basınç değerlerinin bir seçilimidir. Artık şimdiki süreçler adeta olmazlığın bir istatistiği gibi gelir, sıradan insana. Bilmem tirilyonda kaçta kaç gibi olur.
Siz evrenin tarihiliğini (akış entropisini) göremez ve ilişkileyemezseniz, bağıntıları ve görece oluşları birrbirinden koparırsanız, o gerçekten de öyledir! Evrenin akışı en kısa yolla bir tur, bir çevrim veya bir yol güzergahında, kendi üzerine entropi şeklinde dönmektedir.
Gerçekte evrensel akışın bu kat edişi; yol, zaman, mekan, boyut, enerji, gerilim, alan, manyetizma elektrik yükleri vs. gibi bir belirişlerle ortaya koyar. Bu ortaya konuş ideal akışın aksaması ve kesikli sürekli dalga girişimi olur bir tabiyettir. Bu tabiyetle ortam, salınm (osilasyonlar) verirle, kıvrışma; bir ortam bükülmesi ve bir ortam katlanması olurlar. Dallanmalar boyutlar zamanınca olur.
Her belirme, yeni belirmelerle; bir zamanın ve bir görece akışların, nicelenmesi olurlar. Atom altı alan ve zamanın eksotik parçacıkları, kendi kuantik oluşları içinde oluşmalarla bambaşka bir süreç zamanı; proton nötron oluşmalarına ve başka zamanın yasal süreçlerine kaydırtıp, yeni bir olay olgu nicelenim girişmelerini yaptırmışlardır.
Genel olanın belirmeleri, nicelenirle görece ilişki, görece bağıntı, görece kesikli dalga oslasyonu olay durumları çevrimine girerler. Bu çevrim ve her bir ilişkin bağıntı (topak-kuant) çevrimleri hem ileri yol alıştırlar, hem dolabaçlarla ortamın genişlemesi çalkantıları içinde, akış hızının yavaşlamasıyla kimi görece durumlarda yeni bir istikrar alanlarıyla yavaşlatılan zaman, bu istikrarlı denge üzerinden entropili durumuna geçer.
Bu tıpkı bin km dümdüz akışı olan bir nehrin, başlangıç ve bitiş noktaları arasındaki boyut zaman hızı; alanın sağına soluna; alanın derinliği içinekıvrımların (menderslerin) cepler, gölcükler yaptırılmasıyla diyelim ki on bin km’lik bir uzay zaman akış hız boyutuna doğru geriletelim. Akışta genel enerji kaybımız olmaz (enerjinin sakınımı kanunu) . Ama görece enerji kayıpları (görece yeni girişmeli, yeni yüzlü, ilişki belirmeleri özellik bağıntıları) olacaktır.
Söz gelimi, örnek nehrimizdeki suyun buharlaşması olacak, kendi dışında ortam nemlenecek. Nemli ortam yağış olurla kendi üzerine kendisinin bir etki olarak (sel ve kaynak suyu oluşla vs.) dönecektir.
Nehrin kendi viskozitesi gibi, akışta nehrin toprak karışımlı olmasının etki, etkileme ve etkilenmesi ile çamurlu suyun viskozitesi gibi ya da suyun toprak tarafından emilmesi süreci gibi aksamaların kesikli sürekli olmanın, dalgalanma çalkantıları; dallanma, çatallanma, yarılma olay olgu ve bağıntılı olur girişmeleri, hep ayrı ayrı özelliğin olasılık ve olanakları haline gelecektir.
Ki bu da akış zamanının yavaşlamasıdır. Yada an süreç dallanma ve yarılma koslarıyla parça oboyut olay olgu ve girişmelerine nicelenir. Zaman kayıp olmaksızın geciktirilmiş akış hızı düşürülmüştür. Hayat bu evrensel genel zamanı yavaşlatan biraz geciktiren düzenlilikti beliriştir.
Evrensel akış, bu belirşlerle görece bir basınç seçilimidir. Öyle yada böyle olmanın, olasılıkların her bir belirmesinin her bir belirme ortam ve alanıdır. İşte hayat bu ortam ve belirmenin insan gibi kelebek gibi, primatlar, memelier, sürüngenler vs gibi bir alan boşluk girişmeli katlanma kıvrışma devinim alanıdır.
Bu alan genelde organik yapınının beliriş ve düzenlilikli oluşlarla evrensel akışın minik bir kısmını üzerinde aksatıp yavaşlatışla istikrar gecikmesi ve sonunda da entropi yaratan süreç olgu olay boyutudur. Yani evrensel beliriş te zamanı aksatan (akış hızını) geciktiren görece olur yaşama dek olasılıklar sırf organik beliriş olamazlar. Görece oluşlar bu yaşama dek organik olmayan olasılığın her hangi biri üzerinde akacaktır.
Unutmayın hayat sizin dışınızda ve sizden bağımsız.
20.09.2011
Bayram KayaKayıt Tarihi : 8.11.2012 10:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!