Bütün gün çay demledim kendime,
ama bir yudum bile içemedim.
Kendi kendime laflar attım,
sonra sustum, laflar yere düştü.
Akşamüstü pencereden baktım,
kendi yansımamı sildim.
"Belki o gelir" diye bekledim,
ama "o" yalnızca camın buğusundaydı.
Yalnızlık dediğin,
terliklerimin ucundaki küçük delik,
mutfakla salon arasında
sallanan bir salıncak...
Pişman mıyım?
Hayır, belki biraz...
Kim dinler ki pişmanlığın sesini,
kırık fincanı yapıştırırken?
Yalnızlığın kadifeden bir elbisesi var,
giyiyorum usulca:
şiirin ortasında unutulmuş bir kelime,
kahvenin dibinde saklı bir tat gibi...
Olsun...
Yalnızlık da bir çeşit sevmekmiş:
bazen bir çocuk gibi ağlatan,
bazen bir anne gibi saran...
Hatem Çetinkaya
Kayıt Tarihi : 2.4.2025 15:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!