Bingöl’ün Genç ilçesinde orta halli bir ailede dünyaya geldi. İlk öğrenimini orada tamamladı ardından liseyi okumak üzere Ankara’ya gitti ve yatılı olarak bitirdi. Konya Necmettin Erbakan üniversitesinde Uluslararası İlişkiler bitirdi. Sadece Söyle diye bir romandan sonra "Sirkiye" isimli şiir kitabını çıkarmıştır.
Anılar, yapraklar ve mektuplar
Soba gürültüsü ve yalnızlık senfonisi
Dünyanın gezilip de görüleceği yerin beşinci katında
Birkaç merdiven boşluğunun son basamağında
Kahve kokusuyla
İçselleşmiş özlemlerin alışkanlığında hafif sonbahar titretmesi
Ben senin o çıkar kokan bakışlarını bilirim
Seçmesini bilmeyen vasıfsız cahil milletim
Solun ya da sağın koyunu olmuş
Çobansız kitap bile okuyamayan sineklerim
Solcuysan Nazım oku sağcıysan Necip
Patlamış tomurcuktan fışkıran umutlar
Mutluluğun şarkısını aleme fısıldar
Gerilmiş kaşlarda incecik mesajlar
Aşığa bir tokat daha çarpar
Avanesi delidir cümle aşkın
Piraye olmaz mı sevda olmasa figânda
Katre-i müşkül fîrâk eylemez mi?
Sînede yatarsa müşkülpesent bir goşt
Aşk bize kahır eylemez mi?
Hayatımı sana sunup ikimiz de gülelim dedikten beri
Hayat gayrı bana daha gülmedi.
İhanetin saçaklarını bağrına saklayan zülüflerin
Haince gözlerime bakıp gülümsedi.
İz iz takip ettiğin engebeli şehvet yolunda
Gönlünü açan tarih boyu hiç sevinmedi.
Ey insanlık bu sözlerim sana
Benden hayır gelmez daha
Bir kibir bir riya havasında
Sesleniyorum ben sana
Ne nahiflik ne de kibarlık değil hakkın
Sen insansın oku bu satırları
Her şey maddi değil bunu anla
Gece çökmüş karanlık ve sen başbaşa
Bu kelimeler şu an tam senin yanında
Elini koy kalbine düşün yolculuğun ne tarafa
Hangi plak çalıyor kulaklarında
Saçların bir kısrak başı gibi dolanırken çevrede
Sesinden gonca güller döşenmiş pencerelerde
Bir elma dolusu bambu örmesi sepette
O ceylan gözlerinin değdiği yerler benim
Diz boyu ilmek ilmek işlenmiş kar tanelerinde
Madem ölüm var da tereddüt niye
Şeref haysiyet varsa bu zulümler niye
Sessiz olmak yetmez karşı durmamak niye
Zevk-ü sefadan nasibin bitmesin diye
Feryatlar Gazze ve Türkistan’dan
Gece uzun ve karanlık
Güneş’e küsmüş camlar
Yastıklara serilmiş başlar
Rüyada… hayalde… gökyüzünde…
Bu yol önden gider hüzünlüdür çehreler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!