Gül Keleş Adlı Antoloji.com Üyesinin Hakkında ...

  • Salih Kozan
    Salih Kozan

    12.07.2009 - 09:29

    DEĞERLİ KARDŞİM SEVİYELİ VE KARDEŞÇE BİR PAYLAŞIM ATMOSFERİNDE SİZLERİDE ARAMIZDA GÖRMEKTEN MUTLU OLURUZ


    ihvani-paylasim-platformu

    http://gruplar.Antoloji.Com/ihvani-paylasim-platformu yazarak bu gruba daha hızlı ulaşabilirsiniz
    DAVETLİM SİNİZ ONUR DUYARIM

  • Serdar Akın
    Serdar Akın

    23.07.2008 - 16:47

    bir insan hakkında yazılabilecek en güzel şeyleri arkadaşlar yazmış benim kalemim susar artık yazamaz zaten....

  • Emrah Doğan
    Emrah Doğan

    06.06.2008 - 09:29

    derler 'güle sorma aşkı sevdayı bilmez'!
    bu yüzden mi bülbülün asla yüzü gülmez..

    bunu diyen belkide gülün çektiğin bilmez.
    o hep yürekten yanar.derdini diken bilmez..

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    13.02.2008 - 12:06

    Güllere De Küstüm


    Güllere de küstüm açmasinlar
    Kuslara da küstüm uçmasinlar
    Selamimi kestim dostlarimdan
    Aramasinlar

    Bu yüce daglarin yolu varmidir canim
    Eteginde yagmur dolu varmidir canim
    Bu koskoca dünya sana dar geldi canim
    Bu felegin sagi solu varmidir canim

    Can canim cananim
    En güzel yanim
    Gitti Dermanim
    Gitti Dermanim
    Güllere de yazik sen kokacaklar
    Kuslara da yazik sen uçacaklar
    Fallarada yazik sen çikacaklar
    Dostlarima yazik senin gibi
    Olmayacaklar

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    29.12.2007 - 22:44

    Teninde Gizli

    Üryan teninde gizlidir
    Varlığımın ilk ve son özlemi
    Ezgili yüreğimin
    Çiçek çığlıklarında buldum seni
    Yaralı bir gül olmuştun
    Ayrılık sonrası yere atılan

    Tutup kaldırmak da vardı
    Boylu boyunca uzandığın kaldırımlardan
    Dağların yalnızlığından
    Kopup gelen bir alevdi yaprakların
    Dokundukça
    Yüreğim yanardı avuçlarında

    Göğsümde vurulmuş bir çocuğun
    Son gülüşüydü sanki
    Gözlerinden içime yansıyan bakış

    Anlayınca korkardım
    Ürkekçe sokulur
    Karanfil ekerdim dudaklarına
    Saçlarında salıncaklar kurardım
    Çiy tanesi gamzelerinde
    Saklanırdım bir ömür
    Zeytin dalı gecelerde
    Adını hecelerdim
    Suyun aynasında
    Uyuyan ay ışığına
    Sesim düşerdi çağlayanlara
    Sürüklenip giderdi
    Yaralı bir kuş gibi

    Hayallerimde okşadığım
    Yüzüne değerdi dudaklarım
    Öptükçe çoğalırdı papatyalar

    Şimdi düşlerim kadar uzaklardasın
    İçimdeki denizlerde
    Senden doğma
    Yakamoz gülüşlü çocukların ayak izleri
    Taşır mı ki beni sana
    Eflatun gecelerin sabahlarında

    Mehmet Ali Yazıcı

  • Yüreğimin Devrimi
    Yüreğimin Devrimi

    01.12.2007 - 01:28

    Bazen arkadaşça başlar her şey, sonra sonra hiç farkında olmadan içimizdeki duygu değişir. İstemesekte büyür yavaş yavaş, bir bakmışızki yüreğimizde volkanlar oluşmuş. Sonra işte o gün gelir, yollar ayrılır, ayrılmalıdır. Siz içinizdeki volkanı söndürmeye çalışırsınız. “Zaman” işte “zaman” dersiniz belki söndürür. Sonra, sonra bir gün karşınıza çıkar ve o an işte o an elini tutarsınız size acı verir, içinizdeki volkan patlar ama söyleyemezsiniz. Karşılaştığınız o an hala arkadaşsanız siz gerçekten sevmişsinizdir onu.

