Nice ayrılıklardan sonra 'kâlbe' sordular; 'Yare 'Kâbe' olmaktan vazgeçtin mi', dediki kalp: 'Kâbem yardan gayrı 'haccı' tanımaz, gecem 'yardan' gayrı 'ay' tanımaz; kavuşmak fani bir şey, lakin sadece o yare ahdım var, başka yar ahd-ı 'yar' a denk ol ...
28.12.2011 - 16:16
Seninle Olmanın En Güzel Yanı
“Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?
Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…
Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.
Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..
Ama sen hiç benimle olmadın ki…
YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…”
Can YÜCEL
27.12.2011 - 17:18
sen yalnızlığımın hançerisin hep bi başıma kaldıgımda sayısızca yüreğime saplanan.
Bedenimin kanayan yarasısın merhem tutmayan,gecelerimin ağlayan çocugusun çıglık çıglığa susmayan.
Ve gözyaşımın hasret tuzusun yanaklarımdan süzülüp gamzeli gülüşlerimi hüzüne boğan.Sen...dedimya işte sevgili sen yalnızlığımın hançerisin yüreğimin en derinine saplanarak bedenimi ve düşüncelerimi kana bulayan.
Nazlı.A
13.10.2011 - 13:48
Hayat Gül Kokulu Bir Sağanak Yine
gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı
ne varsa uçurumlar eşiğinde
hüzünlerle yalpalayan ne varsa
gözlerimin önünde
ve hayat gül kokulu bir sağanak yine
birşeyler anlatmak istiyor hayat
ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına
gün batıyor
gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım
unutuyorum sevgilim suretini
durgunluğun 'niçin'di unutuyorum
gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma
umurumda değil ne yağmur ne ayaz
ne de kerpiç kokusu havada
unutuyorum/sabaha/kadar/ gün batıyor
sonra bir akasyayı okşuyor gözlerim
geciken sabahlara koşuyor kuşlar
gözlerimin önünde
ve hayat gül kokulu bir sağanak yine
Yılmaz Odabaşı
20.09.2011 - 20:25
Merhaba sizi kurucusu bulunduğum ŞAİRLER DÜNYASI adlı gurubuma davet ediyorum gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlarda buluşmak
dileğiyle.Sevgilerimle
Not:
Gurubumuza üye olmanız için şair olmanız gerekmiyor Şair olmasanız bile şiir sever olmanız yeterlidir.
Bu linki girerekte ulaşabilirsiniz
http://gruplar.antoloji.com/sairler-dunyasi/
05.08.2011 - 11:38
Mutlulugun her daim saklı mavide süzülüp seni özgür hissettirsin.candost
05.08.2011 - 11:24
NAZLICAN 02/08/11 Gecem infaz doludur, Gün ağarırken. Bakışlarında yargıladım, Seni nazlıcan. İlmigin en yağlısından, Ucunda pirsultan. Deniz mavide batık bir anka, Küllerinden doğacak gibi. Ve sen, Suskunluğuma asılı ümitsin, Alageyik aşkıyla bağlayan. Gözlerinde asılasım gelir ansızın, Nazımın İstanbul sevgisince. Al şafağında, Yırtık sevdalarını süpür, Bütün devrimlerin nazlıcan. Sarı saçlı adam gelmez artık, İnsanlık koynumda yılan. Kör kurşun canevimde gezinir, Ninnilerim yetim şimdi nazlıcan. Kınaya banık ümitlerim, Telli duvaklı gelin olmuş, Ağıtlar uğurlar albayrakla nazlıcan. Bir yanık türküyüm ben, Sol yanım hep acıyor, Yalnızlıgım içimde topallıyor. Kavruk başak ektigim ümitler, Sen gittin gideli toplanmıyor nazlıcan. Beyaz sayfalar karanlık kokulu, Otlarla bezenmiş. Suskunlugu asalet saydım, Kalemi kurşun bir şairim, Dillerim Lâl şimdi nazlıcan.
06.07.2011 - 19:34
Hâkk suretidir âlem-i imkan ile adem,
Bundan güzeli nerdeki, Cennet’te mi sandın?
Her yer ne güzel menba-i hüsn, insan güzeli,
Sen de bu cemali, huri gılmanda mı sandın?
Her yerde, fakat ârifin kalbindedir Allah,
Yoksa sen onu arz-ı semavatta mı sandın?
Dünya diyerek geçme sakın, burdadır her şey,
Mizan-ı sıratı mutlaka orda mı sandın?
