Hele dur, bir dinle
Duyuyor musun?
Kınında kılıcı konuşan asker
Hu Allah, Allah zikirden nağme
Bu meydan canından geçenlerindir.
Akşamın daveti, güneş batarken,
Gecenin karanlığına,
Kusurları örterken mihenginde,
Görünmüyor eşyanın silüeti.
Merhabandır dönen sana,
Asumandaki yıldızlardan.
Yakuttan parlayan garip öfken
Volkandan savrulan küle dönerken
Toprağa düşen kızgın damlan
Narının ateşi yeri yakıyor
Anladım, sarardım, anlar yıkıyor.
Uğultuyla gelen uyku
Neler anlatacak bize?
Bak, göründü işte düş:
Düşebildiğin kadar düş.
Çığlıksız düşerken düşlerin anlatıyor
Aşka sarılan güle sermayeden renk kaldı
Taşlayanın elinden güle artık taç kaldı
Aşığın postundadır pusula kime kaldı
Çöllerinde susuzluk sofrasında düş kaldı.
Aşkın gamlı yolunda yolcuya hicran kaldı
Aşk, bardağını seçerken
Adres sormaz, bulur seni.
Samimiyet ışığındır,
Derinliğine verir hisseni.
Hamurdan harcına sevgi karışınca
Aklının hükmüyle yol alan Cibril
Miracın sınırı vuruyor seni
Aşk ile titreyen sonsuzluk ufuk
Aşk atı! Taşıyor miminden âşık
Gönüldür takkem irfanın yurdunda
Aşk kadeh de beyaz görünür
İçine girersen şarap görünür
Olmaya oyunun mayın bölünür
Kırmızı fistanın yavan görünür.
Bakışın ruhuma değmeli okun
Çocuklar gibi şendik, oynar iken hayata
Kendimiz gibi sevdik, kendimizle gülerken
Dışarısı mı? Bilemedik, sezdirmedi bu hayat
Soğuk görmeyen gözüm, görünmedi yerde mar.
Riya yüzlerden soğukça öğrendik, ayrıldık
Unutturan gecenin bir şafağı var elbet
Umutlar tükenmedi kalbur üstü hürriyet
Karanlık hançerine direnen mecburiyet
Balyozunun altında ezilirken art niyet.
Gamlara büründüren iklimim hüsnüniyet
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!