RECAİ - Damarına zehir sıkıp seni öldürecekti... Aklınca konağın üstüne oturacaktı... Satılmış olduğunu bilmiyordu...
HACER - Zannetmiyorum! Tam iğneyi saplayacağı zaman çağırdılar...
RECAİ - İğnede ne vardı? Boştu diyor... Boş iğnede havadan başka ne olur? Boş iğnede zehir olur mu? Bu nasıl iş?
HACER - Bey; sakın hayal etmiş olmayasınız?
RECAİ - Sen cevap ver: Emin misin (Belkıs'ı gösterir) kızının, şu elinde duran boş iğneyi, ilaçsız milaçsız tam sana saplamak üzere olduğundan?
HACER - Nasıl emin olmam? Bir kere sapladı bile... Ama tutturamadı...
RECAİ - Boş iğneyi mi? Ne zehir, ne bir şey... Nasıl olur?
HACER - Orasını bilmiyorum! Belki tecrübe ediyordu... Ama iğnede bir şey yoktu...
RECAİ - (Gruba döner) Ne dersiniz, dirayetli gençler?
GENÇ ŞAİR - Ben, vehim derim, beyefendi; (Mendiliyle gözlerini silen Belkıs'ı gösterir) Kızınıza merhamet edin, bu kadar kalpsiz bir vehme yer vermeyin vicdanınızda...
RECAİ - (Titremesi artmış) Halbuki evvelâ onlar gitti... (Kızlara döner) Kızlar kıvılcımlı, tılsımlı gözlerinde her şey var, kalp yok! Bakın, sokaklara, pazarlara, meydanlara, bütün toplantı yerlerine; insanlar nasıl birbirini yiyor, mıncıklıyor, didikliyor, örseliyor! Nerede kalp? (Genç şaire) Siz de karşıma geçmiş, isminden başka her şeyini kaybettiğiniz bir varlığı benden istiyorsunuz! Kalpsiz şüphe diyorsunuz! Kalbin el-etek çektiği dünyada, şüpheden, kâbustan başka ne kalır? (Hıçkırıklarını mendiline gömen Belkıs'a bakar, tonu ağırlaşır) Gözyaşı artık, kalple alâkasını kesti, sinir işi oldu... Resmî ölülere ağlar gibi, hıçkırın, durun, sahte sahte... (Bastonunu pencerelere doğru uzatıp gençlere) Çekilen güneşi görüyor musunuz? İşte böyle çekiliyor kalp ve merhamet aramızdan... Güneş değil, bütün bir cihan, kalp güneşinin peyki bütün bir cihan batıyor!
İdeal başlıklı eserde Liszt, aynı adlı Schiller dizelerinden esinlenmiş; 1857'de tamamlanan eser, Weimar'da dikilen Goethe-Schiller anıtının açılış töreninde 5 Eylül 1857'de seslendirilmiştir... Liszt, Schiller'in bazı şiirlerini partisyonda bölmelerin başına eklemiştir... Süresi 30 dakikaya yaklaşan eserin girişinde tahta üflemeler ve korno ile şairin, biraz kötümser sözleri vurgulanır... Sonra, dört büyük bölmenin ilkinde (Aufschwung = Yükseliş) çabuk ve kıvrak (Allegro spiritoso) tempoda bir atılımla tüm orkestra, eserin leitmotifini 4/4'lük ölçüde duyurur... Sonraki bölmelerde ise bundan kaynaklanan yan temalarla işlenir... Enttäuschung'da (düş kırıklığı) ise ağırca (Andante) tempoda, İdeal leitmotifin bu kez karanlık bir havaya bürünmesini yaylılar hülyalı ve zarif cevaplar... Üçüncü bölmede (Beschäftigung = Çalışma) çabuk (Allegro mosso) tempoda leitmotif hareketli şekilde duyurulur ve şiirde de sürekli çalışmayı sürdüren övülür... Son bölme, eski Yunanca'da tanrısallaştırma ya da bir tiyatro eserinin törensel bitişi anlamına gelen Apotheose başlığını taşır... Çabuk ve kıvrak, en tutkulu şekilde (Allegro spiritoso, mit höchster Leidenschaft) tempoda başlar... Eser, 'idealin yaşamımızın en yüksek gayesi olduğu' sözleriyle de desteklenerek zirveye ulaşırken, eski motifler de sergilenir...
