Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
Merhaba diyerek birleşen ellerin elveda diyerek ayrılması acıtır yüreği....!
Dilek/çe....!
© Copyright Antoloji.Com 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Antoloji.Com'a aittir. Sitemizde yer alan şiirlerin telif hakları şairlerin kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Şu anda buradasınız:Dilek Karagüzel Pıtırcık Hakkında Yazılanlar Sayfası Antoloji.com
23 Aralık 2025 Salı - 00:21:04
18.10.2025 - 23:27
Birileri,birileri için hep en çok sevilen, en güzel sevilendir ,o bilse de ,bilmese de sevse de, sevmesede ....
?si=XgSNhPD0DVIQAn0N
18.10.2025 - 16:35
?si=1KlR1qws-HCT4bnZ
18.10.2025 - 14:15
"Ve yarım kalacak bir #aşk yaşamak istemiyorum" dedi #kadın.
"#Sensiz ben hep yarım kaldım,
Seni sensiz yaşadım" dedi #adam.
"#Gönlümün gönlünden haberi olmadı,
affet yarım bırakmışlığımı" dedi #kadın...
"#Yüreğin bana benziyor, insan yüreğini söküp atamıyor #sevgili...!
Bu yüzden vazgeçemiyorum senden" dedi #adam...??
Bu sebeptendir ki...!!!
Her adam...
#Şair olamaz...
Belki bu yüzden...
Bazı #kadınlar...
#Şiir olur...
Bazıları...
#Ziyan...
18.10.2025 - 00:17
?si=dpo06OaO5CsPwX23
18.10.2025 - 00:05
Güçlü Kadın
Fulya Coşgun(Antolojden)
Ne güçlü kadındım ben oysa, ölümün karşısında bile dimdik durmuş, ona meydan okumuştum. Sigaradan, alkolden uzak duruyordum uzun süredir. Son birkaç günde kaç şarap şişesi içime döküldü, kaç paket sigara ciğerime yapıştı bilmiyorum. Oysa ne mutlu kadındım ben. Ne zaman gülsem, benimle birlikte sokaklar gülerdi ve gülüşümü kıskanırdı dünyanın en mutlu kadınları. Şimdi nefes alır gibi gözyaşı akıtıyorum içime sessiz sessiz, ayak izlerinin olduğu sokakta. Kah rimelim, kah küçük bir toz tanesi kaçıyor gözüme, ağlıyorum. Oysa ne adamlar öldürmüştüm ben, kimini beyninin orta yerinden tek bir cümle ile, kimini ömrünün sol yanından en sevdiği ile... Güneşi ben batırır, ayı ben karartır, yıldızları ben dökerdim avuçlarına, onlar avuçlarındaki düşlere bakakalırlardı. Ben yine gülerdim; çünkü ben Aşk Tanrıçasıydım... Sonra bir adam sevdim, aşkın cennetini serdim önüne, her sabah güneşi emrine sundum, her gece ay ile yolunu aydınlattım, yıldızlardan şiirler yazdım gökyüzüne. Kalbimi meze, aşkımı şarap eyledim, ömür soframı kurup onu buyur ettim. Gelmedi... Ne yaptımsa olduramadım, kendimi bir türlü sevdiremedim o adama. Oysa ben Aşk Tanrıçasıydım, kendime şirk koşup o adamı Aşk Tanrısı eylemiştim. Sonunda kendi yarattığım cennetten de kovuldum. Ne güçlü kadındım ben oysa. Ondan önce... Onun şarkılar söylediği yerde ben ilk defa kafa tuttuğum ölüme gülümsüyordum...
17.10.2025 - 07:32
Olur da bir yerde denk gelirsek
Hiç bir şeyi üzerine alınma
Ben aşkında dürüst, yüreği cesur olamayanla
Düşman bile olmuyorum…!
Yarayı üstten kapattım
Sızısı içimde..
Kalbimin soğuduğu kimseye
Hasret değilim…! ??
