Kimi hayal kimi üryan….
Topragindan türemedikce her yasam belirtisi sararip solup özden itibardan inanirligini güvenirligini samimiyetini sagligini varligini dirligini direncini donanimini dayanikliligini aslini neslini degerini düzenini sogularak sönmeye mahkumdur.
Gönül heybesinde bir lokma sevgi, yürek sandalinda bir damla ask, ömür servetinde bir nefeslik dünya konar göcerlik bilinciyle, vadesinde yasayacagi hayati hic kimseyi kendi yerine kefil koymaksizin ödesebilen can borcunu asla vazgecemeyen yasama hakkiyla akil, fikir, ar, namus, ahlak, onur, özgürlük, cesaret, vicdan, hukuk, bilinc,yol, yön, yordam, sevgi, ilgi, emek, ilim, yetenek, deneyim, katilim, sorumluluk, aidiyetlilik, devamlilik, tutarlilik, samimiyet, iletisim ve paylasim zengini tüm yeryüzü masallarini kedisinde dengeleyip karsilayacak olan kisilige karaktere büyütüp cogaltmalidir insan.
Oysa gecmisten bugüne sürekli daha cok istah kabartarak zulme soyguna vurguna talana tecavüze sömürüye siddete ayristirmaya yagmaya yikima isgale kiyima ölüme katliama kine nefrete savasa sürgüne daha cok zaman pay kalite ve karakter azdirip yaratiklastikca yaratiklasan dünya Patron-tanrilari, ekmekten sudan histen saygidan sevgiden yagmurdan iklimden ormandan dagdan denizden haktan hukuktan özden yurttan yuvadan ilgisini iletisimini kesmis yorgun yitik yilgin yapay ve yapmacik insan icat edip uydurdular.
Bu suni solunumlu insanlik ve hayat öldürüp söndüren tezgahta anne babasi kim olursa olsun hic farketmeyen; fakat bütün kokusmus cürümüs cökmüs kopuk kaypak kirli gürültülü ölmüs sogulmuslugu kalibinda depolayip barindiran genel kamsamli ve genis yogunluklu vitrin seckisiyle, `Tektiplilik` türevlendirilip ürünlestirildi. Gidasiniysa kafa ve kalip yapisi uygun siir sanat müzik roman resim mimari bilim medya sinema siyaset usak ve dalkavuklugu memur kilindi.
Davranisi dengesizligi doyumsuzlugu degiskenligi yilginligi bencilligi yalnizligi öfkesi kuskusu karamsarligi güvensizligi mutsuzlugu tükenmisligi kini bunalimi acimasizligi kayitsizligi endisesi korkusu bagimlilgi birincilik askisi labaratuar ürünü mamülleyen birebir benzerlik bakimindan birbirinden türemeli ve birbirini tamamlayan olarak bu kasip kavuran labaratuarda insanligin kiyamet hali tezgahlanip piyasaya sürüldü.
Öyle ki…acizlik caresizlik yetersizlik kayitsizlik karamsarlik özgüvensizlik korku ürkü eksiklik endise gibi kisiyi kücültüp asagilayan kusatilmislik dürtülerini bütün bunlari karsilayan kavramlardan siyirip söküp soyutlastirarak, ahlakini bilgisini özgürlügünü sevgisini özünü sözünü iradesini idrakini ilgisini iletisimini dayaniksiz dengesiz devre disiliga birakma kurakligiyla kendini kendine cogaldikca bezmis bikmis carpik corak sorunlar cözümsüzü gördüren gerek sözlü, gerek yazili, gerek görsel - tinisal bütün insani duyum ve duyarlliklar, sürekli biri digerini ezen üzen yoran bogan bogazlayan kuru gürültü koparmalarin devamli üstün gelene benzeme veya en öne cikarilandan huy hüner kalip kilif kabuk sekil yahut marifet mayalama müzik sanat edebiyatciligiyla besleyici kiskirtici bileyici suikast mal ve malzemesi olarak donatip devremülkleyen yikimin, ayni yaratiklasmis lbaratuarciligindan baska bir sey degildir.
..
