“köprü altı kapkara
Suzan gel beni ara”
Dicle'nin bir yanı Suzan
Dicle'nin bir yanı Hevsel
sabire;
evin küçüğü
kuyudan su çeker
“huu” çeker gibi pir sultanın
ve her gün üç vakit sular
hasangülleri’ni,
birer yorgun şahindik avlarını yitirmiş
unutulmuşluğun kollarındayız şimdi
ve giyinip kuşandık yalnızlıklarımızı
anılarla sevişmekteyiz şimdi
dostlarımız vardı iki cihanlık
kaçakçılar ki
geçiyorlar sınırları sınırsız
geçiyorlar
korkak ve cesur,
ve zorunlu bir uğraş
bir yıldız kayar gözlerimden derinliklere
avaz avaz sessizlik çınlıyor kulaklarım
köşe başında bir ateş,
-müşteri bekliyor orospu-
ve gençlik uykusunda
sevdiği erkeği yalıyor genç kız
öptü cesedini hafiften yanındakinin
ve kapattı urbasıyla yüzünü
vurulan o da olabilirdi hani
irkildi birden
-uzandı makineliye-
arapşeyh, saraykapı,leylek bahçesi,alipaşa
daracık sokaklar o zamanlar
kara parke taşlar tabi ,sırt sırta evler
pencereler bir çay uzatımlık
bir “ huuu - komşuuu”
-çepeçevre surlar-
Salı mıydı ,cuma mıydı, pazar mıydı
Mart mıydı, mayıs mıydı ,eylül müydü
Bin miydi ,dokuz yüz müydü ,yetmiş miydi
Özgür müydü
Ali miydi
Cemal miydi
sabah kalkar bismillah
öğlene kadar dövüp durur hayatı
sonra biraz secde, biraz şükür
şahtır, padişahtır
girerken kenefe
sonra biriktirir akşama
hüzün karıştı türkülerimize Tara
hani o hep söylediğimiz
marşlar öncesi ve ağıtlar sonrası
gebelikten bıkmayan istasyon,
ve işe gitmeden edemeyen mahalle arkadaşları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!