Johann Georg Jakobi'nin (1740-1814) , Latincede Katolik yalvarış duasına cemaatin cevap verişi anlamına gelen Litanei ya da 'Auf das Fest aller Seelen' (Tüm ruhların şenliği için) başlıklı şiiri üzerine yazdığı elejik anlatımlı liedi Schubert 1816 Ağustos'unda bestelemiştir... Bu liedin iki versiyonu vardır...
4/4'lük ölçüde ve Mi bemol Major tonda, düşünceli (Andächtig) tempodaki dokuz beyitli, beş dakika kadar süren lied, hüzünlü olduğu kadar da soylu ve duygusallığa kaçmayan yapıdadır... Lied 'Tüm ruhlar barış içinde huzur bulsun... Tatlı rüyası tamamlanan, hayata doyan, daha doğmayan, dünyadan ayrılanlar! Yanlış bir sevgilinin terkettiği, kör dünyaya atılmış, gözyaşları sayılamayacak gibi akan sevgili genç kız ruhları, barış içinde huzur bulsun...' sözleriyle sürer...
'Makinelerden korkmayın; onlar insan beyninden daha çabuk hesap yapabilen araçlardır' diyen Xenakis, müzikte rastlantının yerini bilimsel olarak araştırmış; bunun bir bütün şekline, beste formuna ulaşması için yeni bir düzenin temelini kurarak determinizm (belirlenim) ilkesine varmıştır... Rastlantıyı bilimsel bir kavram olarak gören besteci, bu rastlantıların tekrarında belirlenen kurallarla oluşan müziğine Stochastique (Stokastik) adını vermiş; 'Olasılıklara göre eylem'de (Pithoprakta) matematikçilerin 'Büyük sayılar kuralları'na göre, notaları grafik kağıdı üzerinde göstermiş; 1965'teki Akrata'da (Arık) 'Biçim değiştiren kümeler' öğretisini uygulamıştır...
İki Haim... İki çıfıt... Haim Naum ve Haim Rousso... Noum, Cumhuriyet'in kuruluşunda 'gizli mimar'... Rousso Türkiye'nin 'menfaatleri'nde ve 'savunması'sında 'söz sahibi'... Biri Lozan hezimetinde parmağı olan, diğeri topraklarımızdaki bebek katili Yahudi'yi silahlandıran, TSK içinde rahatlıkla ihaleler alan firma ELBİT'in Başkanı...
Haznedar’daki evinin bir kaç metre ötesinde ‘Teslim edilen’ Cem G., avukatı tarafından E5’in kenarından alındı, sucuk-ekmekle karnını doyurdu ve yolda Frank Sinatra dinleyerek polis merkezine gitti...
...
Cem G. ‘Ağırlaştırılmış müebbet hapis’ istemiyle tutuklandı... 'Akrep' isimli zırhlı araca bindirilen Cem G. Maltepe Cezaevi’ne götürülürken, 2 çevik kuvvet otobüsü, 4 motosiklet ve bir ekip otosu eşlik etti...
...
Geçtiğimiz hafta Taksim’de iki notere gidip, Cem G.’nun yakalandığını resmi kayıt altına aldırmak istediğini söyleyen Cemil Baran, “Bana savcılığa gitmem gerektiğini söylediler. Basın açıklaması yaptığım gün, polis gözaltına aldı. Üzerimdeki gizli kamera ve telefonlarıma el koydu. Cinayet Masası’nda 48 saat psikolojik işkence gördüm. Bana çeşitli meblağlar teklif edilmesini kesinlikle kabul etmedim” dedi...
