Sol gözü takma olan adam otobüse binmişti.Otobüs kalabalık hava sıcaktı.Bir süre sonra sıcaktan bunalan, terleyen ve canı sıkılan adam, takma gözünü çıkardı, havaya atıp tutmaya başladı.
Durumun biraz sonra farkına varan yanında oturanlar dehşetle irkildiler:
-Ne oluyor yahu! ...
Adam gayet sakin gözü atıp tutmaya devam ederek cevap verdi:
-Hiç, burada canım sıkıldı da ön taraflarda yer var mı diye bakıyordum.
En delice esen seher yeli, en günesli günler, en parlak gecedir bayramlar.
Yüreklerde bir esinti ve baris paylasimina en sicak 'merhabadir' bayramlar.
Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti gecmisinize,
bereketi evinize, sicakligi yuvamiza dolsun...
Kurban bayraminiz kutlu, hersey gönlünüzce olsun...!
Avcinin biri kus avlamak icin tuzak kurmustu. Tuzaga kücük bir kus yakalandi. Minik kusu eline aldi, hayret! Minik kus konusuyordu...
Minik kus:
-' Ey büyük efendi! Sen bircok koyunlar, sigirlar, develer yedin.
Onlarin etlerinden bile doymadin ki, benim etimle mi doyacaksin?
Ben senin disinin kovugunu bile dolduramam.
Sayet beni saliverecek olursan, sana üc ögüt verecegim.
Bu ögütlerden ilkini senin elindeyken, ikincisini su damin üstünde,
ücüncüsünü ise agacin üstünde söyleyecegim.
Bu üc ögüdümü tutacak olursan, ömür boyu mutlu olursun' dedi.
Avci bu teklifi begendi. Zaten eti olmayan bu kücük kusla nasil doyacakti ki? Kusun ögüdü belki ise yarardi.
Kus, bu birinci ögüdünden sonra avcinin elinden karsidaki damin üstüne kondu.
-'Ikinci ögüdüm:
'(Gecmis gitmis seyler icin üzülme. Bir sey senden gittikten sonra onun hasretini cekme) .'
Kus ikinci ögüdüne devam etti:
'Benim karnimda on dirhem agirliginda cok degerli bir inci vardi.
O inci seni de, cocuklarini da zengin ederdi.
O inci senindi ama, kismetin degilmis.
Öyle bir inci kacirdin ki, dünyada esi benzeri yoktu.' dedi.
Avci, bu sözleri isitince:
'Eyvah! Ben kendi elimle kendime yazik ettim. Elimdeki talih kusunu kacirdim. Ah benim akilsiz kafam' diye üzülmeye, aglamaya ve dövünmeye basladi.
Kus, avcinin bu halini görünce:
-'Be aptal adam! Biraz önce ben sana ne ögüt verdim?
Su haline bir bak. Inci elinden gittiyse ne üzülüyorsun?
Ben sana gecen bir seye üzülme demedim mi?
Sözümü anlamadin mi? '
Sonra sana 'Olmayacak bir söze sakin inanma' diye ilk ögüdümü verdim:
On dirhemlik inciyi duyunca aklin basindan gitti. Benim üc dirhem gelmeyecegini bildigin halde, nasil icimde on dirhemlik inci bulunabilir? ' dedi.
Avci, kusun uyarisini dinleyince, akli basina geldi.
-'Hayir, güzel ve akilli kus!
Su ücüncü ögüdünü de söyle, öyle git.' dedi.
Minik kus, ücüncü ögüdünü vermek icin damdan agacin üstüne sicradi ve avciya alayli bir tavirla:
-'Allah Allah! Ilk iki ögüdümü cok iyi tuttun da ücüncüsünü mü tutacaksin? '
diyerek tamahkar avcinin haline güldü ve gögün maviliklerine dogru uctu gitti...
Uykuya dalmis bilgisiz kisiye ögüt vermek, corak yere tohum sacmaktir.
Akilsizlik ve bilgisizlik yirtigi, yama kabul etmez.
Ey ögütcü, ona hikmet tohumunu sacmadan önce, onu yamasiz, yirtiksiz hale getir
..........nabzina göre serbet vermek gerekir! ! En güzel ögüt Hál ile olandir! !
Öyleyse canin canimdir...
Aynan olmaliyim...
Yüzüne söyleyebilmeliyim her seyi...
Hem sakinmadan, mertce...
