Osman Aslan Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

Ne demişler ?

15.02.2018 - 18:55

Orhan abimiz ne demiş?

"Beni böyle sev seveceksen,
Olduğum gibi göreceksen.
Girme ömrüme, girme gönlüme,
Ne dertliymiş bu diyeceksen."

Biraz Türkan Şoray'ın "Sultan" filminden aşırtma oldu gibi, kusura bakmayın.. :)

çinçilla

14.02.2018 - 23:00

Yün tavşanı ailesine mensup küçük ve çok sevimli bir hayvan. Görünüş olarak sincaba benzemekle birlikte, vücudu daha yuvarlak, kuyruğu daha kısa ve az tüylüdür.

Max Headroom Olayı

14.02.2018 - 16:09

Takvimler 1987 yılının 22 Kasım Pazar gününü gösterdiğinde dünya televizyon tarihinin belki de en ürkütücü yayın müdahalesi ve korsan yayını gerçekleşti. Saatler 21:14’ü gösterdiğinde Chicago merkezli WGN kanalının yayını kesildi ve yüzünde Max Headroom* maskesiyle bir adam yayına girdi. Çıkardığı seslerden ve homurtulardan ne dediği pek anlaşılmayan bu adam tam 28 saniye yayında kaldı ve ardından kanal görevlileri tarafından yayın kesildi.
Ancak bu olayın şoku henüz atlatılamamışken saatler 23:15’i gösterdiğinde maskeli şahıs bu kez WTTW kanalının (Channel 11) yayınına sızdı. Bu korsan yayına ise kanaldaki görevliler müdahale edemedi ve yayın 88 saniye boyunca ekranlarda kalmaya başardı. İkinci ele geçirme olayında ise maskeli kişinin konuşmalarından ve mırıldanmalarından bazıları net bir şekilde anlaşılabiliyordu;

“that does it. he’s a freakin’ nerd,”

“yeah, i think i’m better than chuck swirsky. freakin’ liberal.”

“your love is fading”

“made a giant masterpiece for all the greatest world newspaper nerds”

Bu konuşmalar esnasında elinde bir Pepsi kutusu tutuyordu, Coca-Cola’nın o dönemdeki sloganı olan “Catch the Wave” şarkısını mırıldanmaktaydı. Ardından Pepsi kutusunu yere attı, parmağına bir lastik takarak ve kameralara bir el işareti yaptı.

Bu sırada eline bir eldiven geçirdi ve “my brother is wearing the other one” yani “eldivenin diğer tekini kardeşim takıyor.” cümlesini kurdu.
Belli belirsiz sesler çıkarmaya devam ettikten sonra, yanına yüzü kadrajın dışında kalacak şekilde ve elinde cetveliyle birisi geldi. Gelen kişinin ardından Korsanımız poposunu açtı ve “They’re coming to get me”, “Come get me, Bitch” ve “Oh, Do It” diyerek yanına gelen kişinin cetvelle poposuna vurması için arkasını döndü. Tam bu sırada korsan yayın bitti ve kesilen yayın kaldığı yerden devam etmeye başladı.

Bu ürpertici olayı daha da bilinmez ve ilginç bir hale getiren durum ise; o dönemde televizyon kanallarına sızabilmek için gerekli olan yüksek sinyaller üretebilecek teknolojiye ve elektrik gücüne sahip olmak oldukça maliyetli (yüzbinlerce dolar) olduğundan, bu işlemi herhangi birinin, ev ortamında, kendi imkan, bilgi ve donanımıyla yapabilme ihtimalinin neredeyse imkansız olması.

Olayın faili halen yakalanamadı ya da yakalandıysa bile halka açıklanmadı. Tüm bu sebeplerden dolayı “Max Headroom Olayı”nın televizyon tarihinin en çok konuşulan ve merak edilen konularından birisi olarak tarihe adını altın harfler ile yazdırdı.

Max Headroom Olayı

14.02.2018 - 16:08

Televizyon tarihindeki en ürkütücü "Hack Olayı"dır.