  • Yüreğimin Devrimi
    Yüreğimin Devrimi

    01.12.2007 - 01:26

    ____0_______0____000000000_____0000000_____
    _____0_____0_____0_____________0______0____
    ______0___0______0_____________0______0____
    _______0_0_______0_____________0000000_____
    ________0________000000________00__________
    ________0________0_____________0__0________
    ________0________0_____________0____0______
    ________0________000000000_____0_____0_____
    ___________________________________________

    _____________0_0______________0_0_________________- - - _
    __0_____0__0_____0__000000__0_____0__00_____0__000- - - 0000__
    ___0___0___0_____0______0___0_____0__0_0____0__0__- - - _____
    ____0_0____0_____0_____0____0_____0__0__0___0__0__- - - _____
    _____0_____0_____0____0_____0_____0__0___0__0__000- - - 00____
    _____0_____0_____0___0______0_____0__0____0_0__0__- - - - - - -
    _____0______00000___000000___00000___0_____00__000- - - 0000__
    __________________________________________________- - - - - - -

    _____________________________________________0____- - - _______
    ___000000___0000000__0________0___________0______0- - - 0000___
    __0______0__0________0________00_________00__0__0_- - - ____0__
    __0_________0________0________0_0_______0_0__0__0_- - - _______
    __0___0000__00000____0________0__0_____0__0__0___0- - - 0000___
    __0______0__0________0________0___0___0___0__0____- - - ___0__
    __0______0__0________0________0____0_0____0__0__0_- - - ____0__
    ___000000___0000000__0000000__0_____0_____0__0___0- - - 0000___
    __________________________________________________- - - _0_____

    __________________________
    ___00000000___00______0___
    ___0__________0_0_____0___
    ___0__________0__0____0___
    ___000000_____0___0___0___
    ___0__________0____0__0___
    ___0__________0_____0_0___
    ___00000000___0______00___
    __________________________

    ________________________________0_________________- - - ___
    ___0______0____0000____000000______0____0____0000_- - - ___
    ___0______0___0____0___0_____0__0__0___0____0____0- - - ___
    ___0______0__0______0__0_____0__0__0__0____0______- - - 0__
    ___00000000__00000000__000000___0__000_____0000000- - - 0__
    ___0______0__0______0__0__0_____0__0__0____0______- - - 0__
    ___0______0__0______0__0___0____0__0___0___0______- - - 0__
    ___0______0__0______0__0____0___0__0____0__0______- - - 0__

    __________________________________________________- - - ________
    ___0______0_____0000_____000000____0_________0___0- - - ____0___
    ___0______0____0____0____0_____0___0_________0___0- - - ___0____
    ___0______0___0______0___0_____0___0_________0___0- - - __0_____
    ___0______0___00000000___000000____0_________0___0- - - 00______
    ____0____0____0______0___0___0_____0_________0___0- - - __0_____
    _____0__0_____0______0___0____0____0_________0___0- - - ___0____
    ______00______0______0___0_____0___00000000__0___0- - - ____0___

    _____________@@__@_@@@_____
    _____________@__@@_____@_____
    ____________@@_@__@_____@_____
    ___________@@@_____@@___@@@@@_____
    __________@@@@______@@_@____@@_____
    _________@@@@_______@@______@_@_____
    _________@@@@_______@_______@_____
    _________@@@@@_____@_______@_____
    __________@@@@@____@______@_____
    ___________@@@@@@@______@_____
    __@@@_________@@@@@_@_____
    @@@@@@@________@@_____
    _@@@@@@@_______@_____
    __@@@@@@_______@@_____
    ___@@_____@_____@_____
    ____@______@____@_____@_@@_____
    _______@@@@_@__@@_@_@@@@@_____
    _____@@@@@@_@_@@__@@@@@@@_____
    ____@@@@@@@__@@______@@@@@_____
    ____@@@@@_____@_________@@@_____
    ____@@_________@__________@_____
    _____@_________@_____
    _______________@_____
    ____________@_@_____
    _____________@@_@_____
    ______________@@_____
    ______________@_____
    ]]

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    20.11.2007 - 00:24

    Konuşsam Sessizlik Gitsem Ayrılık

    Resmin rehindir gurbetimde.
    Gurbetimde sesleri aşındırmış kimliksiz bir kasaba
    ve senin kederini ıslatan o yağmurlar rehin.

    Alnı özlemle dağınık bir akşam getirdim sana.
    Sar, büyüt ellerinle, konuk et sıcaklığına;
    konuk et kanatları kanatılmış kuşlar getirdim sana...
    Ve akşam, bir kez daha;
    saçlarını topla ve dağıt sesini rüzgârlara!
    “Bir of çeksen karşıki dağlar yıkılır”:
    Çekmiyorsun!



    Akarsuları imrendiren yüzün de,
    sabahçı kahveler de biliyor:
    Görüşmeyeli yorgunum
    yıkık kentler kanadı sevinçlerimle.
    Görüşmeyeli ya sen nasılsın,
    adım, adresim durur mu defterinde?

    Şimdi Siirt'te koyun kokulu bir gecedeyim.
    Beynimde iklimsiz papatyalar
    ve kuşatılmış bir akşam duruyor penceremde.
    Sokakların gün batınca neden boşaldığını
    ve yüreğimin neden kabardığını bilmiyorum.
    Konuşsam sessizlik/ gitsem ayrılık…

    Sonra kıpırtısız yasladım göğsümü boğulmuş güne.
    Al bu çağrıları sulara göm, o uzak sulara,
    gurbetini rehnetme özlemimde…

    Yılmaz Odabaşı

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    16.11.2007 - 12:56

    Adı Gül'dü

    ADI GÜL'DÜ!