Cennet-ü duzah, gam vü sürur, zulm ile nur,
Yaptıklarının gölgesi, hariçte mi sandın?
Bilgin sana kıymet, talebin neyse, osun sen,
İnsanlığı, sade yiyip içmede mi sandın?
Halin ne ise, müşteri sen oldun o hale,
Noksanı meğer adl-i ilahide mi sandın?
Fikrim bu benim, virdim ise her lahzada ah,
Sen ah-ı ateş suzumu beyhude mi sandın?
Yeniler her ah ile Kenan ahd-i elesti,
Ahım acaba, neffay-ı habide mi sandın?
Kenan Rıfai
Canan içimdedir, nitekim can içimdedir:...
07.03.2011 - 09:18
Mutluluk Peşinde**
eğer şu anda kalbime hükmeden
bakışlarındaki huzursa,
yanarım mutluluk peşinde
heder olan onca yıllara..!
Kemal Eyüboğlu(05.03.2011/ 00:59)
Kemal Eyüboğlu
19.02.2011 - 10:00
Gidersen
gidersen,
öncesinde hiç gelmemiş gibi
geçer giderim bu diyardan sessiz sedasız
en tatlı seherlerinde sabahların
ve senden özge …
gidersen,
güvercin kalbimde açılır bir yara
kapanmaz, kederlerin sonsuz sancısı
ölmek gibidir sensizlik oysaki!
anlamsız bir kavgada
vurulmak gibidir
sebepsiz
ve kalleşçe,sırtından…
gidersen,
ifrit olur yokluğun.
uykularım, kabuslarda boğulur
ölür
ölür
dirilirim
her sabah
korkunç dehlizlerinden
ve karanlık kuytuluklarından geçerek
ve yıldırımlar saçarak, dört bir yana…
gidersen,
yelesine tutunduğum eşkin atların
kamçılanmış bedenlerinden
pıhtılanmış kanlar süzülür toprağa
terli ve keskin
ve köpüklü salyaları aka aka
kişnemeler duyulur ansızın
parçalanmış ağızlarından…
gidersen,
gürül-gürül akarsular ardından
bakıp da, hayıflanmak gelmez içimden
ve ağlayıp yasını tutarsam, namerdim!
belalı başımı
vura vura taşlara
yiğitliğe gölge düşürmüş
genç bir tabutun ardından…
gidersen,
bıraktığın gibi kalmaz,içimdeki yeryüzü
kirlenir…
2009/
Alpaslan Akdağ
18.02.2011 - 18:21
Yanarsın...
ciğerleri söktüren hıçkırıklarla
yasındasın
yanarsın…
ey karalar bürünmüş soylu kadın!
anam!
bacım!
kefensiz gömülen civanına
dolunayı andıran yüzünden
ve misk kokulu teninden
ıraktasın
yanarsın…
harlanmış
ateştir
ocakta
kalbin
yanarda, yanarsın…
sırrını ifşa etmeden
ve karnında -bir hazine varmış gibi- gezdirdiğin
zamansız kırılmış, fidanına
ağlayarak yanarsın…
yanarsın,
el bebek besleyip büyüttüğün
ve ruhuna, ninniler nakışladığın
ıpıssız gecelerin
vefasızlığına yanarsın…
gün aşırı kokladığın gülünün
soldurulmasına baharsız
ve hasretle sarılamamışlığına
son bir kez olsun
ebediyyen yanarsın…
belki bir uçurum kenarı
belki bir kuytuluk ta
ve belki de;
azgın suların apardığı cesetlere
sararmış otlar cenneti
sahipsiz mezarlara
için için yanarsın…
harlanmış
ateştir
ocakta
kalbin
yanarda, yanarsın…
2008/
Alpaslan Akdağ
18.02.2011 - 10:59
Orağa Hasret Büyür Başaklar
perdeler endamını kızıl güneşin
salkım
saçak
bulutların
sütbeyaz heybeti
yangınlara su dökülmüş gibi
bir mavi serinliği taşır
yaprağı kamçılayan ılık esinti...
ve başaklar orağa hasret büyürken
usta,nasırlı eller
umutla sarar
aşkla
tütünün kaçağından
ve birden
ince bir sızı
dolanır damarlarda
nemli,ıslak
dürülür
ciğerlerin defteri
tek nefeste!
ve sonra
ekinler düşlenir
altın sarısı başaklarda
dolgun,bereketli
ve meyvalar
iri, olgun
ve ocağa ateşler düşüren
hayırsız evlat!
beklenir,çat kapı
beklenir
kederleri dağıtan bir sabah ezanında
kara gölgesi
avlunun eşiğine
düştü,
düşecek...
dünya döner,kavlince
böyle buyrulmuş ol kitapta ferman
ve devran döner
oysa
dönmez gidenler
yazgısının
ardına
düşmüş
gidenler...
