-I-
Kara bulutlar sarmışken âfâkını
Bir kıvılcım düştü Anadolu'mun taa bağrına.
Dağlar, etrafına dizildi,
Yeşillikler, altına serildi (O) 'nun,
Yazılmamış şiirler...Her dizede sen varsın,
Söyleyemem kıyıp da, şu ihtiyar sesimle.
Ben içimden okurum, sen gönlünde duyarsın,
Rüzgârlarla yollarım sevdâlı nefesimle...
Her nihâvent şarkıda sanki seni dinlerim,
Dolamış da kaderimi, kızıl saçın teline,
Oynar durur, yüreğimi alıvermiş eline.
Kâh bir kuru yaprak gibi rüzgârlara savurur,
Kâh bastırır sînesine, ateşiyle kavurur.
Arnavut kaldırımlı sokaklarda geçerdi çocukluğumuz,
Evcilik oynar, topaç döndürür, çember çevirirdik.
Gülen yüzlerimiz vardı güneş yanığı, daha fazla ne demektir, bilmezdik.
Huzur ve şükür bahçelerinde, kâğıttan topumuz, bezden bebeğimiz,
Ve sevdâ nedir, bilmeden sevdiğimiz sevgililerimiz.
Az mı takıldı yıldız uçurtmalarımız çam dallarına
Karanlık geceleri yüreğimde sıkarak,
İçinden damla damla ayışığımı süzdüm.
İçlerinde sevdâyı kandil kandil yakarak
Gözlerinde, gökteki tüm yıldızları gezdim.
Bir daha duymak için, sevgimi soruşunda,
Bakışında bir hüzün, sesinde biraz davet,
....................yüreğinde sıcacık bir sevgiyi sezdim ben.
O hüzünlü bakışlar, aldı,götürdü beni,
....................gözlerinde gizemli masallarda gezdim ben.
Karanlık gecelerme altın bir kolye gibi
....................yüzünü gökyüzüme yıldız yıldız dizdim ben.
İHTİYAR MAYISLAR
Erguvan rengi olurdu mayıslar bizde,
Elma baharlarına pembeler düşerdi
Ve bir kıvılcım damarlarıma, dördüncü cemre gibi
Kaynatırdı kanımı, Isınırdı içimde sevmek arzusu,
(Eskiden evlerimizde kömür sobasının üzerinde tepsi içinde ekmek kadayıfı pişirilirdi. Ve, pişmek üzereyken, ağdalı olsun diye, üzerine biraz da tozşeker serpip, hafif ateşte bir süre demlerlerdi....)
..................................
Ben, sevdâların hep ağdalı olanını sevdim;
Kanımdaki şekeri yükseltse bile
Damağımda tadı daha güçlü kalsın diye...
Hoşgörüsü ,pınarlar gibi akar şiirin duvağından ;uçar bir kızın sinesine konar ,bir oğlan gülümser göğsünde, göğün kuşağından rengarenk sevgiler diziliverir boynuna insanın, Ünal babacığımın dokunuşlarından.Sabah eğilir, suyun çehresinden öper, inci tanesi gibi yaşlar sıralanır gözlerinden güle mera ...
'Öyle bir sen ol ki içimde, içinde hep ben olayım.'.. (*)
Tek bir mısra, satırlara bedeldi. güçlü kaleminizi ve yüreğinizi kutluyorum Sayın Ünal bey
herkese göre bir şiir olmuş... :) :) :) :) :