    Adı Gül'dü
    Gülleri severdi en çok
    Güldü mü güller açardı gül yüzünde
    Güllerle bölüşürdü yalnızlığını
    Hep gül beklerdi sevdiğinden
    Bir de 'gül mevsimini' takvimlerden
    Bir gül kokusuna
    Bir de 'gül reçeline' dayanamazdı
    Hep güller kurutmuştu
    Hayatının en hazin sayfalarında
    Hep gülerek büyütmüştü sevdasını
    Ve her sabah
    Bir gül gibi bırakırdı tebessümünü sofraya
    Tıpkı sımsıcak bir ekmek gibi
    Ahşap bir evin avlusunda
    Mis kokulu gülleri derlerdi
    Ve bütün sırlarını sadece güllere söylerdi
    Ne zaman bir haksızlık görse
    Kanayan bir gül gibi
    Ahh bu dünyada
    Gülü gülle tartsalar derdi

    Ne okur ne yazardı
    Ağlasa gülleri sular
    Gülse gülleri okşardı
    Ama ne zaman içli bir şarkı duysa
    Güllere bakar uzun uzun dalardı



    İşte öyle bir çiçekti
    Şiirimin ucunda gülden bir kalemdi
    İşte o kadın
    Benim annemdi.

    Bir bilseniz
    Ne güller yeşertti hayatın dikenlerinden
    Dökerek gözyaşını
    Ve şimdi
    O güller süslüyor onun mezar taşını...

    Ahmet Selçuk İlkan

  • Cevat Ata
    Cevat Ata

    13.11.2007 - 23:32

    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç
    ağaçlar bükmesinler n'olursun boyunlarını
    neden akşam oluyorum tren kalkınca
    kırlangıçlar birdenbire çekip gidince
    mendiller sallanınca neden tıkanıyorum
    öyle çok acımasız ki öyle birdenbire ki
    az önceki çiçekler nasıl da diken diken
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç o sularda çimdik, bitti; köprüleri geçtik bitti
    o elmanın tadı orda, o kuş çoktan öttü, bitti
    artık çocuk değiliz, susarak da bir şeyler diyebiliriz
    günler devlet alacağı, yıllar bir kadehcik buzlu rakı
    oyunlar oyuncaksı, oyuncaklar eski şarkı
    kavaklara oklu yürek çizip duran o çakı
    nerde şimdi nerde şimdi, nerde o kan sarhoşluğu
    gitme, sonbahar oluyorum, sonrası hiç



    Hasan HÜSEYİN

  • Cevat Ata
    Cevat Ata

    13.11.2007 - 23:31

    Beni burada arama anne
    Kapıda adımı sorma
    Saçlarına yıldız düşmüş
    Koparma anne
    Ağlama

    Kaç zamandır yüzüm tıraşlı
    Gözlerim şafak bekledim
    Uzarken ellerim
    Kulağım kirişte
    Ölümü özledim anne
    Yaşamak isterken delice


    Bugün görüş günü
    Günlerden salı
    Islak
    Sarı bir yağmur
    Ülkemin neresine bakarsa ay
    Orada yitik bir anne ağlıyor
    Sen aralıyorsun yağmuru
    Acıdan sırılsıklam alnına siper edip elini
    Sonra bir umut koşuyorsun
    Yüreğin avcunda
    ısırırken
    çırpıntı gözlerini
    (ah verebilseydim keşke
    yüreği avcunda koşan
    herbir anneye
    tepeden tırnağa oğula
    ve kıza kesmiş
    bir ülkeyi armağan
    koşma anne
    birdenbire batacak olan
    düş denizinde yarattığın umut sandalıdır
    oysa benim için gece
    ışık hızıyla koşan
    kısa ve soğuk bir zamandır
    bu yüzden boğuk seslerle geldiler bir şafak
    uykusuz
    yorgun
    ve korkak


    sanırım baytardı
    yüreğimin depreminde rihter ölçeği çatlarken
    ölebilir raporu veren beyaz önlüklü doktor
    boşver hipokrat amca
    üzülme ne olur
    sen de anne
    sen de üzülme
    hücremin dört bir köşesinde el ayak izlerimi
    ciğerlerimde yırtılan bir çığlıkla hazır beklediğim
    ve korkunç bir sabırla birbirine eklediğim
    korkak kahraman gecelerimi
    düşlerimle sınırsız
    diretmişliğimle genç
    şaşkınlığımla çocuk devrederken sıradakine
    usulca açılıverdi
    yanağımda tomurcuk

    pir sultan'ı düşün anne
    şeyh bedrettin'i
    börklüce'yi
    torlak kemal'i düşün anne
    hala kanaması nedendir faşizmin göğsünde
    utangaçlığı bile vuramadan yanaklarına yasının
    onsekizinde ölümüne pervasız yürüyen
    ince bilekli çıplak ayaklı tanya'nın
    deniz'i düşün anne
    her mayıs şafağında uzun
    uzun döverken darağaçlarını
    ve o şafaktan doğma
    onbir yaşını çiğneyip yürüyen çocukları
    insanları düşün anne
    düşün ki yüreğin sallansın
    düşün ki o an
    güneşli güzel günlere inanan
    mutlu bir yusufçuk havalansın