2006/
Alpaslan Akdağ
05.01.2011 - 08:26
Sevgilinin Yakınlığı
Seni düşünüyorum, güneşin ışıkları denizden aksedince
Seni düşünüyorum, ayın pırıltıları kaynaklara vurunca.
Seni düşünüyorum, uzak bir yol üstünde tozlar havalanırken,
Karanlık bir gecede, dar bir tahta köprüde bir yolcu ürperirken.
Seni düşünüyorum, boğuk uğultularla orda yükselirken dalgalar.
Kulak kesilmek için koruluktayım, sık sık her şeyin sustuğu anlar.
Uzakta olsan bile ben senin yanındayım, sende yakınımdasın.
Güneş batıyor, biraz sonra, beni ışıtacak yıldızlar ne olurdu burda
Yanımda olsaydın
GOETHE
:))))))))))))))))
30.12.2010 - 20:09
Yaşam ile ölüm arasında ince bir çizgi vardır. O çizgi kırılmaya görsün…
Ömürden bir yıl daha geçti… Tıpkı ömrümüzden geçen sayısız günler, aylar, haftalar ve yıllar gibi… İnsan yaşamında geçen bir saniyeyi geri getirmek mümkün mü?
Şöyle bir geçmişe baktığımızda neler yaşadık hayatımızda, neler gördük, neler öğrendik ve neler verdik insanlık, dostluk, arkadaşlık, paylaşımlar için… Kim bilir belki de koca bir hiç bunca ömre sığan yaşamın yanında…
Yeni yılınızı en içten duygularla kutlar, bundan sonraki yaşamınızda; eşinizle, çocuklarınızla, dostlarınızla, sevdiklerinizle sağlıklı, mutluluk ve başarı dolu yıllar geçirmenizi dilerim…
Sevgi ve saygımla…
Bir Nefeslik Hayat
Namlunun ucuna getirdim
Bir atımlık kalan kurşunumu
Son ana kadar direndim
Son ana kadar bekledim
Tüketmemek için hayli uğraştım
Dayan dedi yüreğim
Bitti dedi bedenim
Direnmeye çalıştı ayaklarım
Ama olmadı
Son kurşunu harcadım
Son kez aldığım
Derin bir nefesti o
Ve
Son kez verdim
Doğarken aldığım
İlk nefesi…
İbrahim MUTLU
03.12.2010 - 18:03
KONUŞSAM SESSİZLİK SUSSAM AYRILIK (49562 Hit)
resmin rehindir gurbetimde
gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba
ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin
alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana
sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına
konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana...
ve akşam, bir kez daha
saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara
“bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır”
çekmiyorsun!
akarsuları imrendiren yüzün de
sabahçı kahveler de biliyor
görüşmeyeli yorgunum
yıkık kentler kanadı sevinçlerimle
görüşmeyeli ya sen nasılsın
adım, adresim durur mu defterinde?
şimdi siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim
beynimde iklimsiz papatyalar
ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde
sokakların gün batınca neden boşaldığını
ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum
konuşsam: sessizlik/gitsem: ayrılık
sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne
al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara
gurbetini rehnetme özlemimde…
YILMAZ ODABAŞI
SENİ BİR TUFAN GİBİ SEVDİM (34111 Hit)
(martılar gelmezdi ki sizin ordan
martılar sizindi ey evlerinin önü deniz
bizde ölen kartallardan, dağlardan size haber veririz
bir bakımlık deniz, bir avuç imbat göndermediniz!)
I
seni bir çığlık gibi sevdim
uzanıp sesimin avlularına sen de her sabah
sabah... sevince bir sevgiyle gideriz
sonra durur vitrinlerden çiçekleri seyrederiz
puştluklar bizi seyreder,
biz çiçekleri...
II
seni bir kar gibi sevdim
üşüye üşüye eridim!
bak, kentleri de, dağları da bozdular
başka rüzgârlar giydirdiler kentlere
dağlara başka tüfekler
kalk,
gidelim
buralardan gidelim!
