Yaşlı gözlerimi kuruttum bu gece
Çünki maziyi unuttum bu gece
Aşkı kalbimde bir ok gibi kalan
Yâri sinemde uyuttum bu gece
Dalarak bazı siyah gözlerine
Eski sevdaları attım derine
Gizli bir aşk gibi mehtap yerine
Yâri sinemde uyuttum bu gece...
'...ertesi gün,ziyafetten çıktığı vakit bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor ve emrinde de ancak viktoryası bulunuyordu; bir dostu onu evine kupasiyle götürmek teklifinde bulundu,Odette de gelmesini istemekle beklediği bir kimse bulunmadığı kanaatini kendisine vermiş olduğundan,böyle yağmur altında yola çıkacağına,zihni rahat ve kalbi memnun evine dönüp yatar,uyurdu...Fakat ihtimal ki Odette,geceyi,hiç istisnasız,kendisiyle birlikte geçirmeyi mühimser bir hali olmadığını görmüş olsaydı,tam en çok özleyeceği bir sefer,gecesini ona tahsis etmeyi ihmal eder miydi? '
'...lakin istiskal ve istihkarlar onu,uçurum kenarında kötü bir vaziyette vücut bulup da muvazenelerini muhafaza için geride gelişmek zorunda kalan ağaçlar gibi doğrultmuştu...'
'...Odette bunda o kadar ileri gitti ki,nihayet her yerde ona raslamaktan mahrum kalmamak için,Odette'in tanıdığını ve çok sevdiğini bildiği -vaktiyle dostu olmuş olan- büyük amcam Adolphe'u,Odette üzerinde nüfuzunu kullanmasını rica maksadiyle,Bellechasse sokağındaki küçük apartmanında görmeğe gitti...Odette,Swann'a amcamdan bahsederken daima şairane tavırlar takınıp: 'Ah! O senin gibi değildir,hakkımdaki dostluğu öyle zarif,öyle büyük,öyle güzel bir şeydir ki...Bütün umumi yerlerde beraberimde görünmek suretiyle beni küçültecek olan o değildir' dediği için Swann şaşırdı ve amcamla ona dair hangi tona yükselerek konuşacağını tayinde güçlük çekti...İlk önce Odette'in apriori mükemmelliğini,melekane fevkalbeşeriyeti mütearifesini,ispat ve mefhumu tecrübeden istintaç olunmaz faziletlerinin birer keşif olduğunu ileri sürdü...'Sizinle görüşmek istiyorum...Odette nasıl bütün kadınlara üstün bir kadındır,nasıl tapılacak bir mahluktur,nasıl bir melektir,bilirsiniz...Fakat,Paris hayatının da ne olduğunu bilirsiniz...Herkesi Odette sizin ve benim tanıdığım gibi tanımaz...Bundan dolayı benim biraz gülünç bir rolde olduğumu sanan kimseler var; Odette kendisini dışarda,tiyatroda bile görmemi kabul edemiyor...Siz ki,Odette'in nice bir itimadını haizsiniz,kendisine hakkımda birkaç şey söyleyemez mi,bir selamımın kendisine yaptığı zararı mubalağa ettiğini temin edmez misiniz? '
Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuş
Vay gidi baba baba vay
Şahin vurmuş kanatları kırılmış
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Turnam benden selam söyle o yare
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Turnam benden selam söyle o yare
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Le vay diley diley ah le diley diley
Allı turnam nerden gelmiş maraştan
Vay gidi baba baba vay
Kanadın ıslanmış yamurdan yaştan
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Turnam korkmazmısın alıcı kuştan
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Le vay diley diley ah le diley diley
'...sessizce pencereyi açtım ve yatağımın kenarına oturdum; aşağıdakilerin dikkatini celbetmemek için herhangi bir harekette bulunmaktan çekiniyordum...Dışarıda da,her şey ay aydınlığını bulandırmaktan çekiniyor gibi dilsiz bir dikkat içinde donmuş duruyordu...Bütün manzara,güya o vakte kadar katlanmış bir plak iken,ayın kendisinden daha koyu ve daha konkret bu aydınlığiyle genişleyerek,uzanarak,incelerek,sanki gözümüzün önünde yeniden açılıp seriliyor gibiydi...Kımıldamak isteyen herhangi bir şey,mesela bir kestane ağacının yaprakları; kımıldıyordu...Fakat,en ince nüanslarına ve en son narinliklerine kadar hep olduğu yerde kalan bu hafif ve toptan ürperişler,başka şeylere sirayet etmiyor,başka şeylerle karışmıyor,kendi hudutları içinde kalıyordu ve bu mutlak sessizlikte,en uzak gürültüler,hatta şehrin öbür ucundaki bahçelerden gelen gürültüler bile en küçük teferruatlarına kadar işitilmekte ve kulağa o kadar 'tam' bir vuzuh ile aksetmekte idi ki,insan bunlardaki uzaklık vasfını,ancak konservatuarda orkestra çalınırken bazı 'sourdine'e konulmuş müzik aletlerinin derinden derine ses verişleri gibi bir nevi pianissimo işletişine atfedecek gibi oluyordu...Orkestra sallerinin eski aboneleri, -ki bunlar arasında Swann'ın davetiye kartlarından sık sık istifade eden büyük teyzelerim de vardır- bu sesleri,her vakit aynı sal içinde,aynı mesafeden dinledikleri ve hiçbir nüansını kaybetmedikleri halde işitmek için gene kulaklarını zorlarlar ve bunları,uzak mahallerden yürüyerek yaklaşmakta olan ve henüz Trevise sokağının köşesini dönmemiş bulunan bir askeri alayın bando muzıkasından akseden sesler sanırlar...'