Kürkçü Dükkanı

14.02.2018 - 15:26

Tilkinin haricinde, Çelik Blek ve arkadaşlarının dönüp dolaşıp geleceği yer.. :)

ben de

14.02.2018 - 15:21

Türkçe'deki yazım hatalarının Nirvanası.. Kimisi ayrı yazılacak yerde bitişik yazar, kimisi de bitişik yazılacak yerde ayrı yazar..

Dr. Agop Kotoğyan

14.02.2018 - 15:16

"Kolsuz Agop" olarak tanınan Türkiye'nin ve Avrupa'nın ünlü dermatoloji doktorlarındandır. Profesör Dr. Agop Kotoğyan, bir kolu olmadığı için 'Kolsuz Agop' lakabıyla tanınmıştır. Yıllar önce yaşadığım ve kimsenin çaresini bulamadığı cilt rahatsızlığımı mucizevi şekilde tedavi etmiştir. Ne yazık ki dün hayatını kaybetti. Bu ülkeyi ve insanını seven, humanist yapıda, şeker gibi biriydi. Profesör Agop Kotoğyan, bir çok ülkenin üniversitesinden teklif almasına rağmen Türkiye'de yaşamına devam etmiş ve son bir yıla kadar hastalarını muayene etmeye devam etmiştir. Toprağı bol, ruhu şad olsun..

huzursuzluk

12.02.2018 - 15:46

Ruhsal hastalıklar çoğu zaman huzursuzlukla başlar. Birlikte yaşadığınız insanlar mutlu ve huzurlu olmalı ki siz de böyle olabilesiniz...

umut bağımlısı

11.02.2018 - 22:47

Vardır mutlaka her günün yaşanmaya değer bir hikayesi.
Yeter ki; umutla uyanalım sabahlara...

zaman kaybı

07.02.2018 - 22:37

Fazladan uyunan bir saat zaman kaybıdır, yürünen yolu varmadan geriye dönmek zaman kaybıdır, sırf karşı cinse yakın olmak veya arkadaşları biriyle çıktığını bilsin diye biriyle çıkmak zaman kaybıdır; Hiç bir film, hiç bir kitap, hiç bir emek zaman kaybı değildir. Yapacağımız daha güzel bir işimiz olsa ya da izlemek istediğimiz daha güzel bir film varsa onu izleriz, yoksa yeni birinde şansımızı deneriz. Boşa geçen vaktimize ağlayıp sızlanmak, boşa geçen o vaktimizden daha büyük zaman kaybıdır.

Disco Band (1985)

05.02.2018 - 23:12

Adı “Disco Band” olsa da bizim için “Öksürük” şarkısıydı. Bir hastane odasında geçen klibi de en az parça kadar güzeldi. Yüzü-gözü- kolu- bacağı sarılı bir kaç eleman yataklarında istirahat ederken, ortaya birden kaçık bir hastabakıcı peydah olur ve ritim eşliğinde bunların kol ve bacaklarını sallardı. Klibin sonunda elemanlar da gaza gelir, “fareli kötün kavalcısı” misali dans ederek bu kaçığın ardından odayı terk ederlerdi.
Scotch grubu; parçanın çok tutmasından olsa gerek, aynı tarzda “Delirio mind” isimli bir parça daha yapmış lakin “Disco Band”taki başarıyı yakalayamamıştı.

Discoring

05.02.2018 - 22:52

1970'li ve 1980'li yıllarda (1977-1989) İtalyan Ulusal kanalı RAI 1'de yayınlanan haftalık disko müzik programıdır. Programa dönemin bir çok yıldızının yanında, gelecek vaat eden şarkıcı ya da gruplar konuk olmuştur. Program yapımcısı Gianni Boncompagni geçtiğimiz Nisan ayında 84 yaşında hayatını kaybetmiştir.

