Bakkal kokusu sinmiş marketlere
Ey hatıra
Sadakte
Ben önde koştururdum
Babam ağır ağır
Bin yıldır insan yüzü görmemiştimde görmüştüm seni ilk
Kış güneşi gibi ısıtmıştı serseri yüreğimi gülüşün
Ve kahkahan patlıyordu havai fişekler gibi karanlığımda
Ve lahzada ölmek istedim uğruna minnetimden
Bırakıp gittin ya
Köyüme kaçtım
Doğup büyüdüğüm yer gibi değilde
Ecel döşeği gibi karşıladı beni
Bırakıp gittin ya
Çok fazla Ahmet Kaya dinlemekten
Altı yılda bitti dört yıllık fakülte
Vize akşamlarında, kum gibi
Yoksa isyan akşamları mıydı
Evelik otu toplamaya giderdi bozkıra
Neredeyse boyu kadar çuvalla
Mutlu olsun diye annesi
Gönül okşayıcı sözler işitmek için annesinden
Bir yemeğe dönüşünce evelik otu
Olgun bir adam gibi duyumsardı kendini
Elektriğimi alıyor toprak gibi
Milattan önce yazılmış pastoral
Serinletiyor yüreğimi
Mısraların sağnağı
O kadar narindiki elleri
Bir kibriti bile
Yakabiliyordu anca
Üç dört belkide beşincisinde
Bu gece herkes bizde
Dükkanı yanmış esnaf
Ricat emri vermiş general
Bir kadın
Yüzü hiç gülmemiş
Hayal kız
Biraz çillidir evvela
Saray kadınları gibi entrikacı değildir
Kral Arthur`un başdanışmanı gibi
Sadık ve akıllıdır
Yüce bir ruhu yoktur



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!