Hani bilirsin, esirgemem lâfimi,
Ne sekil gelirse, öylece...
Hazirim tüm ictenligimle konusmaya, ama,
Seni de dupduru isterim karsimda...
Dostsan,
Gözlerimin icine baka baka yaka silk benden!
Arkamdan sikayetlenme!
Yigit ol! Gerekirse yigitce azarla, cekinme!
Láf degil, icraat beklerim senden!
Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...
Sevmem, ölenin ardindan agit yakmayi!
Dil dönerken söylenmeli her şey...
Kulak duyarken anlatilmali...
Göz bakarken bakmaliyim sana...
Can sag iken sarilmali...
Keskelere meydan vermemeli hayatim,
Pismanliklarla yogrulmamali....
Hayir!
Dirime selâm vermeyen,
Ölüme de fazla yaklasmasin!
Dostsan, ölmemi bekleme!
Hakliysam, yasarken savun beni!
Yasarken yanimda ol!
İnanmissan bana, kimse cevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamissan, sakin rol yapma!
Her söyledigimi onaylaman sart degil...
Her yaptigimi begenmen de gerekmez...
Dostsan, rahatca elestir, fikrini rahatca söyle, SIKILma!
Yadirgayabilirsin beni,
Ve ben de seni tuhaf bulursam sasirma...
Kandirmani aslá kabul edemem!
Her dedigini, her yaptigini hos görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargilama!
Her yedigimiz ayni olmaz belki,
Her dakikamiz birlikte geçmez...
Her güldügünde gülmeyi garanti edemesem de,
Agladiginda seninle birlikte oturup aglarim...
Belki her cagirdiginda gelemem fakat,
Derdine ortak ararsan, kosarim...
Ben de herkes gibi insanim elbet,
Ne göklere cikar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin isin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasinda...
Dostsan,
Kücümsemeden, küfretmeden,
Sevgiyle, saygiyla ve huzurla gel sokagima...
Dinlenmek istediginde, hic düsünme, sana özel bir limanim,
ama...
Yoruldugum zamanlarda,
Diledigimce siginabilmeliyim koylarina...
Seni bir cocuk kadar saf sevebilirim
Ve bir deli kadar art niyetsiz...
Ugruna seve seve hesabi sasiririm...
Görmezden gelebilirim yanlislarini...
Baskaları enayilik sayabilir,
Baskalari akilsizligima yorabilir,
Bunları dert bile etmem, ama,
Sen, aslinda aptal olmadigimi,
Her an, tekrar tekrar hatirla!
Ve sakin beni aptal yerine koymaya kalkisma!
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmus gibi yapanla,
Hic sevmediği halde, yilisip durana sinir olurum!
Neyse, o olmali insan...
Kendisi olmaktan korkmamali!
Kendisi olmaktan kacmamali!
Bil ki, sensin diye seni birakmam, ama,
Ben oldugum icin birakirsan beni,
Yas da tutmam arkandan!
Bedel mi?
Ödemeyeceksen cikma yola!
İcten pazarlik edersen, ancak kendine edersin...
Kendince küser barisir, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yag...
Ki$san kar ol, güzsen yagmur...
Soguguna, sicagina, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmani beklemem, ama,
Dayanmalisin en $iddetli firtinalarima...
Belki de cok geldi bunca talep...
Bana karsi hicbir mecburiyetin yok, korkma...
Sana fazla geldigim ilk anda,
Arkana hic bakmadan, dönüp gidebilirsin...
Gecip gidebilirsin, borcluluk hissetmeden...
Mutlaka bir aciklama da beklemem senden, ama,
Gitmeye davranirsam bir gün,
Sen de karsimda set olma!
Dost musun?
Öyleyse, canin canimdir,
Yoluna ba$ koymaya hazirim ya,
Basini da yollarimda isterim, unutma!
.......dost; ben kendimi kaybetsem bile, beni kendime buldurandir! ! !
Ölüm mutlak yokluk degil, bir halden bir hale gecis ve bir evden diger bir eve göcüstür süphesiz, birbirine a$ik olan; bedenle ruhun birbirinden ayrilmalaridir. Ölüm yokluk degildir. Daha güzel bir alemin kapisidir. Nasil ki, toprak altina giren bir cekirdek, görünüste ölüyor, cürüyor ve yok oluyor. Fakat gercekte daha güzel bir hayata gecis yapiyor. Cekirdek hayatindan agaclik hayatina geciyor.
Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüste topraga giriyor, cürüyor ama gercekte berzah ve kabir aleminde daha mükemmel bir hayata kavusuyor. (insaallah)
Bunun sarti Allah’a iman, O’na ve Peygamberine uymak ve iman ile ölmektir.
Sahnesi gercek tek oyun, ölümdür.....
Hosgörü ne Cagdasliktir, nede Laiklik! Hosgörü insanin kendi icindedir...Karsi tarafin fikirleri hosuna gitmesede kabul etmektir, ukalalik yapmamaktir! ! Nasilki herkesin yüzü ayri, huyu ayri... varmi bir DNA aynisi? Alem kuruldu kurulali bir cok insan gelmis gecmis, hanginin parmak izi birbirine benziyor? Her insan kücük bir dünyadir! ! Hal böyle olunca, kisiliklerde farkli olacak elbette... Hata yapilsa bile yargilamadan dinlemektir hosgörü...
Hosgörü bazen.......cocuk olmaktir, bazen olgun düsünmektir, bazende deliyle, deli olmaktir! abartmadan tabii :))
Uzun lafin kisasi; karsi kisilige onun gözüyle bakmaktir, anlamaktir!
Hosgörünün oldugu yerde saygida vardir, sevgide....
canım sıkılıyor
07.02.2008 - 16:02Can Sıkıntısı
Sol gözü takma olan adam otobüse binmişti.Otobüs kalabalık hava sıcaktı.Bir süre sonra sıcaktan bunalan, terleyen ve canı sıkılan adam, takma gözünü çıkardı, havaya atıp tutmaya başladı.
Durumun biraz sonra farkına varan yanında oturanlar dehşetle irkildiler:
-Ne oluyor yahu! ...
Adam gayet sakin gözü atıp tutmaya devam ederek cevap verdi:
-Hiç, burada canım sıkıldı da ön taraflarda yer var mı diye bakıyordum.
üzmeyin tatli caninizi... hersey gecici! ! !
yap-boz
05.02.2008 - 05:40Cok severim :))
Ne kadar cok parca, o kadar güzel...
ölüm
05.02.2008 - 00:05Vakit geldigin de cikacagimiz yolculuk
... ama bu gün... ama yarin! ! !
kabir
18.01.2008 - 11:45En muhtac oldugum gün, Kabre konuldugum gündür...
Kabir de yetim ve garib kalmak....
Bunu nefsimiz bir idrak edebilse...
takvim
16.01.2008 - 15:39Ömrünü takvim yapraklari gibi, cöpe atanlar...
Vay bana... vay lar bana...
Cocukken oynadi...
Sonra delikanliydi...
Orta yasliyken kostu kostu...
Yasliyken sacini yoldu...! ! !
Bu sekil gider, ömrümüzün takvim yapraklari...
ideali için yaşamak
16.01.2008 - 15:20.....idealler Bedel ister...! ! !
Kurban Bayramı
19.12.2007 - 19:31En delice esen seher yeli, en günesli günler, en parlak gecedir bayramlar.
Yüreklerde bir esinti ve baris paylasimina en sicak 'merhabadir' bayramlar.
Bu günlerin feyzi üzerinize, rahmeti gecmisinize,
bereketi evinize, sicakligi yuvamiza dolsun...
Kurban bayraminiz kutlu, hersey gönlünüzce olsun...!
öğüt
03.12.2007 - 15:43Sercenin avciya ögüdü
Avcinin biri kus avlamak icin tuzak kurmustu. Tuzaga kücük bir kus yakalandi. Minik kusu eline aldi, hayret! Minik kus konusuyordu...
Minik kus:
-' Ey büyük efendi! Sen bircok koyunlar, sigirlar, develer yedin.
Onlarin etlerinden bile doymadin ki, benim etimle mi doyacaksin?
Ben senin disinin kovugunu bile dolduramam.
Sayet beni saliverecek olursan, sana üc ögüt verecegim.
Bu ögütlerden ilkini senin elindeyken, ikincisini su damin üstünde,
ücüncüsünü ise agacin üstünde söyleyecegim.
Bu üc ögüdümü tutacak olursan, ömür boyu mutlu olursun' dedi.
Avci bu teklifi begendi. Zaten eti olmayan bu kücük kusla nasil doyacakti ki? Kusun ögüdü belki ise yarardi.