-Tell me honestly... Please tell me honestly if what I believe is true...
-What do you believe?
-That it's the same with you...That you've fallen in love too...
-It sounds so silly...
-Why?
-I know you so little...
-It is true, though, isn't it?
-Yes, it's true...
-Laura...
-No, please, we must be sensible...Please help me to be sensible...We mustn't behave like this... We must forget that we've said what we've said...
-Not yet, not quite yet...
-But we must...Don't you see?
-Listen, it's too late now to be as sensible as all that...It's too late to forget what we've said,and anyway, whether we'd said it or not couldn't have mattered...We know...We've both of us known for a long time...
-How can you say that? I've only known you for four weeks...We only talked for the first time last thursday week...
-Last thursday week... Has it been a long time for you since then? Answer me truly...
-Yes...
-How often did you decide that you were never going to see me again?
-Several times a day... Alec...
-So did I...I love you...I love your wide eyes...And the way you smile and your shyness...And the way you laugh at my jokes...
-Please, don't...
-I love you... I love you...You love me too...It's no use pretending it hasn't happened, because it has...
-Yes, it has...I don't want to pretend anything either to you or to anyone else,but from now on,I shall have to...That's what's wrong, don't you see? That's what spoils everything...That's why we must stop here and now talking like this...We're neither of us free to love each other... There's too much in the way...There's still time,if we control ourselves and behave like sensible human beings...There's still time to...
I go out walking after midnight
Out in the moonlight just like we used to do
I'm always walking after midnight searching for you
I walk for miles along the highway
Well that's just my way of saying I love you
I'm always walking after midnight searching for you
I stopped to see a weeping willow
Crying on his pillow maybe he's crying for me
And as the skies turn gloomy
Night blooms will whisper to me I'm lonesome as I can be
I go out walking after midnight out in the moonlight
Just hoping maybe you're somewhere walking after midnight searching for me
I stopped to see a weeping willow
Crying on his pillow maybe he's crying for me
And as the skies turn gloomy
Night blooms will whisper to me I'm lonesome as I can be
I'm out walking after midnight out in the moonlight
Just hoping maybe you're somewhere walking after midnight searching for me
-Let's be very careful...Let's prepare ourselves...A sudden break now, however brave and admirable, would be too cruel...We can't do such violence to our hearts and minds...
'...'Matmazel Albertine gitti! ' Istırap psikolojide psikolojiden ne kadar daha ileri gider! Daha bir saniye evvel,kendimi tahlil ederken,sanıyordum ki birbirimizi görmeden ayrılmak tam arzu ettiğim bir şeydi ve Albertine'in bana verdiği zevklerin adiliği ile beni gerçekleştirmekten alıkoyduğu zevklerin zenginliğini mukayese ederken kendimi ince bulmuş,bir daha onu görmek istemediğimi ve artık onu sevmediğimi sanmıştım...Fakat şu kelimeler: 'Matmazel Albertine gitti! ' kalbimde uzun zaman dayanamayacağım bir ıstırap uyandırmıştı...Böylece anlamıştım ki,bir hiç sandığım şey,sadece benim bütün hayatım imiş...İnsan ne kadar kendini bilmiyor! '
seni seviyorum
29.09.2007 - 02:59Yaşlı gözlerimi kuruttum bu gece
Çünki maziyi unuttum bu gece
Aşkı kalbimde bir ok gibi kalan
Yâri sinemde uyuttum bu gece
Dalarak bazı siyah gözlerine
Eski sevdaları attım derine
Gizli bir aşk gibi mehtap yerine
Yâri sinemde uyuttum bu gece...
