Nazlı Akın Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkınd ...

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    28.12.2011 - 16:16

    Seninle Olmanın En Güzel Yanı
    “Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyor musun?

    Elin elime değmeden avuçlarımı terleten sıcaklığını taa içimde hissetmek.

    Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?

    ”Seni seviyorum” sözcüğü dilimin ucunu ısırırken her konuşmamızda boş yere saatlerce havadan sudan söz etmek.

    Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?

    Aynı şeyleri seninle aynı anda düşünmek birlikte ağlamak gülmek. Ve buradayken bile seni çılgınca özlemek…

    Seninle olmanın en acı yanı ne biliyor musun?

    Seni hiç tanımadığım bir sürü insanlarla paylaşmak. Senin yanında olan, seninle konuşan herkesi çocukça kıskanmak.

    Seninle olmanın en mutlu yanı ne biliyor musun?

    Tanıdık birileriyle karşılaşma tedirginliği ile yollarda yürümek yan yana… Elimdeki şemsiyeye inat yağmurda ıslanmak birlikte. Elimde kır çiçeğiyle seni beklemek… Aynı mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.

    Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?

    Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak… Okuduğum kitabın sayfalarında dinlediğim şarkıların türkülerin şiirlerin her mısrasında seni bulmak.

    Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?

    Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattığım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında küreksiz bir sandala hapsetmek. Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı başarmak. Yalın ayak yürümek bıçağın en keskin yerinde. Kanadıkça tuz yerine gözyaşlarımı basmak yüreğime.

    Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?

    Nereden bileceksin?

    Sen benimle hiç olmadın ki. Olsaydın avuçlarım terlemezdi… Isırmazdım dilimin ucunu… Özlemezdim seni yanımdayken.Kıskanmazdım.

    Korkmazdım yollarda yürümekten. Islanmazdım yağmurlarda… Yıldızlara aya dert yanmaz, böyle her şarkıda serhoş olmazdım.

    Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize… Ve her kulaçta haykırırdım seni..

    Ama sen hiç benimle olmadın ki…
    YA AKLIN BAŞKA YERLERDEYDİ YA YÜREĞİN…”


    Can YÜCEL

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    27.12.2011 - 17:18

    sen yalnızlığımın hançerisin hep bi başıma kaldıgımda sayısızca yüreğime saplanan.
    Bedenimin kanayan yarasısın merhem tutmayan,gecelerimin ağlayan çocugusun çıglık çıglığa susmayan.
    Ve gözyaşımın hasret tuzusun yanaklarımdan süzülüp gamzeli gülüşlerimi hüzüne boğan.Sen...dedimya işte sevgili sen yalnızlığımın hançerisin yüreğimin en derinine saplanarak bedenimi ve düşüncelerimi kana bulayan.
    Nazlı.A

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    13.10.2011 - 13:48

    Hayat Gül Kokulu Bir Sağanak Yine


    gözlerimin önünde ıslak dağların kabaran yalnızlığı
    ne varsa uçurumlar eşiğinde
    hüzünlerle yalpalayan ne varsa
    gözlerimin önünde

    ve hayat gül kokulu bir sağanak yine
    birşeyler anlatmak istiyor hayat
    ve alıp götürmek bir şeyleri kurt sofralarına
    gün batıyor
    gün batıyor bukağısı paslı bir sevinç oluyor yalnızlığım

    unutuyorum sevgilim suretini
    durgunluğun 'niçin'di unutuyorum

    gün batıyor ürkek yıldızlar dolanıyor yalnızlığıma
    umurumda değil ne yağmur ne ayaz
    ne de kerpiç kokusu havada
    unutuyorum/sabaha/kadar/ gün batıyor
    sonra bir akasyayı okşuyor gözlerim
    geciken sabahlara koşuyor kuşlar
    gözlerimin önünde
    ve hayat gül kokulu bir sağanak yine
    Yılmaz Odabaşı

  • Merhaba sizi kurucusu bulunduğum ŞAİRLER DÜNYASI adlı gurubuma davet ediyorum gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlarda buluşmak
    dileğiyle.Sevgilerimle

    Not:
    Gurubumuza üye olmanız için şair olmanız gerekmiyor Şair olmasanız bile şiir sever olmanız yeterlidir.

