Biliyor musun sevgilim,
Bu beni terk edişinin tam üç yüz yetmiş sekisinci günü,
Ve ben hala yokluğuna alışamadım.
Kokun öylesine sinmiş ki evimize,
Korktum, camları açıp havalandıramadım.
Geceleri ayak seslerini duyar gibi oluyorum,
Müzik setinde hala, o senin şarkın çalıyor.
Her seferinde ilk defa dinliyormuş gibi heycanlanıyor,
Karşımda seni hayal ediyorum.
Gayri ihtiyari bir kaç damla gözyaşı dökülüyor yorgun gözlerimden.
Koşup sana gelmek istiyor,
Ve hatta ta yanına kadar geliyor,
Senin sıcacık ruhunla ısıttığın taşınla dertleşiyorum.
Okşamaya kıyamadığım saçların yerine,
Seni örten yorganını, toprağını okşuyorum.
Geride kalmak ne kadar da zormuş öyle…
Arayan ne bir dost kaldı ne de bir kimse,
Öyle ki postacılar bile küstü bize,
Aynaya bakmaya korkuyorum.
Bir sen mişsin beni seven,
Bunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Geçen haftasonu yine bizim tepedeydim.
Hani gençliğimizde sevdamızın anıtı,
O siyah dut ağacı vardı ya,
İşte o ağacın altında.
Meğer ne kadar da çok ziyaretçisi varmış bizim ağacın,
Zavallıcığın gövdesi kara tahtaya dönmüş.
Aşklarını,
Ya da kalblerine gömmek zorunda kaldıkları sevgililerinin adlarını,
Bizim ağacımıza yontmuşlar.
Ama sakın üzülme sen,
Senin ismin hala duruyor üzerinde,
Ve benim kalbimde hala taptaze.
Hayatın iniş ve çıkışlarında,
Sen vardın yanımda daima.
Bir ana gibi bana hep kol, kanat gerdin,
Beni hep bir Leyla, bir Aslı gibi sevdin,
Beraberliğimiz boyunca en büyük desteğimdin.
Beni apansız terk edişin, senin en büyük ihanetindi,
Söylesene,
Bensiz, dönüşü olmayan yollara nasıl gittin..!
Ama biraz da yüksek olmasa.
Yaşlılık, yürüyemiyorum işte,
Kışları zor oluyor oraya gitmek.
Ama her hafta Cuma günleri oradayım yine de.
Bir şey çekiyor beni oraya...
Sanıyorum ki beni bekliyorsun hala.
Siyah dut ağacının altına varışım zor olsa da,
Yeryüzünde huzur bulabildiğim tek yer orası galiba.
Hatırlar mısın ilk kaçamaklarımızı oraya yapmıştık.
Gelin olduğunda, gelin arabasıyla ilk orasını ziyaret etmiştik.
Ve can çiçeğimizin müjdesini, ilk orada vermiştin.
Ve kahrolası hastalığını yine ilk orada söylemiştin,
Ağacın köküne indirilen balta gibi sendelemiş ve hatta devrilmiştim sanki.
Sen şimdi ev sahibisin o tepede.
Ama oldukça da kabalaşmışsın, neden se?
Her gelişimde yanına uzanıyorum,
Sana, ben geldim aç kapıyı diyorum,
Her seferinde geri çeviriyorsun.
Ne olursun artık geri çevirme,
Sensiz hayat çok zor, çaresizim,
Üşüyorum…
Kayıt Tarihi : 11.2.2007 06:54:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!