baktığım her yer aydınlık
dokunduğum her şey ısıtıyor ruhumu
gökyüzünü hiç bu kadar mavi görmemiştim..
hiç bu kadar rengarenk çiçek olmazdı gönlümdeki kışın beyaz örtüsü olan karlar üzerinde...baharı müjdeler gibi...
yıllardır denize hasret ve ona özlemle kavuşmuş yaşlı bir balıkçının dinginliğindeyim..
ayaklarımın altında sıcak altın kumlar
üzerimde pembe umutlarıma benzeyen askılı elbisem..
huzurla minik mavi dalgaların kumsala ahenkle dokunmasını izliyorum..
gözyaşlarım sevinçten dökülüyor artık
mutluluk dağının doruklarına tırmanırken
hayır dualarımı diğer insanlara yar ediyorum durmaksızın şükürlerimle beraber...
ankara -12 derece
oysaki;
hiç bu kadar sıcak olmamıştı güneş...
you have got a mail'de Meg Ryan'ın kullandığı bir tabir vardı..
^^sen bir elbise askısından farksızsın^^
yakışıklı olmak suç değil elbet ama...hoş elbise askılarıdır bu beyefendiler...
güzellik kadar göreceli..
güzel bir silüet üzerindeki tın tın eden bir beyin yerine zeka kıvılcımları saçan biri kanımca çok daha yakışıklıdır..
bir de olaya duygusal açıdan bakılacak olursa...Notre Dam'ın kamburu belki de Esmeralda için dünyanın en yakışıklı erkeğiydi...
Yaşam benim için küçük bir mum değil..
O, elimde tuttuğum muhteşem bir meşale gibi ve onu gelecek nesillere geçirmeden önce olabildiğince çok ışık saçmasını istiyorum....
Belediye Gelirleri kanunun 12. maddesine göre belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde işyerlerinin girişine asılan tabelalar ilan ve reklam vergisine tabiymiş..:=(
Ben öyle sevmek istedim ki seni…
Ellerimle yüzünü avuçlarımın içine alıp…tam gözlerinin içine bakmalıydım…gözlerini gözlerimden kaçırmana izin vermeden…sıcacık gülümsememi ve sevgiyle dolu yüreğimi gözlerimin kahverengi ebruli aynasına yansıtıp…
^^Seni seviyorum…hep sevdim…..sonsuza kadar da seveceğim…
Beni severken yorulmayacaksın…senden karşılık beklemeyeceğim…sadece sınırsız ve beklentisiz....ve sonsuza kadar….Seni seveceğim….^^ demeliydim…
Ve önce tek tek gözlerine ve dudaklarına bir öpücük kondurup sözlerimi gözyaşlarımla mühürlemeliydim…
Hiç düşünmemiştim daha önce böyle bir durumu..Ve hiç sormamıştım kendime bu soruyu..Zaman ve mekan öyle şeyler getiriyor ki insana apansız..
Bir an duraksayıp..Ben neredeyim,ne yapıyorum,kimim,neden buradayım diye sorular yöneltiyorsun alt benliğine..
Ve orada, tam da orada gizli, aslında hiç de duymak istemediğin,buruşturup çöp kutusuna atıp kurtulduğun kağıtlar misali düşünceler karşılıyor seni kapıyı açarak..
Bizler sevmediğimiz beğenmediğimiz yaşanmışlıklarımızı atarız o kuytu sahiline beynimizin.Hiç yaşamamış olmayı umarak, ama mecburen yaşayarak ve sonu hüsranla biten gerçeklerin üzerine beyaz tül bir perde çeker gibi..onları elimizdeki silgiyle silmek istercesine atar en derinlere, ve unuturuz sonra…Böylesi daha iyidir..daha huzurlu kılacaktır bizi…Ruhumuzdaki iflah olmaz keşmekeş durulacak, yerine düzenli ve tertipli, bir kütüphane raflarına dizilmiş kitaplar misali güzel, parlak, gökkuşağı renginde bir sükunet kaplayacaktır zihnimizi…
Ben hep güneşlere inanırdım eskiden..O güneş ki ışınlarıyla etrafındakilere hayat dağıtırdı...Her yeni doğan günde, günebakanlar selamlardı onu tutkuyla…
Aşıktı günebakan güneşe..Güneş nereye o orayaydı..Başka bir şey bilmezdi sevmekten başka..Çıkarsız ve beklentisiz..o nereye giderse peşinden salardı taç yapraklarını güneşinin…Sorgulamazdı..Güneş var oldukça ve ısıttıkça, umarsız sevmeye devam derdi..Vazgeçmek yok derdi kendince…
Bir gün dayanamadı güzel günebakan..Sordu güneşe, sabah ilk ışınlarını bir anne şevkatiyle dağıtmaktayken bütün doğaya..
