Üstel Bakışla Bir Uygarlık 09

Bayram Kaya
2946

ŞİİR


15

TAKİPÇİ

Üstel Bakışla Bir Uygarlık 09

Toplumlar, başlangıçtaki çeşitli nedenle ve zorunlu nedenlerden ötürü, toplumsal ve halksal olan yaşamlarını ayıramadan ve bu iki alanla, birbirini iç içe geçiren, etkileşmelerle yürütmüştürler. İnsanların alet kullanma, örgütlenme yetenekleri toplumsallığının temeliydi. İş bölüşümü üretimin değiş tokuşu gibi toplumsal özeğinde olanlarla giriştiği ağ örgü ilişkileşmesi, somut kristalleşmesi oldu.

Aynı zamanda da, gelenekten gelen pusula nitelikli genel davranış tecrübe davranışlarının aktarılan inançlaşmaları; halkın tutumsal eksenleşme temelini oluşturuyordu. Kişi ilişkilerini ortaya koymayı cemaat ve grup, topluluk aitleşmesiyle birlikte halkın, somutça kristalize olma ilişkilenmesini halk yaşamı ortaya çıkarmıştır.

Aidileşme, öznelci bir kişisel varoluşlar yol, yöntem ve metodik araçlarıdır. Aidileşme öznenin kişi kişiler iletişmesidirler. Aynı düzey ve düzlemdeki insanların anlayışçı uyuşmalarının yapısalcılığıdır. Yine aynı deşifre ilişkilerin birbiri ile iletişebilmelerinin, güvencede olmalarının kararlılığıdır. Aidiyet ortamında öznenin tedirginlikleri kalkar. İnsan davranışları ve bu davranışların karşılanma etki ve tepkisinin bilinmez oluşunun insana vereceği huzursuzluğu, bilinir olan aidiyet ortamıyla ortadan kalkar. Bilinir oluşun kararlılığında fiilleri dengelenir. Bugün siz bile, aynı siyasi görüşü ve aynı inancı paylaşmayan kişilerle iletişmekten, dünya görüşünüzü paylaşmakta sıkıntı ve çatışmalar hissedersiniz.

İnançlar, halkın aidileşmesinde, çok temel ve gerekli bir dalgalanma oluşturur. İnançlar halkın gelişme şekillenim, düzlemidir. Burada farkına varılması gereken ayırt edicilik, her hangi bir inancın, halka kural kılınması değildir. İnançlaşmanın kurallılığının halka çekeylenme alanı olaraktan var kılınmasıdır. Ve bu alanın halka süblime olunacak bir hedefi olarak gösterilmesidir. Evrende, bir tek doğru olmadığı için doğrular vardır. Yine evrende bir tek doğru sanılan inanç değil, inançlar vardır. İnançların her hangi birinin kural olacaktan benimsenmesidir. Bu inançlar tek Tanrı’lı, çok Tanrı’lı Ya da Tanrı’sız da olabilmektedir.

Örneğin insanlık tarihi sadece monotip anlayışlı dinlerle oluşup, ferahlık bulmamıştır. İki bin, üç bin yıllık süreler boyunca putperest insanlar, kendi uygarlık potalarında selamete ermişlerdir. Çok tanrılı anlayışlardan mülhem, çok görkemli uygarlıklarını da geliştirmiştirler. Mezopotamya’da bir Sümer, bir Babil, bir Asur uygarlığı bunlardan birkaçıdır. Ha keza Roma, Mısır uygarlığı da hemen yanı başındadır. Üstelik tüm bunlar monoteizmi kendi içinde doğuran gelişmelerdir. Çoğulluk olmasa tekilliğin anlamıda olmayacaktı. Çoklukta teklik, teklikte çokluk sezilmiştir.

Yine tek Tanrı’lı inançların kendi dönemleriyle birlikte var olmuş; tek Tanrı’lı gelişmelere, yaşamları için can kan vermiş uygarlıklar da vardır. Tek Tanrı’lı dinlerin mücadele ettiği, ateşe taparlık olan bir Pers imparatorluğu ya da Sasani imparatorluğu yine böylesi putperet yada çok Tanrı’lı bir inançlaşmanın doğurup çok büyük uygarlıklar geliştirmiştirler. Her iki imparatorluğun toplam ömrü 1200 seneden fazladır. Ha keza yine Tanrı’sız Çin, Japon, kısmen Hindu inançları da aynı görkem ve somutlanmanın çekenleşme belirimi ile uygarlıklar dizayn etmişlerdir.

