Hasretten Belirginleşen yaralarımdan
Sürgünlerine masum bir armağan.
Sabah arzularından gün batımlarına bırakılmış ahir sevinçlerimden,
Çığlıklar Bahşedilmiş bakirelere...
Seni kara sürgünler alıp götürürken mahzun bi kılıç gibi yanağımı keserdi yokluğunun yağmurları.
Ve ben çırpınarak yoklardım gövdemdeki çamurları avuçlarımdaki diri rivayetlerle...
Eski bir ağızla bakışırdım godivanın güneş görmeyen çocukluğuna.
Beynimde hınçla çatışan argolarımı mahremiyet sanırdım....
Şimdi karanlığa bastırıyorum yüzümü alıp götürsün beni sen derinliklerine....
Eğilip toplarken hüznün tanelerini,
Katılaşan ruhuma toprak gömüyorum ağır hitaplarla...
Sıyırmışken kendimi azarlayan bağnaz devirden,
Kaygılara gebe bırakan ahkâmlı bi sabahın hüznü şakaklarımda solardı,
başımı her öne eğdiğimde.
Soyulmaya tutmuşken hasretimi üzerimden,
Gavur sevdanın alnacına sarardı yokluğumun gölgesi...
Bağışlanmamış mevsimlere denk gelen Tanrı ibareleri dolanırken boynuma,
Bilenmiş bir yudumlayla konuşurdum seni muktedirler maphusunda.
Ve asıl anlatmadıklarımdan anlaşılırdı ne kadar ruhundayım yahut ne kadar ruhumdur sen!!!
Kayıt Tarihi : 31.3.2025 04:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!