Avci:
-'Peki, söyle bakalim' dedi.
Minik kus:
-'Elindeyken verecegim ögüt sudur:
'(Olmayacak seye, kim söylerse söylesin inanma.) '
Kus, bu birinci ögüdünden sonra avcinin elinden karsidaki damin üstüne kondu.
-'Ikinci ögüdüm:
'(Gecmis gitmis seyler icin üzülme. Bir sey senden gittikten sonra onun hasretini cekme) .'
Kus ikinci ögüdüne devam etti:
'Benim karnimda on dirhem agirliginda cok degerli bir inci vardi.
O inci seni de, cocuklarini da zengin ederdi.
O inci senindi ama, kismetin degilmis.
Öyle bir inci kacirdin ki, dünyada esi benzeri yoktu.' dedi.
Avci, bu sözleri isitince:
'Eyvah! Ben kendi elimle kendime yazik ettim. Elimdeki talih kusunu kacirdim. Ah benim akilsiz kafam' diye üzülmeye, aglamaya ve dövünmeye basladi.
Kus, avcinin bu halini görünce:
-'Be aptal adam! Biraz önce ben sana ne ögüt verdim?
Su haline bir bak. Inci elinden gittiyse ne üzülüyorsun?
Ben sana gecen bir seye üzülme demedim mi?
Sözümü anlamadin mi? '
Sonra sana 'Olmayacak bir söze sakin inanma' diye ilk ögüdümü verdim:
On dirhemlik inciyi duyunca aklin basindan gitti. Benim üc dirhem gelmeyecegini bildigin halde, nasil icimde on dirhemlik inci bulunabilir? ' dedi.
Avci, kusun uyarisini dinleyince, akli basina geldi.
-'Hayir, güzel ve akilli kus!
Su ücüncü ögüdünü de söyle, öyle git.' dedi.
Minik kus, ücüncü ögüdünü vermek icin damdan agacin üstüne sicradi ve avciya alayli bir tavirla:
-'Allah Allah! Ilk iki ögüdümü cok iyi tuttun da ücüncüsünü mü tutacaksin? '
diyerek tamahkar avcinin haline güldü ve gögün maviliklerine dogru uctu gitti...
Uykuya dalmis bilgisiz kisiye ögüt vermek, corak yere tohum sacmaktir.
Akilsizlik ve bilgisizlik yirtigi, yama kabul etmez.
Ey ögütcü, ona hikmet tohumunu sacmadan önce, onu yamasiz, yirtiksiz hale getir
..........nabzina göre serbet vermek gerekir! ! En güzel ögüt Hál ile olandir! !
dost
28.11.2007 - 23:00DOST MUSUN? ...
Dost musun?
Öyleyse canin canimdir...
Aynan olmaliyim...
Yüzüne söyleyebilmeliyim her seyi...
Hem sakinmadan, mertce...
Hani bilirsin, esirgemem lâfimi,
Ne sekil gelirse, öylece...
Hazirim tüm ictenligimle konusmaya, ama,
Seni de dupduru isterim karsimda...
Dostsan,
Gözlerimin icine baka baka yaka silk benden!
Arkamdan sikayetlenme!
Yigit ol! Gerekirse yigitce azarla, cekinme!
Láf degil, icraat beklerim senden!
Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...
Sevmem, ölenin ardindan agit yakmayi!
Dil dönerken söylenmeli her şey...
Kulak duyarken anlatilmali...
Göz bakarken bakmaliyim sana...
Can sag iken sarilmali...
Keskelere meydan vermemeli hayatim,
Pismanliklarla yogrulmamali....
Hayir!
Dirime selâm vermeyen,
Ölüme de fazla yaklasmasin!
Dostsan, ölmemi bekleme!
Hakliysam, yasarken savun beni!
Yasarken yanimda ol!
İnanmissan bana, kimse cevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamissan, sakin rol yapma!
Her söyledigimi onaylaman sart degil...
Her yaptigimi begenmen de gerekmez...
Dostsan, rahatca elestir, fikrini rahatca söyle, SIKILma!
Yadirgayabilirsin beni,
Ve ben de seni tuhaf bulursam sasirma...
Kandirmani aslá kabul edemem!
Her dedigini, her yaptigini hos görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargilama!
Her yedigimiz ayni olmaz belki,
Her dakikamiz birlikte geçmez...
Her güldügünde gülmeyi garanti edemesem de,
Agladiginda seninle birlikte oturup aglarim...
