Hüsn-ü afitabını gördükten sonra kalmadı bende süveyda
Hicab-ı hûluskârım mutluluğumdan Hesna sana...
Yaradan'ın bir berceste kulusun sen bu dünyada
Cennet'ten mi gelir nefha râyihan Hesna Sana
Behemehâl yaktın beni Manolya'nın oduyla
Bir uğur böceği konuktu kalbime bu gece
Düşünürken gaz lambası ışığında seni
Zihnimde sen, tenimde uğuru vardı o gece
Hücrelerimde benzersiz yaşarken seni
Olmuştu epey tiyatro sona ereli
Çökmüştü üstümüze kara bulutlar
Kalemimin mürekkebi boyamıştı elimi
Bu benden size kalan son satırlar
Derdimi doğaya açsam
Nehir kurur, çiçek solar
Gözümü gerçeğe açsam
Yaşlar boşanır gam dolar.
Sanma sûrur seni sürekli gamsız eder,
Aşk dediğin insanı gamlı şair eder.
Şiirler, insanı göz yaşından mı eder?
Dökülen yaşlar, mısraların kendisidir.
Ne ıtırlar, ne güller anlatır seni
Ne en duygulu şair dizeleri
Gösterir seni ancak bakışların
Sessiz, efsunkâr odlu yakışların
İşçinin ücreti metelik iken,
Burjuvalar susamışlardı paraya!
Çaldılar senden, benden, devletten,
Yatmadan evvel o musalla taşına!
Alnından damla damla ter akar iken,
Ey gönül ülkemin Ankarası!
Ey dolunay eşliğinde içtiğim,
Kırmızı şarabımın ilk yudumu Sevgilim...
Köpüren dalgalar ıslatıyor gönül kıyılarımı
Ay ışığı vururken yüzüme,
Beethoven'dan bir sonat çalıyor
Doğsa da Dünya'da Güneş
Ruhumuzda batmış bir kere
İlk "Günaydın"ı sunsa da evdeş
Geceler yüreğin olmuş bir kere
Bad-ı safa ile uykumdan uyanıp
Bir bülbül-ü ra'na'ya geldim denk
Sundu bir kadeh enhar-ı aşkdan
Gerdûnumdur, süzüldü girye-i dem



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!