Fatih Yılmaz Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Ant ...

  • söyleyin ona kardeşin özler seni

    26.03.2008 - 18:06

    '...eserin birinci bölümü olan Arya 'Ağabeyi yolculuğundan vazgeçirmek için dostlarının gayretleri' başlığını taşıyor... Altılı paralel aralıkta hareket eden iki parti, sakin ve yumuşak bir ezgiyle, tatlı bir dille yalvaran dostları gözlerimizin önünde canlandırır... Bunlar, sanki sürekli tekrarladıkları motifle 'Gitme kal' diye seslenmektedir... İkinci bölümde, 'Dostların, yabancı topraklarda başına gelebilecek kötülüklere karşı uyarısı'nı duyarız... Gittikçe daha pes seslere inen ezgi, bilinmez ve karanlık geleceği simgeler... Bölümün sonunda, dostların korku dolu çığlığı duyulur... Adagissimo tempoda olan üçüncü bölüm, 'Dostların üzüntüsü'nü yansıtır... Dört ölçülük bir tema önce bas partisinde duyulur, daha sonra sekiz kez tekrarlanarak bir passacagliaya dönüşür... Daha önceki bölümde org için yazılmış BWV 582 Do minör Passacaglia'da gördüğümüz gibi bu formda, bas partisindeki değişmeyen temanın üzerine her defa değişik çeşitlemeler gelir... Kromatik olarak (yarım ses aralıkta) aşağıya doğru inen ezgi, gittikçe artan ve önlenemeyen bir üzüntüyü anlatır... Dördüncü bölümde 'Ellerinden bir şey gelmediğini gören dostlar, yolcuyla vedalaşmaya başlar.' Kuvvetle duyulan akorlar, bir anlamda içleri kan ağlayan dostların üzüntüyü bir kenara bıraktığını ve elden geldiğince metanetle dostlarını kucakladıklarını anlatır... Son bölümde ise, 'Posta arabasının borusunu taklit eden bir füg' duyarız... Bütün uyarılar ve çabalara rağmen, ağabey yola çıkmıştır... Posta arabasının borusu duyulmakta, tekerlekler dönmektedir... Son derece ritmik bir tema füg olarak işlenir...'

  • bitmeyen bekleyişler

    23.03.2008 - 20:51

    Anlatayım hâlimi dildâre ben,
    Derdi firâka arayım çâre ben,
    Sabredeyim nice bin âzâre ben,
    Yaş dökeyim yalvarayım yâre ben...

  • film replikleri

    23.03.2008 - 20:50

    -Ahlaki varoluşun uyandırıcı rüyasından daha gerçek bir şey yoktur...

  • Bleeding me

    23.03.2008 - 20:50

    '...büyük bir enerjiyle (Mit grösster Energie - Colla piu grande energia) çalınması istenen kısa 4. Bölüm İntermezzo'yu eleştirmenler, eserin en başarılı parçası olarak görürler... Mi bemol minör tonda, 4/4'lük ölçüdeki bu tutkulu ve duygulu intermezzo, melodi ve karakter yönünden Mendelssohn'un Sözsüz Şarkılar'ını anımsatır; ancak anlatımdaki enerjisiyle onu da aşar...'

  • georges cziffra

    23.03.2008 - 20:49

    10 numaralı Etüd, 2/4'lük ölçüde, çok heyecanlı ve çabuk (Allegro agitato molto) tempoda ve Fa minör tondadır ve bu dizide özel bir ismi olmayan ikinci parçadır... İlk versiyonda yorumu olanaksız bir 'parmak çalıştırma etüdü' havasında olan parça, sonlara doğru dramatik ve vahşi bir yükselişle gelişir... Bu nedenle bazı müzikçiler tarafından Appassionato (Tutkulu) olarak adlandırılan ve ayrıca ilk teması da Chopin'in Op.10 Fa minör Etüd'ünü anımsatan bu parça, şeytani bir virtüozluk ve parlak bir yorum gerektirir...