Bu cinayette 100-200 kişi içeri girene kadar İstanbul’da kalacağını belirten Baran, “Ahmet E. isimli şahıs, görevdeki rütbeli bir asker ve Garipoğlu ailesinin korumalığını yapıyor. Cem birkaç gün sonra 18 yaşına girecek. Maalesef Cem 6 yıl sonra serbest kalacak. Cem bu kızı keserken 6 kişiydi. Bu kız sana hiç mi müdahale etmedi? Bana emniyette 48 saat içinde yapılan psikolojik baskı, 10 dakika Hayyam Garipoğlu ve Kasım Garipoğlu’na yapılsın” diye konuştu...
TC, 1983 yılından 2007 yılına kadarki 25 yıllık dönemde 433 milyar dolar faiz ödedi... Diğer bir ifadeyle, halkımızdan toplanan her 100 dolarlık verginin 51 doları faiz adı altında bir avuç yabancı ve yerli sermayedara aktarıldı... Bu soygundan en büyük payı da ulusötesi sermaye, yani emperyalist güçler aldı...
Türkiye'de insanlarımızın sıkıntılarını çözme çabası içinde olanların öncelikli hedefi, bu faiz yağmasını engellemektir... Halbuki, işçi, memur, esnaf-sanatkar, çiftçi, sanayici, tüccar kuruluşlarının temsilcilerinin krizle ilgili açıklamalarının hiçbirinde bu emperyalist sömürüye karşı çıkılmamaktadır...
Artan sıkıntılarımızın bir diğer sebebi, Türkiye'nin 1 Ocak 1996 tarihinde Avrupa Birliği ile girdiği gümrük birliğidir... Gümrük Birliği sebebiyle, TC'nin dış ticaret politikası hükümetlerin ve Meclis'in elinden alınmış, emperyalist Avrupa Birliği'nin hükümeti konumundaki Avrupa Komisyonu'na teslim edilmiştir... Mesela, Türkiye, Çin'den gelen ucuz tekstil ürünlerine karşı gümrük vergisi koyamaz... Bu yetki Avrupa Birliği'ne devredilmiştir... Bir ülkenin dış ticaret politikasını emperyalist güçler belirlerse, o ülkede refahın ve huzurun sağlanacağını düşünmek hayalciliğin bile ötesine geçer...
NATO, BM, AB, NAFTA; IMF, DÜNYA BANKASI, çok uluslu Batılı şirketler, Dolar, Avro ve diğer paralar ile her türlü finansal kağıtla bütün bağ ve bağlantılarını bir an önce koparıp, acilen stratejik ihtiyaçlarını (gıda, ilaç, yakıt, tohum, silah, mühimmat gibi) yeteri kadar depolayabilen ülkeler bu hengâmede yaşama şansı yüksek ülkeler olacaktır...
Liedin en büyük ustası olarak tanınan Franz Schubert'in 1817 Şubat'ında, şair Matthias Claudius'un bir şiiri üzerine bestelediği 'Der Tod und das Mädchen' (Ölüm ve genç kız) adlı Lied'in sözleri şöyle:
(Genç kız konuşur)
Geç git! Ah, geç git
Git ey vahşi iskelet!
Daha gencim ben, git dostum!
Ve bana dokunma.
(Ölüm cevap verir)
Elini ver, ey güzel ve zarif varlık,
Ben dostunum ve cezalandırmak için gelmedim.
Cesur ol! Ben vahşi değilim,
Rahatça kucağımda uyumalısın.
Genç kızın yalvarışını ve ölümün cevabını içeren bu liedi Schubert, daha sonra yazdığı onbeş kuartet arasında Re minör 14. Dörtlü'sünün ikinci bölümünde kullanmış; 1824 Mart'ında tamamlanan eser, bestecinin ölümünden sonra Joseph Czerny tarafından 1831'de yayımlanmıştı... Dört bölümden oluşan eserin, Sol minör tonalitede olan ikinci bölümü (Andante) dışında hepsi de Re minör tondadır; bunun da oda müziği alanında ilk kez gerçekleştiği belirtilir...