III
seni bir namlu gibi sevdim
sen tetiklerimi ezberliyordun
kıyametler koparken alnından bu kentin
geceydi... ansızın seni bir tufan gibi sevdim
bedenim alabora!
YILMAZ ODABAŞI
SEVİNCİ SAVRULMUŞ HALDAŞ GÖZLERİN (12744 Hit)
gece eksilebilir, eksilmez tanıdık yüzüne susuzluğum
doğrul sorgusuz, korkusuz gözlerinle konuş gel
ben gözlerini tanırım senin…
bu gece oturup seni özledim
ay doğruldu
su duruldu
örttün mü perdesini penceremizin?
şimdi yüreğime su taşıyan sesini sessizlik çaldı
yüzünde gölgelenmiş bayat bir hüzünle
senin sesin, hasretin
ve gözlerin bana emanet kaldı…
gözlerin… yıllanmış şarkılar kadar yalnız
terli ve suskun akşamlar gibi yorgun
gibi ürkekti senin.
/şimdi parmaklıkların perdesi ışık
sevgilim
sevgilim
sevinci savrulmuş haldaş gözlerin…/
YILMAZ ODABAŞI
15.11.2010 - 19:35
Can Dost...
Kurban Bayramını kutlar, yaşamın boyunca, çocuklarınla, sevdiklerinle nice güzel bayramlar geçirmeni dilerim... Gönül bağında güller ve bülbüller... Güzel yanaklarında mutluluk gözyaşı eksik olmasın...
Sevgiyle kalın...
Yaşamak İçin Yaşamak
Ben,
Dostluk hırkasında ısınır,
Aşk çorbasından içer,
Sevgi köşkünde misafir olur,
Sevda tahtında can oturturum…
Ben,
Sevgi yorganına sarılır,
Gönül döşeğine uzanır,
Aşk yastığına baş koyar,
Yar koynunda kururum…
Ben,
Sevda satırlarına yazılır,
Gönül sayfasında okunur,
Aşk defterinde saklanır,
Dost sarayında kul olurum…
Ben,
Gönül deryasında boğulsam da,
Aşkın fırtınasında savrulsam da,
Kara sevdanın hükmünde yok olsam da,
Yine de ruhumda sevgi yaşar…
Ben,
Yar eşiğinde aşk dilenir,
Sevda beşiğinde ninni dinler,
Dost bahçesinde gül derer,
Can kapısında can veririm…
Ben bunları yaşamak için
Yaşarım…
İbrahim MUTLU
28.09.2010 - 10:53
SENİ TANIMAK GÜZELDİ CAN BACIM. RABBİM GERÇEK DOSTLUKLARI KALBİNDE YAŞATAN VEFALI KARDEŞ YÜREĞİNE ZEVAL VERMESİN.
14.09.2010 - 15:24
Hüzzam Kadın
albatros kanatlarında saklıdır
öykümün gizli bahçesi
bir magdelena hüznü
bir endülüs coşkusu
uzar
öykümün düğüm bölümünde
ve bütün serimler
çoğu zaman / çözümlerle sonuçlanmaz
tüm kırılgan öykülerde
bu böyle bilinsin
* * *
öykümde
-ah mor öykümde-
tütsü tüttüren
kahkaha ağlayıp, hıçkırık gülen
yaşlı bir kadın
masallar anlatır bana manastırlarda her gece
zamana yaslanmış
bir yaşanmışlık damlar
masalların avuçlarından
düşleri dervişler
çarmıhı azizler taşır
meryemce kadının yaşlı gözlerinde…
binbir gece sürer çocukluğum
şehrazat azat olur her seher
sinbad abad olmaz asla
bağdad
-ah bağdad, gül kurusu bağdad-
yakarlar bağrını bir daha
uzak doğulu bir yangınla…
göz çukurlarında
neronlar tepinir bağdad’ın…
babil’in asma bahçelerinde
hasan sabbahlar sabahlara kadar
karışırlar sırlarına esrarın …
hazzın uçurum çiçeklerini takıp kulaklarına
derin zindanlarda nara atarlar
haz ve söz akıp kaybolur
cellatların nasırlı parmak uçlarında…
yalancı cennetinde babil’in
üzüm salkımlarına
nice yüz bin yalan / yılan asılır
inanç asılır, hallaç asılır…
nesimî’den arta kalan
ne kadar mısra varsa
toplanır hepsi hazarda
kaknüsler, Ankalar, simurglar susar
mülke nizam gelmez
ben bir şeb-i yeldada