  • aşk fısıltısı

    23.03.2008 - 20:44

    '...zira, o bir sözle aşık olduğumuz kadını, fesatçı ve tatlı dalgalariyle kendi içine alarak döndürmekte ve döndüre döndüre bizden uzaklaştırmakta, hatta bizimle alay ettirmekte olduğuna hükmettiğimiz düşman kasırgalarının durmaksızın estiği o anlaşılmaz, o cehennemi eğlenti yerini, evet, o kimse tek bir söziyle bize insani ve belki de bir parça munis gösterdiği için kalbimizin bütün muhabbetini kazanır ve bu suretle, bize içerideki korkunç esrara erenlerden biri de kendisi olduğunu ispat ettiği için öbür davetlileri de birer ifrit şeklinde tahayyül etmemizin önüne geçer... İşte, sevdiğimiz kadının, bizce meçhul zevkleri tatmaya gittiği o aşılmaz ve aşılamadığı için bizi işkencede bırakan cümbüşe, akla gelmez bir yarıktan biz de böylece sokuluveririz... Bu dem, demler içinde öyle bir demdir ki, birbiri arkasından gelen bütün anlardan hasıl olmakla beraber öbürlerinden daha gerçek ve bizim indimizde daha mühimdir... Zira, buna bizim sevgilimiz karışmıştır; onu, biz istediğimiz şekilde tahayyül ederiz; ona, biz istediğimiz gibi sahibiz; istediğimiz müdahalede bulunuruz; onu, biz, hemen hemen kendimiz yaratmışızdır... Çünkü, bu, sevdiğimiz kadına 'Ben buradayım! ' diyebildiğimiz demdir...'

  • film replikleri

    21.03.2008 - 18:10

    -Dinle, temel eğitim bittiğine göre artık lise yapmacıklığını bırakabilir miyiz?

  • Heccav

    21.03.2008 - 18:07

    '...Debussy'nin yine piyano için 1908'de bestelediği ve Chouchou olarak adlandırdığı kızı Emma'ya ithaf ettiği, altı bölümden oluşan ve kızının dadısı İngiliz olduğu için, hepsi de İngilizce başlıklar taşıyan Çocukların Köşesi Süiti'nin sonuncu parçası 'Golliwog's cakewalk'tur (Golliwog'un Çalımlı Yürüyüşü) . Besteci parçanın temasını, Londra'yı bir ziyareti sırasında saray muhafızlarından duymuş, fonda kullandığı bir müzikhol atmosferiyle beraber değerlendirmiştir... 2/4'lük ölçüdeki parçanın ikinci bölmesinde Wagner'in Tristan ve İsolde Operası'ndan aşk iksiri motifi alaycı bir biçimde duyulur... Bu konuda Debussy'nin, Wagner'in en güzel melodisiyle arkadaşlarını güldüreceği hakkında iddiaya girdiği de anlatılır...'

  • Bleeding me

    21.03.2008 - 18:05

    '...Op.3 Estro Armonico dizisinin Si minör 10. Konçerto'su solo çalgı olarak dört keman ve viyolonseli içerir... Bach'ın ilgisini çekerek, dört klavsen ve yaylı çalgılara uyguladığı konçerto (BWV 1065) için ünlü müzikolog Alfred Einstein şunları yazar: Yeni ses evreninin arayışı yolunda en ilgi çekici aşamalardan biri olarak, eski klasik stilin zirvesine ulaşarak bugün bile bizleri heyecanlandırmaktadır...'

  • A.g.e.

    21.03.2008 - 18:04

    '...okurken aradığımız kendi düşüncelerimizin basılı sayfalarda doğrulandığını görmektir... Bize çarpan sözler, kendimiz olan bir kainattaki yankılar yapan sözlerdir; işte bu titreşim, içimizde yeni başlangıç noktaları bulmamıza yardım eder...'

  • bücür

    21.03.2008 - 18:03

    'Time Bandits' (1981)

    Terry Gilliam

  • incecikten bir kar yağar..

    21.03.2008 - 18:02

    Mi minör 4. Prelüd (1838) ağır ve temkinli (Largo) tempoda, 2/2'lik ölçüdedir... Noktürn'e benzeyen hüzünlü ezgisi kromatik olarak gelişir...

  • bitmeyen bekleyişler

    18.03.2008 - 20:30

    Git ey akan gözyaşım, git o cânânıma söyle,
    Bağıma, baharıma, o seyrânıma söyle,
    Bir gececik ansın da benim gecelerimi,
    Çok görmesin suçumu o cânânıma söyle,
    Bağıma, bahârıma, o seyrânıma söyle...