1. Bölüm Allegro 4/4'lük ölçüde çabuk tempodadır... Daha ondördüncü mezürde tehdit edici tavırla yükselen çağrı, eserin tüm atmosferini etkiler: Huzursuz troyolelerle, hızlı değişimlerle yansıyan motif bölümün hareketini belirleyen unsurdur... Bundan gelişen dik tavırlı ana tema gerilim yaratır... Viyola ile de yansıyan triyoleler sürerken, içtenlikle beliren ve Brahms'ı anımsatan lirik ikinci tema majör tonda duyulur; hava sanki aydınlanmış gibidir... Bu arada La Majör tonda beliren sevimli ve oynak bir yan tema da yardımcı olmaya çalışır (bazı eleştirmenler burasını Mozart'ın Jüpiter Senfonisi'nin finaline de benzetirler) . Ancak bu mutluluk da kısa sürer, huzursuz hava yeniden oluşur... Serimde (exposition) ikinci tema bile karakterini değiştirir, acıyı yansıtır; ancak ritminden dolayı tanınabilir şekle girmiştir... Dinamik yükselişlerle ve karşıtlıklarla süren bölüm, sona doğru coda'da keder içinde söner...
2. Bölüm Andante con moto ise 4/4'lük ölçüde ve ağır tempoda başlar... Beş varyasyondan oluşan bölümde Schubert, şair Claudius'un şiiri üzerine daha önce bestelediği liedi değerlendirmiştir... Ancak bölümde, ölümden korkarak yalvaran genç kız değil, ölümün sakin bilgeliği ön plandadır... Fakat bu sakinlik üçüncü ve beşinci varyasyonda bozulur; yeniden huzursuz ve heyecanlı (alla breve) bir atmosfer oluşur... Tüm varyasyonların minör tonda olmasına karşın yalnızca dördüncüsü majör tondadır...
3. Bölüm Re minör tonda, oldukça çabuk (Allegro molto) tempoda bir scherzodur... Yaşama isteği güçlenmiş, ancak neşeli ve mutlu bir dans oluşmamıştır... Buradaki ana tema Wagner'in 1854'te yazdığı Rheingold (Ren Altını) Operası'nı çağrıştırır... Bölümün re majör tondaki trio kısmı ise, sevimli ve zarif biçimde, aydınlık bir hava yaratır...
4. Bölüm Re minör tonda, 6/8'lik ölçüde ve çok hızlı (Presto) tempoda bir finaldir... Aceleci ve kovalar gibi yapıdaki ana tema teksesli (unison) sunulur... Birinci bölümden de daha canlı, hareketli olan ve bazı uzmanların Dance Macabre'a (Ölüm dansı) benzettikleri final sanki, insanın kendinden daha güçlü olan ölümle savaşımını sergiler... Ancak çok kısa anlarda beliren aydınlık ve avutucu yan tema aldatıcı biçimde duyulur ve kaybolur; bölüme egemen olan acı ve sert kovalamacayı önleyemez... Ölümcül fırtına yaklaşmaktadır... Eser daha da çabuklaşan (prestissimo) Coda ile sona erer: Ölüm avını yakalamıştır...
kırmızı çizgi
29.09.2009 - 18:45'Watership Down' (1978)
Martin Rosen
sırnaşık
29.09.2009 - 18:43Her mevsim içimden gelir geçersin
Sen vefasız yolcu kalbim viran edersin
Merhaba demeden elveda dersin
Sen vefasız yolcu kalbim viran edersin...
tiky
29.09.2009 - 18:41Gloria Estefan - Rhythm Is Gonna Get You...
Harf inkılabı
29.09.2009 - 18:14Frank Sinatra - Mack the Knife...
aile saadeti
28.09.2009 - 19:41...
HACER - Hiçbir şey anlamıyorum! Ne olmuş?
RECAİ - Damarına zehir sıkıp seni öldürecekti... Aklınca konağın üstüne oturacaktı... Satılmış olduğunu bilmiyordu...
HACER - Zannetmiyorum! Tam iğneyi saplayacağı zaman çağırdılar...
RECAİ - İğnede ne vardı? Boştu diyor... Boş iğnede havadan başka ne olur? Boş iğnede zehir olur mu? Bu nasıl iş?
HACER - Bey; sakın hayal etmiş olmayasınız?
RECAİ - Sen cevap ver: Emin misin (Belkıs'ı gösterir) kızının, şu elinde duran boş iğneyi, ilaçsız milaçsız tam sana saplamak üzere olduğundan?