karanlığa saplayarak ruhumu
atardamarımdan akar,
kaçarım…
uzun gece yürüyüşlerinde
alnıma baykuşlar konar
musallalar kurulur şahdamarımda
bahara ait ne varsa içimde
hepsi bit pazarına nazır bir çöplükte
yem olur kuduz köpeklerine çağın…
damıtılmış irin içerken
kan kokulu kadehlerde
güneşin içinden
çıkagelir ellerindeki leylaklarla bir kadın…
saçları ruzigâr
gözleri pınar
elleri kar
ruhu nevakâr
hüzzam kadın tutar avuçlarımdan…
başım döner
tüm ışıklar söner
şehnaz bir işvedir
beni esrik düşlere salan
ayaklar/ım kırılır
kurur dudaklar/ım
kızıl bir iklim
beyaz bir gelincik
yalın bir gülücük oluverir her yan…
hüzzam kadın / uzak
bir gülüşle
eksiltili bir gelişle öldürür ses tellerimi
“eylül! ” derim, “gül! ” derim
“susma, konuş! ” derim
sonra suskunluğun sarışın usturasıyla
bulvarlarda ölürüm…
eksik bir öpüşle
dönüp gider hüzzam kadın,
bir söz kazıverir / yalnız
kirpiklerimin anıttepesine
“bir elmanın aynı yarısıydık
oysa tamamlanması için
bir elmanın
öbür yarısı olmalıydık”
bir iç savaş ülkesinde
yaşamın coşkuyla devam ettiğini söyler
marka bağımlısı anarşist gençler
oysa bilmezler ki;
gidince hüzzam kadın
ceset yaşar / ruh ölür
* * *
ben her gün
bir albatros kanadında okurum öykümü
bir kundak ve bir kefen
bembeyaz öykümün nesnesi
ve şöyle yazılır mezar taşıma sözlerim:
“sabah doğar / akşam ölürüm! ”
Necdet Karasevda
12.09.2010 - 10:33
ZÜLEYHANIN GENÇLİĞİNİ GERİ İSTEYİŞİ
Gençliği ve güzelliği kendisini terk ederken bir acı indi Züleyhanın kalbine.Son bir çığlık gerisin geri dönmek istedi.Kadın olanın ilk ölümünü kabullenmesi kolay değildi.Rabbinden mucize diledi.Rabbim dedi bana gençliğimi bana güzelliğimi geri ver
Endam aynalarıyla bölündüğünde yollarım yarım aynalar tutulduğunda yüzüme dökülen o sınırsız ışığı geri ver
Geri ver parlak inci tenimi hilal kavsi kaşlarımı bir ceylanın gözlerinden müstear eşinden başkasına dikilemeyecek gece rengi gözlerimi
Bir meyvenin tazeleğini içmiş ağzımı inci dişlerimi Yanağımda tek gerdanımda çifte benimi
Kınalı topuğumu örten simsiyah saçlarımın gecesini Hindistanın aysız geceleri kadar kara ve büyülü bir büyücünün tezgahındaki misk ve amber karışımları kadar güzel kokulu sırma kadar parlak ve bir yılan kadar kavrayıcı saçlarımın hazinesini Geri ver Rabbim gençliğimi güzelliğimi
Ak göğsümü ince belimi Rabbim dedi Züleyha bana endamımı ver geri Rüzgar estiğinde boynu bükülen gül dalı yıldızlara baş çeken servi ağacı suya eğilen söğüt dalı kıl yeniden beni.
Rabbim dedi Züleyha mucizedir bunu istemek bilirim.Ama mucizen doldurmuş değil mi dört bir yanımı?
Göklerinden kayan bulutlarında mucize var sabit gibi görünüp de yürüyüp duran dağların yatağını doldurup da taşmayan deniz
Direksiz duran çembersiz dönen gökkubbe
Saydam küreler üzerinde birbirine çarpmadan ve harikulade bir nizam içre dönüp duran seyyarelerin mucize
Rabbim dedi Züleyha gökte asılı duran hilalin mucize doğan ay batan ay mucize
Her seher vaktinde ağarması günün her gurup vaktinde dökülmesi geceye.
Kemale çıkması güneşin zeale akması her gün her sabah doğması batması her akşam.