Belki her cagirdiginda gelemem fakat,
Derdine ortak ararsan, kosarim...
Ben de herkes gibi insanim elbet,
Ne göklere cikar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin isin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök arasinda...
Dostsan,
Kücümsemeden, küfretmeden,
Sevgiyle, saygiyla ve huzurla gel sokagima...
Dinlenmek istediginde, hic düsünme, sana özel bir limanim,
ama...
Yoruldugum zamanlarda,
Diledigimce siginabilmeliyim koylarina...
Seni bir cocuk kadar saf sevebilirim
Ve bir deli kadar art niyetsiz...
Ugruna seve seve hesabi sasiririm...
Görmezden gelebilirim yanlislarini...
Baskaları enayilik sayabilir,
Baskalari akilsizligima yorabilir,
Bunları dert bile etmem, ama,
Sen, aslinda aptal olmadigimi,
Her an, tekrar tekrar hatirla!
Ve sakin beni aptal yerine koymaya kalkisma!
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmus gibi yapanla,
Hic sevmediği halde, yilisip durana sinir olurum!
Neyse, o olmali insan...
Kendisi olmaktan korkmamali!
Kendisi olmaktan kacmamali!
Bil ki, sensin diye seni birakmam, ama,
Ben oldugum icin birakirsan beni,
Yas da tutmam arkandan!
Bedel mi?
Ödemeyeceksen cikma yola!
İcten pazarlik edersen, ancak kendine edersin...
Kendince küser barisir, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yag...
Ki$san kar ol, güzsen yagmur...
Soguguna, sicagina, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmani beklemem, ama,
Dayanmalisin en $iddetli firtinalarima...
Belki de cok geldi bunca talep...
Bana karsi hicbir mecburiyetin yok, korkma...
Sana fazla geldigim ilk anda,
Arkana hic bakmadan, dönüp gidebilirsin...
Gecip gidebilirsin, borcluluk hissetmeden...
Mutlaka bir aciklama da beklemem senden, ama,
Gitmeye davranirsam bir gün,
Sen de karsimda set olma!
Dost musun?
Öyleyse, canin canimdir,
Yoluna ba$ koymaya hazirim ya,
Basini da yollarimda isterim, unutma!
.......dost; ben kendimi kaybetsem bile, beni kendime buldurandir! ! !
ölüm
28.11.2007 - 12:18Ölüm mutlak yokluk degil, bir halden bir hale gecis ve bir evden diger bir eve göcüstür süphesiz, birbirine a$ik olan; bedenle ruhun birbirinden ayrilmalaridir. Ölüm yokluk degildir. Daha güzel bir alemin kapisidir. Nasil ki, toprak altina giren bir cekirdek, görünüste ölüyor, cürüyor ve yok oluyor. Fakat gercekte daha güzel bir hayata gecis yapiyor. Cekirdek hayatindan agaclik hayatina geciyor.
Aynen bunun gibi, ölen bir insan da görünüste topraga giriyor, cürüyor ama gercekte berzah ve kabir aleminde daha mükemmel bir hayata kavusuyor. (insaallah)
Bunun sarti Allah’a iman, O’na ve Peygamberine uymak ve iman ile ölmektir.
Sahnesi gercek tek oyun, ölümdür.....
Ölümün gercek faili Allahdir! ! !
hoşgörü
23.11.2007 - 05:24Hosgörü ne Cagdasliktir, nede Laiklik! Hosgörü insanin kendi icindedir...Karsi tarafin fikirleri hosuna gitmesede kabul etmektir, ukalalik yapmamaktir! ! Nasilki herkesin yüzü ayri, huyu ayri... varmi bir DNA aynisi? Alem kuruldu kurulali bir cok insan gelmis gecmis, hanginin parmak izi birbirine benziyor? Her insan kücük bir dünyadir! ! Hal böyle olunca, kisiliklerde farkli olacak elbette... Hata yapilsa bile yargilamadan dinlemektir hosgörü...
Hosgörü bazen.......cocuk olmaktir, bazen olgun düsünmektir, bazende deliyle, deli olmaktir! abartmadan tabii :))
Uzun lafin kisasi; karsi kisilige onun gözüyle bakmaktir, anlamaktir!
Hosgörünün oldugu yerde saygida vardir, sevgide....
Becerebilene ne mutlu :))
Toplam 59 mesaj bulundu