    sıcak omuzlar değerken omzuma
    buz üstünde yürüdüm yıllar boyu
    bayraklar ve türkülerle
    kopunca memelerinden o mükemmel yaşama

    kurşunlar sıktılar alnıma
    açık alanlarda ağır
    kartalların konup kalktığı
    yalçın kayalardan biriydim
    ölüp dirildim yeniden
    güneşli güneşsiz akşamlarda

    mutlu yarınlar adına
    özgürlük adına ekmek adına
    üstüne vardım kuyruğu kanlı itlerin
    dirilip dönmesin diye hiroşimalar
    tahtadan atların boynuna çıplak
    ölümlerle yatmasın diye çocuklar
    aç gözlerle bakmasın diye çocuklar
    kardeşlik adına
    havadaki kuş denizdeki balık adına
    yürüdüm yıllar boyu

    dönüp bakmadım arkama
    ıraktı gözlerim çok ırak
    izim kalır mı bilmem yürüdüğüm yolda
    kalsa da silinir gider
    yalnızca bir ağıt gibi çakılır
    ardımca gelenlere gözlerimi yaktığım yer

    tören adımlarıyla ölmek
    ne garip şey anne
    kanlı karanlık bir oyunda baş oyuncuyum
    bütün gözler üstümde

    sürüyor gecenin karnında şafağa bakan oyun
    masa üstünde üşüyen bir sigara
    yanında küçücük bir cam bardak
    içinde rengi bu gecenin
    cılız titrek bir kibrit
    kağıt kalem
    sandalye
    geride flu
    yağlı
    büküm büküm bir ip
    ve çingene kuralına uygun
    değişmez dekoru mudur
    idam mahkumunun


    kırılacak cammışım gibi davranıyorlar
    yüzlerinde zoraki çatılmış bir hüzün
    oysa birazdan boynumu kıracaklar
    pul pul dökülecek yaz siyasi eylül'ün

    ben ölümü asıl az ötede titreyen
    çingenenin kara killi ellerinde gördüm
    anladım ki küllenen sigaradır
    soğuyan bir bardak çaydır benim ömrüm

    yani benim güzel annem
    alacaşafağında ülkemin
    yıldız uçurmak varken
    oturup yıldızlar içinde
    kendi buruk kanımı içtim


    ne garip duygu şu ölmek
    öptüğüm kızlar geliyor aklıma
    bir açıklaması vardır elbet
    giderken darağacına


    geride
    masa üstünde boynu bükük kaldı kağıt kalem
    bağışla beni güzel annem
    oğul tadında bir mektup yazamadım diye kızma bana
    elleri değsin istemedim
    gözleri değsin istemedim
    ağlayıp koklayacaktın
    belki bir ömür taşıyacaktın koynunda

    usul adımlarla yürüdüm ömrümü
    karşımda kurum kurum-laşan darağacı
    (tarlakuşu korkmaz ki korkuluktan
    ökse de olsa dört bir yanı)
    birdenbire acıdı boynum
    gelecekler var birbiri ardınca genç
    yakışıklı

    ne olur işçi kadınım
    az yumuşak dik
    şu kefenin yakasını

    yaşamak ağrısı asıldı boynuma
    oysa türkü tadında yaşamak isterdim
    çiçekleri kokmak ırmakları akmak
    yaz boyu çobanaldatanlara aldanmak
    su başlarında aylak sektirmek kavalımı
    sonra bir çocuğun afacan bacaklarında
    anavarca kayalıklarına tırmanmak isterdim
    o güzel günleri görenler arasında
    bir soluk ben de yaşamak isterdim
    bir de luvr müzesinde seyretmek gizliden
    öperken siya-u jakond'u tebessümünden
    işte o an saçlarından yakalamak dolunayı
    bir de yirmibeş kilometreden görebilmek
    nazım'ın gözleriyle pırıl pırıl moskova'yı

    ölmek ne garip şey anne
    bayram kartlarının tutsaklığından aşırıp bayramı
    sedef kakmalı bir kutu içinde
    vermek isterdim çocukların ellerine
    sonra
    sonra benim güzel annem
    damdan düşer gibi
    vurulmak isterdim bir kıza


    künyemi okudular
    suçumuz malum

    gecenin kıyısında durmuşum
    kefenin cebi yok
    koynuma yıldız doldurmuşum
    koşun çocuklar çocuklar koşun
    sabah üstüme
    üstüme geliyor
    yanlış mı duydum yoksa
    erkenci bir horoz mu ötüyor
    keskin bir acı bilenmiş
    gitgide yaklaşıyor sonum

    iri sözlerim yoktu söyleyecek
    usulca baktım yüzlerine
    bin yıllık iskeletleri çatırdayarak
    göçtü ayaklarının dibine

    korkutamadılar beni anne
    avlunun ortasında çatık bir kaş gibi duran
    darağacı
    bir zaman rüzgarda
    saçını tarayan telli kavak değil mi
    boynumdaki kemendi bir öğle sonu bükerken o kız
    sarı sıcak sevdasını düşünmedi mi
    söyle anne
    o çingene
    bir çiçek bahçesi kadar sıcak sokağımızdan
    bağıra çağıra geçen bohçacı kadını
    sevmedi mi çılgınca

    kurulmuş tuzaklar yok artık yolumda
    işkenceler zindanlar hücreler
    savunmak yok mutlu tok bir yaşamı
    açlık grevlerinde beynimi bir sıçan gibi kemiren
    mideme karşı
    kısacası
    bir çiçeği düşünürken ürpermek yok
    gülmek umut etmek özlemek
    ya da mektup beklemek
    gözleri yatırıp ıraklara