    Bu linki girerekte ulaşabilirsiniz
    http://gruplar.antoloji.com/sairler-dunyasi/

  • İrfan Karabulut
    İrfan Karabulut

    05.08.2011 - 11:38

    Mutlulugun her daim saklı mavide süzülüp seni özgür hissettirsin.candost

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    05.08.2011 - 11:24

    NAZLICAN 02/08/11 Gecem infaz doludur, Gün ağarırken. Bakışlarında yargıladım, Seni nazlıcan. İlmigin en yağlısından, Ucunda pirsultan. Deniz mavide batık bir anka, Küllerinden doğacak gibi. Ve sen, Suskunluğuma asılı ümitsin, Alageyik aşkıyla bağlayan. Gözlerinde asılasım gelir ansızın, Nazımın İstanbul sevgisince. Al şafağında, Yırtık sevdalarını süpür, Bütün devrimlerin nazlıcan. Sarı saçlı adam gelmez artık, İnsanlık koynumda yılan. Kör kurşun canevimde gezinir, Ninnilerim yetim şimdi nazlıcan. Kınaya banık ümitlerim, Telli duvaklı gelin olmuş, Ağıtlar uğurlar albayrakla nazlıcan. Bir yanık türküyüm ben, Sol yanım hep acıyor, Yalnızlıgım içimde topallıyor. Kavruk başak ektigim ümitler, Sen gittin gideli toplanmıyor nazlıcan. Beyaz sayfalar karanlık kokulu, Otlarla bezenmiş. Suskunlugu asalet saydım, Kalemi kurşun bir şairim, Dillerim Lâl şimdi nazlıcan.

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    06.07.2011 - 19:34

    Hâkk suretidir âlem-i imkan ile adem,

    Bundan güzeli nerdeki, Cennet’te mi sandın?

    Her yer ne güzel menba-i hüsn, insan güzeli,

    Sen de bu cemali, huri gılmanda mı sandın?

    Her yerde, fakat ârifin kalbindedir Allah,

    Yoksa sen onu arz-ı semavatta mı sandın?

    Dünya diyerek geçme sakın, burdadır her şey,

    Mizan-ı sıratı mutlaka orda mı sandın?

    Cennet-ü duzah, gam vü sürur, zulm ile nur,

    Yaptıklarının gölgesi, hariçte mi sandın?

    Bilgin sana kıymet, talebin neyse, osun sen,

    İnsanlığı, sade yiyip içmede mi sandın?

    Halin ne ise, müşteri sen oldun o hale,

    Noksanı meğer adl-i ilahide mi sandın?

    Fikrim bu benim, virdim ise her lahzada ah,

    Sen ah-ı ateş suzumu beyhude mi sandın?

    Yeniler her ah ile Kenan ahd-i elesti,

    Ahım acaba, neffay-ı habide mi sandın?




    Kenan Rıfai


    Canan içimdedir, nitekim can içimdedir:...

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    07.03.2011 - 09:18

    Mutluluk Peşinde**

    eğer şu anda kalbime hükmeden
    bakışlarındaki huzursa,
    yanarım mutluluk peşinde
    heder olan onca yıllara..!

    Kemal Eyüboğlu(05.03.2011/ 00:59)

    Kemal Eyüboğlu

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    19.02.2011 - 10:00

    Gidersen

    gidersen,
    öncesinde hiç gelmemiş gibi
    geçer giderim bu diyardan sessiz sedasız
    en tatlı seherlerinde sabahların
    ve senden özge …

    gidersen,
    güvercin kalbimde açılır bir yara
    kapanmaz, kederlerin sonsuz sancısı
    ölmek gibidir sensizlik oysaki!
    anlamsız bir kavgada
    vurulmak gibidir
    sebepsiz
    ve kalleşçe,sırtından…

    gidersen,
    ifrit olur yokluğun.
    uykularım, kabuslarda boğulur
    ölür
    ölür
    dirilirim
    her sabah
    korkunç dehlizlerinden
    ve karanlık kuytuluklarından geçerek
    ve yıldırımlar saçarak, dört bir yana…

    gidersen,
    yelesine tutunduğum eşkin atların
    kamçılanmış bedenlerinden
    pıhtılanmış kanlar süzülür toprağa
    terli ve keskin
    ve köpüklü salyaları aka aka
    kişnemeler duyulur ansızın
    parçalanmış ağızlarından…

    gidersen,
    gürül-gürül akarsular ardından
    bakıp da, hayıflanmak gelmez içimden
    ve ağlayıp yasını tutarsam, namerdim!
    belalı başımı
    vura vura taşlara
    yiğitliğe gölge düşürmüş
    genç bir tabutun ardından…

    gidersen,
    bıraktığın gibi kalmaz,içimdeki yeryüzü
    kirlenir…

    2009/

    Alpaslan Akdağ

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    18.02.2011 - 18:21

    Yanarsın...

