Hiçbir durumda ruhuna "Şunu yapamazsam tanrılar bana azap etsin" veya "bunu yapmak zorundayım" diye kısıtlama. Çünkü bu talihinden ziyade kendi mutluluğunu ve öz saygının zedelenmesinin önünü açar. Bir bakıma; sen hiçbir şeyden mahrum kalmayacaksın. Zorlu koşullar altında bile bir karınca gibi çalışacak, bundan hiçbir kötülük duymayacak ve tüm o sıkıntıların sendeki tezahürü bir keçinin duvara vurması gibi olacak. Her şeye rağmen sabit ve dengeli. Hoş ve saygı ile anılmak için yaşayacaksın. Ruhun ve aklın aynı doğrultuda çalışacak. Büyük bunalımları her zaman sakinlik ve dinginlik ile beraber atlatacaksın. Hafif, düzgün, anlaşılır konuşacaksın. Bu kendine olan saygını belirleyecek. Bir ortamda konu eğer bayağı ve kimseye bir şey katmayacak olursa oradan uzaklaşacaksın. Konu eğer deneyimlere gelirse, bunları paylaşmaktan bir adım geride durmaman gerekir. Çünkü bu uçurumun kenarından birini kurtarmaya benzer. Övgülerin çoğunu kabul etmeyeceksin. Kimden ve ne için gelidğini soracaksın kendine. Ancak doğruluğun ve güvenilirliğin ile yaşayacaksın. Çok konuşma, zira çok konuşmak beraberinde epey bir yalanı getirir. Fakat çokça dinle insanları, fazladan bir-iki söz dinlemenin kimseye zararı olmaz. İnsanların pek çoğu içlerinden gelen bir dürtü hareketi olmadan bahsedilen konuya meraklı olmaz. Bir şekilde toplumun yararına olan bir şey bilen kimse, bunu fark eden aylak insan topluluğunun, bu şöhreti paylaşmak isteyeceğini fark eder. Bu böyledir. Nitekim insan; pek bir şey bilmeyen, fakat her şeyi bilen utanç verici bir övünç hissinden başka bir şey değildir...
"İnsan, en akıllıca olanı değil, ruhuna cesaret veren, onu umutlandıran düşünceyi tercih eder."
Friedrich Nietzsche
"Sonra bir zaman gelir, insan değişir ve her şeyi bambaşka görmeye başlar."
John Steinbeck
deneme
10.09.2025 - 21:49Stoacılık İlkesi ile Yaşam
Hiçbir durumda ruhuna "Şunu yapamazsam tanrılar bana azap etsin" veya "bunu yapmak zorundayım" diye kısıtlama. Çünkü bu talihinden ziyade kendi mutluluğunu ve öz saygının zedelenmesinin önünü açar. Bir bakıma; sen hiçbir şeyden mahrum kalmayacaksın. Zorlu koşullar altında bile bir karınca gibi çalışacak, bundan hiçbir kötülük duymayacak ve tüm o sıkıntıların sendeki tezahürü bir keçinin duvara vurması gibi olacak. Her şeye rağmen sabit ve dengeli. Hoş ve saygı ile anılmak için yaşayacaksın. Ruhun ve aklın aynı doğrultuda çalışacak. Büyük bunalımları her zaman sakinlik ve dinginlik ile beraber atlatacaksın. Hafif, düzgün, anlaşılır konuşacaksın. Bu kendine olan saygını belirleyecek. Bir ortamda konu eğer bayağı ve kimseye bir şey katmayacak olursa oradan uzaklaşacaksın. Konu eğer deneyimlere gelirse, bunları paylaşmaktan bir adım geride durmaman gerekir. Çünkü bu uçurumun kenarından birini kurtarmaya benzer. Övgülerin çoğunu kabul etmeyeceksin. Kimden ve ne için gelidğini soracaksın kendine. Ancak doğruluğun ve güvenilirliğin ile yaşayacaksın. Çok konuşma, zira çok konuşmak beraberinde epey bir yalanı getirir. Fakat çokça dinle insanları, fazladan bir-iki söz dinlemenin kimseye zararı olmaz. İnsanların pek çoğu içlerinden gelen bir dürtü hareketi olmadan bahsedilen konuya meraklı olmaz. Bir şekilde toplumun yararına olan bir şey bilen kimse, bunu fark eden aylak insan topluluğunun, bu şöhreti paylaşmak isteyeceğini fark eder. Bu böyledir. Nitekim insan; pek bir şey bilmeyen, fakat her şeyi bilen utanç verici bir övünç hissinden başka bir şey değildir...
"İnsan, en akıllıca olanı değil, ruhuna cesaret veren, onu umutlandıran düşünceyi tercih eder."
Friedrich Nietzsche
"Sonra bir zaman gelir, insan değişir ve her şeyi bambaşka görmeye başlar."
John Steinbeck
Toplam 1 mesaj bulundu