Sancılar çoğaltırken imgeleri, korkmadan çiğne yüreğimi
Geç sevginin doğrularından, dilinle çöz terli düğmelerimi
Seni sevdikçe sessizliğim büyük, sustukça kopar zincirlerimi
İncecik bir yol bul ve sorgusuz güzelliğinle süsle gecelerimi
Nefesin doluyor seni düşünürken içime. Bakışların bir temmuz alevi, ağustos yakıyor yüreğimi. Sen ateşsin besbelli. Hafifçe izliyor beni gözlerin, gözlerinin arkasında seven bir kadın. Işıkta kırmızı, direksiyonda sızı, sararıyor düşünüşlerimiz ve yeşil yanıyor, yandıkça veriyorum gazı.Yolda sen, içinde ben, içimizde sevda, suskun dilimiz. Az sonra yeniden başlayan direncimiz ve gerçeğe dönüşümüz. Ey hayat bu anı ölümsüzleştir, dillere destan olsun birbirimizi böylesine sevişimiz.
Can düşünce gül yaprağına coşkuyla atar yürek, kimi gülüştür, kimi gizli bir öpüştür, türküyle ütülenirken gömlek. Sevda ne yana düşerse düşsün gülüm, içimizdeki sevgiyi düşürmemek gerek. Kimisi ballı börek yer, bazıları soğanla çökelek. Biz bizi anlarız, sevda taşını en ulaşılmazlığa dikerek. Sen ol aşım, tuzum, en görkemli sofram artık. Sen olmasan, bu yalan dünyanın bana başka nesi gerek.
Bir dilimi zehir zıkkım
Bir dilimi candan tatlı
Masallarla indi yere
Sebil oldu cümle hikâyelere
Kara kara kazanlarda kaynadi