    ciğerleri söktüren hıçkırıklarla
    yasındasın
    yanarsın…

    ey karalar bürünmüş soylu kadın!
    anam!
    bacım!
    kefensiz gömülen civanına
    dolunayı andıran yüzünden
    ve misk kokulu teninden
    ıraktasın
    yanarsın…

    harlanmış
    ateştir
    ocakta
    kalbin
    yanarda, yanarsın…

    sırrını ifşa etmeden
    ve karnında -bir hazine varmış gibi- gezdirdiğin
    zamansız kırılmış, fidanına
    ağlayarak yanarsın…

    yanarsın,
    el bebek besleyip büyüttüğün
    ve ruhuna, ninniler nakışladığın
    ıpıssız gecelerin
    vefasızlığına yanarsın…

    gün aşırı kokladığın gülünün
    soldurulmasına baharsız
    ve hasretle sarılamamışlığına
    son bir kez olsun
    ebediyyen yanarsın…

    belki bir uçurum kenarı
    belki bir kuytuluk ta
    ve belki de;
    azgın suların apardığı cesetlere
    sararmış otlar cenneti
    sahipsiz mezarlara
    için için yanarsın…

    harlanmış
    ateştir
    ocakta
    kalbin
    yanarda, yanarsın…

    2008/

    Alpaslan Akdağ

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    18.02.2011 - 10:59

    Orağa Hasret Büyür Başaklar

    perdeler endamını kızıl güneşin
    salkım
    saçak
    bulutların
    sütbeyaz heybeti
    yangınlara su dökülmüş gibi
    bir mavi serinliği taşır
    yaprağı kamçılayan ılık esinti...

    ve başaklar orağa hasret büyürken
    usta,nasırlı eller
    umutla sarar
    aşkla
    tütünün kaçağından
    ve birden
    ince bir sızı
    dolanır damarlarda
    nemli,ıslak
    dürülür
    ciğerlerin defteri
    tek nefeste!

    ve sonra
    ekinler düşlenir
    altın sarısı başaklarda
    dolgun,bereketli
    ve meyvalar
    iri, olgun
    ve ocağa ateşler düşüren
    hayırsız evlat!
    beklenir,çat kapı
    beklenir
    kederleri dağıtan bir sabah ezanında
    kara gölgesi
    avlunun eşiğine
    düştü,
    düşecek...

    dünya döner,kavlince
    böyle buyrulmuş ol kitapta ferman
    ve devran döner
    oysa
    dönmez gidenler
    yazgısının
    ardına
    düşmüş
    gidenler...


    2006/

    Alpaslan Akdağ

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    05.01.2011 - 08:26

    Sevgilinin Yakınlığı

    Seni düşünüyorum, güneşin ışıkları denizden aksedince
    Seni düşünüyorum, ayın pırıltıları kaynaklara vurunca.
    Seni düşünüyorum, uzak bir yol üstünde tozlar havalanırken,
    Karanlık bir gecede, dar bir tahta köprüde bir yolcu ürperirken.
    Seni düşünüyorum, boğuk uğultularla orda yükselirken dalgalar.
    Kulak kesilmek için koruluktayım, sık sık her şeyin sustuğu anlar.
    Uzakta olsan bile ben senin yanındayım, sende yakınımdasın.
    Güneş batıyor, biraz sonra, beni ışıtacak yıldızlar ne olurdu burda
    Yanımda olsaydın

    GOETHE

    :))))))))))))))))

  • İbrahim Mutlu
    İbrahim Mutlu

    30.12.2010 - 20:09

    Yaşam ile ölüm arasında ince bir çizgi vardır. O çizgi kırılmaya görsün…

    Ömürden bir yıl daha geçti… Tıpkı ömrümüzden geçen sayısız günler, aylar, haftalar ve yıllar gibi… İnsan yaşamında geçen bir saniyeyi geri getirmek mümkün mü?

    Şöyle bir geçmişe baktığımızda neler yaşadık hayatımızda, neler gördük, neler öğrendik ve neler verdik insanlık, dostluk, arkadaşlık, paylaşımlar için… Kim bilir belki de koca bir hiç bunca ömre sığan yaşamın yanında…

    Yeni yılınızı en içten duygularla kutlar, bundan sonraki yaşamınızda; eşinizle, çocuklarınızla, dostlarınızla, sevdiklerinizle sağlıklı, mutluluk ve başarı dolu yıllar geçirmenizi dilerim…

    Sevgi ve saygımla…

    Bir Nefeslik Hayat

    Namlunun ucuna getirdim
    Bir atımlık kalan kurşunumu
    Son ana kadar direndim
    Son ana kadar bekledim
    Tüketmemek için hayli uğraştım
    Dayan dedi yüreğim
    Bitti dedi bedenim
    Direnmeye çalıştı ayaklarım
    Ama olmadı
    Son kurşunu harcadım
    Son kez aldığım
    Derin bir nefesti o
    Ve
    Son kez verdim
    Doğarken aldığım
    İlk nefesi…

    İbrahim MUTLU

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    03.12.2010 - 18:03

    KONUŞSAM SESSİZLİK SUSSAM AYRILIK (49562 Hit)

    resmin rehindir gurbetimde
    gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba
    ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin

    alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana
    sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına
    konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana...

    ve akşam, bir kez daha
    saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara
    “bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır”

    çekmiyorsun!

    akarsuları imrendiren yüzün de
    sabahçı kahveler de biliyor
    görüşmeyeli yorgunum
    yıkık kentler kanadı sevinçlerimle
    görüşmeyeli ya sen nasılsın
    adım, adresim durur mu defterinde?
    şimdi siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim
    beynimde iklimsiz papatyalar
    ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde

    sokakların gün batınca neden boşaldığını
    ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum
    konuşsam: sessizlik/gitsem: ayrılık

    sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne
    al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara
    gurbetini rehnetme özlemimde…

    YILMAZ ODABAŞI



    SENİ BİR TUFAN GİBİ SEVDİM (34111 Hit)

    (martılar gelmezdi ki sizin ordan
    martılar sizindi ey evlerinin önü deniz
    bizde ölen kartallardan, dağlardan size haber veririz
    bir bakımlık deniz, bir avuç imbat göndermediniz!)

