Sultan Fatih Yağcı Adlı Üyenin Nedir Yazıları ...

  • hezeyan

    01.11.2006 - 19:40

    Kulağımda çınlayan ses! sus artık.gecenin karanlığında yeryüzü senfonisini dinliyor ve ayın gölgesini arıyorum. Ay! bastığım bir kirpiymiş. kirpi öfkeli; diken diken olmuş dikenlerini tarayarak gönlünü almaya çalışıyorum. ellerim kan içinde! yanımda deniz. ya kanlı ellerle dolaşacağım, yada tuzlu suyla yaralarımı azdıracağım. yapmayın. bana tercih yaptırmayın. tuzlu su azıtacak yaramı. 2 saniyelik bir temizlik ve kanlar gürül gürül akmaya devam edecek. eldiven! ince kumaştan yapılmış siyah, matmazellerin giydiği.kafama düşen bir taş. kafam yaylı yatak. beynimin üstünde zıplayan hergeleler! her şey sizi daha yukarı zıplatmak için. o elindeki hançerle ne yapmayı düşlüyorsun? oysa acılar acıtmıyor artık! ısırgan otları her mevsim kaşındırmaz bilir misin sen? peki ya kaşınıpta kaşınmayan insan taklidi yapanlara ne demeli?
    ey hayat! bana bir kere ver. verirsen intikam almayacağım kimseden sana söz! kör olayım yalansa! değmedi; değmez gözüme senden başka iki göz! iyi deyilim bugün. biri durdursun zamanı. bütün araç seslerine isyan ediyorum tek tek! belediye başkanına egzozlara kumaş tıkamasını öneriyorum. bir balon alın. içini gazla doldurun. ve içine beni de üfleyin! 20 metre yükseğe çıkınca nışan alın ve patlatın balonu. ölümüne düşmek istiyorum yükseklerden!
    kesin sesinizi! bu benim hezeyanım! itiraz istemem. nasıl yazmışsam öyle oynayacaksınız!

  • anlatabilmek

    01.11.2006 - 17:35

    Sadece diliyle konuşanın
    anlatabildiği
    anlatılanların kulak kepçesinden öteye gitmez!
    Kalbiyle konuşanın
    muhatabı
    -anlatılanların- kalbidir.
    Konuşan kalp ise her bir sözcük eninde sonunda;
    kalp kendisine sırtını dönsede,
    onu tutup karşısına alacak
    ve
    o sözcük,
    kendi anlamını,
    sırt dönen kalbe anlatacaktır!

  • Dava

    01.11.2006 - 16:54

    'iddia' (dava etme) 'dâvet' (çağırmak) ve 'dâva' (çağırış)
    kelimeleri
    birbirleriyle akraba; aynı kökten..

  • hasretmek

    01.11.2006 - 16:49

    kamış veya sazdan örülü çit ile kapatma
    etrafını çevirme..
    'hasır' ve 'hisar' aynı kökten geliyor.

  • hasret

    01.11.2006 - 16:39

    'hasre(t) ' (acı çekme,yorulma,korunaksız kalma*)
    fakat
    tüm bu üç tanım (acı çekme, yorulma, korunaksız kalma)
    hasretin sebebi değil sonucudur..
    ne fark eder?
    çok şey farkeder efendim
    düşünün;
    olmadı hasretten aşağıya bir düşün!
    o zaman anlarsınız..

  • zeytinyağı

    01.11.2006 - 12:43

    merak ediyorum
    zeytinyağı ile karışıpta
    zeytinyağının üstte değil de altta kaldığı bir sıvı var mıdır?
    bulanların acilen
    antolojiye dökmeleri ricâ olunur!

  • hakaret

    01.11.2006 - 12:38

    kökeninde bir 'hakîr görme, aşağılama' var ise,
    bu yemekten yenmemeli..
    başkasını aşağılayıp ne geçecek ki insanın eline?
    bir tür kıskançlık bu aslında
    aşağıya çekmek!
    ve kendini yukarıya oturtmak çabası..
    'keser döner sap döner gün gelir hesap döner'
    ve bir gün
    birileride sizi
    hakîr görüp aşağılarsa şaşırmayın. Kanla yapılan devrimlerin yine kanla devrildiği
    tarihsel bir gerçek..
    hâl böyle iken..neyin kavgası verilen?