16.10.2025 - 22:34
Cânâ rakîbi handân edersin
Cânâ rakîbi handân edersin
Ben bînevâyı giryân edersin
Ben bînevâyı giryân edersin
… Bîgânelerle ünsiyet etme
Bîgânelerle ünsiyet etme
Bana cihanı zindân edersin
Bana cihanı zindân edersin
16.10.2025 - 12:32
?si=3pCmZcegoK236ULN
15.10.2025 - 10:22
Elbette, daha naif bir şiir:
Gökyüzü usulca fısıldar geceye,
Bir yıldız süzülür, iner sessizce.
Mütavazi bir gönül, sevda taşır,
Kalbinde çiçekler, hep bahar açar.
Rüzgâr okşar usul, dalında yaprak,
Her bir düş naif, her bir söz gerçek.
Şiir bir tebessüm, ruha dokunur,
Sade bir sevgiyle dünya uyunur.
14.10.2025 - 11:28
Keman ağlıyordu
Nafiz Karak
Keman ağlıyordu sana,
Telinden dökülen her ses,
Bir yanık hatıraydı,
Bir yüreğin sessiz çaresi…Ben şiir okuyordum,
Sesim titriyordu dudağımda,
Her hece bir özlem,
Her nefes bir yara gibiydi.Keman ağlıyordu hâlâ,
Ben suskun bir şairdim,
Sadece sen anlıyordun —
Bir kalbin nasıl kırıldığını,
Bir şiirin nasıl ağladığınıGözlerin bir an dokundu,
Karanlığa ışık düştü,
Bir notayla karıştı kalbim,
Sözlerim sustu, sen sustun
12.10.2025 - 08:01
Aşklar varmış,
Hiç yaşanmamış,
Hiç yaşanamamış.
Yürekte ince sızı gibi kalmış.
Aşklar varmış, yerine başka aşklar konulamamış.
Gönül yaralarımız,
Hayal kırıklarımız varmış.
Bu hayat benim hayatım değil dediğimiz,
Hayatlarımız varmış.
Bir emanetçiye bırakıp,
Sonra alırım demek istediğimiz
Yalnızlıklarımız varmış.
Ne halin varsa gör deyip çekip gittiğimiz,
Sonra ölümüne pişman olduğumuz ayrılıklar varmış.
Canını, ömrünü gözünü kırpmadan harcamak isteyipte,
Ama bir türlü sevilmediğimiz kara sevdalar varmış.
İsyan edemediğimiz,
Değiştiremeye gücümüzün yetmediği,
Kaderimiz varmış.
Dünyaya bir daha gelsem yine seni severim dediklerimiz
Dünyaya bir daha gelsem, sen sakın gelme diye nefret ettiklerimiz
Dünya bir yana, sen bir yana deyipte gönlümüzün tersiyle ittiklerimiz varmış.
Aşklar varmış,
Ömre bedel,
Yüreğe keder,
Yaşamaya neden,
Aşklar varmış ölmeye sebep !.
Yusuf Tandoğan
09.10.2025 - 22:04
Ayrılığın Güncesi
Ayrılığın Güncesi
1. Gün
Göğsümün ortasında
yutkunamadığım bir boşluk var;
ağlayarak uyanıyorum,
geceyi saklayacak perdeler yetmiyor.
Sana koşmak istiyorum, sana gelmek istiyorum.
Sana gelmek istiyorum ama geri dönüyorum
eve, kendi yıkıntıma.
Ne olur, bir ses ver.
?
2. Gün
Dünkü kadar acımıyor canım.
Bir ara içimden sana kızdım,
öfkelendim,
ama sonra yine seni sevdim.
Bir çocuğun vazgeçemeyeceği kırmızı balonu gibi.
Gözyaşlarım tükendi, boğazımda hâlâ
yutkunamadığım kelimeler var.
?
3. Gün
Bir ölüm gibi bugün.
İçim acıyor, içim çok acıyor.
Yazmak istiyorum sana.
Yazmak isteyen parmaklarımı da
kırmak istiyorum.
?
4. Gün
İçimde bir ölüm başlıyor,
küçük bir kıyamet
bana ayrılmış odalarda.
Bunları hak etmedim,
sen de beni hak etmedin belki;
yine de gölgem düşsün istiyorum hâlâ
senin eşiğine.
?
5. Gün
Sana çok öfkeliyim.
Şimdi gelsen yüzüne bakmam,
yine de gel.
Hayır, gelme.
