Bir cazibe uğruna yakılmış bir meczubum
Bilmem hangi volkanın kucağında kor oldum
Ben aşıklar yurdunun sır ağına mensubum
Bir sır ki hiç olmaya ramak kaldı, yorgunum
Bir sır ki ben o sırrın siretine vurgunum
Dün görüyordum oysa bin asırlık kör oldum
Bin asırlık yükümle yürüdüm ağır aksak
Kuş tüyü yastıkları ittim gönül ucuyla
Öğrendim ki aklımın içindeki dil yasak
Yaşadım, bir asırdır dilbilmezlik suçuyla
Yaşadım, aynı sancı aynı müphem acıyla
Ben ki zahiren hürdüm ben ki içimde tutsak
Ben ki Kızılırmak'tan Fırat'a akan kanım
Kucağımda büyüdü Dicle'nin öksüzleri
Kaçkarlar 'da fırtına, Toroslar 'da kalkanım
Kazıdım hafızama tüm efsuni yüzleri
Gözdeki yalanları, kalpteki pürüzleri
Ben bu ana yurdunda sönmüş onca volkanım
Onca acı içinde gülümseyen çocuklar
Gülüşü mü hatırlar, acıdan mı beslenir
Nasıl dolar vatansız ve annesiz boşluklar
Bir çocuk ağlayınca hangi dağa yaslanır
Hangi dala tutunur, hangi yöne seslenir
Kaç durağa hapsolur içteki yolculuklar
İçimde, gözyaşından kaleler inşa ettim
Geçtim mücadelenin, harbin mukaddesinden
Kah hazzıyla duruldum kah münakaşa ettim
Ürperdim günahımdan, ürktüm akıl sesimden
Bir tufan edasıyla koptu çığ nefesimden
Üryan kalmış dağları aleme ifşa ettim
Alem içimdeydi de ben aleme yük oldum
Koca koca yıldızlar kayıp söndü içimde
Akraba, eşe, dosta, aileme yük oldum
Kaybettim metaneti nevrim döndü içimde
Ateş, su, hava, toprak; hepsi yandı içimde
Cümlede özne idim ben yükleme yük oldum
Kayıt Tarihi : 10.4.2025 06:49:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!