  • Objektif

    01.11.2006 - 12:30

    olaylara, durumlara tarafsız bakabilme yetisi..
    anlam bu olmakla beraber ben bu anlamla beraber değilim.
    ne kadar zorlarsa zorlasın insan
    objektiflik en fazla dil ile olabiliyor..
    Kalp her zaman subjektiftir.
    gönül 'meyyâl' dir.. meyleder her zaman bir tarafa..
    bir yandan 'tabiat boşluk kabul etmez' derken bir yandan da
    'objektif bakış' tan bahsedenlere lahana turşusu ve perhiz çelişkisini hediye ediyorum.
    beyaz da bir renktir.
    hatta suya 'renksiz' densede onun bile mikroskopla incelendiğinde bir rengi olduğu ortaya çıkacaktır.
    ama derinlerde..

  • nakarat

    01.11.2006 - 12:19

    'nakarât' şarkının tekrarlanan kısmı.
    'nakr' parmak şıklatma..
    kelime arapça.

  • zağar

    01.11.2006 - 12:13

    av köpeği..
    'zağ' güvercin kuş anlamlarına gelir farsçada..
    Konya'nın bazı köylerinde kullanılır bu isim..

  • öğünmek gibi olmasın

    01.11.2006 - 12:08

    dakika bir gol bir..
    oldu bile..

  • kadın sürücüler

    01.11.2006 - 11:01

    Dikkatliler..
    Direksiyon başında başka şeyler düşünmezler, dalıp gitmezler..
    erkek sürücülerin kızmalarının tek sebebi yavaş hareket etmeleri..
    işyerimin hemen yanında bir kaza oldu.
    kazayı yapanların ikiside bayan(?) dı.
    Arabadan indiler.
    Hiç konuşmadılar birbirleriyle hemen telefona sarıldılar.
    bende izledim bakalım ne yapacaklar diye.
    bir tanesi
    önce vuruk olan tampona baktı, sonra diğer kadına baktı ters ters
    şöyle bir omuz silkti ve arabanın içine oturdu..
    Tâ ki polis gelene kadar öylece beklediler..

  • kerata

    01.11.2006 - 10:49

    Karısı tarafından boynuzlanan erkek..
    ne alaka?
    hikâyesi uzun..
    Kartaltepe 'ayakkabı çekeceği' olduğunu yazmış.
    Eski insan.. bilecek tabi.
    Eskiden ayakkabı çekecekleride boynuzdan yapılırmış..
    bunun şu bildiğimiz (veya bilmeyip şimdi öğreneceğimiz) saç ve tırnaklarda bulunan 'keratin' maddesiylede bir alakası var.
    Aynı keratin maddesi hayvan boynuzlarında da mevcut.
    Asıl
    ne alâka diye sorgulanması gereken
    yaramaz çocuklara da 'kerata' denmesi..

  • bendeniz

    01.11.2006 - 10:38

    'bende' (kul, köle, tutsak) + 'niz' (türkçe ek)
    sanılanın aksine 'ben' ve 'deniz' kelimeleriyle bir alakası yoktur.
    Hasan
    'bendeniz Hasan' diyerek kendini sunarken vurgusu isminin 'Hasan'
    olduğuna değil
    sunduğu kişi veya kişilerin 'köle' si olduğunadır..
    Bu vesileyle benimde Hasan'a bir çift sözüm olacak.
    Hasan'cığım daha geçenlerde bana kendini
    senin 'bende'nim diye tanıtmıştın.
    bizde eyvallah dedik.
    görüyorum ki her önüne gelene 'bende' olmuşsun ve her yerde 'bendeniz' diye söze başlar olmuşsun.
    Bir kişi
    ancak BİR'inin 'bende' si olur!
    çabuk yuvaya dön!