Gelişin de gidişin kadar ölüm yazar takvimime.
?
6. Gün
Bugün biraz daha iyiyim.
Sana ağladığım için kendime kızdım.
Kendime kızdım, sana ağladım.
Aynadaki ben değilim artık,
sevdiğim o kişi de
şimdiki hâlin değil.
?
7. Gün
Kırgınım, canım acıyor,
sadece kendime acıyorum. Bu da bir çeşit
dirilme biçimi belki.
Kendime acıyorum.
?
Yüzlerce Asır Sonra
Sana kırıldım, sana kırıldım ama
düşlerimde hâlâ seninle kır çiçekleri topluyorum.
Gitmen kaldığın yerleri büyüttü içimde;
kalanın yokluğu gidenin varlığından daha ağır şimdi.
Bir yandan senden kaçıyorum, bir yandan sana saklanıyorum.
Yaralarımdan sızan ışık
gölgeni duvarıma çiziyor hâlâ.
Susarak bağırıyorum, bağırarak susuyorum.
Gittiğin yolları unutmak isterken
ayak izlerinle yürümeyi özlüyorum.
Sevdiğim sen misin, özlediğim ben miyim
bilmiyorum.
Artık yokluğunla var oluyorum,
varlığınla yokluğa düştüğüm zamanlara inat.
Kendimi topluyorum senden arta kalanlardan,
bir zamandı bu; geçecek dedim, geçmedin.
Geçecek dedin, geçmedi.
Yandım mı, yanıldım mı
ayıramadım.
Unuttun mu, unutur gibi mi sustun
duyamadım.
Gittin mi, gitmiş gibi mi kaldın
anlayamadım.
Susmak istedim, her sessizlik adını yankıladı duvarlarımda.
?
Ölümden Bir Gün Önce
Küçüktü dünya işte.
Ve yuvarlaktı,
kaçarak uzaklaştığın o yere geri gelirdin.
Ne kadar dönsen de,
başlangıçla bitiş aynı çizgide buluşurdu.
Zaman aramıza dağlar koydu,
ama dağ da göğe ait, gök de aynı gök.
Unutmak sandığın şey,
aslında hatırlamanın başka biçimiydi.
Ve tam da “Hiçbir şey kalmadı.” dediğim anda,
sesin düştü içime: “Aklımdasın.”
Ben hâlâ tutuyordum;
sessizlikle sesin arasında,
gidişinle kalışın arasında,
senin unuttuğun,
asırlar boyu aklımda kalan bir ladesi.
Sense tuttuğun ladesi unutmuş gibiydin, bense her unutmuşluğun içinde
elini bırakmamıştım.
Küçüktü dünya işte…
döndü, döndü,
yine sana getirdi beni.
Ve şimdi soruyorum kendime:
Bu kez yine ben mi düşeceğim,
yoksa yine sen mi bırakacaksın ellerimi?
Kiyaz
Kiyaz Kılınç
09.10.2025 - 21:48
?si=YYClqu2XQEhMB33v
05.10.2025 - 00:43
En çok sende üzüldüm,
Çünkü en çok mutlu olduğum sendin.
En çok senden uzaklaştım,
Çünkü en yakın hissettiğim sendin.
En çok canım sende yandı,
Çünkü canımın bir parçasıydın.
En çok senden kaçtım,
Çünkü en çok sana güvenmiştim.
En çok sana öfkeliyim,
Çünkü en çok seni sevmiştim.
Ben en çok sana kırgınım,
Çünkü en güçlü yanım sendin.
Alıntı
04.10.2025 - 14:43
https://youtube.com/shorts/d9ZWXrqXRg0?si=X29rtdIO0XIymB5i
03.10.2025 - 16:05
Hoşçakal...
Yüreği ayazım.
Biliyorum ne sana doyacağım.
Nede sana kavuşacağım.
Bir yanım hep yarım kalacak.....
Ne seni anacağım.
Nede seni bir an olsun unutacağım.
Ebediyen kalacak içimde yerin....
Sanmaki...
Ne yerini kimse alacak.
Nede yerin dolacak.
Izdırabınla yanacak sensiz seneler.
Acizane bedenimde.
Ne isyan edecek yüreğim.
Ne diz çöküp kapında yalvaracak.
