bu aralar, önünde ne yazıkki sol (! ! ! !) ibaresi olan gruplarda dahil,yüzlerini kışlaya dönüp, hasan mutlucan türküleri söyleyerek, orduyu halaya davet edenlerin,istediği yönetim biçimi...
not: ne şeriat, ne darbe deyip, daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi diyen insanların, seslerinin gür çıkması temennisiyle...
an itibarıyla tv.de seyredilip,dumurlara uğranan hadise: uzay boşluğunda; kozmonot abinin, arka tamponu (!) yerine oturtmak için, sağ ayağının dışıyla kaportayı tekmelemesi! hani uzay deyince,insanın aklına: ışık hızı,galaksi,marsta hayat varmı gibi terimler,mevzular geliyor,mekiğin uzayda tekmelenerek tamir edilmesi, uzay literatüründe şık durmadı.
not: tampon dedikde görüntüyü yorumladık,ne bilelim kardeşim hiç uzay mekiği görmedik! tamire ilişkin usta,çırak diyalogları yazalımda tam olsun: stiivv usta,çırağı rabırt’la mekiğin enerji panelini tamir etmektedir:
stiivv usta: 14-15 anahtarını uzat.
rabırt çırak: enerji panelinin üstüne bıraktım usta.
stiivv usta: lan sana kozmonot ehliyeti verenin taa…salak oğlum,yerçekimimi var lan? bu uzaya gönderdiğin kaçıncı takım?
rabırt çırak: haftalığımdan kesersin usta
stivv usta: sus lan,git merkeze söyle, acilen bir kriko,bir ön stop lambası, göndersinler
rabırt çırak: tamam usta………………………………………….
rabırt çırak: alo Houston,alo nasa merkez, beni duyuyormusunuz?
nasa merkez: duyuyoruz kerkenez1
rabırt çırak: stiivv usta, bir kriko,bir tanede ön stop lambası istiyor,banada kısa camel ve playboyun bu ayki sayısını gönderin,acil olsun.
nasa merkez: anlaşıldı kerkenez1,uzayda hayat yok ama salak çok,ulan krikoyla neyi kaldıracan, zaten uzay boşluğundasın ahahhaaa……………………
rabırt çırak: usta dalga geçme ya,bütün merkeze rezil oldum,kesin klarada ordaydı yapma be usta.
stivv usta: tamam olm neşemizi bulalım dedik,senden başka kimiz var uzayda? lan, klara dedinde, aklıma elizabet düştü,efkerlandım(bkz.efkarlı) koş viskiyi kap, şu mehtabın güzelliğine bakarak içelim(!)
rabırt çırak: usta, zaten aya kaç ışık hızı mesafesindeyizki? gidip merkezinde içelim? ahaahhaa şaka be usta…
muhasebeci jargonundan öte; akşamüzeri, tezgahın arkasında, ufak rakı,beyaz peynir,kavun kombinasyonu oluşmuşsa ”bilader,cironu İtalya defansı gibi kurmuşsun'(o günkü toplam hasılat iyi anlamında) deyip, çilingir sofrasına misafir sanatçı olarak katılırsınız.
not: ciro'da satır aralarında şirin şirin size bakar.
a) ringe havlu atmak: dayak yiyen boksörün antrenörü,yeter lan vurma,o kadar masraf yapıp,acı yok gazıyla ringe sürüp,emek harcadığım bu salağı birazda ben dövecem,sen dur anlamı taşır
b) hayata havlu atmak:
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki, çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki, yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki, ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem, dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki, korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki, çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki, kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
William SHAKESPEARE
c) sırta havlu atmak: plajda sevgilinin sırtındaki h2o’yu silmek adına yapılan eylemdir,yalandır,sevgilinin göğsü hafif açılmıştır,hayatım bak seni düşünüyorum,üşütmeyesin diye sırtına havlu atıyorum havası yaratılır!
