Çevremizdeki nesnelere bakıp nedenlerin işleyişini düşündüğümüzde, tek bir örnekte asla herhangi bir güç ya da zorunlu bağlantı, sebebi sonuca bağlayan ve birini diğerinin şaşmaz neticesi kılan bir nitelik keşfetmeyiz. Tek bulabildiğimiz birinin gerçekten de diğerini takip ettiğidir. Bir bilardo topunun itkisine diğer topun hareketi eşlik eder. Dışadönük duyulara gözüken tam olarak budur. Zihin bu nesnelerin ardışıklığına hiçbir duygu ya da içedönük izlenim hissetmez. Dolayısıyla neden-etkinin hiçbir tikel, tikel örneğin güç ya da zorunlu bağlantı fikrini akla getirebilecek bir şey yoktur. Evrenin sahneleri sürekli değişir ve bir nesne kesintisiz bir ardışıklık içinde diğerini takip eder. Fakat tüm makineyi harekete geçiren kuvvetin gücü bizden tümüyle gizlenir ve kendini bedenin duyulabilir niteliklerinden hiçbirinde keşfetmez. Aslında ısının her zaman aleve eşlik ettiğini biliyoruz ama aralarındaki bağlantının ne olduğunu tahmin ya da tahayyül edecek durumda değiliz. (David Hume- İnsanın anlama yetisi üzerine bir soruşturma s.62)
Olağan durumlarda neden ve nedeni olduğu düşünülen şeylerin bir arada bulunması ve ikisinin aynı şeyde birleşmesi bize göre zorunlu değildir. Tersine ne birincisi ikincisinin aynıdır, ne de tersidir. Bunlardan birinin kanıtlanması diğerinin kanıtlanmış olduğunu ya da birinin yadsınması da diğerinin yadsınmış olmasını gerektirmez. Dolayısı ile bunlardan birinin varlığı diğerini zorunlu kılmadığı gibi, birinin yokluğu da diğerinin yokluğunu zorunlu kılmaz. Örneğin suya kanma ve su içme, doyma ve yeme, yanma ve ateşle yüz yüze gelme, aydınlık ve güneşin doğması, ölüm ve boğazlanma, iyileşme ve ilaç içme, ishal olma ve müshil kullanmadan tutun da tıpta, yıldız biliminde ve diğer mesleklerde (Neden ve sonuç olarak) birlikte bulunduğu gözlemlenen şeylerin durumu böyledir. (İbn Rüşt- Tehafütül tehafüt s.461)
İnsanlara hayatınızdaki tatlı gelişmeleri, yaşadığınız sürprizleri, acıları ve eğlenceleri, gelecek planlarınızı ve projelerinizi anlatıp da zaman harcamayın. Zaman en kıymetli hazinenizdir. İnsanların bir çoğu bunu umursamayacak, anlattıklarınızı dinlemeyecek, kalanı da içten içe başarısız olmanızı isteyecektir.
Hayatına giren çıkanları çok dert edinenler, kendi zihinlerinin gücüne odaklanamazlar. İnsanların gelip geçici, zihnin ise daima orada içinizde olduğunu unutmayın. Bütünleşecekse insan, kesinlikle kendi zihniyle bütünleşmeli!
Ne yaparsanız kendinizi gerçekleştirmek için yapın, ne üretirseniz kendinize olan saygınız için üretin. İçinizdeki enerjiyi etrafa saçın özünüz gereği. Kemiğe ulaşmak için yapmayın eylemlerinizi sirk canlıları gibi!
Narsist insan sigara gibidir. Ondan kurtulmak istersin, onun yaramaz hatta zararlı olduğunu bilirsin de yine de onunla kalmak, onunla olmak için kendi kendine telkinde bulunur, sayısız gerekçe üretirsin.
‘’İyi bir retorikçi, sık sık kendisiyle başbaşa kalmalı ve kendi argümanlarını çürütme antrenmanı yapmalıdır.’’ demiş Cicero. Bu eksiklik felsefeden uzak kalmış insanların tartışma kültürüne büyük darbe vurmaktadır.
Şunu keşfetti Tolstoy: (Hiç kuşkusuz, kendisi de bilemedi keşfini) Yaşamı, çok hoşa gidecek bir biçimde, tastamam, biz insanoğullarının zaman duygusuna denk düşecek biçimde canlandırmanın yöntemini... Saati sayısız okurlarının saatiyle aynı giden, bildiğim tek yazar odur."