Nilin mevsimine göre taşması ve yüzyıllardır denize doğru akması mucize değil mi? Bana mucizeni ver Bana gençliğimi bana güzelliğimi geri ver
Mısır ülkesine yağıp duran şu yağmurlar her bir yağmur damlasının çölün susuz göğsüne inmesi ve oradan bir daha göklere yükselmesi mucize değil mi?
Nefes alışım mucize yaradılışım mucize bir kan damlasından var edilişim
Ölecek olduğum mucize mucize bir daha dirilecek olduğum
Ölüm mucize öğrendim ölümlüymüşüm
Tekrar doğmamı sağla aşk mucize öğrendim ölümsüzmüşüm.
Bana gençliğimi bana güzelliğimi geri ver
Mucizeyse istediğim isteyebildiğim mucize Rabbim bana mucizeni ver
Mucize değil mi Rabbim şu kalbimdeki?
Rabbim sana görmeden iman edişim mucize değil mi?
Züleyha saatlerce böyle dua etti.
Ağladı. Kalbi yandı Rabbine inancı gibi duasında da samimiydi Üstelik hiçbir dua cevapsız kalmazdı Ama Züleyha’nın duası Rabbi katında kabul bulmadı
Çünkü onun duası sevk edildiği yolculuğun mutabıkı olan bir dua değildi Güzelliğini sureti olarak geri istiyordu
11.09.2010 - 23:21
Buluttan düşen bir damla yağmur
Denizi görünce kendinden utanır
Damla, gözünden akıtarak yaşlar
Kendi kendine konuşmaya başlar:
-Şu denizin yanında ben de neyim sanki
O kadar büyük ki, ben hiçbir şeyim inan ki…
Midyenin biri damlanın bu haline acır
Sevip okşayarak, onu koynuna alır
Damlaya şöyle der:
-Kendini hor görme
Hayatı zor görme
Büyük de, küçük de
Birbirinin kardeşidir
Bütün bunlar yaratanın işidir
Her şey O'ndan gelmiştir
Yine ona dönecektir
Hiç üzülme
Biliyor musun sende,
Ne yetenekler gizlidir?
Böylece birlikte yıllar geçti
Herkes kendi yolunu seçti
İkisi de yarışta birinci oldu
Saf yağmur damlası sonunda
Dünyada eşsiz bir inci oldu
Sadi
YUSUF OLMAK
Yusuf olmak zor çok zor…
Yusuf’san önce sevmekle başlayacaksın çileye…
Öyle bir seveceksin ki; şüphe olmayacak içinde. Öyle saf, öyle temiz olacak işte.
En yakınların kesecek başını… En yakınların itecek seni karanlıklara…
En yakınların yakacak her zerreni. Ve sen güzel görecek, güzel bakacaksın her şeye…
Dedim ya; Yusuf olmak zor çok zor Bu dünya perdesinde Yusuf olmayı seçtiysen, önce dar kapılardan geçeceksin…
Dört duvara dokunacaksın, her köşe başında bir kuyu olacak sen girecek – sen çıkacaksın.
Her çıkış bir başlangıç, her düşüş bir devrin bitişi olacak. Ve O’ndan başka kimseyi imdada çağırmayacaksın.
Zindanların yakın edecek bütün yaratılmışı… Dağlar yoldaşın, taşlar arkadaşın, kuyular sırdaşın olacak. Ö
nce sıla yakacak içini… Sonra adı hasret olan tüm özlemler gelecek peşinden… Sabırla başlayacak dünya sürgünün.
Yusuf olmak zor çok zor…“Nurunda hoş, narında” diyeceksin. Tüm ateşleri gül diye tutacaksın.
Kor önce avucunu, sonra yüreğini yakacak, susacak susacaksın “ Ah” demeyi bile çok göreceksin diline.
Şikâyet kapılara gelip gelip gidecek eski yerine.. Sevmenin ne zor olduğunu elbet anlayacaksın.
Yusuf olmak zor çok zor… Köle olup önce pazarlarda satılacaksın… Saraylara ayağında kelepçeyle gireceksin.
Toprak değecek tenine, rüzgâr savuracak tanelerini gözlerine Kimse inanmazken sana, yitirmeyeceksin hiç ümidi.
Hamken yanacak, yandıkça pişeceksin, “Elhamdülillah” kemerini kuşanacaksın, Çileden geçmeden gidilmez hiçbir yere..
Çekecek çekecek hep pişeceksin… İmtihanı öyle kolay olmayacak aşk yolunun Her adımda bir kez daha bileneceksin.
