Galiba kum, tuz ve su, çoğu zaman özlemlerin gömüldüğü an ve yer oluyor...
Şafakların peşinden koşuyorum, ardı ardına karşıladığım tan zamanının içinde nefes almanın da ayrıcalığını yaşıyorum…
Bu kaçıncı şafak zamanı ve ben kaç gün ardı doğan güneşi karşılıyorum yollarda?
Hangi anın peşinde ve kaç an zamanında daha uykusuz gözlerimin kapaklarını ovuşturacağım?
Kaç kızıl güneşi omuzlarımın tekinde zapt edeceğim aracımın motor sesinde karışıyor dudaklarımdan dökülen şarkının tınısı ve ben öksüzleşmiş bir ruh ile kendimce baş etmeye çalışırken, geçmişin acımasız kareleri düşüyor çoğu zaman ıslak gözlerimden…
Ne hüzünler kurtarır seni
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler
Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını
Devamını Oku
ne çeyiz sandığının ceviz gölgesi
ve ne de acının ses duvarındaki
yorgun ve bıkkın bekleyişler
Acılar karartmışsa bile günlerin duvağını