    I
    seni bir çığlık gibi sevdim
    uzanıp sesimin avlularına sen de her sabah
    sabah... sevince bir sevgiyle gideriz
    sonra durur vitrinlerden çiçekleri seyrederiz
    puştluklar bizi seyreder,
    biz çiçekleri...
    II
    seni bir kar gibi sevdim
    üşüye üşüye eridim!

    bak, kentleri de, dağları da bozdular
    başka rüzgârlar giydirdiler kentlere
    dağlara başka tüfekler
    kalk,
    gidelim
    buralardan gidelim!
    III
    seni bir namlu gibi sevdim
    sen tetiklerimi ezberliyordun

    kıyametler koparken alnından bu kentin
    geceydi... ansızın seni bir tufan gibi sevdim
    bedenim alabora!

    YILMAZ ODABAŞI


    SEVİNCİ SAVRULMUŞ HALDAŞ GÖZLERİN (12744 Hit)

    gece eksilebilir, eksilmez tanıdık yüzüne susuzluğum
    doğrul sorgusuz, korkusuz gözlerinle konuş gel
    ben gözlerini tanırım senin…

    bu gece oturup seni özledim
    ay doğruldu
    su duruldu
    örttün mü perdesini penceremizin?

    şimdi yüreğime su taşıyan sesini sessizlik çaldı
    yüzünde gölgelenmiş bayat bir hüzünle
    senin sesin, hasretin
    ve gözlerin bana emanet kaldı…

    gözlerin… yıllanmış şarkılar kadar yalnız
    terli ve suskun akşamlar gibi yorgun
    gibi ürkekti senin.

    /şimdi parmaklıkların perdesi ışık
    sevgilim
    sevgilim
    sevinci savrulmuş haldaş gözlerin…/

    YILMAZ ODABAŞI

  • İbrahim Mutlu
    İbrahim Mutlu

    15.11.2010 - 19:35

    Can Dost...

    Kurban Bayramını kutlar, yaşamın boyunca, çocuklarınla, sevdiklerinle nice güzel bayramlar geçirmeni dilerim... Gönül bağında güller ve bülbüller... Güzel yanaklarında mutluluk gözyaşı eksik olmasın...

    Sevgiyle kalın...


    Yaşamak İçin Yaşamak

    Ben,
    Dostluk hırkasında ısınır,
    Aşk çorbasından içer,
    Sevgi köşkünde misafir olur,
    Sevda tahtında can oturturum…

    Ben,
    Sevgi yorganına sarılır,
    Gönül döşeğine uzanır,
    Aşk yastığına baş koyar,
    Yar koynunda kururum…

    Ben,
    Sevda satırlarına yazılır,
    Gönül sayfasında okunur,
    Aşk defterinde saklanır,
    Dost sarayında kul olurum…

    Ben,
    Gönül deryasında boğulsam da,
    Aşkın fırtınasında savrulsam da,
    Kara sevdanın hükmünde yok olsam da,
    Yine de ruhumda sevgi yaşar…

    Ben,
    Yar eşiğinde aşk dilenir,
    Sevda beşiğinde ninni dinler,
    Dost bahçesinde gül derer,
    Can kapısında can veririm…

    Ben bunları yaşamak için
    Yaşarım…


    İbrahim MUTLU

  • Şemsettin Ağar
    Şemsettin Ağar

    28.09.2010 - 10:53

    SENİ TANIMAK GÜZELDİ CAN BACIM. RABBİM GERÇEK DOSTLUKLARI KALBİNDE YAŞATAN VEFALI KARDEŞ YÜREĞİNE ZEVAL VERMESİN.