-
Kafamdaki Şeyler
Çağrı Binici
27.10.2021 - 14:32Huzuru insan icinde bulamamanin; ve insan icinde bulamadigi dünya huzurunu KAFASININ ICINDE toplayan sayisiz söz ve hayat birikimi duygu düs düsünce duyarliiklariyla, sordukca daglar diyarlarin kalbini sohbete katip derpresen dertlerinin evi yolu yapmis sevgili CAGRI kardesim. Sormayan sorgulamayans ...
-
Kıymet
Güney Yıldız
05.01.2019 - 12:55Belki SiiR sadece `iyi niyetlilik sunum veya gösteri mecrasi` olarak sanilip algilandigindandir, giderek konu daralmisligi ve hep kendinden ÖDÜN VERENLER mecburiyeti egilimine inanip kanarak acidikca duygulanan, ezildikce tazelenen, cilekeslestikce zenginlesen, örselenip yiprandikca huzura ve feraha ...
-
Çelişki
Güney Yıldız
05.01.2019 - 12:54Bu siirde cok bildirimli ÖNERMELER var. Kesin, degismez, sabit, tutanak halinde ve ikincisi olmayan duyurular halinden, fakat ayni zamanda da her cümle birbiriyle iddalasip cekisip celisen. Hayata genel bakis uyandiriyor halli yalin, ama sanki disardaki pencereden icerdeki odalara bakar gibi dünya ...
Toplam 13 mesaj bulundu
-
tımarhane duvarı
04.06.2025 - 15:54…
KiTAPTAN KITABA 21
…..
Aslinda niye nasil nerde kimlerle ve hangi maksatla gibi soru zamirlernini ve tümcelerinin karsiligini bilmemis ve bulamamis olanlar, OT GiBI bile yasamamis olmaktan dünya hayatinda kayda deger varlik gösteremedikleri sebebiyle dogduklari günden itibaren kendi prangalarinin corak boslukta sürünerek kendilerini ölüm siparisli mahrumluga mahkum ederek hic bir yasamsal farkindaligi gelismemisligin müebbet gardiyanligini tarih ve takvimlestirirler.
Sifirla baslayip sifirla biten hiclik ve sonsuz karalik hücresidir böylesinin burasi ve bir sekilde her sabika dosyasini müeyide karsilii olan anlamlandirilabilen bütün cezai ilslemlerin yaptirimini en sapkin yahut acimasiz infazini türlü gerekceler kabuguyla üstü örtülüp kapatilabilinirken, kendi sahsi itibarinda ve hayatinda anlam degeri, kisilik öznesi, yasama sevinci, gereklilik sebebi, iliski cevresi, aidiyet bagi ve farkindalik bilinci olmayip, kendi kendinin idam kararini her gün ve bütün hayati boyunca ölüp ölüp dirilerek azgin kötülüklerin sürükledigi cöplüge kayitsiz ilgisizlikle var mi yokmusu belirsiz kokusmus cürümüslük birikintileri yigarak, bataklik akintisina cesetlesmis cürümünü terketmis olanlar icin hic bir gerekceli ve aciklayici sicil ve künye kaydi yoktur. Cünkü her yasam döngüsünde en kötüsünün kötüsü, kendi varligina katlanamayacak ve tahammül edemeyecek derecede hic bir seye ilgi merak samimiyet sicaklik sevgi saygi cosku sorumluluk yakinlik istek arzu haz tutku ve heyecan duymayacak derecede kendini intihar günlügüne esir eden degersizlige mutsuzluga yenilmislige farkindasizliga hüküm giymis olmasidir insanin.
VIKTOR HUGO….
Edebiyatta klasikcilerin monoton sig yüzeysel soyut mahremli -yasakli örtülerle etraftan dolanarak hayati ve insanlari birbiriyle iliskilendiren; beklenileni yazmanin ötesinde her seyi yasak günah haram gecersiz degersiz ve kusurlu görenlere karsi tabir yerindeyse insani hayati toplumu ve sonsuz evreni bir ve beraber görebilen ucsuz bucaksiz DUYGUDASLIK hissiyle sorgulayan ve yolunda gitmeyen her türlü sapmalara akil fikir mantigiyla cevaplar arayan ROMANTIZM, akiminin kale isimlerinden biridir.