Ben kimim ey güneş dedi? ..Ben neyim? ..binlerce günebakan vardır belki dünyada seni seven..ama ben ayrıyım…öyle olmalıyım..öyle hissetmeye ihtiyacım var çünkü dedi…Tam da şurada ötede duran bir ayçiçeği var bana sevdalı..Sokulur durur yanıma..yapraklarını dolar belime her gün usanmadan…Oysa ben onu değil seni istedim der güneşe..senin beni sevmeni istedim..Senin için özel olmak,ayrıcalıklı olmak istedim …sıradanlıktan uzak…
Güneş cevap verir umarsız..Ama ben her çiçeğe ışık dağıtmakla yükümlüyüm…sana ayrıcalık yapamam ki güzel günebakan..Üstelik sana her huzmemden iki kat,ve hatta beş katı verdim ben..fark etmedin mi? ..ama bundan fazlası elimden gelmez…üzgünüm..bunu yapamam…
Günebakan küser güneşe…Her sabah herkes güneşe dönerken o inatla yanındaki sevdalı günebakanına bakmak ister..Sıkılmıştır artık..Belki de yorulmuştur..yıpranmıştır veya belki de…Oysa her küsüşünde daha fazla ışık huzmesi yollar güneş ona..Fark ettirmek ister gibidir kendisini..Bak ben buradayım der gibidir..Günebakan gene mutlu ve umutlu çevirir yüzünü ışık huzmeleri yollayan güneşine..Kalbini ısıtır dallarını ve yapraklarını ısıtmaktan çok aslında..Bu böyle devam eder tarihin tekerrürü misali bir süre…
Taa ki günebakan sevdalı olduğu güneşin gönderdiği huzmelerin ona yetmediğini fark edene kadar..Yüreği isyanlarda son bir hışımla ^^İstemiyorum der..Ya hep,ya hiç.^^der bir sabah..ve mutluluklar dileyip güneşe,..^^tak sepeti koluna,herkes kendi yoluna^^.. mısralarını mırıldanır fısıltıyla…
Bilir aslında bu ne çözümdür,ne de bir ilaç..ama yapacak bir şey yoktur..Çünkü sonu yoktur..Nerede görülmüştür bir güneşle günebakanın aşkı…
Ve gün gelir gene tekerrürler zincirleme kaza misali yapışır yakasına günebakanın…
Başka bir günebakan vardır yamacında…ona sevdalı…
Aniden…ve birdenbiredir her şey Orhan Velinin dizeleri gibi….
^^Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.^^
Güzel günebakan bir anda anlar ki….güneş yerine konulan kendisidir….
Korkar bu durumdan….
Kaçmak ister kaçamaz…
Ruhundaki jigsaw puzzle ın karelerini tamamlayacak mı acaba diye düşünürken bir yandan….Etkilenmenin rehavetini üzerinden atmaya çalışarak mantıklı düşünmeye çalışır…
Ve kendine sorar günebakan…
Günebakan olmak mı zor…?
Yoksa güneş mi?
Düşünür…gene düşünür…
Cevap bulamaz…ama anlar ki güneş olmak zor zanaat….
Belki de en güzeli masmavi bir gökyüzünde dalgalanan umarsız bir uçurtma olmak….
Küçük bir mücevher kutusuydu kalbinin tüm güzelliklerini sığdırdığı.. Orada sevgi,ilgi ve şevkatlerini istifler..yumuşacık kırmızı kadifeler arasına kimsenin dokunup kıramayacağı şekilde saklardı…. Umarsız eller yorgunuydu…haşin ve gaddardı ...
mutluluk
22.02.2006 - 12:14baktığım her yer aydınlık
dokunduğum her şey ısıtıyor ruhumu
gökyüzünü hiç bu kadar mavi görmemiştim..
hiç bu kadar rengarenk çiçek olmazdı gönlümdeki kışın beyaz örtüsü olan karlar üzerinde...baharı müjdeler gibi...
yıllardır denize hasret ve ona özlemle kavuşmuş yaşlı bir balıkçının dinginliğindeyim..
ayaklarımın altında sıcak altın kumlar
üzerimde pembe umutlarıma benzeyen askılı elbisem..
huzurla minik mavi dalgaların kumsala ahenkle dokunmasını izliyorum..
gözyaşlarım sevinçten dökülüyor artık
mutluluk dağının doruklarına tırmanırken
hayır dualarımı diğer insanlara yar ediyorum durmaksızın şükürlerimle beraber...
ankara -12 derece
oysaki;
hiç bu kadar sıcak olmamıştı güneş...
Eternalflame/16,2,2006
yakışıklı
22.02.2006 - 11:19you have got a mail'de Meg Ryan'ın kullandığı bir tabir vardı..