    ölmek ne garip şey anne
    artık duvarları kanatırcasına tırnağımla
    şaşkın umutlu şiirler yazamayacağım
    mutlak bir inançla gözlerimi tavana çakamayacağım
    baba olamayacağım örneğin
    toprak olmak ne garip şey anne
    ceplerimde el yerine balyoz taşırken
    korkunç bir merakla beklerken kurtuluş haberlerini
    ve yüreğimin ırmakları taştı
    taşacakken
    ölmek ne garip şey anne

    uçurumlar ki sende büyür
    dağdır ki sende göçer
    ben yaprak derim çiçek derim
    çam diplerinde açmış kanatlarını kozalak derim
    gül yanaklı çocuğa benzer
    yine de
    oğlunu yitirmek kimbilir
    ne garip şey anne

    beni burada arama anne
    kapıda adımı sorma
    saçlarına yıldız düşmüş
    koparma anne
    ağlama
    kırıldıysa düş evinin kapısı
    bütün kırık kapıların çağrılışıyım
    kızların yanaklarında çukurlaşan
    biten başlayan aşkların ortasındayım
    her kavgada ölen benim
    bayrak tutan çarpışan
    her kadın toprağı tırnaklayarak doğurur beni
    özlem benim kavga benim aşk benim
    bekle beni anne
    bir sabah çıkagelirim

    bir sabah anne bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    umarım kurtuluş haberleriyle dönmüş olur
    çam ve kekik kokuları içinde acı yüzlü çocuklar
    o zaman nasıl indirilmişlerse şen şakrak
    öylece kalkar uykudan şalterler
    dişleyip tükürmeden sigaralarını
    türkü tadında giyinirken işçiler

    bir sabah anne bir sabah
    acını süpürmek için açtığında kapını
    adı başka sesi başka nice yaşıtım
    koynunda çiçekler
    çiçekler içinde bir ülke getirirler
    başlarını koymak için yorgun dizine
    sen hazır tut dizini anne
    o mükemmel güne

    Nevzat Celik

  • Hatice Elveren Peköz
    Hatice Elveren Peköz

    12.11.2007 - 20:41

    Sevgili Gül Kardeşim...

    Yüreğiniz kadar, gül kadar güzel düşüncelerinizle sevinciniz daim olsun...

    ŞÜPHESİZ
    Ölümüne sevseydik eğer,
    Ekildiği yerde solan karanfil al beyaz açardı.
    Yıllanmış şarap tadındaki bütün şiirler,
    Sana yazılırdı hiç şüphesiz…

    Hatice Peköz...

  • Ramazan Gökçe
    Ramazan Gökçe

    12.11.2007 - 20:33

    HABER SALDIM...VATAN MEVZUBAHİS..BİRLİK VE BERABERLİĞİ PEKİŞTİRME ZAMANI DİYE...BÖYLE BİR GÜNDE SAĞOLSUNLAR GELDİLER..TÜRK ASKERİNE DESTEK İÇİN,,,ŞEHİT ANALARININ ACISINI PAYLAŞMAK İÇİN..TEŞEKKÜRLER CAN DOST..

    Gülerken herkes eşlik eder, ya ağlarken. Başarılara herkes ortak olur, ya yenilgilere. Öyle bir dost edin ki; kötü gün kapını çalınca O DOST YANINDA OLSUN...


    ALLAH SİZİ AİLENİZ İLE BİRLİKTE SAĞLIKLI,,MUTLU NİCE YILLAR VERMESİNİ DİLİYORUM,,HAYATTA HÜZÜNLERDEN UZAK BİR YAŞAM DİLİYORUM,,

    O BİR...VATAN SİZE MİNNETTARDIR...GRUBU ÜYESİDİR...O BİR VATAN SEVDALISI BİR YÜREKTİR

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    12.11.2007 - 16:58

    Anlat gülüm / geldiğin toprakları anlat bana
    Kıraç mıdır bayırları, kavaklar uzar gider mi dere boylarında?
    Dizimi aşar mı çayırları, kuzular kaybolur mu içlerinde?
    Yere değer mi söğüt dalları,
    ............................ saklar mı bebelerin salıncaklarını gölgelerinde?