Fransiz dDevrimi`ile sloganlasmis olan Özgürlük, Esitlik ve Kardeslik söylemlerini sembolik soyutluktan cikararak bütün ONDOKUZUNCU YÜZYIL arastiran kesfedenleri gibi gercek deger karsiligindaki sosyal siyasal ve kültürel hayatin yaygin yerlesik ve somut dolasim degeri haline gelmesinde en büyük katkiyi sunmustur. Öyle ki siirle basladigi Edebiyattan önce, Napolyo`nun en seckin generallerinden biri olan babasinin görev yerleri sayesinde Fransiz Kralligi`nin -bugünkü Fransa`nin sinirlarini asan -hükmündeki bir cok yeri gezdigi sirada insanlari, yasamlari, kültürleri, olaylari ve iliskileri yerinde gözlemleyip hayat ve bilgi birikimi sahibi olmus, Oradan biriktirdikleriyse yazdiklarina alt yapi kaynakligi etmis. Yasadigi OnuncuCharles, Ücüncü Napolyon dönemlerinin agir baskici zorba ve keyfine buyruk acimasizligini, sorunlarini ve celiskilerini isleyen Tiyatro Oyunlarinin cogu klasikcilerin de aleyhte dalkavukluguyla sahneye konmadan yasaklanmis. Bir Idam Mahkumunun Son Günü, Notr Damin Kamburu ve Sefiller`i yazmasi ülkede büyük sosyal calkantilara ve ilgiye sebep olmus. Bu ilgiden dolayi gördügü yogun takip ve baski yüzünen bir ara Ingiltere`de yasam sürdürmüs. Ücüncü Cumhuriyet`in ilaninda törenlerle karsilanarak geri dönmüs fakat Karl Mark`sin Sosyalist Devrim provasi olrak arihin sahnesine koydugu PARIS KOMiNi´ni yendikleri Fransiz Krali`yla isbirligi yaparak bastiran BiSMARK`in Prusya Birligi`ne karsi cikarak Ingiltere dönüsü secildigi milletvekilliginden istifa ederek Viktor Hogo, yeniden Fransa`yi terk etmis.Kalkinma büyüme ve gelismisligin uygarlik kaynagi, altyapi dokusu, veri cesitliligi, saglayici unsuru ve her türlü en temel besleyen zenginligi olan KÜLTÜR- SANAT gercekliginde birbirini tamamlayan yazdgi bütün eserleriyle sayesinde, kisiligini inandigi degerlere özdesmis olan Hugo, sadece Fransa`da degil inandigi ve savunduklariyla tüm dünya insanligi adina daha saglikli güvenli refah adaletli onurlu özgür esit egitimli bilncli ve saygin yasanilabilir DUYARLILIKLA inanan ve savunan sosyallesmeyi, gelismeyi, toplumsallasmayi ve cagdaslasmaya tüm hayatini vakfetmistir. Onun yazdiklari arasinda olan Bir Idam Mahkumunun Son Günü en basta Fransa`da Giyotin cellatliginin tarihe karisarak Idamin kalkmasini saglamistir.
Bir Idam Mahkumunun Son Günü`nde saat dördü buldugunda dünya bitttigi sifir noktasidir Giyotin`e carptirilmislrin son duragi. Romanda hikayesi gecen mahkumun ne adi vardir ne de hangi sucla nicin bu cezaya carptirildigi. Bu yönüyle KAFKA`nin DAVA`sina ayni anlatin icerigi ve gelisimiyle esin kaynagi niteligindedir.
Sadece devlet bürokrasisindeyken gösterisli evde verdigi davet sirasinda yavas yavas bol lüks gösterisli sofradan el ayak cekildigi sirada orda istenmeyen yasli ve hursizliga geldigi sanilan bir kadinin kovulma sirasinda itilirken yere düsüp öldügü, her tarafi les kokan pislik icerisinde günden güne ölüp tükendigi ve delirme noktasini coktan gectigi hücrede idamini beklerken gördügü kabuslarin her hangi birinde bellim belirsiz hatirladiklariyla, idam kararinin suc gerekcesini cikariyor insan.