  • aklımdasın

    18.03.2008 - 20:27

    1837'de bestelenen La bemol Majör 17. Prelüd, çabukça (Allegretto) tempoda ve 6/8'lik ölçüdedir... Rondo formunda ve Mendelssohn'un Sözsüz Şarkılar'ını anımsatan lirik havadaki prelüd'ün sonunda, usta bir pedal uygulamasıyla duyurulan 11 güçlü akor, uzaktan duyulan bir kilise çanı gibi yankılanır...

  • rejim

    18.03.2008 - 20:22

    ...

    Emperyalistler, Anadolu Savaşı boyu Kuvayi Milliyecilere, doğrudan doğruya hiçbir zorluk çıkarmamışlar, hatta bu takımı para bakımından, silah bakımından desteklemişlerdir... Fransızlar, Fransızlara sövmemek şartıyla Sivas Kongresi'nin kurulup başarıya ulaştırılmasından yanaydılar... İtalyanlar, Anadolu çetelerini Yunanlılara karşı açıktan desteklemişler, İngilizler İstanbul'u sıkboğaz ederek -hele Millet Meclisi'ni basmak suretiyle -Padişah- Halife'yi soluk alamaz hale getirmek ve Ankara'ya bir de Millet Meclisi ikram ederek, durumu meşrulaştırmanın yolunu bulmuşlardır... Bu arada, federasyon teklif eden Suriye'yi Mustafa Kemal - Faysal Anlaşması, Misak-ı Milli dışında bırakıyor, Fransızlara bir sömürge hediye etmiş oluyor, bu arada Sivas Kongresi'nde sadece Padişah'ın lafını edip Halife'den söz açmıyordu... İngiliz- Kuvayi Milliye anlaşmasının iki temel dayanağı ve şartı vardı: Birisi Osmanlılıktan - Osmanlı mirasından vazgeçmek, öteik halifeliği tamamen bırakmak...

    ...

    Bütün bu işlerin gürültüsüz, patırtısız çevrilmesi için ilk iş olarak, İhaneti Vataniye kanunu çıkarılmış, İstiklal Mahkemeleri kurulmuştur...

    ...

    Kemal Tahir, Notlat/Çöküntü, sh.282-283

  • film replikleri

    18.03.2008 - 20:20

    -Ona yalan söylemeye devam edemem...

    -Ona yalan söylemeye devam edemez misin yoksa ona yalan söylediğin için, sana hissettirdiklerine katlanamaz mısın?

  • rejim

    18.03.2008 - 20:13

    '...bu sadece ilaç sektöründe değil tarımda da aynı... İthal tohumlarla ve gübrelerle ektiğimiz topraklarımızda eski verimler alınmadığı gibi aynı tohumdan başkasını ektiğinizde ise hiçbir verim alamıyorsunuz... İsrail'den alınan domates tohumları bunun en güzel örneği... Ham ve ara madde yönünden tamamen dışa bağımlı olan ülkemizde kullanılan fosforlu gübrelerin toksin metal içerikleri tarım ürünleri tarafından alınmasıyla besin zincirine girmesi ya da topraktan yıkanarak su ortamına ulaşmasının sağlık açısından risklerini ise her gün yaşamaktayız...'

  • şıpsevdi

    16.03.2008 - 21:32

    Ben o yari esasında çok severim
    Beni yanlış anlamasın, yüreğimi dağlamasın
    Kalbime girsin, gönlüm olsun
    Haberi olsun...

  • film replikleri

    16.03.2008 - 21:28

    -Michelangelo'nun babası zengin bir adammış... Oğlundaki ilahi yeteneği hiç görmediğinden onu dövüyormuş... Hiçbir evladı geçimini elleriyle sağlamayacakmış... Böylece, Michelangelo da ellerini kullanmamayı öğrenmiş... Yıllar sonra bir prens, Michelangelo'nun atölyesine gelmiş ve üstadı 5,5 metre uzunluğundaki mermer bloğa bakarken bulmuş... Böylece Michelangelo'nun son 4 aydır her gün gelip mermere bakıp sonra da akşam yemeği için eve döndüğü söylentilerinin doğru olduğunu anlamış... Prens de sorulması gerekeni sormuş: 'Ne yapıyorsun? ' Ve Michelangelo dönüp ona bakmış ve fısıldamış 'Çalışıyorum.' 3 yıl sonra, o mermer blok Davut'un heykeli olmuş...