^^sen bir elbise askısından farksızsın^^
yakışıklı olmak suç değil elbet ama...hoş elbise askılarıdır bu beyefendiler...
yakışıklı
22.02.2006 - 11:16güzellik kadar göreceli..
güzel bir silüet üzerindeki tın tın eden bir beyin yerine zeka kıvılcımları saçan biri kanımca çok daha yakışıklıdır..
bir de olaya duygusal açıdan bakılacak olursa...Notre Dam'ın kamburu belki de Esmeralda için dünyanın en yakışıklı erkeğiydi...
arthur rimbaud
22.02.2006 - 11:11'Her ay acıdır ve her güneş dayanılmazdır'.
george bernard shaw
22.02.2006 - 11:07Yaşam benim için küçük bir mum değil..
O, elimde tuttuğum muhteşem bir meşale gibi ve onu gelecek nesillere geçirmeden önce olabildiğince çok ışık saçmasını istiyorum....
Seinfeld
22.02.2006 - 09:50Cumartesi sabahları kahvaltı esnasında zaplanması tavsiye edilir...
türkiye ekonomisi
22.02.2006 - 09:49sıfırı ne ile toplarsan topla sonuç aynıdır.
asklepios
22.02.2006 - 09:45yunan söylencelerinde tıp tanrısı...
sultaniyegah
22.02.2006 - 09:36ergüder yoldaş
LeBron James
22.02.2006 - 09:35^^King^^ lakaplı NBA oyuncusu..
ergüder yoldaş
22.02.2006 - 09:3170-80'li yıllara damgasını vurmuş bir besteci..
Seinfeld
22.02.2006 - 09:26Bir komedyen(stand up) olan Seinfeld ve onun 3 arkadaşı, Elaine, George ve Kramer arasında geçen komik olayları anlatan eğlenceli cnbc-e dizisi....
tabela vergisi
21.02.2006 - 13:56Belediye Gelirleri kanunun 12. maddesine göre belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde işyerlerinin girişine asılan tabelalar ilan ve reklam vergisine tabiymiş..:=(
aşk
21.02.2006 - 12:38Ben öyle sevmek istedim ki seni…
Ellerimle yüzünü avuçlarımın içine alıp…tam gözlerinin içine bakmalıydım…gözlerini gözlerimden kaçırmana izin vermeden…sıcacık gülümsememi ve sevgiyle dolu yüreğimi gözlerimin kahverengi ebruli aynasına yansıtıp…
^^Seni seviyorum…hep sevdim…..sonsuza kadar da seveceğim…
Beni severken yorulmayacaksın…senden karşılık beklemeyeceğim…sadece sınırsız ve beklentisiz....ve sonsuza kadar….Seni seveceğim….^^ demeliydim…
Ve önce tek tek gözlerine ve dudaklarına bir öpücük kondurup sözlerimi gözyaşlarımla mühürlemeliydim…
sıradan
21.02.2006 - 12:35Hiç düşünmemiştim daha önce böyle bir durumu..Ve hiç sormamıştım kendime bu soruyu..Zaman ve mekan öyle şeyler getiriyor ki insana apansız..
Bir an duraksayıp..Ben neredeyim,ne yapıyorum,kimim,neden buradayım diye sorular yöneltiyorsun alt benliğine..
Ve orada, tam da orada gizli, aslında hiç de duymak istemediğin,buruşturup çöp kutusuna atıp kurtulduğun kağıtlar misali düşünceler karşılıyor seni kapıyı açarak..
Bizler sevmediğimiz beğenmediğimiz yaşanmışlıklarımızı atarız o kuytu sahiline beynimizin.Hiç yaşamamış olmayı umarak, ama mecburen yaşayarak ve sonu hüsranla biten gerçeklerin üzerine beyaz tül bir perde çeker gibi..onları elimizdeki silgiyle silmek istercesine atar en derinlere, ve unuturuz sonra…Böylesi daha iyidir..daha huzurlu kılacaktır bizi…Ruhumuzdaki iflah olmaz keşmekeş durulacak, yerine düzenli ve tertipli, bir kütüphane raflarına dizilmiş kitaplar misali güzel, parlak, gökkuşağı renginde bir sükunet kaplayacaktır zihnimizi…
Ben hep güneşlere inanırdım eskiden..O güneş ki ışınlarıyla etrafındakilere hayat dağıtırdı...Her yeni doğan günde, günebakanlar selamlardı onu tutkuyla…
Aşıktı günebakan güneşe..Güneş nereye o orayaydı..Başka bir şey bilmezdi sevmekten başka..Çıkarsız ve beklentisiz..o nereye giderse peşinden salardı taç yapraklarını güneşinin…Sorgulamazdı..Güneş var oldukça ve ısıttıkça, umarsız sevmeye devam derdi..Vazgeçmek yok derdi kendince…
Bir gün dayanamadı güzel günebakan..Sordu güneşe, sabah ilk ışınlarını bir anne şevkatiyle dağıtmaktayken bütün doğaya..