çingeneler zamanı / Dom za vesanje
29.09.2007 - 02:03Chi vuol la zingarella
Graziosa accorta e bella?
Signori, eccola qua.
Signori, eccola qua.
Le donne sul balcone
So bene indovinar.
I giovani al cantone
So meglio stuzzicar.
A vecchi innamorati
Scaldar fo le cervella...
teşne
28.09.2007 - 03:53'...ertesi gün,ziyafetten çıktığı vakit bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor ve emrinde de ancak viktoryası bulunuyordu; bir dostu onu evine kupasiyle götürmek teklifinde bulundu,Odette de gelmesini istemekle beklediği bir kimse bulunmadığı kanaatini kendisine vermiş olduğundan,böyle yağmur altında yola çıkacağına,zihni rahat ve kalbi memnun evine dönüp yatar,uyurdu...Fakat ihtimal ki Odette,geceyi,hiç istisnasız,kendisiyle birlikte geçirmeyi mühimser bir hali olmadığını görmüş olsaydı,tam en çok özleyeceği bir sefer,gecesini ona tahsis etmeyi ihmal eder miydi? '
irtifa
28.09.2007 - 03:13'...lakin istiskal ve istihkarlar onu,uçurum kenarında kötü bir vaziyette vücut bulup da muvazenelerini muhafaza için geride gelişmek zorunda kalan ağaçlar gibi doğrultmuştu...'
apriori
28.09.2007 - 01:56'...Odette bunda o kadar ileri gitti ki,nihayet her yerde ona raslamaktan mahrum kalmamak için,Odette'in tanıdığını ve çok sevdiğini bildiği -vaktiyle dostu olmuş olan- büyük amcam Adolphe'u,Odette üzerinde nüfuzunu kullanmasını rica maksadiyle,Bellechasse sokağındaki küçük apartmanında görmeğe gitti...Odette,Swann'a amcamdan bahsederken daima şairane tavırlar takınıp: 'Ah! O senin gibi değildir,hakkımdaki dostluğu öyle zarif,öyle büyük,öyle güzel bir şeydir ki...Bütün umumi yerlerde beraberimde görünmek suretiyle beni küçültecek olan o değildir' dediği için Swann şaşırdı ve amcamla ona dair hangi tona yükselerek konuşacağını tayinde güçlük çekti...İlk önce Odette'in apriori mükemmelliğini,melekane fevkalbeşeriyeti mütearifesini,ispat ve mefhumu tecrübeden istintaç olunmaz faziletlerinin birer keşif olduğunu ileri sürdü...'Sizinle görüşmek istiyorum...Odette nasıl bütün kadınlara üstün bir kadındır,nasıl tapılacak bir mahluktur,nasıl bir melektir,bilirsiniz...Fakat,Paris hayatının da ne olduğunu bilirsiniz...Herkesi Odette sizin ve benim tanıdığım gibi tanımaz...Bundan dolayı benim biraz gülünç bir rolde olduğumu sanan kimseler var; Odette kendisini dışarda,tiyatroda bile görmemi kabul edemiyor...Siz ki,Odette'in nice bir itimadını haizsiniz,kendisine hakkımda birkaç şey söyleyemez mi,bir selamımın kendisine yaptığı zararı mubalağa ettiğini temin edmez misiniz? '
İlginç Huylar
27.09.2007 - 17:32'Amélie' (2001)
Jean-Pierre Jeunet
karadenizin milliyetperver uşaklari
27.09.2007 - 07:35bkz: anında biter işi
bitmeyen bekleyişler
26.09.2007 - 02:53Ay gız gezme aralı
Könlüm senden yaralı
Gözlerine heyranam
Azerbaycan maralı
Sen bulag üste gelende
Gıygacı bahıb gülende
Aldın sebri gerarımı
Azerbaycan maralı
Men gurbanam gözlere
Şirin şirin sözlere
Bir gonag gel bizlere
Azerbaycan maralı
O güne gurban keserem
Gelmesen senden küserem
Gezerem senden aralı
Azerbaycan maralı
Gedek gırh gız yaylağına
Maral ceyran oylağına
İnek isa bulağına
Azerbaycan maralı
Turş su olsun yaylağımız
Gözel şuşa oylağımız
