Dört duvar küçük bir odaydı
Onca yaşadığı yer
Baharda ayva çiçeğiydi
Kışta ayva budağıydı
Birde camda soluğunun buharıydı gördüğü
önce acımadan vurdu
Habil'i Kabil
küçük bir sınır anlaşmazlığı yüzünden
ve pazıl başladı
derken boşluk gördüler
Sende git ağır ağır gemiler gibi
Git beni bu limana bekçi bırakta
Sende ardına bakma
Deniz kokuları doldur ciğerime
Her hıçkırıkta
Diyarbakır'a kar yağar
neden
ışıl ışıl suyu akar
incecik dereden
az sana ne söylesen
Yirmi beşimde aldım beklide ahların en büyüğünü
İlkkez bu yaşımda yalvarmıştı annem
Dön gurbetten diye
Kara trenler gibi gittik ardımıza bakmadan
Kalpleri eze eze delikanlıydıkya
Yirmi birimde yıktım ben hayata dair ümitlerimi
Bilirim bu bakışları
Bir yaz günü ve sahildesin
Elinde simit
Denizlerle örtüştürüyorsun
Umutlarını
Serin sulara sokuyorsun
Bir dere geçerdi köyümüzden
Hiç durmadan acele
Bazen coşardı
Sel (gelmiş) derdi annem
Bazen köpürür,bazen susardı
Bereket derdi ninem
Hayat hep senin seninle
Korkular umutlar heyacanlar
Yaşanabilecek herşey
Bense bir rüya kadar yaşıyorum
Herşeyi
Düş kadar kısa düş kadar kısa
Yazdıklarım
Önyargısız su kadar saf
Kırık cam tadında olsada
Yutkun oğul yutkun boğazını yırtsada
Acıların kalbine vuracağız ikimiz
Haksızlıkların kalbine kalbine
Siz hiç yaşamaktan korktunuz mu
Ay ışığından saklandınız mı hiç
Közü yüzünden sigaranızdan
Karıştırırken çıkan ses için
Çayınızdan vazgeçtiniz mi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!