Kralin Adalet sistemindeki bütün itiraz merkezlerine oa göre yanlis karardan dönülmesi icin yalvarislar dolusu rica minnet bas vurdugu halde, kararda kesin hükümlü geleneksel rutin bozulmaz fakat bu süre zarfinda alti haftalik lagimda yasar gibi her yerinden pislik fiskiran hücrede yasama firsati kazanir. Ona Avukatlik edenin Giyotin hükmünü KÜREK MAHKUMLUGU`na cevirttirme girisimini reddeder, cünkü her gün geminin halkalarina ve prangalara bagli köpek yaliyla ölene kadar ölümden beter sartlarda kürek cekmektense, bir anda Giyotin`e kafayi koparttirip kndine son verdirtmek daha tercih edilebilir kurtulustur. Ayrica Kürek mahkumlarinin dizilmis siralar halinde, avluda, yagmur soguk altinda dizden topuga ve boyundan kasiga kadar tasinmasi agir kalin zincirlere baglanarak herkesin seyirettigi sirk soytarilari gibi tiiir tir titretilerek mapushaneden gemilere yollanisini görmek, onu bir an önce ölmeye kesin karar kildirmistir.Böyle böyle artik Giyotine gidecegi son güne kadar baslangicta sanki normal hayatinda hangi kisilikle yasiyorsa öylece basina gelecekleri aldirmayip umursamazken , gün yaklastikca artik yasaminda bütün kötülüklerin kök salip kusattigi ve hapsoldugu hücrede er sey sadece ölümün cellat sehpasini hatrlatir. Kabuslar görür, cirpinir, her seyin sadece kabus ve azap sancilariyla asarip bogdugu anlamsiz öldürücü karanlikta, caresizligin eslim aldigi ve hic kimsenin kendi yerini degismedigi ve artik her saat cellada giden yolun saatten saate dünyanin sonunu getirdigi yapa yalnizlik hücresinde onu avutmak icin gelen papaz bile cehennem celladi görünür.
Cok yüksek korunakli BiCETRE ( idam ve kürek mahkumlarinin yattigi hapisane ) ile GREVE ( Paris`in en genis sehir meydani) arasinda gecip bitecek sona varincaya kadar kafesli atlarla cekilen simsiyah ölüm arabasina bindirilisi, durmaksizin yagan yagmura ragmen eski GLADYATÖR ölümlerine merakli insan izdihami ve kalabaliginin lanet edip küfürler yagdiran linc girisimlerinin bütün yol boyunca daha da artarak cogaldigi, köprülerden gecerken ölümün hangi noktasinda oldugu ve cellada daha kac adim mesafe kaldigini, papaza kendini affettirmesi icin tanriya yalvarmasi sanrilarina kaybedisi, meydana gelisi. Atlarin durmasi. Ölüme götürdügü insan sayisini hatirlamayack kadar cürümüs arabanin kapi gicirtsiyla acilmasi. Sehpaya basarak zincirlere bagli güc bela idam sehpasina yürümesi. Kendinden gecmis kalabaligin beynini yerindenkoparan ugultulu sanci sizilari ve zonklayislari…bireer birer ve her adim daha cok cehennemin ta kendisi olurken..gecmiste defalarca giyotini inip kalkmasina ragmen gövdesinden kopmayan baslari nasil cellatlarin üzerlerine oluk oluk kan fiskiran satirla bogazlama isini yaptiklarini hatirlayarak…
Boynundakileri cözen celladin ayaklari dibindeki ortasi oyuk mengeneye ve koparildiktan sonra basi düsecek olan sepetin yanina kilitleninceye kadar kendi kabusunu yasayanin tarafindan idama giderken neler yasadigina dair anlatilanlarin saat dörtten sonrasi olmayan toplam öyküsüdür yazdigi her eserde insan kalbiyle hayaa dokunan Viktor Hugo duyarliligiyla ele alinmis Bir Idam Mahkumunun Son Günü.Seyfi Karaca………..Haziran / 25
-
tımarhane duvarı
04.06.2025 - 15:48…
KİTAPTAN KİTABA 20
(ZWEİG’ ın SATRANCINDAN)
….