Bir kitabın kısa sürede yazılması nasıl ki o kitabı kötü yapmıyor ise, çok uzun bir sürede yazılması da kitabı iyi yapmaya yetmez. Unutmamak gerekir ki Stendhal, Parma Manastırı gibi bir şaheseri sadece yedi haftada yazmıştı.
Stendhal, 1935 yılında kuzeni Romain Colomb'a yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Benim gerçek işim, tavan arasında roman yazmak. Birtakım saçmalıklar yazmayı, 800 frank değerindeki işlemeli bir pelerin giymeye yeğliyorum." O sırada, İtalya'da Fransız Konsolosu'ydu; görevinden ve İtalya'daki yaşayışından bıkmıştı; Rue de Richelieu'deki küçük dairesinde, paranın kıt, ama sanatsal, düşünsel etkinliklerin bol olduğu, ünlü romanı Kızıl ile Kara'yı (Le Rouge et le Noir) yazdığı günleri özlemle anıyordu
Godot'yu Beklerken
18.08.2024 - 23:34Çevremizdeki nesnelere bakıp nedenlerin işleyişini düşündüğümüzde, tek bir örnekte asla herhangi bir güç ya da zorunlu bağlantı, sebebi sonuca bağlayan ve birini diğerinin şaşmaz neticesi kılan bir nitelik keşfetmeyiz. Tek bulabildiğimiz birinin gerçekten de diğerini takip ettiğidir. Bir bilardo topunun itkisine diğer topun hareketi eşlik eder. Dışadönük duyulara gözüken tam olarak budur. Zihin bu nesnelerin ardışıklığına hiçbir duygu ya da içedönük izlenim hissetmez. Dolayısıyla neden-etkinin hiçbir tikel, tikel örneğin güç ya da zorunlu bağlantı fikrini akla getirebilecek bir şey yoktur. Evrenin sahneleri sürekli değişir ve bir nesne kesintisiz bir ardışıklık içinde diğerini takip eder. Fakat tüm makineyi harekete geçiren kuvvetin gücü bizden tümüyle gizlenir ve kendini bedenin duyulabilir niteliklerinden hiçbirinde keşfetmez. Aslında ısının her zaman aleve eşlik ettiğini biliyoruz ama aralarındaki bağlantının ne olduğunu tahmin ya da tahayyül edecek durumda değiliz. (David Hume- İnsanın anlama yetisi üzerine bir soruşturma s.62)
Godot'yu Beklerken
18.08.2024 - 22:52Olağan durumlarda neden ve nedeni olduğu düşünülen şeylerin bir arada bulunması ve ikisinin aynı şeyde birleşmesi bize göre zorunlu değildir. Tersine ne birincisi ikincisinin aynıdır, ne de tersidir. Bunlardan birinin kanıtlanması diğerinin kanıtlanmış olduğunu ya da birinin yadsınması da diğerinin yadsınmış olmasını gerektirmez. Dolayısı ile bunlardan birinin varlığı diğerini zorunlu kılmadığı gibi, birinin yokluğu da diğerinin yokluğunu zorunlu kılmaz. Örneğin suya kanma ve su içme, doyma ve yeme, yanma ve ateşle yüz yüze gelme, aydınlık ve güneşin doğması, ölüm ve boğazlanma, iyileşme ve ilaç içme, ishal olma ve müshil kullanmadan tutun da tıpta, yıldız biliminde ve diğer mesleklerde (Neden ve sonuç olarak) birlikte bulunduğu gözlemlenen şeylerin durumu böyledir. (İbn Rüşt- Tehafütül tehafüt s.461)
Godot'yu Beklerken
17.08.2024 - 23:40Hayat, insanların yapıp etmelerini, sözlerini ciddiye alacak, üzerinde duracak kadar uzun değil.
Godot'yu Beklerken
17.08.2024 - 23:36İnsanlara hayatınızdaki tatlı gelişmeleri, yaşadığınız sürprizleri, acıları ve eğlenceleri, gelecek planlarınızı ve projelerinizi anlatıp da zaman harcamayın. Zaman en kıymetli hazinenizdir. İnsanların bir çoğu bunu umursamayacak, anlattıklarınızı dinlemeyecek, kalanı da içten içe başarısız olmanızı isteyecektir.
Godot'yu Beklerken
17.08.2024 - 23:33Hayatına giren çıkanları çok dert edinenler, kendi zihinlerinin gücüne odaklanamazlar. İnsanların gelip geçici, zihnin ise daima orada içinizde olduğunu unutmayın. Bütünleşecekse insan, kesinlikle kendi zihniyle bütünleşmeli!