Sen olaydın gonağımız
Azerbaycan maralı
Bleeding me
26.09.2007 - 02:50Allı turnam yoldan geçmiş yorulmuş
Vay gidi baba baba vay
Şahin vurmuş kanatları kırılmış
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Turnam benden selam söyle o yare
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Turnam benden selam söyle o yare
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Le vay diley diley ah le diley diley
Allı turnam nerden gelmiş maraştan
Vay gidi baba baba vay
Kanadın ıslanmış yamurdan yaştan
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Turnam korkmazmısın alıcı kuştan
Vay gidi baba baba vay yarama vurma
Le vay diley diley ah le diley diley
trompet
26.09.2007 - 02:47'From Here to Eternity' (1953)
Fred Zinnemann
film replikleri
26.09.2007 - 02:18-Tek bir merhametli söz yok...Hiç kimseden...
-Hiç şaşırma...Yaşayanlara merhamet duymazken,ölülere nasıl merhamet duyabiliriz? Kendimize bile merhamet etmiyoruz...
(Les Bas-fonds)
trompet
26.09.2007 - 02:04'...sessizce pencereyi açtım ve yatağımın kenarına oturdum; aşağıdakilerin dikkatini celbetmemek için herhangi bir harekette bulunmaktan çekiniyordum...Dışarıda da,her şey ay aydınlığını bulandırmaktan çekiniyor gibi dilsiz bir dikkat içinde donmuş duruyordu...Bütün manzara,güya o vakte kadar katlanmış bir plak iken,ayın kendisinden daha koyu ve daha konkret bu aydınlığiyle genişleyerek,uzanarak,incelerek,sanki gözümüzün önünde yeniden açılıp seriliyor gibiydi...Kımıldamak isteyen herhangi bir şey,mesela bir kestane ağacının yaprakları; kımıldıyordu...Fakat,en ince nüanslarına ve en son narinliklerine kadar hep olduğu yerde kalan bu hafif ve toptan ürperişler,başka şeylere sirayet etmiyor,başka şeylerle karışmıyor,kendi hudutları içinde kalıyordu ve bu mutlak sessizlikte,en uzak gürültüler,hatta şehrin öbür ucundaki bahçelerden gelen gürültüler bile en küçük teferruatlarına kadar işitilmekte ve kulağa o kadar 'tam' bir vuzuh ile aksetmekte idi ki,insan bunlardaki uzaklık vasfını,ancak konservatuarda orkestra çalınırken bazı 'sourdine'e konulmuş müzik aletlerinin derinden derine ses verişleri gibi bir nevi pianissimo işletişine atfedecek gibi oluyordu...Orkestra sallerinin eski aboneleri, -ki bunlar arasında Swann'ın davetiye kartlarından sık sık istifade eden büyük teyzelerim de vardır- bu sesleri,her vakit aynı sal içinde,aynı mesafeden dinledikleri ve hiçbir nüansını kaybetmedikleri halde işitmek için gene kulaklarını zorlarlar ve bunları,uzak mahallerden yürüyerek yaklaşmakta olan ve henüz Trevise sokağının köşesini dönmemiş bulunan bir askeri alayın bando muzıkasından akseden sesler sanırlar...'
Johann Pachelbel
26.09.2007 - 01:58ntv radyoda her hafta sonu bir klasik müzik programı vardı,dinlerdim eskiden...pachelbel'in o meşhur 'kanon'unu ilk o programda dinlemiştim...
ama ilk önce orijinal versiyonu ardından caza uyarlanmış haliyle...iki versiyonu da harikaydı...
bkz: barok müzik farkı
bkz: Jacques Loussier
film replikleri
23.09.2007 - 18:51-You know what's happened,don't you?
-Yes...Yes, I do...
-I've fallen in love with you...
-Yes, I know...
-Tell me honestly... Please tell me honestly if what I believe is true...