HACER - Nasıl emin olmam? Bir kere sapladı bile... Ama tutturamadı...
RECAİ - Boş iğneyi mi? Ne zehir, ne bir şey... Nasıl olur?
HACER - Orasını bilmiyorum! Belki tecrübe ediyordu... Ama iğnede bir şey yoktu...
RECAİ - (Gruba döner) Ne dersiniz, dirayetli gençler?
GENÇ ŞAİR - Ben, vehim derim, beyefendi; (Mendiliyle gözlerini silen Belkıs'ı gösterir) Kızınıza merhamet edin, bu kadar kalpsiz bir vehme yer vermeyin vicdanınızda...
RECAİ - Kalp, merhamet, vicdan... Kimmiş onlar? Nerede tanıdınız onları?
GENÇ ŞAİR - Her an beraberiz onlarla...
RECAİ - (Titremesi artmış) Halbuki evvelâ onlar gitti... (Kızlara döner) Kızlar kıvılcımlı, tılsımlı gözlerinde her şey var, kalp yok! Bakın, sokaklara, pazarlara, meydanlara, bütün toplantı yerlerine; insanlar nasıl birbirini yiyor, mıncıklıyor, didikliyor, örseliyor! Nerede kalp? (Genç şaire) Siz de karşıma geçmiş, isminden başka her şeyini kaybettiğiniz bir varlığı benden istiyorsunuz! Kalpsiz şüphe diyorsunuz! Kalbin el-etek çektiği dünyada, şüpheden, kâbustan başka ne kalır? (Hıçkırıklarını mendiline gömen Belkıs'a bakar, tonu ağırlaşır) Gözyaşı artık, kalple alâkasını kesti, sinir işi oldu... Resmî ölülere ağlar gibi, hıçkırın, durun, sahte sahte... (Bastonunu pencerelere doğru uzatıp gençlere) Çekilen güneşi görüyor musunuz? İşte böyle çekiliyor kalp ve merhamet aramızdan... Güneş değil, bütün bir cihan, kalp güneşinin peyki bütün bir cihan batıyor!
- PERDE -
idealler icin yasamak
27.09.2009 - 18:21...
İdeal başlıklı eserde Liszt, aynı adlı Schiller dizelerinden esinlenmiş; 1857'de tamamlanan eser, Weimar'da dikilen Goethe-Schiller anıtının açılış töreninde 5 Eylül 1857'de seslendirilmiştir... Liszt, Schiller'in bazı şiirlerini partisyonda bölmelerin başına eklemiştir... Süresi 30 dakikaya yaklaşan eserin girişinde tahta üflemeler ve korno ile şairin, biraz kötümser sözleri vurgulanır... Sonra, dört büyük bölmenin ilkinde (Aufschwung = Yükseliş) çabuk ve kıvrak (Allegro spiritoso) tempoda bir atılımla tüm orkestra, eserin leitmotifini 4/4'lük ölçüde duyurur... Sonraki bölmelerde ise bundan kaynaklanan yan temalarla işlenir... Enttäuschung'da (düş kırıklığı) ise ağırca (Andante) tempoda, İdeal leitmotifin bu kez karanlık bir havaya bürünmesini yaylılar hülyalı ve zarif cevaplar... Üçüncü bölmede (Beschäftigung = Çalışma) çabuk (Allegro mosso) tempoda leitmotif hareketli şekilde duyurulur ve şiirde de sürekli çalışmayı sürdüren övülür... Son bölme, eski Yunanca'da tanrısallaştırma ya da bir tiyatro eserinin törensel bitişi anlamına gelen Apotheose başlığını taşır... Çabuk ve kıvrak, en tutkulu şekilde (Allegro spiritoso, mit höchster Leidenschaft) tempoda başlar... Eser, 'idealin yaşamımızın en yüksek gayesi olduğu' sözleriyle de desteklenerek zirveye ulaşırken, eski motifler de sergilenir...
