Pencere, bir sır aynası,
yağmur damlaları usulca süzülüyor,
annemin gözlerinden...
Odanın gölgesi, yılların yankısı,
eski bir kilim,
el emeği, göz nuru
bir ömür...
annemin elleri hâlâ dokunuyor
yıpranmış bir kilimin sessiz kıvrımlarına.
Sessizlik, bir göl,
içinde çocukluğumun kayıp şarkıları.
"Biraz daha kal," diyorum,
“Annem biraz daha...”
ama kelimeler,
yatağın başucunda bir gölge gibi eriyor.
Annem, bir ıhlamur,
dalları solsa da kokusu bende.
Şehir, gri bir türkü mırıldanıyor geceye.
Oysa her adımda,
annemin sesi,
bir iplik kadar ince,
sevgi kadar sıcak.
Yağmur yağıyor,
yüzümde onun gülüşü.
Zaman, bir avuç kum,
her tanesi bir an,
her tanesi bir veda.
"Anne," diyorum,
"sen bir bahçeydin,
ben o bahçede kaybolan çocuk."
O sustukça,
içimdeki fırtına konuşuyor.
Canım annem,
gökyüzü bile sen kokuyor.
Yağmurun
her damlasında
varlık ve yokluk arasında,
seninle ben,
bir anın içinde ebedî.
Elimde bir fincan,
soğumuş,
annemin çay demlediği sabahlardan kalmış gibi.
O sabahlar ki,
zamanı bir an için durdururdu.
Şimdi,
zamanı tutmak için
yalnızca yağmur var
gözlerimde...
18 Ekim 2025
Eskişehir
Kayıt Tarihi : 9.11.2025 22:27:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!