Yusuf olmak zor çok zor… Her yanışında anlayacak; Yusuf olmak zor diyeceksin.
Sonra aşkın ne zehir olduğunu tadacaksın, Kılıçtan keskinliğini, nankörlüğünü, acizliğini Yolun zindanlara düşecek, edep perdesinin ardında bekleyeceksin.
Beyaza değen siyah temizlenene kadar sürecek bekleyişin. Öyle kolay olmayacak siyahtan arınmak,
Yani seneler sürecek bekleyişin. Kapılara asılacak Yusuf gömleğin, Bakıp bakıp, eğeceksin başını Ama mahcubiyetten değil, yine edepten olacak sakınışın. Ne zamanki sebepler kapısını kapatıp tümden,
Dönünce yüzünü Rahmana bir haber gelecek gaybtan: “Yusuf tertemizdir günahtan” Sultanlığın yolu zindandan geçecek bileceksin…
Dedim ya; Yusuf olmak zor çok zor..
Yusufken sultan olmakta zor Hele Yusuf’un Yakup’u olmak, işte o hepsinden zor…
Nefsin elinden kaçarken yırtılmaktır AŞK… Ve tadını en iyi Yusuf’un gömleği bilir….
ALINTI
11.09.2010 - 18:16
Merhaba sizi kurucusu bulunduğum ŞAİRLER DÜNYASI adlı gurubuma davet ediyorum gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlarda buluşmak
dileğiyle.Sevgilerimle
Not:
Bu linki girerekte ulaşabilirsiniz
http://gruplar.antoloji.com/sairler-dunyasi/
***********************************************************
Ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutlar sağlık mutluluk huzur içinde her gününüz bayram tadında geçsİn Allah hayırlı nice huzurlu, bereketli bayramlar nasip etsin. Bir bayram gülüşü savur göklere, eski zamanlara gülücükler getirsin öyle samimi olsun ki gözyaşlarını bile tebessüme çevirsin. Bayramınız kutlu olsun!
15.08.2010 - 17:19
'Ayna'
Ayna içinde yaşar insan,
biri ondan sonra aynaya baxana qeder.
Men ölsem,sen inanma,
xebersiz yaşaram,
sevgilim,gözlerinde
Son defe men baxdığım aynada
Sen gözlerine baxana qeder.
Rza Rzayev
11.08.2010 - 15:55
Güller Diyarının Kan Kırmızısı Gülüne Adanmıştır&&&
Gökyüzün vardı senin bulutlarına sevda yağmurları yüklediğin.Her mevsim yüreğimi coşturan bir ezgi misali yıkardın içimi.Her damla alıp götürürdü yüreğimde hüzne dair her ne varsa.Her mevsim yeniden doğardım seninle.Işıkların şehrinde beni yalnız bırakmayan sadece sendin.İçimde umuda dair her ne varsa senin eserindi.Uzak diyarlardan bana gülümserdin güneşe yansıttığın visalinle.Ve güneşe bakınca kaybolurdu yüreğimdeki tüm gölgeler.Bir şarkımız vardı seninle bilmem hatırlarmısın. Hani serseri akşamlarda rüzgarlara ezberlettiğimiz şarkı.Her gece birbirimize mırıldanırdık rüzgarların eşliğinde.İşte o şarkımız hiç bitmeyecek dilimiz susup yüreğimiz konuştukça.Gecelerin buğusunda bir sevda bestesi olup esecek rüzgarlarımız.Güller söyleyecek ölümsüz şarkımızı.Hani üzerine sevda tomurcukları devşirdiğimiz kırmızı güller.Yüreğimize bir tutam gül kokusu serpiştirirdik hicran gecelerinde.Ve güller her mevsim sevda kokuları yayardı yüreğimizin yaldızlı bahçelerine.Her mevsim yeniden sevdalanırdık birbirimize gül kurusu akşamların huzurunda.Bir mahkumduk ikimizde güllere vurgun yaşayan.Ama bir gün güller kanayıp yollara dökülmüştü hüzün mevsiminde.Mevsimin adı hüzündü.Çünkü hüzün senden ayrılmak demekti.Yağmurlar yağmıyor sen olmayınca.Rüzgarlar sanki uzak diyarlara göçmüşte bir daha esmeyecekler gibi.Şarkımızı bestelemiyorlar sen olmayınca.Güneş gölgelerde hapsolmuş gibi kaybolup gitti.Bu ayrılık geçici biliyorum.Ama ben hüzün mevsimi olsun istiyorum sensiz geçen her anın adı.Mutluluğun adı acı olsun istiyorum yokluğunda.Gözlerimden kanlı yaşlar aksın istiyorum seni görmeden açılıp kapandıklarında.Son sabahımızda yüreğimizin penceresinden bakmıştık hayata hatırlıyormusun. Ben şimdi hep o pencerenin önündeyim.Gözlerim sadece gözlerinin bıraktığı yere baksın istiyorum.Yağmurların serpildiği zifiri karanlık gecelerde buğulu camlara yazıyorum ismini yağmur damlalarına karışıp kırmızı güllerin üzerine düşsün diye.Kan kırmızı bir gül açtı penceremizin altında her seher vakti hasretinle suladığım.Ve şimdi sevdaların yalnızlık bahçesinde bir gül var seni bekleyen.Gelde dönsün zaman en güzel mevsime. Gül mevsimine...