  • Heccav

    16.03.2008 - 21:27

    '...günün tutucu müzikçilerinin kolayca anlayamayacağı tarzda geleneksel formlardan kaçınarak besteleyen Liszt, Weimar'a yerleştikten sonra bu denemelerine başlamıştı... Bu nedenle de 1857'de eserin Dionys Prucker tarafndan Viyana'daki ilk yorumunu çağın ünlü, sivri dilli müzik yazarı Edouard Hanslick alaycı şekilde eleştirmiş; birbirine bağlı olarak çalınan bölümlerden oluşan konçertoya, üçgen (triangel) çalgısının da üçüncü bölümde orkestrada yer alması nedeniyle bu adı vermişti... Liszt buna şiddetle karşı çkmış, bu ayıplanan çalgıyı akıllı eleştirmenlerin zekice yasaklamalarına karşın kullanmaya devam edeceğini, çünkü ondan şimdiye kadar düşlenemeyecek efektler elde edeceğine inandığını belirtmişti... Ama konçerto 12 yıl süreyle Viyana'da çalınmadı... Ancak 1869'da -Anton Rubinstein'in çılgınlık tanımlamasına karşın- 25 yaşındaki Sophie Menter'in Viyana'da bu konçertoyla büyük başarı kazanmasından sonra tüm piyanistlerce çalındı ve ilgi gördü...'

  • A.g.e.

    16.03.2008 - 21:22

    -Kainat hakkında ne kadar çok bilgi edinirsek, kainat bize o kadar manasız gelir... Ancak araştırmalarımızın meyveleri bizim için birer teselli kaynağı olamıyorsa da, araştırmanın kendisinde bir tür cesaret bulmaktayız... İnsanlar kendilerini dev ve tanrı masallarıyla uyutmaya ve günlük hayatla ilgili mevzuların dışına taşan düşüncelerine bir sınır koymaya hazır değillerdir... Teleskoplar, uydular, hızlandırıcılar yapar, bunlardan elde ettikleri verileri çözümlemek için saatlerce masa başında otururlar... Kainatı anlama isteği insan hayatını bir parça basitlikten sıyırır ve ona bir dem trajik bir asalet verir...

  • sadakatsiz/unfaithful

    16.03.2008 - 21:21

    Bivefa bir çeşm-i bidat
    Ne yaman aldattı beni
    Ben sinemi nişan diktim
    Gamzesiyle vurdu beni

    Ben o yare ne söyledim
    Aşkın deryasın' boyladım
    Cihar attım şeş oynadım
    Yine felek yendi beni...

  • güvenlik

    16.03.2008 - 21:18

    '...acaba Aşk konusunda (hatta Aşk'a yaşama aşkıyla şöhret aşkını da ekleyebiliriz; çünkü bu iki duyguyu tanıyan insanlar olduğu söylenir) , gürültü karşısında, gürültünün kesilmesi için yalvarmak yerine, kulaklarını tıkayan insanlar gibi mi davranmak gerekir; onlar gibi dikkatimizi, savunmamızı kendimize yöneltip hedef olarak sevdiğimiz dıştaki varlığı değil, onun yüzünden acı çekme kapasitemizi yok etmeyi mi seçmemiz gerekir? '

  • rejim

    16.03.2008 - 21:13

    '...ABD Dışişleri Bakanlığı yıllık uyuşturucu kaçakçılığı, kara para ve mali suçlarla mücadele raporunda, Türkiye'nin uyuşturucu ticaretinde merkez olduğu vurgulanarak, Güneybatı Asya'dan Batı Avrupa'ya yapılan uyuşturucu ticaretinde Türkiye'nin geçiş noktası olduğu ifade edildi...

    Raporun mali suçlara ilişkin bölümünde, Türkiye'de 2005 verilerine göre ekonominin yüzde 40 ila 50'sinin kayıt dışı olduğu belirtildi...'

Toplam 3989 mesaj bulundu