Ben kimim ey güneş dedi? ..Ben neyim? ..binlerce günebakan vardır belki dünyada seni seven..ama ben ayrıyım…öyle olmalıyım..öyle hissetmeye ihtiyacım var çünkü dedi…Tam da şurada ötede duran bir ayçiçeği var bana sevdalı..Sokulur durur yanıma..yapraklarını dolar belime her gün usanmadan…Oysa ben onu değil seni istedim der güneşe..senin beni sevmeni istedim..Senin için özel olmak,ayrıcalıklı olmak istedim …sıradanlıktan uzak…
Güneş cevap verir umarsız..Ama ben her çiçeğe ışık dağıtmakla yükümlüyüm…sana ayrıcalık yapamam ki güzel günebakan..Üstelik sana her huzmemden iki kat,ve hatta beş katı verdim ben..fark etmedin mi? ..ama bundan fazlası elimden gelmez…üzgünüm..bunu yapamam…
Günebakan küser güneşe…Her sabah herkes güneşe dönerken o inatla yanındaki sevdalı günebakanına bakmak ister..Sıkılmıştır artık..Belki de yorulmuştur..yıpranmıştır veya belki de…Oysa her küsüşünde daha fazla ışık huzmesi yollar güneş ona..Fark ettirmek ister gibidir kendisini..Bak ben buradayım der gibidir..Günebakan gene mutlu ve umutlu çevirir yüzünü ışık huzmeleri yollayan güneşine..Kalbini ısıtır dallarını ve yapraklarını ısıtmaktan çok aslında..Bu böyle devam eder tarihin tekerrürü misali bir süre…
Taa ki günebakan sevdalı olduğu güneşin gönderdiği huzmelerin ona yetmediğini fark edene kadar..Yüreği isyanlarda son bir hışımla ^^İstemiyorum der..Ya hep,ya hiç.^^der bir sabah..ve mutluluklar dileyip güneşe,..^^tak sepeti koluna,herkes kendi yoluna^^.. mısralarını mırıldanır fısıltıyla…
Bilir aslında bu ne çözümdür,ne de bir ilaç..ama yapacak bir şey yoktur..Çünkü sonu yoktur..Nerede görülmüştür bir güneşle günebakanın aşkı…
Ve gün gelir gene tekerrürler zincirleme kaza misali yapışır yakasına günebakanın…
Başka bir günebakan vardır yamacında…ona sevdalı…
Aniden…ve birdenbiredir her şey Orhan Velinin dizeleri gibi….
^^Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu,
Sevinç birdenbire.^^
Güzel günebakan bir anda anlar ki….güneş yerine konulan kendisidir….
Korkar bu durumdan….
Kaçmak ister kaçamaz…
Ruhundaki jigsaw puzzle ın karelerini tamamlayacak mı acaba diye düşünürken bir yandan….Etkilenmenin rehavetini üzerinden atmaya çalışarak mantıklı düşünmeye çalışır…
Ve kendine sorar günebakan…
Günebakan olmak mı zor…?
Yoksa güneş mi?
Düşünür…gene düşünür…
Cevap bulamaz…ama anlar ki güneş olmak zor zanaat….
Belki de en güzeli masmavi bir gökyüzünde dalgalanan umarsız bir uçurtma olmak….
Eternalflame/GÜNEBAKANLAR….
itzhak perlman
21.02.2006 - 11:34viyolonsel virtüözü...
'Bir Geyşanın Anıları' soundtrack albümünde üstadlığını göstermiş..
sultaniyegah
21.02.2006 - 11:25bir makam...
Ergonomi
21.02.2006 - 11:17insanların bulundukları çevrede en etkin çalışma yollarını araştıran bilim.
girolamo cardano
21.02.2006 - 11:15Jerome CARDAN olarak da bilinir..
italyan matematikçi...
‘‘ Liber de Luda Aleae ’’ adlı kitabıyla tanınır..
ernst zermelo
21.02.2006 - 11:12alman matematikçi..
modern matematiğin gelişimini sağlayan mihenk taşlarından...
Giuseppe Peano
21.02.2006 - 11:08ünlü italyan matematikçi...
altın bilezik
21.02.2006 - 10:49meslek...
apoptosis
19.02.2006 - 01:10onkoloji..
tipsiz
19.02.2006 - 01:09erkeğin yakışıklı olmadığını gösteren bir tabir...
Toplam 2464 mesaj bulundu