Satrançta tutuklandığı nazi sorgulamaları sırasında sorguculardan birinin cebinden çaldığı satranç kılavuz kitap sayesinde kafeste boğulduğu hiçliği tutunabilecek kadar hayata kazandırmak için çarşaftan satranç tahtası ve ekmek kırıntılarından oyun figürleri yaparak bütün yazılı oyunları ve hamleleri ezberler. Bu da zamanla can sıkıcı hal alınca kendi kendini ikiye veya siyah beyaza bölerek aklını yitirecek çılgınlıkta , uyku aralarında dahi kan ter içinde kalacak, bardağı uzanıp kavrama yeteneğini odaklandığı travma kabusunda yitirecek ve yıkılıp devrilene kadar zarar vermenin cinnet derecesinde kendini bozguna uğratmaya azıp manyaklaşacaktır..Aslında bu gizli intihar döngüsünü Zweig, kitap yazma veya illa bir şeyler yazma baskısına her sanat dalında kendini en iyisini yapıp üretmek kıskaç kelepçesine mahkum edenlerin çokça yaşandığı korkunçluğu kendinden bilip tanıdığı şablondan özetle,Satranç oyuncularının hikaye dramına aktarıp uyarlamıştır bir gemi yolculuğu öyküsüyle yazdığı SATRANÇ adlı romanda yine kendisini Amok Koşucusu’n daki gibi anlatıcı olarak başrole alan Stefan Zweig.
Vahşi, kendinden geçmiş, kendi kendini imha etmek için satranç komasına girerek ölmedikçe ordan çıkamayan; dünyadan izole, eşyasız, mobilyasız, kirli, kapalı, karanlık sadece baktığı zaman yangın merdivenini gören tek pencereli bir hücrede yaptığı muhasebecilik döneminde Hitler Gestapo’ sunun farkında okudukları fakat nereye aktarıldığını bilmedikleri para kaynağına ulaşmak için toplama kamplarına değil , özel mahkumiyet hücresine kapatarak aylarca sorguladıkları zindan bir yerde tam da yaşama son anda sayesinde tutunduğu ve artık bilindik oyunların tatmin etmediği kendi kendini yenmeyi keşfe çıkan satranç derinlerine daldığı yerden çıkamayıp ölüme gidecekken, sorgucuların farkına varıp yatırdıkları bakımlı klinikte aylar sonra sanki ölmüş de yeniden dirilmiş gibi yeneden içmeden kesilen bayılma travması sonrasında başucunda duyduklarına inanamayarak yavaş yavaş usulca ve temkinle gözlerini açarak karşısında duran hemşireye sevindiği, ilk defa kadın görmüştür Dr.B.
O kadar ki, sorgu zamanlarının bir an önce bitip hücresine kendi kendisiyle satrançta boğazlaşmaya dönmeye can attığı; ve temizlik yapıp yemek getirmek için gelen gardiyanın orda geçirdiği kısa süreli vakte dahi tahammül gösteremeyerek kabusa kapanmanın ardından iyimser ve güler yüzlü insan sıcaklığını çoktan unuttuğuyla geçirdiği sinir krizi cinnetiyle gardiyana hücreye bir fırsat geldiği rutinler sırasında satrançtaki rakibi sandığı algısıyla saldırarak , “ yap artık hamleni alçak hortlak” deyişi, onu bakımlı, aydın, geniş ve kafessiz pencereden kayıp dünyanın güzelliklerinin ve sakinliklerinin göründüğü doktor nezaketlisi hastane odasına taşınmasına sebep olur Dr. B.
Rakibi oyun tahtası ve figürleri olmayan yere kendi hayalini koyarak ikiye böldüğü siyah beyazlığın her ikisini birden, hem ruhen hem bedenen satrancın sırrı gizemindeki bütün atak kurgu oyun ve hamle ihtimallerini ve evrensel sonsuzluğunun tüm bilinmezlerini hayalinde düşünüp kafasında canlandırarak keşfetmeye aklını yitirme pahasında kurban ettiği, piyon, kale, vezir, at, şah ve piyadeler onun hayatını esir alan tek düşüncesi ve dünyasıdır artık.