    O topraklardaki kadınları anlat bana
    Sevda türküleri söylerler mi yazın sıcağı yakarken alınları?
    Tarlalarda dizi dizi dururlar mı çapaya?
    Anlat bozkırları bezeyen gelincik yüzlü kızları...
    Çeyiz sandığında ilmek ilmek sakladıkları hayallerini anlat.
    Gelin geldikleri eve bereket getirsin diye,
    ..................................buğday taneleri serptirirler mi avuç avuç?
    Soyları çoğalsın diye ikiz çocukları verirler mi kucaklarına?
    Ağızlarına sürülen bal kadar tatlı mıdır dilleri?
    Kınalı mıdır parmakları, duvakları al mıdır?
    Anlat gülüm o gelinleri anlat bana...
    Kirpiğine haram değmemiş gözlerindeki o saflığı anlat.
    Yüzleri ay parçası dedikleri kadar var mıdır?
    Anlat gülüm al duvaklı gelinleri anlat bana
    Güneş görmeyen tenleri,
    ................................/ erlerine saklı gelinleri...
    Ölüm onu alana kadar,
    ................................/ erkeğine emanet bedenleri anlat.
    Bize benzer mi geldiğin topraklardaki o kadınlar.
    Krem değmez nasırlı elleriyle bazlamalar açan analar
    Toprak kadar,
    ........................su kadar doğal,
    .............................yazmasında açan çiçekler gibi
    Eteğindeki güller gibi mis mi kokar kucakları?
    Yoksulluğu ekmeğine katık etmiş, güleç yüzlü analar
    Bükük bellerinde çile yüklü, geniş gönüllü analar
    Söyle bize benzer mi geldiğin topraklardaki o kadınlar? .

    Nuriye Dündar

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    03.11.2007 - 11:42

    Alışamadım

    Sen geçtin yine ben sınıfta kaldım;
    Bir türlü yanına ulşamadım.
    Sevda sınavından teşekkür aldım;
    İhanet dersine çalışamadım...

    Gözlerim kapansa uykusuzluktan,
    Korkarım hocama saygısızlıktan,
    Bir örnek istedi duygusuzluktan;
    Seni diyecektim konuşamadım...



    Vefasız olmayı bilmedim diye,
    Adını kalbimden silmedim diye,
    Okuldan atıldım gülmedim diye;
    Tebessüm etmeye alışamadım...

    özdemir asaf

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    03.11.2007 - 11:15

    Gözlerin...

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
    gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
    şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
    Antalya tarafında ekinler seher vakti.

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    kaç defa karşımda ağladılar
    çırılçıplak kaldı gözlerin
    altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
    fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.



    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
    sevinçli bahtiyar
    alabildiğine akıllı ve mükemmel
    dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
    ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
    ve her mevsim ve her saat İstanbul.

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    gün gelecek gülüm, gün gelecek,
    kardeş insanlar birbirine
    senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
    senin gözlerinle bakacaklar.


    1956

    Nazım Hikmet Ran

  • Cevat Ata
    Cevat Ata

    30.10.2007 - 23:22

    DÜNYANIN EN TUHAF MAHLUKU
    Akrep gibisin kardesim,
    korkak bir karanlik içindesin akrep gibi...
    Serçe gibisin kardesim,
    serçenin telasi içindesin.
    Midye gibisin kardesim
    midye gibi kapali, rahat
    ve sönmüs bir yanardag gibi korkunçsun kardesim.
    Bir degil
    bes degil
    milyonlarcasin maalesef.
    Koyun gibisin kardesim,
    gocuklu celep kaldirinca sopasini
    sürüye katiliverirsin
    ve adeta magrur kosarsin salhaneye.
    Dünyanin en tuhaf mahlukusun yani,
    hani su derya içinde olup,
    deryayi bilmeyen baliktan da tuhaf.
    Ve bu dünyada, bu zulüm
    senin sayende.
    Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek
    ve hala sarabimizi vermek için
    üzüm gibi eziliyorsak,
    kabahat senin
    demege de dilim varmiyor ama,
    kabahatin çogu senin, canim kardesim!