ç) çirkinliğe havlu atmak: ayak oyunlarıyla,belden aşağı vuran, çirkin insanlara, biz ayrı dünyaların insanlarıyız seninle tartışmaya bile değmez,deyip,kendi işine bakmaktır,pes etmek değildir,kendini bilmektir!
bilinç akışı eşliğinde,ironiyle harmanlanarak yaratılmış, tutunamayanlar’daki,hayali kahraman(bir inşaat mühendisinin kaleminden yaklaşık 750 sayfalık güzelliğin çıkmasıda ayrı bir hoşluk! sinir olarak; oğuz atay’da zamansız gidip,üstü kalsın,diyenlerden…)
temel yaşama biçiminin “tüketim” olduğu bir zamanda, çocuklarında,hediyelik eşyadan,mc donalds’a kadar,tüketim çılgınlığı içerisinde figüran olarak yer alması kaçınılmazdır. nasıl korunabilecekleri, değerler kültürü içerisinde çözülecektir ki alt yapı-üst yapı ilişkiside göz önünde bulundurarak,zor gözükmektedir.bu durum ancak,başka bir dünyanın mümkün olduğu anlatılarak,pratikte gösterilerek aşılabilir. evet zordur ama böyledir.
devrimcilik, insanların,sınıfsız,eşit,özgür,adaletli bir dünyada yaşamalarını ve bu dünyaya ulaşmak için,anti-emperyalist,anti-faşist çizgide tutkuyla,hiçbir karşılık,çıkar gözetmeden yol almaktır…
not: devrimciler,kemikleşmiş bir faşistle,sıradan bir milliyetçi arasındaki ayırımı bilecek kadar akıllıdırlar,yani farklı toplumsal koşullarda, insanlarında farklı olabileceğini bilirler! (laik faşistlerde bilgileri dahilindedir)
not: bankaların, kapitalist sitemde nelere kadir olduğu, intihar eden,evine haciz gelip yurdu-yuvası dağılan,yasal faiz altında inim-inim inleyen insanların,içler acısı halleriyle gözükmektedir..sallamayın.
24 ocak kararlarını hayata geçiren,netekim ve tayfasının,asmayalım da besleyelim mi,sözünü şiar edinip, darbe politikalarını birebir uygulayan sivil hükümetin,1984 yılında katlettiği, yiğit devrimci.(bkz.hıdır aslan)
üzerlerine yakılan türkü ali asker’in bağdadi sesiyle dilimize pelesenk olmuştur:
başı dik yüzünde bir gülümseme
attı son adımı darağacına
gözleri büyüdü karanlığın
son görevi celladına bırakmadı
ilyas kardeşimiz canımız bizim
hıdır yoldaşımız canımız bizim
yaşam dolu, coşku dolu
sevgi dolu canımız, kanımız bizim
yıldıramaz bizleri hücreleriniz
vız gelir celladınız, sehpalarınız
bak nasıl coşkulu gidenlerimiz
eksilmeyiz, tükenmeyiz darağacında
bir yaşanmışlığın hatırlanması,bir parçanın hüzünlü tınısı,bir sözün yaraları tekrardan kanatması durumunda; gözlerinin kenarları nemlenen,bir elinde sigara,bir elinde içki bardağı,derin iç çekişlerle, ufka bakan insanların ruh halleridir…
kürt olmadığın halde,kürtlere sövdürtmüyorsan,inanmadığın halde, inanların, inanç özgürlüğünü savunuyorsan(insan hakları boyutunda) yoksul olmadığın halde yoksulların yanında…yani ezilmiş,ötekileştirilmiş,yalnızlaştırılmışların(gecekonducular,tinerciler,eşcinseller...) yanında inancınla,bilginle,yüreğinle saf tutabiliyorsan,zulmün karşısında duruyorsundur! susup seyrediyorsan, en az zulüm edenler kadar pay sahibisindir,zulümü alkışlıyorsundur…
tefeci
08.06.2006 - 14:18hijyenik mekanlarda, istanbul türkçesi ve kravat eşliğinde, yapılan faizcilik vardırki, legaldir,beyazdır!
bkz. bank of temiz.