...
bir kadına söylenebilecek en güzel şey
27.09.2009 - 18:13Words Of Love...
uyurgezer
26.09.2009 - 17:25Dvorak - Romance in F minör, Op.11
kaş yapayım derken göz çıkarmak
26.09.2009 - 17:19'Bringing Up Baby' (1938)
Howard Hawks
acemi balık
25.09.2009 - 17:10Johann Georg Jakobi'nin (1740-1814) , Latincede Katolik yalvarış duasına cemaatin cevap verişi anlamına gelen Litanei ya da 'Auf das Fest aller Seelen' (Tüm ruhların şenliği için) başlıklı şiiri üzerine yazdığı elejik anlatımlı liedi Schubert 1816 Ağustos'unda bestelemiştir... Bu liedin iki versiyonu vardır...
4/4'lük ölçüde ve Mi bemol Major tonda, düşünceli (Andächtig) tempodaki dokuz beyitli, beş dakika kadar süren lied, hüzünlü olduğu kadar da soylu ve duygusallığa kaçmayan yapıdadır... Lied 'Tüm ruhlar barış içinde huzur bulsun... Tatlı rüyası tamamlanan, hayata doyan, daha doğmayan, dünyadan ayrılanlar! Yanlış bir sevgilinin terkettiği, kör dünyaya atılmış, gözyaşları sayılamayacak gibi akan sevgili genç kız ruhları, barış içinde huzur bulsun...' sözleriyle sürer...
bir kuş olsam dudağına konsam
24.09.2009 - 18:42William Bouguereau - L'Amour et Psyche, enfants...
Geç buldum erken kaybettim
24.09.2009 - 18:40Jimmy Cliff - I Can See Clearly Now...
kuruntu
23.09.2009 - 17:22For No One...
neşter
23.09.2009 - 17:07...
'Makinelerden korkmayın; onlar insan beyninden daha çabuk hesap yapabilen araçlardır' diyen Xenakis, müzikte rastlantının yerini bilimsel olarak araştırmış; bunun bir bütün şekline, beste formuna ulaşması için yeni bir düzenin temelini kurarak determinizm (belirlenim) ilkesine varmıştır... Rastlantıyı bilimsel bir kavram olarak gören besteci, bu rastlantıların tekrarında belirlenen kurallarla oluşan müziğine Stochastique (Stokastik) adını vermiş; 'Olasılıklara göre eylem'de (Pithoprakta) matematikçilerin 'Büyük sayılar kuralları'na göre, notaları grafik kağıdı üzerinde göstermiş; 1965'teki Akrata'da (Arık) 'Biçim değiştiren kümeler' öğretisini uygulamıştır...
Xenakis 4 Şubat 2001 tarihinde ölmüştür...
...
insan açılımı
23.09.2009 - 17:07Heinrich Biber - The Mystery Sonatas (Walter Reiter, Ensemble Cordaria)
rejim
20.09.2009 - 18:01...
İki Haim... İki çıfıt... Haim Naum ve Haim Rousso... Noum, Cumhuriyet'in kuruluşunda 'gizli mimar'... Rousso Türkiye'nin 'menfaatleri'nde ve 'savunması'sında 'söz sahibi'... Biri Lozan hezimetinde parmağı olan, diğeri topraklarımızdaki bebek katili Yahudi'yi silahlandıran, TSK içinde rahatlıkla ihaleler alan firma ELBİT'in Başkanı...
...
ilham kaynağı olmak
20.09.2009 - 17:59'Shatranj Ke Khilari' (1977)
Satyajit Ray
gizli özne
19.09.2009 - 17:12...
Haznedar’daki evinin bir kaç metre ötesinde ‘Teslim edilen’ Cem G., avukatı tarafından E5’in kenarından alındı, sucuk-ekmekle karnını doyurdu ve yolda Frank Sinatra dinleyerek polis merkezine gitti...
...
Cem G. ‘Ağırlaştırılmış müebbet hapis’ istemiyle tutuklandı... 'Akrep' isimli zırhlı araca bindirilen Cem G. Maltepe Cezaevi’ne götürülürken, 2 çevik kuvvet otobüsü, 4 motosiklet ve bir ekip otosu eşlik etti...
...