Godot'yu Beklerken
17.08.2024 - 23:23Ne yaparsanız kendinizi gerçekleştirmek için yapın, ne üretirseniz kendinize olan saygınız için üretin. İçinizdeki enerjiyi etrafa saçın özünüz gereği. Kemiğe ulaşmak için yapmayın eylemlerinizi sirk canlıları gibi!
Godot'yu Beklerken
17.08.2024 - 23:21İnsan varlığı unuttuğunu bile unutmuştur. (Martin Heidgger)
Godot'yu Beklerken
17.08.2024 - 23:20Seveni severim ama kendinden bile vazgeçecek kadar sevenle işim olmamalı! Vazgeçecekse benden vazgeçsin en fazla!
Godot'yu Beklerken
15.08.2024 - 01:25Gelgelelim: Doğru
Gel gelelim: Yanlış
Godot'yu Beklerken
15.08.2024 - 00:31Dionysos, altınızdaki zeminin kaydığını bilmenize rağmen bunu umursamamanızdır. Dionysos, doğaya katılan yönünüzdür.
Godot'yu Beklerken
14.08.2024 - 16:28Ticarette esastır, Hasan almaz basan alır.
Godot'yu Beklerken
13.08.2024 - 12:11Narsist insan sigara gibidir. Ondan kurtulmak istersin, onun yaramaz hatta zararlı olduğunu bilirsin de yine de onunla kalmak, onunla olmak için kendi kendine telkinde bulunur, sayısız gerekçe üretirsin.
Godot'yu Beklerken
13.08.2024 - 11:49Hayallerin gerçeğe dönüşme ihtimali, hayatı tatlı hale getirir. Sonrasında olanlar ise insanla hayat arasına duvar örer. Hayat, içindeyken hayattır.
Godot'yu Beklerken
13.08.2024 - 11:49‘’İyi bir retorikçi, sık sık kendisiyle başbaşa kalmalı ve kendi argümanlarını çürütme antrenmanı yapmalıdır.’’ demiş Cicero. Bu eksiklik felsefeden uzak kalmış insanların tartışma kültürüne büyük darbe vurmaktadır.
Godot'yu Beklerken
13.08.2024 - 02:39Homo Sapiens olarak yolculuğumuz insan olma yolculuğu olarak anlatılıyor. Gerçi bana daha ziyade insan olamama yolculuğu gibi geldi.
Godot'yu Beklerken
12.08.2024 - 17:27Mutlu aileler birbirine benzerler, her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.
(Lev Tolstoy-Anna Karenina)
Godot'yu Beklerken
12.08.2024 - 16:49Cenneti bir kütüphane olarak düşlüyorum. (Jorge Luis Borges)
Godot'yu Beklerken
12.08.2024 - 16:15Şunu keşfetti Tolstoy: (Hiç kuşkusuz, kendisi de bilemedi keşfini) Yaşamı, çok hoşa gidecek bir biçimde, tastamam, biz insanoğullarının zaman duygusuna denk düşecek biçimde canlandırmanın yöntemini... Saati sayısız okurlarının saatiyle aynı giden, bildiğim tek yazar odur."
(Vladimir Nabokov)
Godot'yu Beklerken
12.08.2024 - 15:52Sabır nereye gitti? Geri getirilmeli mi?
Godot'yu Beklerken
11.08.2024 - 16:13Bir kitabın kısa sürede yazılması nasıl ki o kitabı kötü yapmıyor ise, çok uzun bir sürede yazılması da kitabı iyi yapmaya yetmez. Unutmamak gerekir ki Stendhal, Parma Manastırı gibi bir şaheseri sadece yedi haftada yazmıştı.
Godot'yu Beklerken
11.08.2024 - 16:09Stendhal, 1935 yılında kuzeni Romain Colomb'a yazdığı mektupta şöyle diyordu: "Benim gerçek işim, tavan arasında roman yazmak. Birtakım saçmalıklar yazmayı, 800 frank değerindeki işlemeli bir pelerin giymeye yeğliyorum." O sırada, İtalya'da Fransız Konsolosu'ydu; görevinden ve İtalya'daki yaşayışından bıkmıştı; Rue de Richelieu'deki küçük dairesinde, paranın kıt, ama sanatsal, düşünsel etkinliklerin bol olduğu, ünlü romanı Kızıl ile Kara'yı (Le Rouge et le Noir) yazdığı günleri özlemle anıyordu
Toplam 453 mesaj bulundu