  • zerzevat

    01.11.2006 - 09:11

    'zarzavat' arapça yazılışı 'hadravât'.. sebzenin çoğulu sebzeler...
    'hadr' (sebze) anlamının yanısıra (yeşil) anlamına da geliyor..

  • vakkaniyet

    31.10.2006 - 20:29

    sen hayatında 'yok' olan bir şey buldun mu?
    böyle bir kelime yok ki anlamı olsun.
    'vak' bu harf dizilişinin kalıbı arapçaya özgü.
    fakat arapçada anlam ifade eden böyle bir kelime yok bildiğim kadarıyla.
    olsa olsa sesten türeyen kelimeler statüsüne girer ki;
    bu da alakaya maydonoz olur?
    duymuştumşehirdeydim 'in atışı hedef tahtasına en yakın karavana bence. :)

  • Dünyayı Kurtaran Adam

    31.10.2006 - 20:06

    bir bakayım cüzdanımda olacak bir tane..

  • vakkaniyet

    31.10.2006 - 20:00

    ulen bilmem nerenizden terim uydurmayın!

  • kalleş

    31.10.2006 - 17:34

    dolandırıcı, sarhoş, ahlaksız kimse..
    'arkadan vurmak, nankörlük etmek'
    anlamları türkçeye özgüdür..
    türkçede kullanılan anlamıyla kalleşlerin yaptığı 'bilinçli' bir eylemdir.
    kişi arkasına döndüğünde 'kalleş insan' sinsi planlar
    yapmaya başlar hemen..
    incitengillerdendirler kendileri..

  • ilkay akkaya

    31.10.2006 - 17:09

    'güneşin olsun gönlünde'..
    dinlenilesi.

  • sadizm

    31.10.2006 - 17:08

    evinde kedi besleyenlerin
    kedilerine banyo yaptırmasıdır..

  • empati

    31.10.2006 - 16:56

    Nietzsche' nin
    sahibi tarafından at arabasını saplandığı çamurdan
    çıkartması için kırbaçlanan atı gördüğünde
    kendini tutamayıp
    sahibinin ellerine dolanması ve 'vurma' diyerek ağlamaklı söylenmesidir..

  • ebe

    31.10.2006 - 16:48

    'ebe' eski türkçede 'yaşlı kadın, nine' anlamlarına gelmektedir.
    Halen anadolunun bazı yörelerinde 'babaanne' yerine 'ebe' kelimesi kullanılmaktadır.
    Ben Ankara/Kızılcahamam'lıların babaannelerine 'ebe' diye seslendiklerine şahit oldum.
    Gelelim 'yaşlı kadın' anlamına da gelen 'ebe' kelimesinin
    çocuk oyunlarında ki anlamına..
    oyunların zavallı aktörleri olan 'ebe'ler
    seçilmeden önce oyuncular arasında küçük yarışlar yapılır.
    Koşu bu 'ebe'leri belirlemekte vazgeçilmez yarıştır.(bknz. o piti piti nin icâd edilmediği günler)
    ve bu yarışlarda sonuncu olana
    yavaş ve geride kaldığı için
    alayla karışık ebe (yaşlı kadın) denilir..

  • birdirbir

    31.10.2006 - 15:50

    Bir kişi her zaman ki gibi 'ebe' (isme bak ne alakaysa) olur.
    ve birler basamağında çok eğik durur.
    ve diğer oyuncular tekerleme eşliğinde eğik duranın üstünden atlar.
    12 basamak vardır bu oyunda.
    rakamlar arttıkça
    'ebe' boyunu yükseltir.
    gelelim söylenen tekerlemelere..
    küfürlü tekerlemelerdi bir kaç tanesi..
    küfürsüzlerden hatırladıklarım
    3 (üçtür üç süleyman güç)
    6 (altıdır altı babanın bıyıkları yoplda kaldı)
    vs..
    güzel bir oyundu..
    ama ben bu 'ebe' ye takıldım şimdi..
    onu bir deşeyim biraz..

Toplam 3332 mesaj bulundu