Tekrar hatırlamadı veya oynaması durumunda aynı derin bunalım, buhran ve baş edilmesi güç sinir krizlerinin kucağına düşme tehlikesi olan hastalıklı korkuları ve bağımlılığı vardır artık.
Bir de Czentoviç vardır…
Yugoslav, orta halli teknecinin oğludur. Babası dalgalı denize açıldığı sırada büyük bir geminin ağır çarpması sonucu parçalanan teknesinde ölümünden sonra onu evlatlık alan köyün kilise papazı korur kollar eğitir ve büyütür. Temizlik bakım tedarik düzenleme gibi kilise hayatında yapılacak ve örülecek bütün işleri hiç bir itiraz göstermeyip aksaksız yerine getirmede uyumlu itaatkar olmasına karşın her şeyi ağırdan alan, çok az konuşan, hiç kimseyle sosyal ilişkisi ve çevresi olmayan; papazın tüm titiz çabalarına rağmen alfabeyi ve okumayı bir türlü kavrayıp ilerletemeyen ilgisiz donuk durağan ve hantal biridir Czonteviç.
Fırsat bulduğunda papaz köydeki Jandarma çavuşuyla satranç oynamaktadır. Czentoviç’ de onların kenarına büzülüp sessiz suskun hiç yokmuş gibi başını eğdiği ve gözlerini ortada dönen oyuna kilitleyerek onlara olan biteni izlemekle onlara eşlik etmektedir. Bir gün tam oyunun ortasında köyden birinin öldüğü ve gömülmesi için kilise papazı cenaze yerine acil çağrılınca, papazı beklerken pipo içmekte olan Jandarma çavuşu hiç kımıldamadan satranç tahtasına gömülecek derecede ilgiyle bakan Czentoviç dikkatini çeker. Anlıyorsa oynamayı ona sorduktan sonra utana çekine satrancın balına geçen tembel Czentoviç papaz dönene kadar sayısız rövanşla çavuşu darmadağın eder. Papaz gelince onun satrançtan anlar okuluna hayret ettiği gibi, defalarca yenilerek çavuşun akıbetine uğrar. Derken küçük çaplı şenlikler festivaller pazarlardan sonra şehir şehir ve en nihayet dünya turnuvalarında rakip tanımayan şampiyonluklar yaşadıkça, sıradan ve düşük otellerde kalarak hem para biriktirme servet edinme tutkusunu artırır , hem de kalın kafalı oluşunu sıradan insanlar dışında çok az konuşarak ve kimseyle ilişki kurmayarak örtüp saklar, satrancın getirdiği şöhret sayesinde ve başka hiç bir yaşam biçimi tanımadığı için her şeyin balı ve sonu satranç olarak bilir, kendini herkesten değerli ve üstün olduğunun kibirine kaptırır.Güney Amerika’ ya giden gemide düzenlenmiş olan turnuvaya katılmak için o da vardır. Stefan Zweig bu kalın kafalı fakat dünya ünlüsü olan kişiyi tanımak için bahaneler arar.
Mc. Conner satranç tutkunu aynı gemide iş icabı bulunan ve yenilgiyi yahut kaybetmeyi asla sevmeyen iskoçyalı tüccardır. Onunla tanılan Zweig herkesin göreceği yerde oyun kurarak Czentoviç’ in ilgisine ulaşır. Her ikisine karşı para karşılığına oynayan Czentoviç onları ilk elden sonra yenilgiyi sindiremeyen Mc. Conner’ in ısrarla talep ettiği ikinci rövanşında Dr. B oradan geçerken verdiği oyun taktikleriyle ne dediyse aynısının gerçekleştiği hamlelerle berabere biten oyundan sonra, yalvar yakar Czentoviç’ le karşılaşmasını isteyerek sadece bir kere şartına razı getirirler . Karşılaşmada Czentoviç kaybeder. Fakat kazanmanın akıntı seyrine kapılan D.r B her hamlede kontrolünü ve kendini kaybettiği sanrıların hastalıklı halinin komasına girer çünkü olabilecek en bıktırıcı ve patlayıp saldırganlaşacak derecede aklını ve bilincini yitirme travması yaşadığının ağırdan alma davranışıyla Dr.B.’ nin cinnet geçiren açık ve zaafiyetinin farkına varmıştır Czentoviç.Birinciyi satrancın bütün bilindik bilinmedik hamlelereyle silip süpürüp yendikten sonra Dr. B. , Czentoviç’ in İkinci rövanş isteğine yok diyemeyerek kapıldığı ve korktuğu başına gelmiş, saplandığı cinnette eli ayağı ve hatta dudakları titreme komasıyla aklı zihni birbirine karışıp dolaşan hummadan tekrar sinir krizinin dibine düşmüş, rakibinin bitmek ve geçmek bilmeyen sakin kasıtlı sessizlik ve yavaştan alma taktiğine kendi kontrolünden çıkarak kabusunda depreştiği sabırsızlıkla tıpkı sorgu hücresindeki travmanın tekrarındaymış gibi durmadan terliyor, ayağını yere vuruyor, endişeleniyor, yerinde duramıyor, bardak bardak su içiyor, her molada heyecanı ve kalp atışları gittikçe artan hızlı adımlarla kriz zamanında olduğu gibi sigara odasına kendini atarak ileri geri gidip gidip gelmektedir Dr. B.