Hoşçakal beni benden alanım
Hoşçakal Yüreğimi yakanım...!
_____________/Gün hazan mi hüzün mü bilmem ?? sensizim sadece \__________
Alıntı
01.10.2025 - 23:08
Ne zaman bitti Eylül?
Ne zaman oturdu bu zemheri gönlüme?
Ekim miydi aylardan, o beni incittiğin?
Hatırlasana, nasıl bir Temmuz sıcağıydı şefkatin?
Ve biz sevgilim...
Susmayı öğrenmemiştik henüz.
Kar demez boran demez, ısıtırdı sözlerin. Ya yüzümden önce yüreğimi gören gözlerin?
Bütün sorularımın cevabı sendin.
Nerdesin...?
Birhan Eroğlu
01.10.2025 - 22:29
İstanbul’da Aşk Destanı
Ey İstanbul,
Yedi tepenin üzerine kurulmuş gizemli sevgili,
Surlarında çağların yorgunluğu,
Denizlerinde kavuşamayanların gözyaşı var.
Senin kapından girerken,
Kalbimde bir güvercin kanatlanır,
Her adımımda başka bir aşk kokusu
Sokaklara sinmiş gibi dokunur bana.
Bu şehirde aşk,
Bir fırıncı küreğinde yanık ekmek kokusudur,
Bir balıkçının ağında sabaha karşı yakalanan umuttur,
Bir tramvay gıcırtısında eski bir sevdanın şarkısıdır.
Ve ben, adımlarımda
Her taşına, her sokağına,
İçimde büyüyen bir sevgili gibi dokunurum.
Boğaz…
Ey iki kıtayı birbirine yaslayan nazlı sevgili!
Senin sularında çırpınan her dalga
Bir kalp atışı gibidir.
Avrupa’dan Asya’ya bakan martılar,
Aşıkların mektuplarını taşır kanatlarında.
Vapur düdükleri,
Uzakta kalan sevgilinin boğuk çığlığıdır;
Köpük köpük yarılır sular,
Ama aşk, denizin iki yakasını birleştirir.
Her köprü, bir elin diğerine uzanışıdır,
Her ışık, gecenin içinde
Sevdaya tutuşmuş bir göz gibi yanar.
Ey Galata Kulesi,
Yüzyıllardır göğe doğru uzanmış bekleyen ağaç!
Senin gövdene sarılmış her taş
Sevdanın gizli kitabından bir harftir.
Kulenin gölgesinde buluşan aşıklar,
Birbirine fısıldarken,
Sen binlerce sırrı yutmuş bir derviş gibi
Susarsın.
Sevgilinin elini ilk defa tutan ürkek parmaklar,
Senin taş basamaklarında yankılanır.
Ve sen bilirsin,
Her aşk önce gökyüzüne bakar,
Sonra yeryüzüne iner;
İstanbul’da ise her aşk
Senin gözlerinde çoğalır.
Ey yalnızlığın ortasında duran kadın!
Kız Kulesi, sen ki denizin kalbinde
Yüzlerce yıldır susarak bekleyen bir gelinsin.
Hakkında anlatılan her efsane
Bir yarım kalmış öpücük,
Bir yarıda bırakılmış hikâye gibidir.
Aşıklar seni seyrederken
Gözlerinde hep bir “keşke” yanar.
Senin sessizliğinde
Ayrılıkların tuzu vardır,
Ama aynı zamanda,
Buluşmaların sonsuzluğu da gizlenir.
Ey kule,
Sen bize öğretirsin ki,
Aşk bazen kavuşmak değildir;
Aşk bazen, uzak bir kıyıdan
Hiç erişemeyeceğin bir ışığa
Baktığını bilmektir.
Daracık sokaklarda yankılanan ayak sesleri,
Bir aşkın nabzı gibidir.
Çamaşır iplerine asılmış beyaz gömleklerde
Sevdanın rüzgârı kurur.
Taş duvarlarda asılı eski afişler,
Unutulmuş şarkıların kokusunu taşır.
Karaköy’de kahve kokar,
Beyoğlu’nda sokak lambaları sarhoştur,
Üsküdar’da dualar karışır denize,
Eyüp’te mezar taşları bile
Birbirine yaslanarak uyur.