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    14.09.2010 - 15:24

    Hüzzam Kadın

    albatros kanatlarında saklıdır
    öykümün gizli bahçesi
    bir magdelena hüznü
    bir endülüs coşkusu
    uzar
    öykümün düğüm bölümünde

    ve bütün serimler
    çoğu zaman / çözümlerle sonuçlanmaz
    tüm kırılgan öykülerde
    bu böyle bilinsin

    * * *
    öykümde
    -ah mor öykümde-
    tütsü tüttüren
    kahkaha ağlayıp, hıçkırık gülen
    yaşlı bir kadın
    masallar anlatır bana manastırlarda her gece
    zamana yaslanmış
    bir yaşanmışlık damlar
    masalların avuçlarından
    düşleri dervişler
    çarmıhı azizler taşır
    meryemce kadının yaşlı gözlerinde…

    binbir gece sürer çocukluğum
    şehrazat azat olur her seher
    sinbad abad olmaz asla
    bağdad
    -ah bağdad, gül kurusu bağdad-
    yakarlar bağrını bir daha
    uzak doğulu bir yangınla…
    göz çukurlarında
    neronlar tepinir bağdad’ın…
    babil’in asma bahçelerinde
    hasan sabbahlar sabahlara kadar
    karışırlar sırlarına esrarın …
    hazzın uçurum çiçeklerini takıp kulaklarına
    derin zindanlarda nara atarlar
    haz ve söz akıp kaybolur
    cellatların nasırlı parmak uçlarında…
    yalancı cennetinde babil’in
    üzüm salkımlarına
    nice yüz bin yalan / yılan asılır
    inanç asılır, hallaç asılır…

    nesimî’den arta kalan
    ne kadar mısra varsa
    toplanır hepsi hazarda
    kaknüsler, Ankalar, simurglar susar
    mülke nizam gelmez
    ben bir şeb-i yeldada
    karanlığa saplayarak ruhumu
    atardamarımdan akar,
    kaçarım…


    uzun gece yürüyüşlerinde
    alnıma baykuşlar konar
    musallalar kurulur şahdamarımda
    bahara ait ne varsa içimde
    hepsi bit pazarına nazır bir çöplükte
    yem olur kuduz köpeklerine çağın…


    damıtılmış irin içerken
    kan kokulu kadehlerde
    güneşin içinden
    çıkagelir ellerindeki leylaklarla bir kadın…
    saçları ruzigâr
    gözleri pınar
    elleri kar
    ruhu nevakâr
    hüzzam kadın tutar avuçlarımdan…

    başım döner
    tüm ışıklar söner
    şehnaz bir işvedir
    beni esrik düşlere salan
    ayaklar/ım kırılır
    kurur dudaklar/ım
    kızıl bir iklim
    beyaz bir gelincik
    yalın bir gülücük oluverir her yan…

    hüzzam kadın / uzak
    bir gülüşle
    eksiltili bir gelişle öldürür ses tellerimi
    “eylül! ” derim, “gül! ” derim
    “susma, konuş! ” derim
    sonra suskunluğun sarışın usturasıyla
    bulvarlarda ölürüm…

    eksik bir öpüşle
    dönüp gider hüzzam kadın,
    bir söz kazıverir / yalnız
    kirpiklerimin anıttepesine
    “bir elmanın aynı yarısıydık
    oysa tamamlanması için
    bir elmanın
    öbür yarısı olmalıydık”

    bir iç savaş ülkesinde
    yaşamın coşkuyla devam ettiğini söyler
    marka bağımlısı anarşist gençler
    oysa bilmezler ki;
    gidince hüzzam kadın
    ceset yaşar / ruh ölür

    * * *

    ben her gün
    bir albatros kanadında okurum öykümü
    bir kundak ve bir kefen
    bembeyaz öykümün nesnesi
    ve şöyle yazılır mezar taşıma sözlerim:
    “sabah doğar / akşam ölürüm! ”