    NAZIM HIKMET

  • Cevat Ata
    Cevat Ata

    30.10.2007 - 18:56

    Kendine iyi bak bir veda degil, elveda cümlesidir cogu zaman...
    O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde.
    Kendine iyi bak, çünkü bendan sonra ben yanında olmayaçağım,olmamı istesende istemesende..
    Sevdim bir zamanlar seni hala seviyorum ve benden sonrada mutlu olmanı istiyorum.
    Olurda bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.
    Kendine iyi bak çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak,Ben olmayacağım.
    Kendine iyi bak ve beni düşünme çünkü bende seni düşünmeyeceğim artık.
    Arama sakın beni yazma çünkü ben yazmayacagım.
    Sil beni yüreğinden çünkü ben silecegim.
    Fakat yaşanılan,paylaşılan güzel şeylerin hatrına sana yürekten mutluluklar diliyorum.
    Ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum....
    Kendine iyi bak aramızda gecen her şeye rağmen benden sonra iyi olduğunubilmeyi tercih ederim.
    Aslında bilmem çok önemli degil, iyi olduğunu var sayacağım.
    Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum.
    Seni kendinle başbaşa yapayalnız bırakıyorum.
    Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra o yüzden bak diyorum...
    Aslına bakarsan çokta fazla umursamıyorum.. Ahhh...
    Kendine iyi bak derler ve giderler..
    Tutukuyla sevenler bazen birden fazla söylerler bunu çünkü onları ayırmak eti tırnaktan ayırmak gibidir, kolay kolay kopamazlar onlar...
    Sürec çok acı vericidir, yürek parcalayıcıdır.
    Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine kendine iyi bak sözleriyle ayrılırlar.
    Taaki umutta sevgide tükeninceye kadar,
    Taaki son elveda mezar sessizligine bürününceye kadar.
    Tutkunun ötesinde sevenler bir kez kendine iyi bak derler ve giderler...
    Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler..
    Kendine iyi bak derler ve giderler.
    Bu sözlerin içinde ihanet yok hiç bir zaman olamaz derler ve giderler...
    En büyük ihanet degilmidir aslında seveni,ihtiyacı olanı yüz üstü bırakıp gitmek.
    Kendine iyi bak derler ve giderler...
    Seni suskunluğa mahkum edip giderler.
    Seni parcalara ayırıp en büyük parcayı yanlarına alıp giderler.
    Seni senden alıp giderler.
    Dha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için.
    Kendine iyi bak diyip gidenin gecerli bir nedeni vardır elbet, suclatmaz kendini...
    Savaşmadıkları için kızarsın ama suclayamazsın.
    Savaşmışlarsa yenildikleri için kızarsın yine suclayamazsın,
    Ayrılın kacınılmazlığına inandırır seni.
    Kendine iyi bak derler ve giderler...
    Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler.
    Bir tek anıları bırakırlar geride
    Birde hatırladıkca gözyaşlarına bogulasın diye unutulmayan nameler.
    Arkalarına bakmadan cekip giderler eger yalnız kalmışsan çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler.
    Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler.
    Bitti diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
    Kırıldım ve affedemiyorum diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
    Seni istemiyorum artık, hayatımdan cıkaracagım ama bilki hiç unutmayacagım diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
    Biliyorum cok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum diyemedikleri için kendine iyi bak derler.
    Vijdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler.
    Çünkü o kan uzun zaman akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır bilirler.
    Kendine iyi bak bir noktadır coğu zaman kendine iyi bak deme bana.....
    Sadece kötülükler noktalansın isterim ben, oysa sen iyisin.
    Sen gözümdeki ışık, dudagımdaki tebessüm,
    Sen içimdeki sevincsin,
    Sen hayatımdaki neşesin,
    Sen yolumu aydinlatan,
    Sen dert ortagım,
    Sen gönül yoldaşım, Sen bitanesin,
    Kendine iyi bak deme bana nokta koyma.
    Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler,
    Keşke affedebilsen beni,
    Keşke bende affedebilsem,
    Keşke döndürebilsek zamanı geriye.
    Nafile...
    Ama yinede gitmesen olmazmı, bitmesek olmazmı?
    Sen eksikken ben nasıl tam olurum,
    Senden kalan boşlugu kimlerle doldururum?
    Savaşsak aramıza giren şeytanla olmaz mı?
    Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı?
    Hani gercek dostluklar her sınavı gecerdi?
    Hani sevgi eninde sonunda kazanırdı?
    Hani hayatta hiç kirlenmeyecek degerler vardı?
    Hani en büyük zaferler en kanlı savaşların ardından kazanılırdı?
    Bunların hepsi yalanmı?
    Sahiden gitmesen olmazmı?
    Bitmesek olmazmı?
    Peki ozaman senin istedigin gibi olsun...
    Öyleyse sende KENDİNE İYİ BAK..........................

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    25.10.2007 - 01:48

    Salkımsöğüt

    Akıyordu su
    gösterip aynasında söğüt ağaçlarını.
    Salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını!
    Yanan yalın kılıçlaları çarparak söğütlere
    koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere!
    Birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından,
    yaralı bir atlı yuvarlandı atından!
    Bağırmadı,
    gidenleri geri çağırmadı,
    baktı yanlız dolu gözlerle
    uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına!

    Ah ne yazık!
    Ne yazık ki ona
    dört nala giden atların köpüklü boynuna bir daha yatmayacak,
    beyaz orduların ardından kılıç oynatmayacak!



    Nal sesleri sönüyor perde perde,
    atlılar kayboluyor güneşin battığı yerde!

    Atlılar atlılar kızıl atlılar,
    atları rüzgar kanatlılar!
    Atları rüzgarkanat...
    Atları rüzgar...
    Atları...
    At...

    Rüzgar kanatlı atlılar gibi geçti hayat!
    akar suyun sesi dindi
    Gölgeler gölgelendi renkler silindi.
    Siyah örtüler indi mavi gözlerine,
    sarktı salkım söğütler
    sarı saçlarının
    üzerine!

    Ağlama salkımsöğüt
    ağlama,
    Kara suyun aynasında el bağlama!
    el bağlama!
    ağlama!

    (1928)

    Nazım Hikmet Ran

  • Cevat Ata
    Cevat Ata

    13.10.2007 - 14:47

    Sevgili dost, sanirim Nazim in bu siiri güzel anlatiyor gercekten kimlerin bu vatani sevdigini.....



