Gökyüzü bile sırtını dönmüş,
yıldızlar bile sönük bakıyor gözlerime.
Bir gece değil bu,
sonsuzluğun taş kesilmiş yüzü.
Adımlarımın sesi,
kendi yankısını bile unutmuş;
boşluğun içinde yürüyen bir gölgeyim,
varlığımın ağırlığını taşıyamıyorum.
Yalnızlık dediğin,
odanda duran sessizlik değil,
ruhun kendi içine gömülüp
mezar taşını dikmesidir kendine.
Aynaya baktığımda
bir yüz değil,
yavaş yavaş silinen bir hatıra görüyorum;
ölen aslında ben değilim,
benden çok önce beni terk eden bedenim.
Kalbimdeki boşluk
bir mezar kadar derin,
bir tabut kadar soğuk.
Her nefes, toprağın altından gelen
boğuk bir yankı.
Yalnızlık, yaşarken ölmektir;
toprak daha gelmeden,
ruhun kendi bedenine ağıt yakmasıdır.
Bir çiçek bile açmaz içimde,
kökleri kurumuş bir bahçeyim artık;
mevsimler uğramaz pencereme,
bir rüzgar bile esmez geceme.
Küllerimden doğacak bir sabah yok,
çünkü ateşim çoktan sönmüş;
gözlerimdeki ışık,
kendi karanlığında gömülmüş.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 2.9.2025 20:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!