Geçtiğimiz hafta Taksim’de iki notere gidip, Cem G.’nun yakalandığını resmi kayıt altına aldırmak istediğini söyleyen Cemil Baran, “Bana savcılığa gitmem gerektiğini söylediler. Basın açıklaması yaptığım gün, polis gözaltına aldı. Üzerimdeki gizli kamera ve telefonlarıma el koydu. Cinayet Masası’nda 48 saat psikolojik işkence gördüm. Bana çeşitli meblağlar teklif edilmesini kesinlikle kabul etmedim” dedi...
Bu cinayette 100-200 kişi içeri girene kadar İstanbul’da kalacağını belirten Baran, “Ahmet E. isimli şahıs, görevdeki rütbeli bir asker ve Garipoğlu ailesinin korumalığını yapıyor. Cem birkaç gün sonra 18 yaşına girecek. Maalesef Cem 6 yıl sonra serbest kalacak. Cem bu kızı keserken 6 kişiydi. Bu kız sana hiç mi müdahale etmedi? Bana emniyette 48 saat içinde yapılan psikolojik baskı, 10 dakika Hayyam Garipoğlu ve Kasım Garipoğlu’na yapılsın” diye konuştu...
...
zodiac
18.09.2009 - 18:35The Jerk...
rejim
17.09.2009 - 17:30...
TC, 1983 yılından 2007 yılına kadarki 25 yıllık dönemde 433 milyar dolar faiz ödedi... Diğer bir ifadeyle, halkımızdan toplanan her 100 dolarlık verginin 51 doları faiz adı altında bir avuç yabancı ve yerli sermayedara aktarıldı... Bu soygundan en büyük payı da ulusötesi sermaye, yani emperyalist güçler aldı...
Türkiye'de insanlarımızın sıkıntılarını çözme çabası içinde olanların öncelikli hedefi, bu faiz yağmasını engellemektir... Halbuki, işçi, memur, esnaf-sanatkar, çiftçi, sanayici, tüccar kuruluşlarının temsilcilerinin krizle ilgili açıklamalarının hiçbirinde bu emperyalist sömürüye karşı çıkılmamaktadır...
Artan sıkıntılarımızın bir diğer sebebi, Türkiye'nin 1 Ocak 1996 tarihinde Avrupa Birliği ile girdiği gümrük birliğidir... Gümrük Birliği sebebiyle, TC'nin dış ticaret politikası hükümetlerin ve Meclis'in elinden alınmış, emperyalist Avrupa Birliği'nin hükümeti konumundaki Avrupa Komisyonu'na teslim edilmiştir... Mesela, Türkiye, Çin'den gelen ucuz tekstil ürünlerine karşı gümrük vergisi koyamaz... Bu yetki Avrupa Birliği'ne devredilmiştir... Bir ülkenin dış ticaret politikasını emperyalist güçler belirlerse, o ülkede refahın ve huzurun sağlanacağını düşünmek hayalciliğin bile ötesine geçer...
...
geçiş
15.09.2009 - 18:21...
NATO, BM, AB, NAFTA; IMF, DÜNYA BANKASI, çok uluslu Batılı şirketler, Dolar, Avro ve diğer paralar ile her türlü finansal kağıtla bütün bağ ve bağlantılarını bir an önce koparıp, acilen stratejik ihtiyaçlarını (gıda, ilaç, yakıt, tohum, silah, mühimmat gibi) yeteri kadar depolayabilen ülkeler bu hengâmede yaşama şansı yüksek ülkeler olacaktır...
...
bir kuş olsam dudağına konsam
11.09.2009 - 18:56Pablo Casals - El Cante dels Ocells...
son bahar hüznü gözlerim
11.09.2009 - 18:53Alexander Borodin - String Quartets Nos. 1 and 2 (Haydn Quartet, Budapest)
kelebek ömrü
11.09.2009 - 18:51...
Liedin en büyük ustası olarak tanınan Franz Schubert'in 1817 Şubat'ında, şair Matthias Claudius'un bir şiiri üzerine bestelediği 'Der Tod und das Mädchen' (Ölüm ve genç kız) adlı Lied'in sözleri şöyle:
(Genç kız konuşur)
Geç git! Ah, geç git
Git ey vahşi iskelet!