Alıntı
05.08.2010 - 12:47
sevdama yarınlarıma-Ümmüşen Sezenler Olmuş Sözleri
Seni yerlerde göklerde bulamazlarken,
bende gizli olduğunu sezenler olmuş.
Dumlu dumluymuşsun yüreğimde,
kımıl kımılmışsın bileklerimde...
Domur domur ter ışıl ışıl fer
Ellerimde gözbebeğimde..
Aramızda dağlar yollar yıllar var iken,
Beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş...
Sargın yaprakmışım dallarına,
yangın toprakmışım yağmurlarına.
Türkü olmuşsun, umudummuşsun
sevdama yarınlarıma...
03.08.2010 - 22:11
Gizemli Bakışların Yüzsüz Yalancısı
Sen... sen hep benimdin hani gizemli bakışların yüzsüz yalancısı,yoksun beden donuk ruhum yorgun.Beni bana bırakıp kaçarken korkaklığından dönüpte ardına bakmayan sen,anladımki senin gibileri yürek taşımazmış, hakettiklerınden fazla değeri bilemez ayaklarını bir paspasa sürer gibi sürüp giderlermiş.
Sen eyy... gönlüme zühre yıldızı doğuran sefil yaratık ne çok büyütmüş erişilmez yapmışım bende seni,boşuna heba etmiş boşuna umutlar doğurmuşum sana dair.İliklerime değin kurudum haberin var mı? Sen sahte sözlerin konuşan bülbülü,rüzgarın estiği gibi her yöne gönlünü esirip dün beni yaşayıp yarın bir başka kollarda aşk çalan kalp hırsızı,ebruli umutlarımı geriye verebilir misin?
Ödeyebilir misin bana olan borcunu? Azda olsa bırak sahte gülüşünü çıkar maskeni,görünmeyen yüzünü göster etrafa, kime kucak açtıığını görsün şu an yüreğinde demir attığın.Ne çok can yakmıştır namertliğin kimbilir ne çok ah almışssındır,vicdanın rahatmı söyler mısın? Yok mu yüreğinde azıcıkta olsa bir sızı? Afedersin unuttum sende yürek yoktu ya sızlamaz elbet.Sana hep bu şekilde seslenecek arsız yüreğim.
Kıymet bilmeyene denk düşe kuru çölde suya hasret olasın,ferhat gibi dağları yol ede kollarından olasın,kerem gibi yana zülfüne berdar olasın, ciğerinden derde tutula dermanını benden bilesin,beni yaktığın gibi sende yana her gününe kanlı yaşlar dökerek gözlerinden olasın.
Ömrün uzun ola acılar içinde kıvrana ölüme hasret kalasın, sevenlerin olmaya sevgiye muhtaç olasın,el açıp tek bir dua etmeye dilin dönmeye imansız kalasın.Gireceğin kapılar darala eşiğinden adım atamayasın.
Ben sensizliğin acısını yüreğime akıtarak kanlı gözyaşlarımla beslendim, damlaları ummana döndü, sende gözyaşlarımdan oluşan ummanlarda boğulasın,beni affet diiyecek takatin kalmaya zalimler pususuna yenik düşesin.
Murada ereceğin gün ecelin başucunda nöbetler tuta muratsız gidesin.
Sen... Sen gizemli bakışların yüzsüz yalancısı,sen sahte düşlerin bekçisi, sen yalancılar ordusunun korkak şövalyesi,yüreğin şen zaferin kutlu olsun.
Nazlı Akın
Toplam 96 mesaj bulundu