    Necdet Karasevda

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    12.09.2010 - 10:33

    ZÜLEYHANIN GENÇLİĞİNİ GERİ İSTEYİŞİ
    Gençliği ve güzelliği kendisini terk ederken bir acı indi Züleyhanın kalbine.Son bir çığlık gerisin geri dönmek istedi.Kadın olanın ilk ölümünü kabullenmesi kolay değildi.Rabbinden mucize diledi.Rabbim dedi bana gençliğimi bana güzelliğimi geri ver
    Endam aynalarıyla bölündüğünde yollarım yarım aynalar tutulduğunda yüzüme dökülen o sınırsız ışığı geri ver
    Geri ver parlak inci tenimi hilal kavsi kaşlarımı bir ceylanın gözlerinden müstear eşinden başkasına dikilemeyecek gece rengi gözlerimi
    Bir meyvenin tazeleğini içmiş ağzımı inci dişlerimi Yanağımda tek gerdanımda çifte benimi
    Kınalı topuğumu örten simsiyah saçlarımın gecesini Hindistanın aysız geceleri kadar kara ve büyülü bir büyücünün tezgahındaki misk ve amber karışımları kadar güzel kokulu sırma kadar parlak ve bir yılan kadar kavrayıcı saçlarımın hazinesini Geri ver Rabbim gençliğimi güzelliğimi
    Ak göğsümü ince belimi Rabbim dedi Züleyha bana endamımı ver geri Rüzgar estiğinde boynu bükülen gül dalı yıldızlara baş çeken servi ağacı suya eğilen söğüt dalı kıl yeniden beni.
    Rabbim dedi Züleyha mucizedir bunu istemek bilirim.Ama mucizen doldurmuş değil mi dört bir yanımı?
    Göklerinden kayan bulutlarında mucize var sabit gibi görünüp de yürüyüp duran dağların yatağını doldurup da taşmayan deniz
    Direksiz duran çembersiz dönen gökkubbe
    Saydam küreler üzerinde birbirine çarpmadan ve harikulade bir nizam içre dönüp duran seyyarelerin mucize
    Rabbim dedi Züleyha gökte asılı duran hilalin mucize doğan ay batan ay mucize
    Her seher vaktinde ağarması günün her gurup vaktinde dökülmesi geceye.
    Kemale çıkması güneşin zeale akması her gün her sabah doğması batması her akşam.
    Nilin mevsimine göre taşması ve yüzyıllardır denize doğru akması mucize değil mi? Bana mucizeni ver Bana gençliğimi bana güzelliğimi geri ver
    Mısır ülkesine yağıp duran şu yağmurlar her bir yağmur damlasının çölün susuz göğsüne inmesi ve oradan bir daha göklere yükselmesi mucize değil mi?
    Nefes alışım mucize yaradılışım mucize bir kan damlasından var edilişim
    Ölecek olduğum mucize mucize bir daha dirilecek olduğum
    Ölüm mucize öğrendim ölümlüymüşüm
    Tekrar doğmamı sağla aşk mucize öğrendim ölümsüzmüşüm.
    Bana gençliğimi bana güzelliğimi geri ver
    Mucizeyse istediğim isteyebildiğim mucize Rabbim bana mucizeni ver
    Mucize değil mi Rabbim şu kalbimdeki?
    Rabbim sana görmeden iman edişim mucize değil mi?
    Züleyha saatlerce böyle dua etti.
    Ağladı. Kalbi yandı Rabbine inancı gibi duasında da samimiydi Üstelik hiçbir dua cevapsız kalmazdı Ama Züleyha’nın duası Rabbi katında kabul bulmadı
    Çünkü onun duası sevk edildiği yolculuğun mutabıkı olan bir dua değildi Güzelliğini sureti olarak geri istiyordu

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    11.09.2010 - 23:21

    Buluttan düşen bir damla yağmur

    Denizi görünce kendinden utanır



    Damla, gözünden akıtarak yaşlar

    Kendi kendine konuşmaya başlar:



    -Şu denizin yanında ben de neyim sanki

    O kadar büyük ki, ben hiçbir şeyim inan ki…



    Midyenin biri damlanın bu haline acır

    Sevip okşayarak, onu koynuna alır

    Damlaya şöyle der:



    -Kendini hor görme

    Hayatı zor görme

    Büyük de, küçük de

    Birbirinin kardeşidir

    Bütün bunlar yaratanın işidir

    Her şey O'ndan gelmiştir

    Yine ona dönecektir



    Hiç üzülme

    Biliyor musun sende,

    Ne yetenekler gizlidir?



    Böylece birlikte yıllar geçti

    Herkes kendi yolunu seçti

    İkisi de yarışta birinci oldu

    Saf yağmur damlası sonunda

    Dünyada eşsiz bir inci oldu

    Sadi



    YUSUF OLMAK

    Yusuf olmak zor çok zor…

    Yusuf’san önce sevmekle başlayacaksın çileye…

    Öyle bir seveceksin ki; şüphe olmayacak içinde. Öyle saf, öyle temiz olacak işte.

    En yakınların kesecek başını… En yakınların itecek seni karanlıklara…

    En yakınların yakacak her zerreni. Ve sen güzel görecek, güzel bakacaksın her şeye…

    Dedim ya; Yusuf olmak zor çok zor Bu dünya perdesinde Yusuf olmayı seçtiysen, önce dar kapılardan geçeceksin…

    Dört duvara dokunacaksın, her köşe başında bir kuyu olacak sen girecek – sen çıkacaksın.

    Her çıkış bir başlangıç, her düşüş bir devrin bitişi olacak. Ve O’ndan başka kimseyi imdada çağırmayacaksın.

    Zindanların yakın edecek bütün yaratılmışı… Dağlar yoldaşın, taşlar arkadaşın, kuyular sırdaşın olacak. Ö

    nce sıla yakacak içini… Sonra adı hasret olan tüm özlemler gelecek peşinden… Sabırla başlayacak dünya sürgünün.

    Yusuf olmak zor çok zor…“Nurunda hoş, narında” diyeceksin. Tüm ateşleri gül diye tutacaksın.

    Kor önce avucunu, sonra yüreğini yakacak, susacak susacaksın “ Ah” demeyi bile çok göreceksin diline.

    Şikâyet kapılara gelip gelip gidecek eski yerine.. Sevmenin ne zor olduğunu elbet anlayacaksın.

    Yusuf olmak zor çok zor… Köle olup önce pazarlarda satılacaksın… Saraylara ayağında kelepçeyle gireceksin.

    Toprak değecek tenine, rüzgâr savuracak tanelerini gözlerine Kimse inanmazken sana, yitirmeyeceksin hiç ümidi.

    Hamken yanacak, yandıkça pişeceksin, “Elhamdülillah” kemerini kuşanacaksın, Çileden geçmeden gidilmez hiçbir yere..

    Çekecek çekecek hep pişeceksin… İmtihanı öyle kolay olmayacak aşk yolunun Her adımda bir kez daha bileneceksin.

    Yusuf olmak zor çok zor… Her yanışında anlayacak; Yusuf olmak zor diyeceksin.

    Sonra aşkın ne zehir olduğunu tadacaksın, Kılıçtan keskinliğini, nankörlüğünü, acizliğini Yolun zindanlara düşecek, edep perdesinin ardında bekleyeceksin.

    Beyaza değen siyah temizlenene kadar sürecek bekleyişin. Öyle kolay olmayacak siyahtan arınmak,

    Yani seneler sürecek bekleyişin. Kapılara asılacak Yusuf gömleğin, Bakıp bakıp, eğeceksin başını Ama mahcubiyetten değil, yine edepten olacak sakınışın. Ne zamanki sebepler kapısını kapatıp tümden,

    Dönünce yüzünü Rahmana bir haber gelecek gaybtan: “Yusuf tertemizdir günahtan” Sultanlığın yolu zindandan geçecek bileceksin…

    Dedim ya; Yusuf olmak zor çok zor..

    Yusufken sultan olmakta zor Hele Yusuf’un Yakup’u olmak, işte o hepsinden zor…


    Nefsin elinden kaçarken yırtılmaktır AŞK… Ve tadını en iyi Yusuf’un gömleği bilir….



    ALINTI

  • Merhaba sizi kurucusu bulunduğum ŞAİRLER DÜNYASI adlı gurubuma davet ediyorum gelirseniz çok sevinirim katılırsanız onur verirsiniz güzel paylaşımlarda buluşmak
    dileğiyle.Sevgilerimle

    Not:
    Bu linki girerekte ulaşabilirsiniz
    http://gruplar.antoloji.com/sairler-dunyasi/

    ***********************************************************
    Ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutlar sağlık mutluluk huzur içinde her gününüz bayram tadında geçsİn Allah hayırlı nice huzurlu, bereketli bayramlar nasip etsin. Bir bayram gülüşü savur göklere, eski zamanlara gülücükler getirsin öyle samimi olsun ki gözyaşlarını bile tebessüme çevirsin. Bayramınız kutlu olsun!

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    15.08.2010 - 17:19

    'Ayna'

    Ayna içinde yaşar insan,
    biri ondan sonra aynaya baxana qeder.
    Men ölsem,sen inanma,
    xebersiz yaşaram,
    sevgilim,gözlerinde
    Son defe men baxdığım aynada
    Sen gözlerine baxana qeder.

    Rza Rzayev

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    11.08.2010 - 15:55

    Güller Diyarının Kan Kırmızısı Gülüne Adanmıştır&&&
    Gökyüzün vardı senin bulutlarına sevda yağmurları yüklediğin.Her mevsim yüreğimi coşturan bir ezgi misali yıkardın içimi.Her damla alıp götürürdü yüreğimde hüzne dair her ne varsa.Her mevsim yeniden doğardım seninle.Işıkların şehrinde beni yalnız bırakmayan sadece sendin.İçimde umuda dair her ne varsa senin eserindi.Uzak diyarlardan bana gülümserdin güneşe yansıttığın visalinle.Ve güneşe bakınca kaybolurdu yüreğimdeki tüm gölgeler.Bir şarkımız vardı seninle bilmem hatırlarmısın. Hani serseri akşamlarda rüzgarlara ezberlettiğimiz şarkı.Her gece birbirimize mırıldanırdık rüzgarların eşliğinde.İşte o şarkımız hiç bitmeyecek dilimiz susup yüreğimiz konuştukça.Gecelerin buğusunda bir sevda bestesi olup esecek rüzgarlarımız.Güller söyleyecek ölümsüz şarkımızı.Hani üzerine sevda tomurcukları devşirdiğimiz kırmızı güller.Yüreğimize bir tutam gül kokusu serpiştirirdik hicran gecelerinde.Ve güller her mevsim sevda kokuları yayardı yüreğimizin yaldızlı bahçelerine.Her mevsim yeniden sevdalanırdık birbirimize gül kurusu akşamların huzurunda.Bir mahkumduk ikimizde güllere vurgun yaşayan.Ama bir gün güller kanayıp yollara dökülmüştü hüzün mevsiminde.Mevsimin adı hüzündü.Çünkü hüzün senden ayrılmak demekti.Yağmurlar yağmıyor sen olmayınca.Rüzgarlar sanki uzak diyarlara göçmüşte bir daha esmeyecekler gibi.Şarkımızı bestelemiyorlar sen olmayınca.Güneş gölgelerde hapsolmuş gibi kaybolup gitti.Bu ayrılık geçici biliyorum.Ama ben hüzün mevsimi olsun istiyorum sensiz geçen her anın adı.Mutluluğun adı acı olsun istiyorum yokluğunda.Gözlerimden kanlı yaşlar aksın istiyorum seni görmeden açılıp kapandıklarında.Son sabahımızda yüreğimizin penceresinden bakmıştık hayata hatırlıyormusun. Ben şimdi hep o pencerenin önündeyim.Gözlerim sadece gözlerinin bıraktığı yere baksın istiyorum.Yağmurların serpildiği zifiri karanlık gecelerde buğulu camlara yazıyorum ismini yağmur damlalarına karışıp kırmızı güllerin üzerine düşsün diye.Kan kırmızı bir gül açtı penceremizin altında her seher vakti hasretinle suladığım.Ve şimdi sevdaların yalnızlık bahçesinde bir gül var seni bekleyen.Gelde dönsün zaman en güzel mevsime. Gül mevsimine...

    Alıntı

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    05.08.2010 - 12:47

    sevdama yarınlarıma-Ümmüşen Sezenler Olmuş Sözleri


    Seni yerlerde göklerde bulamazlarken,


    bende gizli olduğunu sezenler olmuş.


    Dumlu dumluymuşsun yüreğimde,


    kımıl kımılmışsın bileklerimde...



    Domur domur ter ışıl ışıl fer


    Ellerimde gözbebeğimde..



    Aramızda dağlar yollar yıllar var iken,


    Beni sana sımsıkı sarılı görenler olmuş...


    Sargın yaprakmışım dallarına,


    yangın toprakmışım yağmurlarına.



    Türkü olmuşsun, umudummuşsun


    sevdama yarınlarıma...

  • Nazlı Akın
    Nazlı Akın

    03.08.2010 - 22:11

    Gizemli Bakışların Yüzsüz Yalancısı



    Sen... sen hep benimdin hani gizemli bakışların yüzsüz yalancısı,yoksun beden donuk ruhum yorgun.Beni bana bırakıp kaçarken korkaklığından dönüpte ardına bakmayan sen,anladımki senin gibileri yürek taşımazmış, hakettiklerınden fazla değeri bilemez ayaklarını bir paspasa sürer gibi sürüp giderlermiş.
    Sen eyy... gönlüme zühre yıldızı doğuran sefil yaratık ne çok büyütmüş erişilmez yapmışım bende seni,boşuna heba etmiş boşuna umutlar doğurmuşum sana dair.İliklerime değin kurudum haberin var mı? Sen sahte sözlerin konuşan bülbülü,rüzgarın estiği gibi her yöne gönlünü esirip dün beni yaşayıp yarın bir başka kollarda aşk çalan kalp hırsızı,ebruli umutlarımı geriye verebilir misin?
    Ödeyebilir misin bana olan borcunu? Azda olsa bırak sahte gülüşünü çıkar maskeni,görünmeyen yüzünü göster etrafa, kime kucak açtıığını görsün şu an yüreğinde demir attığın.Ne çok can yakmıştır namertliğin kimbilir ne çok ah almışssındır,vicdanın rahatmı söyler mısın? Yok mu yüreğinde azıcıkta olsa bir sızı? Afedersin unuttum sende yürek yoktu ya sızlamaz elbet.Sana hep bu şekilde seslenecek arsız yüreğim.
    Kıymet bilmeyene denk düşe kuru çölde suya hasret olasın,ferhat gibi dağları yol ede kollarından olasın,kerem gibi yana zülfüne berdar olasın, ciğerinden derde tutula dermanını benden bilesin,beni yaktığın gibi sende yana her gününe kanlı yaşlar dökerek gözlerinden olasın.
    Ömrün uzun ola acılar içinde kıvrana ölüme hasret kalasın, sevenlerin olmaya sevgiye muhtaç olasın,el açıp tek bir dua etmeye dilin dönmeye imansız kalasın.Gireceğin kapılar darala eşiğinden adım atamayasın.
    Ben sensizliğin acısını yüreğime akıtarak kanlı gözyaşlarımla beslendim, damlaları ummana döndü, sende gözyaşlarımdan oluşan ummanlarda boğulasın,beni affet diiyecek takatin kalmaya zalimler pususuna yenik düşesin.
    Murada ereceğin gün ecelin başucunda nöbetler tuta muratsız gidesin.
    Sen... Sen gizemli bakışların yüzsüz yalancısı,sen sahte düşlerin bekçisi, sen yalancılar ordusunun korkak şövalyesi,yüreğin şen zaferin kutlu olsun.

    Nazlı Akın

Toplam 96 mesaj bulundu