Ve bütün bu şehirde,
Aşk yürür el ele,
Her sokakta başka bir yüz,
Her yüzde başka bir hikâye olur.
Ey gece!
Sen İstanbul’un en derin şiirisin.
Bir yanda meyhanelerde rakı kadehlerinde çınlayan
Kırık aşk şarkıları,
Bir yanda sokak lambalarının altında
Susarak ağlayan yalnızlıklar.
Ama Boğaz’a düşen ay ışığında
Sevgililer birbirini bulur,
Her yıldız göz kırpar,
Her martı kanadını aşk için çırpar.
Ve ben bilirim ki,
İstanbul geceleri
Sevgililerin kalbine yazılmış
En eski destandır.
Güneş Haliç’in sularına değdiğinde,
Aşk yeni bir başlangıç gibi doğar.
Simitçilerin sesiyle uyanır şehir,
Çay bardaklarından yükselen buhar
Bir sevgilinin nefesi gibi dokunur yüzüme.
Senin sabahların, ey İstanbul,
Bir kadının saçlarını taraması kadar ince,
Bir erkeğin ilk bakışındaki umut kadar berraktır.
Ve her sabah,
Sanki bütün aşklar yeniden doğar,
Yeniden sevilir, yeniden yaşanır.
Ey İstanbul,
Sen ki aşkın evi,
Sevdanın anahtarı,
Hasretin en güzel yüzüsün.
Sana bakan herkes
Ya aşka inanır,
Ya da aşkı kaybeder.
Ben sana bakarken
Kalbimde bin kapı açılır,
Bin gül kokusu yayılır içime.
Ve bilirim ki,
Sen var oldukça aşk ölmeyecek,
Sen nefes aldıkça sevdalar sürecek.
Ey İstanbul,
Sen benim sevgilim,
Benim sırdaşım,
Benim en büyük destanımsın.
Ve ben seni her baktığımda,
Bir ömür boyu sevecekmişim gibi
İçimde yeniden doğarım.
Ey İstanbul
Hüseyin Erdinç
27.09.2025 - 18:42
?si=n8zr47IEbfSA397A
26.09.2025 - 23:19
Kac¸ yıl sevilir bir insan
Kac¸ yıldan sonra unutulur.
Gidince mi
O¨lu¨nce mi.
Yeni biri hayatına girince mi.
Kac¸ yıl su¨rer bir sevda
Kac¸ ayrılıktan sonra vazgec¸er insan sevmekten
Kac¸ ihanet sogˆutur yu¨regˆi
Kac¸ agˆlamadan sonra azalır o¨fkesi.Kac¸ kere sever bir insan
Kac¸ terkedilis¸ten sonra korkar bas¸langıc¸lardan
Kac¸ bahara aldanır..Kac¸ tenden gec¸ipte ulas¸ır as¸ka
Kac¸ uzak kalmaya dayanır bir sevda
Kac¸ geceye sıgˆınır ve kac¸ s¸arkıya..Kac¸ yıl sevilir bir insan?
İnan Durak Tas a ait olarak buldum şairin.
?si=H1NQJ5K7z2T3NR2o
26.09.2025 - 22:52
?si=M5WQDXnqNotc6Mw_
26.09.2025 - 18:31
Ne vakit rakıma su katsam;
bir sendir alıp gidiyor başını..
Şarkılar sen,
Mezeler sen,
Dertler sen,
Neşeler sen..
Her şey sen oluveriyorsun birden.!
Ne vakit rakıma buz katsam; bir sevdadır alıp. gidiyor başını..
Yavaş yavaş mırıldanıyor dudaklarım adını;
Yavaş yavaş sulanıyor gözlerim
Yavaş yavaş çoğalıyor hasretim
Her şey sen oluveriyorsun aniden..
Ne vakit elime rakı alsam ben
Bir sendir alıp gidiyor başını sevgilim..
Hiç istemesem de,
Hiç istemesen de,
Her şeyim,
sen
oluveriyorsun...
../Can Yücel
23.09.2025 - 22:12
?si=OkDz18OduPVtdwfg
23.09.2025 - 18:38
?si=-JXbHOLDwNmPvlZo
Toplam 1457 mesaj bulundu