Daha gencim ben, git dostum!
Ve bana dokunma.
(Ölüm cevap verir)
Elini ver, ey güzel ve zarif varlık,
Ben dostunum ve cezalandırmak için gelmedim.
Cesur ol! Ben vahşi değilim,
Rahatça kucağımda uyumalısın.
Genç kızın yalvarışını ve ölümün cevabını içeren bu liedi Schubert, daha sonra yazdığı onbeş kuartet arasında Re minör 14. Dörtlü'sünün ikinci bölümünde kullanmış; 1824 Mart'ında tamamlanan eser, bestecinin ölümünden sonra Joseph Czerny tarafından 1831'de yayımlanmıştı... Dört bölümden oluşan eserin, Sol minör tonalitede olan ikinci bölümü (Andante) dışında hepsi de Re minör tondadır; bunun da oda müziği alanında ilk kez gerçekleştiği belirtilir...
1. Bölüm Allegro 4/4'lük ölçüde çabuk tempodadır... Daha ondördüncü mezürde tehdit edici tavırla yükselen çağrı, eserin tüm atmosferini etkiler: Huzursuz troyolelerle, hızlı değişimlerle yansıyan motif bölümün hareketini belirleyen unsurdur... Bundan gelişen dik tavırlı ana tema gerilim yaratır... Viyola ile de yansıyan triyoleler sürerken, içtenlikle beliren ve Brahms'ı anımsatan lirik ikinci tema majör tonda duyulur; hava sanki aydınlanmış gibidir... Bu arada La Majör tonda beliren sevimli ve oynak bir yan tema da yardımcı olmaya çalışır (bazı eleştirmenler burasını Mozart'ın Jüpiter Senfonisi'nin finaline de benzetirler) . Ancak bu mutluluk da kısa sürer, huzursuz hava yeniden oluşur... Serimde (exposition) ikinci tema bile karakterini değiştirir, acıyı yansıtır; ancak ritminden dolayı tanınabilir şekle girmiştir... Dinamik yükselişlerle ve karşıtlıklarla süren bölüm, sona doğru coda'da keder içinde söner...
2. Bölüm Andante con moto ise 4/4'lük ölçüde ve ağır tempoda başlar... Beş varyasyondan oluşan bölümde Schubert, şair Claudius'un şiiri üzerine daha önce bestelediği liedi değerlendirmiştir... Ancak bölümde, ölümden korkarak yalvaran genç kız değil, ölümün sakin bilgeliği ön plandadır... Fakat bu sakinlik üçüncü ve beşinci varyasyonda bozulur; yeniden huzursuz ve heyecanlı (alla breve) bir atmosfer oluşur... Tüm varyasyonların minör tonda olmasına karşın yalnızca dördüncüsü majör tondadır...
3. Bölüm Re minör tonda, oldukça çabuk (Allegro molto) tempoda bir scherzodur... Yaşama isteği güçlenmiş, ancak neşeli ve mutlu bir dans oluşmamıştır... Buradaki ana tema Wagner'in 1854'te yazdığı Rheingold (Ren Altını) Operası'nı çağrıştırır... Bölümün re majör tondaki trio kısmı ise, sevimli ve zarif biçimde, aydınlık bir hava yaratır...
4. Bölüm Re minör tonda, 6/8'lik ölçüde ve çok hızlı (Presto) tempoda bir finaldir... Aceleci ve kovalar gibi yapıdaki ana tema teksesli (unison) sunulur... Birinci bölümden de daha canlı, hareketli olan ve bazı uzmanların Dance Macabre'a (Ölüm dansı) benzettikleri final sanki, insanın kendinden daha güçlü olan ölümle savaşımını sergiler... Ancak çok kısa anlarda beliren aydınlık ve avutucu yan tema aldatıcı biçimde duyulur ve kaybolur; bölüme egemen olan acı ve sert kovalamacayı önleyemez... Ölümcül fırtına yaklaşmaktadır... Eser daha da çabuklaşan (prestissimo) Coda ile sona erer: Ölüm avını yakalamıştır...
...
Toplam 3989 mesaj bulundu