Disco Band (1985)

05.02.2018 - 22:12

İtalyan David Zambelli ve Walter Verdi'den oluşan, 80'lerin ünlü İtalo gruplarından Scotch'un kafa kopartan cinsten parçasıdır. Gerek söz, gerek synthesizer ritimleri ve gerekse parçanın özünü teşkil eden öksürük efektleri harikadır. Şayet İtalo disco tarzına ilgi duyuyorsanız; bu eseri kesinlikle es geçmemeniz gerekir.

Abdülkerim Durmaz

05.02.2018 - 21:16

Beyaz TV'de yayınlanan "Beyaz Futbol" programında yorumculuk yapan; Karagümrük'ün bağrından koparak gelen eski Fenerbahçeli ve A Milli futbolcumuz. Bir Galatasaraylı olarak yorumlarını beğenerek izliyorum şahsen, zira bu adamın içi dışı bir, son derece samimi geliyor bana yaptığı yorumlar...

İlyas Tüfekçi

05.02.2018 - 21:04

Türk futbolunun "Küçük Dev Adam" lakaplı efsane futbolcusu. Ne yazık ki şu sıralar ALS hastalığıyla amansız bir mücadele içinde. Allah'tan kendisine acil şifalar diliyorum.

Arabesk müzik

04.02.2018 - 09:06

Yüzde 99’u iki kişilik sevdayı, iki kişilik acıyı, iki kişilik ihaneti anlatır. Peki toplumsal acı ne olacak? Toplumsal ihanet ne olacak?

şu an ne dinliyorum

04.02.2018 - 00:20

Bir New wave klasiği..

Ruh halim nasıl?

01.02.2018 - 17:33

Hipomani..

kem gözle bakmak

31.01.2018 - 23:13

İstedikleri kadar kem gözle baksınlar, hiç umurumda değil zira böyle şeylerin batıl olduğuna inananlardanım..

yapıcı eleştiri

31.01.2018 - 16:48

Yerinde bir eleştiri en iyi övgüden daha yararlıdır..

orhan gencebay

31.01.2018 - 16:45

Sanat, her duyguyu içinde barındır, o yüzden sanatçılar diğer insanlara nazaran daha naiftirler. Orhan Gencebay’da da bu duygular oldukça yoğunlaşmış ve bu yüzden aşk'a, sevgi'ye, ihanet'e veya terkedilmişliğe dair en güzel ve en yalın sözlerle beste yapmış, bu sayede insanlara sayısız öğütler vermiştir.. Sosyal sorumluluğunu, sanatçı kimliğiyle örtüştürmeyi başaran nadir insanlardan biridir Gencebay. Ayrıca insanların sevgisini ve güvenini besteleriyle kazanmış biri olarak; sosyologların inceleyip hakkında kitaplar dolusu "insanlık tarifi" yapması gereken bir ekol'dür.

Jennifer Beals

31.01.2018 - 16:32

Jennifer Beals, "Flashdance" filmi için tam dört bin aday arasından seçilmiştir. O günlerde Yale Üniversitesi'nde okuyan ve fotomodellik yapan Beals; filmde yakın plan dans çekimlerinde kendisi oynamıştır. Daha zor dansları ise Fransız dansçı Marine Jahan canlandırmıştır.

Sveti Stefan Kilisesi

31.01.2018 - 15:47

İstanbul Balat’ta bulunan, dünya'da demirden inşa edilen tek prefabrik kilise olma özelliğini taşıyan mimari bir şaheserdir. Bulgar Ortodokslar için tarihi bir öneme sahip olan "Demir Kilise" 1898’de hizmete girmiş, 2011 yılında restorasyona girerek 2018 Ocak ayında tekrar açılmıştır.

notre dame de paris

31.01.2018 - 15:25

Notre Dame katedrali'nin bakımsızlığından dolayı yıkılması düşünülürken; Victor Hugo'nun yazdığı Notre Dame'ın kamburu romanından sonra oluşan ilgi nedeniyle bu yıkımdan vazgeçilmiş ve böylece günümüze değin gelebilmiştir.