-What do you believe?
-That it's the same with you...That you've fallen in love too...
-It sounds so silly...
-Why?
-I know you so little...
-It is true, though, isn't it?
-Yes, it's true...
-Laura...
-No, please, we must be sensible...Please help me to be sensible...We mustn't behave like this... We must forget that we've said what we've said...
-Not yet, not quite yet...
-But we must...Don't you see?
-Listen, it's too late now to be as sensible as all that...It's too late to forget what we've said,and anyway, whether we'd said it or not couldn't have mattered...We know...We've both of us known for a long time...
-How can you say that? I've only known you for four weeks...We only talked for the first time last thursday week...
-Last thursday week... Has it been a long time for you since then? Answer me truly...
-Yes...
-How often did you decide that you were never going to see me again?
-Several times a day... Alec...
-So did I...I love you...I love your wide eyes...And the way you smile and your shyness...And the way you laugh at my jokes...
-Please, don't...
-I love you... I love you...You love me too...It's no use pretending it hasn't happened, because it has...
-Yes, it has...I don't want to pretend anything either to you or to anyone else,but from now on,I shall have to...That's what's wrong, don't you see? That's what spoils everything...That's why we must stop here and now talking like this...We're neither of us free to love each other... There's too much in the way...There's still time,if we control ourselves and behave like sensible human beings...There's still time to...
-There's no time at all...
(Brief Encounter)
trompet
23.09.2007 - 18:43bkz: Wynton Marsalis
bkz: Maurice Andre
bkz: Miles Davis
David Ben Gurion
23.09.2007 - 18:35'Türkiye bizim rezerv devletimizdir.'
Gece Yolcusu
23.09.2007 - 02:44I go out walking after midnight
Out in the moonlight just like we used to do
I'm always walking after midnight searching for you
I walk for miles along the highway
Well that's just my way of saying I love you
I'm always walking after midnight searching for you
I stopped to see a weeping willow
Crying on his pillow maybe he's crying for me
And as the skies turn gloomy
Night blooms will whisper to me I'm lonesome as I can be
I go out walking after midnight out in the moonlight
Just hoping maybe you're somewhere walking after midnight searching for me
I stopped to see a weeping willow
Crying on his pillow maybe he's crying for me
And as the skies turn gloomy
Night blooms will whisper to me I'm lonesome as I can be
I'm out walking after midnight out in the moonlight
Just hoping maybe you're somewhere walking after midnight searching for me
Siyah Gelinlik
23.09.2007 - 01:02-There are no optimists or pessimists...There are only happy idiots or unhappy ones...
film replikleri
22.09.2007 - 15:02-Let's be very careful...Let's prepare ourselves...A sudden break now, however brave and admirable, would be too cruel...We can't do such violence to our hearts and minds...
(Brief Encounter)
erdoğan teziç kutuplara gönderilsin
22.09.2007 - 03:52adamın tipi kaymış...
kaybedince değerini anlamak
22.09.2007 - 02:33'I Vitelloni' (1953)
Federico Fellini
kaybedince değerini anlamak
22.09.2007 - 02:17'...'Matmazel Albertine gitti! ' Istırap psikolojide psikolojiden ne kadar daha ileri gider! Daha bir saniye evvel,kendimi tahlil ederken,sanıyordum ki birbirimizi görmeden ayrılmak tam arzu ettiğim bir şeydi ve Albertine'in bana verdiği zevklerin adiliği ile beni gerçekleştirmekten alıkoyduğu zevklerin zenginliğini mukayese ederken kendimi ince bulmuş,bir daha onu görmek istemediğimi ve artık onu sevmediğimi sanmıştım...Fakat şu kelimeler: 'Matmazel Albertine gitti! ' kalbimde uzun zaman dayanamayacağım bir ıstırap uyandırmıştı...Böylece anlamıştım ki,bir hiç sandığım şey,sadece benim bütün hayatım imiş...İnsan ne kadar kendini bilmiyor! '
Christoph Willibald Gluck
22.09.2007 - 01:17'Dreams And Fables - Gluck: Italian Opera Arias, Cecilia Bartoli'
The 2001 Grammy Award for 'Best Classical Vocal Performance'
Cumaovasi
22.09.2007 - 00:23'Koyaanisqatsi' (1982)
Godfrey Reggio
Toplam 3989 mesaj bulundu