Roma imparatorluğu; başlangıçtan Hıristiyan olana değin, M.Ö. 753'lerden başlayıp İ.S 3. yüzyıla gelene değin devinen bir politeisttik kurumlaşma, ve gelişme, uygarlaşma iken, sonradan siyaseti gereği, Hıristiyan inancı ile aidileşen bin yıllık uygarlık süreci dönemi ile 2000 yıllık ömrü vardır. İnsanlık hiç inanmasa da toplumsal gelişimini bu günkü çizgiye mutlaka getirecekti.

Ancak toplumsal ilişkileniş halka nasıl kabul ettirilecekti? Gelişmenin kendisi halka yansıtılırken, halkı bu gelişmeler doğrultusunda nasıl tutumlaştıracaksınız? Halkı tutumlaştıracak olan dayanağınız ve meşrutiyet olumlamanız ancak, halkın sanı kanı anlamalı mantık temelleri üzerinde olmaktadır. Toplumun bu nesnel, sosyolojik aktarımı halka ve halk diline de; inançlaşan bir tutumlaşma olaraktan geçişenleşiyordu. Halk olayları bu eksende görüp algılıyordu. İşte bu eksene, inançlaşma aidiyet ekseni dendi. Belki de geleceğin uygarlık temelini de bu inançlaşma çekimleşmesi ‘idrak’ sürecektir.

Her biri ömürce, İslam İmparatorluğuna nazaran kat kat bir zaman dilimlerini içeren; Sümer, Akad, Asur, Mısır, Hitit, Maya gibi birçok politeist uygarlıkları saymıyoruz bile. Yani insanlık tarihi, sadece monocu Yahudilik, Hıristiyanlık Ya da İslam uygarlıklarında ibaret bir kurtuluş değildir, olmamıştır. Bu tür kurtuluşçuluk söylemi başarının popagandasıdır. Ve başarının yaygınlaşır bir anlayış olaraktan yayılabilmesi için kendisini iharaç ambalajına sarmasından öte bir şey değildirler.

İnsanlık, politeizm içinde de aynı başarıyı üstelik daha uzun sürelerle var edebilmiştirler. Bu başarılardır ki monoteizmin doğuşunu gerekli ve zorunlu kılan sağlayışlardır. Elbette her düzey ve düzlem hem kendi refahını hem kendi zulmünü beraberinde taşımıştır. İnsanlık, arkaik döneminden bu yana sosyal elleşen yaşamı bir sarmal gelişen ileri akıştır. Her düzey ve düzlem geride kalması gereken bir aşamadır. Monoteizmde geride kalmakta olan bir aşamdır.

Bu aşama durumlarına şimdiki düzlemle olacak olan kıyasçı görüşle bakıldığında ilkelliktir! Ama kendi düzleminde ve insanlık tarihi kesikli sürekliliinde görüldüğünde bir uygarlık adımlarıdırlar. Bu nedenle vahşilik durumlarını politeistik dönemlere özgü sanmak, tam bir saf dilliliktir. MS. 2000’li yıllara bakıp bunu daha fazla görmeniz hali icaptandır. Çin gibi, içinde Tanrı anlayışı olmayan, tarihin başında bu güne değin çok çok görkemli gelişme, kurtuluş ve var oluş dinamiği oluşturmuş, sadece bir erdem anlayışı ile maddi üretimini gerçekleştirmiş bir hakikatte vardır.

Denebilir mi ki Çin, binlerce yıllık sürekli varlığını Tanrı’sız kült olmasına borçludur? Tek Tanrılı kültler bile üç beş yüz sene içinde darma duman olmuşturlar. Bunları belki biliriz de, kendi inanç anlayışımızla, yan yana getirip hiç değerlendirmeye sokmayan bir pranga kuşanırız. Bu da bizim tarih anlayışımızı çarpıklaştırır.

Sürecek

Bayram Kaya
Kayıt Tarihi : 10.3.2009 08:51:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Osman Öcal
    Osman Öcal

    EMEĞİNE SAĞLIK HOCAM.YİNE BÜYÜK BİR ÖZVERİ GÖSTERDİNİZ.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bayram Kaya