Kabuğu soyulmuyor artık tırnaklarımda biriktirdiğim kurumuş terlerin… Onlar ki parmaklarımla açtığım acılarımdı benim! Hiç bir yerde yazılı olmayan! Düşlerimi bir çakıyla kazıdığım ağaç gövdesi gibi! Hep orada kaldı! Taa ki, o ağaç insan denen deli yaratığın baltasının sorumsuzca gövdeye indiği ana kadar!
Eski bir şarkının teline dokunmuyor artık yüreğim… Bütün şarkılarıma senin adını veriyorum! Sevincimi sakladığım gözlerinde! Her ne varsa sakladığım çocukluğumdan bu yana, şimdi dinlenme vakti… Saç tellerimden akan bir yağmur damlası gibiydiler… Onca acının üzerine örtülmüş, birbirinden habersiz ve öylesine masumdular…
Köşeleri hiç bir zaman ben kapamadım. Çünkü bütün köşeler işagal edilmişti insan orduları tarafından! Bir tek senin kalbin kalmıştı işgal edilmeyen ve bir köşede beni bekleyen! Belki de bundan kaynaklanıyorudu; bir yanımı hep güvende tutma isteğim. Hiç bir akılın yola koyabileceği bir davranış değildi benimkisi … yerinde duramayan çocuksu heveslerimden gelen köklü bir geleneğin normlaşmış kuralsız kurallarıydı… Bir yanım durmadan çekiştiriyordu diğer yanımı. Sana gelmek için diretiyordu ayaklarım keyifli voltalar eşliğinde! Daldığım düşlerle …
Sen geldin ve tamamladın bende ki, tüm eksiklikleri …
Mevsim zahmeri! Senin sıcaklığın içimde birikmiş bin yıllık buzları eritti! Yürüdüğüm yol bir şeritti! O şerit sende bitti! Açtık üstümüze kilitlenmiş bütün zamanın demir ve çelikten inşa edilmiş kalıplı kapılarını …
İki sevdalı kalbin en gizli yarasını,
Bir bakış ki kudreti hiç bir lisan da yoktur,
Bir bakış ki bazen şifa, bazen zehirli oktur.
Bir bakış, bir aşığa neler anlatır,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta