Bundan tam 15 yıl önce, 12 Eylül 1980 günü, oligarşinin askeri darbesi gerçekleşmişti. Ve yıllar süren bir terör dönemi böylece başlamıştı.
Bu öylesine bir terör dönemiydi ki, üç milyonu aşkın kişi gözaltına alınmış, sorgulanmış, işkence görmüştür. Aynı dönem içersinde 650 bin kişi tutuklanmış, değişik sürelerle cezaevlerinde tutsak edilmişlerdir. Yetmişe yakın idam cezası infaz edilmiş ve yüzlerce kişi işkencelerde, operasyonlarda katledilmiştir. Kitlesel tutuklamalar birbirini izlemiş, askeri yönetimin onaylamadığı her türlü politik ilişki ve düşünce, en acımasızca ezilmeye çalışılmıştır. Sözcüğün tam anmamıyla, kadro pasifikasyonu kitle pasifikasyonuyla bütünleştirilmiş ve en geniş ölçekte depolitizasyona, yani kitlelerin politikadan uzaklaştırılmasına yönelinmiştir.
İşte bu toplumsal güvensizlik, çürümüşlük, yozlaşma, bir yandan tüketime yönelik us dışı yaşam istemleriyle hertürlü ahlaki değerlerin etkisizleşmesine neden olurken, diğer yandan lümpen-arabesk kültürün yaygınlaşmasına neden olmuştur.
12 Eylül faşist cuntasının, tüm ilerici, demokrat, yurtsever ve devrimci unsurları, neredeyse yaşama ve çalışma koşullarının dışına itmesi, oligarşinin 'adam satın alma' politikaları için gerekli zemini oluşturmuş ve tüm sürece damgasını vuran sonuçlar yaratmıştır.
İlkin, bireysel düzeydeki öğretim üyelerinden, devlet memurlarına kadar pekçok 'yasaklı'nın 'özel sektörde' iş verilmesi gündeme gelmiştir. Üniversitelerden atılan ya da ayrılmak durumunda bırakılan profesörlerin, zaman içersinde birer 'holding profesörü' haline dönüştürülmeleri; TRT'den Orman Bakanlığına, oradan da reklam şirketlerine yönelen 'reklam yönetmenleri' olmaları; okullarından atılan öğretmenlerin, önce 'özel dershane' öğretmenliğine, daha sonra 'özel okul' öğretmenliğine geçişleri; hiçbir yerde iş verilmeyen, sadece 'tencere-tava pazarlamacılığı' yapabilen eski devrimci unsurların, kitap pazarlama şirketlerinden sigorta şirketlerine geçişleri tüm dönemin en önemli olguları olmuştur. Tüm toplumsal gelişmelerde etkili olabilecek kesimlerin, böylesine bozulmaları, çürümeleri ve satın alınmaları, aynı zamanda kendisine çıkış yolu arayan toplumun, kendisine göre en ileri konumdaki insanlara karşı bütünsel bir güvensizliğine neden olmuşlardır.
Devrimcilerin, daha tam deyişle, devrim mücadelesini sürdüren devrimcilerin karşısındaki en büyük engel, işte bu dönüşüm ve satın almalar olmuştur. Maddi olarak en zor koşullar altında sürdürülen bir devrimci mücadele ortamı ile, daralmış kitle ilişkileri alanı, bu olguyla birleşerek, devrimcilerin kitlelerin çıkış yolu olmasını engellemiştir.
İşte aradan geçen 15 yıla rağmen, tüm toplumu, her yönden etkileyen bir süreç bitmemiştir. Bu sürecin bitişi, aynı zamanda devrimci mücadelenin yükselişi demek olacaktır. Devrimci mücadelenin yükselişi, aynı zamanda halk kitlelerinin yarınlara duyacakları güvenle bütünleşecektir. Böyle bir süreç, tüm toplumun, tüm zamanların pisliklerinden arınması için gerekli temeli, yani devrimi yaratacaktır. Bu hedefin gerçekliği, aynı zamanda, devrimcilerin, yaşanılan 15 yıllık süreçteki, her türlü çürümüşlükle, yozlaşma ile, bozulma ile, kültürsüzleşme ile hesaplaşmalarını gerekli kılmaktadır. Bu hesaplaşma için zaman çoktan gelmiştir. Devrimciler için yapılacak tek şey, bu hesabın tümüyle görülmesi için kendi koşullarını hazırlamaları ve hesabı görmeleridir.
Eserleri:
Sakıncalı Piyade, Suçlular ve Güçlüler, Mobilya Dosyası, Bir Pulsuz Dilekçe, Büyüklerimiz, Çıkmaz Sokak, Tüfek İcad Oldu, Silah Kaçakçılığı ve Terör, Liberal Çiftlik, 12 Eylül Adaleti, Terörsüz Özgürlük, Rabıta, Söz Meclisten İçeri, Papa-Mafya-Ağca, Devrimci ve Demokrat, Sosyalizm ve Bağımsızlık, İnkılap Mektupları, Kürt Dosyası.
Aşk ikidir sevgi bir; Aşk yalan,sevgi gerçektir. Aşk sudur,sevgi susuzluk. Bu yüzden sevgi hasrettir, Özlemektir,beklemektir. Asıl maharet: Susuzken suyu içmek değil Karşısına geçip se ...
karne notları
26.06.2006 - 10:36çocukların beyinlerini yorma dönemi
tenha
26.06.2006 - 10:20sessiz,sakin
ünlü birine aşık olmak
26.06.2006 - 10:17ünlü birine niye aşık olayım ki? onlar bana aşık olsun.
göz
22.06.2006 - 09:39Göz duyusu; ışık, şekil, renk, hareket ve derinlik gibi çok çeşitli özelliklerin toplamından oluşur.
eski sevgili ile karşılaşmak
21.06.2006 - 15:00o anda heyecan basar.kalbin yerinde fırladımı diye kalbini bir yoklarsın
Çirkin
21.06.2006 - 09:39çirkinlik kişinin bakış açısına göre değişir.....
Dangerous Minds / sakıncalı düşünceler
21.06.2006 - 09:31sözlüğe yazılmaması gereken konular
yürümek
21.06.2006 - 09:28zayıflama amaçlı yapılan eylem
kepek
21.06.2006 - 09:25koyu renk kıyafetin üstünde ben burdayım diye bangır bangır kendini göstermesi
logaritmik fonksiyonlar
21.06.2006 - 09:21ilgimi çekmeyen konu.))))
nötron
21.06.2006 - 09:20nötron ve proton sayılarının toplamı, bize Kütle Numarasını verir. Nötron ve proton kütleleri, birbirine oldukça yakındır.
hatırlatmak
21.06.2006 - 09:14Geçmişi unutanlara hatırlatma eylemi
Turizm
21.06.2006 - 08:51yazın turistlerin gelip ülkemize dövize bırakması
martı sesi
21.06.2006 - 08:44deniz kokusu,dalgaların sahile çarpması ve martıların çıkartıkları güzel seslerin bir arada birleştiği eylemdir.
eline duvar çarpması
20.06.2006 - 15:50duvara bişey oldumu acaba?
formula1
20.06.2006 - 10:13erkeklerin favorisi olan yarış.kendi fikrimce
cumhuriyet gazetesi
20.06.2006 - 10:06adını devam etmesini ve gündemde sürekliliği olan gazete
gerçek sevgi
19.06.2006 - 12:54gerçek sevgi kişiye göre değişir.
boş zamanlarında kitap okumak!
12.06.2006 - 13:28Boş zamanlarını kitap okumakla değerlendirmek için yapılan eylemdir.
12 eylül
10.06.2006 - 09:51Bundan tam 15 yıl önce, 12 Eylül 1980 günü, oligarşinin askeri darbesi gerçekleşmişti. Ve yıllar süren bir terör dönemi böylece başlamıştı.
Bu öylesine bir terör dönemiydi ki, üç milyonu aşkın kişi gözaltına alınmış, sorgulanmış, işkence görmüştür. Aynı dönem içersinde 650 bin kişi tutuklanmış, değişik sürelerle cezaevlerinde tutsak edilmişlerdir. Yetmişe yakın idam cezası infaz edilmiş ve yüzlerce kişi işkencelerde, operasyonlarda katledilmiştir. Kitlesel tutuklamalar birbirini izlemiş, askeri yönetimin onaylamadığı her türlü politik ilişki ve düşünce, en acımasızca ezilmeye çalışılmıştır. Sözcüğün tam anmamıyla, kadro pasifikasyonu kitle pasifikasyonuyla bütünleştirilmiş ve en geniş ölçekte depolitizasyona, yani kitlelerin politikadan uzaklaştırılmasına yönelinmiştir.
İşte bu toplumsal güvensizlik, çürümüşlük, yozlaşma, bir yandan tüketime yönelik us dışı yaşam istemleriyle hertürlü ahlaki değerlerin etkisizleşmesine neden olurken, diğer yandan lümpen-arabesk kültürün yaygınlaşmasına neden olmuştur.
12 Eylül faşist cuntasının, tüm ilerici, demokrat, yurtsever ve devrimci unsurları, neredeyse yaşama ve çalışma koşullarının dışına itmesi, oligarşinin 'adam satın alma' politikaları için gerekli zemini oluşturmuş ve tüm sürece damgasını vuran sonuçlar yaratmıştır.
İlkin, bireysel düzeydeki öğretim üyelerinden, devlet memurlarına kadar pekçok 'yasaklı'nın 'özel sektörde' iş verilmesi gündeme gelmiştir. Üniversitelerden atılan ya da ayrılmak durumunda bırakılan profesörlerin, zaman içersinde birer 'holding profesörü' haline dönüştürülmeleri; TRT'den Orman Bakanlığına, oradan da reklam şirketlerine yönelen 'reklam yönetmenleri' olmaları; okullarından atılan öğretmenlerin, önce 'özel dershane' öğretmenliğine, daha sonra 'özel okul' öğretmenliğine geçişleri; hiçbir yerde iş verilmeyen, sadece 'tencere-tava pazarlamacılığı' yapabilen eski devrimci unsurların, kitap pazarlama şirketlerinden sigorta şirketlerine geçişleri tüm dönemin en önemli olguları olmuştur. Tüm toplumsal gelişmelerde etkili olabilecek kesimlerin, böylesine bozulmaları, çürümeleri ve satın alınmaları, aynı zamanda kendisine çıkış yolu arayan toplumun, kendisine göre en ileri konumdaki insanlara karşı bütünsel bir güvensizliğine neden olmuşlardır.
Devrimcilerin, daha tam deyişle, devrim mücadelesini sürdüren devrimcilerin karşısındaki en büyük engel, işte bu dönüşüm ve satın almalar olmuştur. Maddi olarak en zor koşullar altında sürdürülen bir devrimci mücadele ortamı ile, daralmış kitle ilişkileri alanı, bu olguyla birleşerek, devrimcilerin kitlelerin çıkış yolu olmasını engellemiştir.
İşte aradan geçen 15 yıla rağmen, tüm toplumu, her yönden etkileyen bir süreç bitmemiştir. Bu sürecin bitişi, aynı zamanda devrimci mücadelenin yükselişi demek olacaktır. Devrimci mücadelenin yükselişi, aynı zamanda halk kitlelerinin yarınlara duyacakları güvenle bütünleşecektir. Böyle bir süreç, tüm toplumun, tüm zamanların pisliklerinden arınması için gerekli temeli, yani devrimi yaratacaktır. Bu hedefin gerçekliği, aynı zamanda, devrimcilerin, yaşanılan 15 yıllık süreçteki, her türlü çürümüşlükle, yozlaşma ile, bozulma ile, kültürsüzleşme ile hesaplaşmalarını gerekli kılmaktadır. Bu hesaplaşma için zaman çoktan gelmiştir. Devrimciler için yapılacak tek şey, bu hesabın tümüyle görülmesi için kendi koşullarını hazırlamaları ve hesabı görmeleridir.
uğur mumcu
09.06.2006 - 17:45uğur mumcunun kitap serisini alıpta bir türlü okumamak
uğur mumcu
09.06.2006 - 17:43Eserleri:
Sakıncalı Piyade, Suçlular ve Güçlüler, Mobilya Dosyası, Bir Pulsuz Dilekçe, Büyüklerimiz, Çıkmaz Sokak, Tüfek İcad Oldu, Silah Kaçakçılığı ve Terör, Liberal Çiftlik, 12 Eylül Adaleti, Terörsüz Özgürlük, Rabıta, Söz Meclisten İçeri, Papa-Mafya-Ağca, Devrimci ve Demokrat, Sosyalizm ve Bağımsızlık, İnkılap Mektupları, Kürt Dosyası.
Nezaket
09.06.2006 - 17:38Görgü ve ahlak kurallarını içeren kelimedir.
Mazlum Çimen
09.06.2006 - 14:14Gittin Gideli Söz
Seslendiren: Mazlum Çimen
Öyle ağırım ki kendime
Sen benden gittin gideli
Terim küs olmuş tenime
Sen benden gittin gideli
Öyle bıkmışım ki kendimden
Kurudum düştüm dalımdan
Sanki ruhum çıktı canımdan
Sen benden gittin gideli
Bir cefam var idi bin oldu
Aktı gözüm yaşı sel oldu
Yaz baharım döndü kış oldu
Sen benden gittin gideli
Toplam 471 mesaj bulundu