    ÜMİT


    ONLAR ÜMİDİN DÜŞMANIDIR,SEVGİLİM,

    AKAR SUYUN

    MEYVE ÇAĞINDA AĞACIN,

    SERPİLİP GELİŞEN HAYATIN DÜŞMANI.

    ÇÜNKÜ ÖLÜM VURDU DAMGASINI ALINLARINA,

    ÇÜRÜYEN DİŞ,DÖKÜLEN ET,

    BİRDAHA GERİ DÖNMEMEK ÜZERE YIKILIP

    GİDECEKLER.

    VE ELBETTE Kİ SEVGİLİM,ELBET,

    DOLACAKTIR EN ŞANLI ELBİSESİYLE,İŞÇİ TULUMUYLA

    BU GÜZELİM MEMLEKETTE HÜRRİYET.

    BURSA DA HAVLUCU RECEBE,

    KARABÜK FABRİKASINDA TESVİYECİ HASANA

    DÜŞMAN,

    FAKİR-KÖYLÜ HATÇE KADINA

    IRGAT SÜLEYMANA DÜŞMAN,

    SANA DÜŞMAN,BANA DÜŞMAN,

    DÜŞÜNEN İNSANA DÜŞMAN,

    VATANKİ BU İNSANLARIN EVİDİR.

    SEVGİLİM ONLAR VATANA DÜŞMAN......

    NAZIM HİKMET

  • Tamara
    Tamara

    18.09.2007 - 13:54

    tşkler....

  • Hicran Sahin
    Hicran Sahin

    04.09.2007 - 03:40

    'Özel günlerde bir sevgiliye,bir anneye.bir babaya ve bir dostumuza. genelde gül seceriz sevgimizle birlikte sunmak icin.iste cok degerli bir dostumun bana sundugu bir gül o yillarin solduramadigi yüregiyle,gülüsüyle insanin icinde güller actiran bir gül.seni tanimak bir ayricalik gülüm...'

    Bendeki Sen

    Bir sen vardı bende
    Nedensizce sevdiğim
    Aklım gibi karmakarışık,çözemezdim.
    Kördüğüm olur dolaşırdım kendime.


    Sökerdim tırnaklarımı etimden
    Tırmanır aşamazdım duvarlarını
    Düşerdim her defasında
    Kendimi parçalar kanardım.

    Bir sen vardı bende
    Arayıpta bulamadığım
    Işık sızmazdı karanlığına
    Yolumu sende kaybeder ağlardım.

    hicran karagül

  • Gül Keleş
    Gül Keleş

    31.08.2007 - 21:50

    Tersine Hayat

    Hayat tersine yaşanmalıydı bence
    Önce ölümü savuşturmalıydık başımızdan.
    Yirmi yılımızı huzurevinde geçirip,
    Çok gençleştiğimiz için atılmalıydık.
    Altın bir saatimiz olduktan sonra ise başlamalıydık.
    Kırk yıl çalışmalıydık, ta ki
    Emekliliğin tadını çıkarabilecek denli gençleştiğimiz güne kadar.
    Üniversiteye gitmeliydik sonra,
    Liseye hazır hale gelene dek Parti yapmalıydık
    İyice ufalmalıydık, oyun oynayıp
    Sorumlulukları unutmalıydık.
    Küçük bir kız ya da bir erkek bebek olunca annemize dönmeli,
    Son dokuz ayımızı yüzerek geçirmeli
    Ve sevgi dolu bir bakışta son bulmalıydık.

    NORMAN GLAS

  • Cevat Ata
    Cevat Ata

    27.08.2007 - 20:16

    Merhaba gönül dostu güzel insan. Anlatabilmek icin anlamak gerek, hissedebilmek icin yasamak gerek, kaybetmemek icin emek vermek gerek, bir insan tarafindan sevilmek icinönce sevmek gerek, bütün bu saydiklarimi yapabilmek icin de bir insanin senin gibi yüregini avucunda sunabilen bir dostu olmasi gerek....Iyiki seni tanidim güzel insan, hemsom, arkadasim....


    @@__@_@@@_____
    _____________@__@@_____@_____
    ____________@@_@__@_____@_____
    ___________@@@_____@@___@@@@@_____
    __________@@@@______@@_@____@@_____
    _________@@@@_______@@______@_@_____
    _________@@@@_______@_______@_____
    _________@@@@@_____@_______@_____
    __________@@@@@____@______@_____
    ___________@@@@@@@______@_____
    __@@@_________@@@@@_@_____
    @@@@@@@________@@_____
    _@@@@@@@_______@_____
    __@@@@@@_______@@_____
    ___@@_____@_____@_____
    ____@______@____@_____@_@@_____
    _______@@@@_@__@@_@_@@@@@_____
    _____@@@@@@_@_@@__@@@@@@@_____
    ____@@@@@@@__@@______@@@@@_____
    ____@@@@@_____@_________@@@_____
    ____@@_________@__________@_____
    _____@_________@_____
    _______________@_____
    ____________@_@_____
    _____________@@_@_____(Calintidir) :-))
    ______________@@_____
    ______________@_____

Toplam 34 mesaj bulundu