Kadim dost
07.06.2006 - 16:27tahlil sonuçlarınızı kaygıyla beklerken,telefonun öbür ucundan “ ömrüm, ömrüne feda olsun … “ diyerek, boğazınızı düğümleten insan..
Kadim dost
07.06.2006 - 16:26omuzları ikiz yatak olup uzanılan,
göğüsleri, gözyaşı torbanızın boşaldığı kese,
ağzı, haksızlığınız noter tasdiklide olsa,koşulsuz sizi destekleyip,haklısın,kelimesine ev sahipliği yapan.
gölgesi, uzaklık tanımaksızın yanında olup,sizi yalnız bırakmayan,
sırtı, sırtınıza tampon olup,güven veren,
gözleri, yönünüzü kaybettiğinizde,pusulanız
elleri, değişime ihtiyacınız olduğunda,dönüştürücünüz…....
eksik kalan bütün yanlarınızı tamamlayan,fazlalıklarınızı törpüleyen, yaşamınıza enerji kaynaklığı eden insanlara denir.
6 haziran
07.06.2006 - 10:166 haziran (06.06.06-666) geyiği: şeytan, depremle gelecek!
ey akıl, geldiysen, bu lavukların kafasına, richter ölçeğiyle 8.5 şiddettinde 666 kez vur.
ziyankâr
07.06.2006 - 10:04nasıl yani? hem zarar: ziyan, hem kazanç: kâr = ziyankâr? ! ? ! ? !
bkz. çelişik başlıklar
ayrıca bkz. bileşik kelimelerden oluşmuş çelişik başlıklar.
apayrıca bkz. entryle çelişmeyen bakınızlar(bkz.)
değişmek
05.06.2006 - 14:01evrende her şey değişir...
not: diyalektiğin yalancısıyım...
kendine yaşamak
05.06.2006 - 13:59hayat sahasına 1 tertibiyle,çıkıp, şahsi oynayan 1. tekil şahıs...
Cunta
05.06.2006 - 13:57bu aralar, önünde ne yazıkki sol (! ! ! !) ibaresi olan gruplarda dahil,yüzlerini kışlaya dönüp, hasan mutlucan türküleri söyleyerek, orduyu halaya davet edenlerin,istediği yönetim biçimi...
not: ne şeriat, ne darbe deyip, daha fazla özgürlük, daha fazla demokrasi diyen insanların, seslerinin gür çıkması temennisiyle...
renk
03.06.2006 - 10:23renk ganyanı,
favori: cam göbeği mavisi
plase: gelincik kırmızısı
sürpriz: fulya sarısı
bomba: yavruağzı
uzay
03.06.2006 - 10:05an itibarıyla tv.de seyredilip,dumurlara uğranan hadise: uzay boşluğunda; kozmonot abinin, arka tamponu (!) yerine oturtmak için, sağ ayağının dışıyla kaportayı tekmelemesi! hani uzay deyince,insanın aklına: ışık hızı,galaksi,marsta hayat varmı gibi terimler,mevzular geliyor,mekiğin uzayda tekmelenerek tamir edilmesi, uzay literatüründe şık durmadı.
not: tampon dedikde görüntüyü yorumladık,ne bilelim kardeşim hiç uzay mekiği görmedik! tamire ilişkin usta,çırak diyalogları yazalımda tam olsun: stiivv usta,çırağı rabırt’la mekiğin enerji panelini tamir etmektedir:
stiivv usta: 14-15 anahtarını uzat.
rabırt çırak: enerji panelinin üstüne bıraktım usta.
stiivv usta: lan sana kozmonot ehliyeti verenin taa…salak oğlum,yerçekimimi var lan? bu uzaya gönderdiğin kaçıncı takım?
rabırt çırak: haftalığımdan kesersin usta
stivv usta: sus lan,git merkeze söyle, acilen bir kriko,bir ön stop lambası, göndersinler
rabırt çırak: tamam usta………………………………………….