Oyun ilerledikçe günler haftalar aylarca kendini boğup öldürürcesine hiç kimsesiz ve sürekli Nazi Gestaposu’ nun işkence veren sorgulama hücresinde dünyadan hayattan her şeyden ve herkesten kendini koparıp içe kapanarak kendi kendini yenmenin dramatik kabuslu girdabına girer Dr. B. Artık bulunduğu yeri kişileri oyunu algılayamayacak derecede hiç bir davranışı ve hamlesi hiç bir bir anlam ifade etmeyen derin depreşmeler içindedir. Yüzünden okunan öfke komasındaki sakinliğini yitirdikçe konuşmaları seğiren dudaklarının titremesi artar, kekemeliği başlar, konuşması bile anlamsızlaşır. “ artık hamlenizi yapın “ diye ağırdan alarak humma cennetine sokan Czonteviç’ e kalkıp bağırınca durumun farkına varan Zweig, sorgu hücresinin gardiyanına çullanıp saldırdığının aynı kendini kaybetmişliğini görerek yanına sokulup oyuna son vermemesi halinde kötü gidişin kendisinde eskiyi tazeleyen acıyla dolu korkunç felaketler travmasına sürükleyeceğini fısıldayıp Dr. B. yi kapıldığı cinnetten vazgeçmeye ikna eder.
Yukardaki işin özeti niteliğindekileri satırları tekrarla:
Kapıldığı ve kapandığı mutlak başarı grafiğine, rakipsizlik üstünlüğüne şöhret olma gösterişine kibirlilik kaprisine ve kusursuzluk mükemmeline hangi meslek dalında olursa olsun akkını fikrini emeğini duygusunu bilincini vicdanını hayatını düşüncesini ve insanlığını kaybetme pahasına ve kamçıladığı hummalı cinnet kabusunda kendi kendisiyle dur durak bilmeksizin ölümüne yarışmaya şartlanmışlığın takıntı saplantısını ve piyasa beklentisini doyurmak için kendi yazın dünyası deneyiminden çıkarımladıklarını ortaya uyarlamış bir romandır Zweig’ in SatrancıSeyfi Karaca… Haziran/25
Toplam 320 mesaj bulundu
kendimce espri yaptığımı düşünüp yazınızın altına yorum yapmıştım
bir hafta önce sanırım
şimdi yazınızı okuduğumda anladım ki;
aslında doğru ve güzel yazıyorsunuz.
belki yanlış yerde yayımlamanızdan kaynaklanan bir durum
pek okunmuyor.
ki ben de okumuyordum
son yazınıza kadar.
.. ...
Merhaba sizi kurucusu bulunduğum ŞAİRLER DÜNYASI GRUBU' na ve YENİ KURMUŞ OLDUĞUM - ANTOLOJİ ŞAİR KALPLER GRUBU adlı gruplarıma davet ediyorum birine veya ikisinede üye olabilirsiniz her iki grubumunda link adresleri aşağıdadır gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlard ...
Toplam 2 mesaj bulundu