rabırt çırak: alo Houston,alo nasa merkez, beni duyuyormusunuz?
nasa merkez: duyuyoruz kerkenez1
rabırt çırak: stiivv usta, bir kriko,bir tanede ön stop lambası istiyor,banada kısa camel ve playboyun bu ayki sayısını gönderin,acil olsun.
nasa merkez: anlaşıldı kerkenez1,uzayda hayat yok ama salak çok,ulan krikoyla neyi kaldıracan, zaten uzay boşluğundasın ahahhaaa……………………
rabırt çırak: usta dalga geçme ya,bütün merkeze rezil oldum,kesin klarada ordaydı yapma be usta.
stivv usta: tamam olm neşemizi bulalım dedik,senden başka kimiz var uzayda? lan, klara dedinde, aklıma elizabet düştü,efkerlandım(bkz.efkarlı) koş viskiyi kap, şu mehtabın güzelliğine bakarak içelim(!)
rabırt çırak: usta, zaten aya kaç ışık hızı mesafesindeyizki? gidip merkezinde içelim? ahaahhaa şaka be usta…
ciro
02.06.2006 - 11:39muhasebeci jargonundan öte; akşamüzeri, tezgahın arkasında, ufak rakı,beyaz peynir,kavun kombinasyonu oluşmuşsa ”bilader,cironu İtalya defansı gibi kurmuşsun'(o günkü toplam hasılat iyi anlamında) deyip, çilingir sofrasına misafir sanatçı olarak katılırsınız.
not: ciro'da satır aralarında şirin şirin size bakar.
yeniden başlamak
02.06.2006 - 10:32belirleyici olan; yeniden başlanılacak şeyin eskidimi, bittimi sorusuna verilecek cevaptadır! eğer eskidiyse tekrardan yenilenebilir,yok bittiyse,bitmiştir,zorlanırsa mazoşist,sadist ruh hallerine evrilir,farkında olmadan sizde bitersiniz-bitirirsiniz.
havlu atmak
02.06.2006 - 10:10a) ringe havlu atmak: dayak yiyen boksörün antrenörü,yeter lan vurma,o kadar masraf yapıp,acı yok gazıyla ringe sürüp,emek harcadığım bu salağı birazda ben dövecem,sen dur anlamı taşır
b) hayata havlu atmak:
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki, çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki, yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki, ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem, dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki, korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki, çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki, kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var ya, o koyuyor adama.
William SHAKESPEARE
c) sırta havlu atmak: plajda sevgilinin sırtındaki h2o’yu silmek adına yapılan eylemdir,yalandır,sevgilinin göğsü hafif açılmıştır,hayatım bak seni düşünüyorum,üşütmeyesin diye sırtına havlu atıyorum havası yaratılır!
ç) çirkinliğe havlu atmak: ayak oyunlarıyla,belden aşağı vuran, çirkin insanlara, biz ayrı dünyaların insanlarıyız seninle tartışmaya bile değmez,deyip,kendi işine bakmaktır,pes etmek değildir,kendini bilmektir!
tumturak
02.06.2006 - 09:44anlam olarak denk düşmessede,söyleniş itibarıyla caka satan kelimelerdir.ör.entry
söyleyememek
02.06.2006 - 09:40duygu kabızlığıdır; sevgini,kızgınlığını,mutluluğunu vs. gereksiz bir gerekçeyle içinde tutup ıkınıp,ıkınıp dile getirememektir.
olric
31.05.2006 - 15:39bilinç akışı eşliğinde,ironiyle harmanlanarak yaratılmış, tutunamayanlar’daki,hayali kahraman(bir inşaat mühendisinin kaleminden yaklaşık 750 sayfalık güzelliğin çıkmasıda ayrı bir hoşluk! sinir olarak; oğuz atay’da zamansız gidip,üstü kalsın,diyenlerden…)
tüketim çağı çocukları
31.05.2006 - 15:03temel yaşama biçiminin “tüketim” olduğu bir zamanda, çocuklarında,hediyelik eşyadan,mc donalds’a kadar,tüketim çılgınlığı içerisinde figüran olarak yer alması kaçınılmazdır. nasıl korunabilecekleri, değerler kültürü içerisinde çözülecektir ki alt yapı-üst yapı ilişkiside göz önünde bulundurarak,zor gözükmektedir.bu durum ancak,başka bir dünyanın mümkün olduğu anlatılarak,pratikte gösterilerek aşılabilir. evet zordur ama böyledir.
faal
31.05.2006 - 14:42atraksiyoner...
devrimcilik
30.05.2006 - 15:51devrimcilik, insanların,sınıfsız,eşit,özgür,adaletli bir dünyada yaşamalarını ve bu dünyaya ulaşmak için,anti-emperyalist,anti-faşist çizgide tutkuyla,hiçbir karşılık,çıkar gözetmeden yol almaktır…
not: devrimciler,kemikleşmiş bir faşistle,sıradan bir milliyetçi arasındaki ayırımı bilecek kadar akıllıdırlar,yani farklı toplumsal koşullarda, insanlarında farklı olabileceğini bilirler! (laik faşistlerde bilgileri dahilindedir)
not: bankaların, kapitalist sitemde nelere kadir olduğu, intihar eden,evine haciz gelip yurdu-yuvası dağılan,yasal faiz altında inim-inim inleyen insanların,içler acısı halleriyle gözükmektedir..sallamayın.
ilyas has
30.05.2006 - 13:4924 ocak kararlarını hayata geçiren,netekim ve tayfasının,asmayalım da besleyelim mi,sözünü şiar edinip, darbe politikalarını birebir uygulayan sivil hükümetin,1984 yılında katlettiği, yiğit devrimci.(bkz.hıdır aslan)
üzerlerine yakılan türkü ali asker’in bağdadi sesiyle dilimize pelesenk olmuştur:
başı dik yüzünde bir gülümseme
attı son adımı darağacına
gözleri büyüdü karanlığın
son görevi celladına bırakmadı
ilyas kardeşimiz canımız bizim
hıdır yoldaşımız canımız bizim
yaşam dolu, coşku dolu
sevgi dolu canımız, kanımız bizim
yıldıramaz bizleri hücreleriniz
vız gelir celladınız, sehpalarınız
bak nasıl coşkulu gidenlerimiz
eksilmeyiz, tükenmeyiz darağacında
efkarlı
30.05.2006 - 11:09bir yaşanmışlığın hatırlanması,bir parçanın hüzünlü tınısı,bir sözün yaraları tekrardan kanatması durumunda; gözlerinin kenarları nemlenen,bir elinde sigara,bir elinde içki bardağı,derin iç çekişlerle, ufka bakan insanların ruh halleridir…
nesnel
30.05.2006 - 10:29bizim, dışımızda var olan gerçeklik...
bordo
30.05.2006 - 10:23kırmızı'nın türevi olarak,sürekli gölgesinde kalıp, yardımcı karakter rolüne soyundurulan oysa aslını büyütmeyecek kadar asil bir renktir bordo...
not: efkar bastığında, hiç bir zaman ANA renk olamayacağım,diyip kahırlandığıda duyulmuştur,yazıktır,bordo'nun hakkını verelim...
zulmü alkışlamak
12.05.2006 - 10:15kürt olmadığın halde,kürtlere sövdürtmüyorsan,inanmadığın halde, inanların, inanç özgürlüğünü savunuyorsan(insan hakları boyutunda) yoksul olmadığın halde yoksulların yanında…yani ezilmiş,ötekileştirilmiş,yalnızlaştırılmışların(gecekonducular,tinerciler,eşcinseller...) yanında inancınla,bilginle,yüreğinle saf tutabiliyorsan,zulmün karşısında duruyorsundur! susup seyrediyorsan, en az zulüm edenler kadar pay sahibisindir,zulümü alkışlıyorsundur…
Toplam 332 mesaj bulundu