Bugün iki gökkuşağı öldürdüm
ölümü kokladım birkaç kez
ellerimle dokundum
bir yıldıza
denize karşı
Dayanamadım
İçimden kopup gelen bir korkuydu sana aşık olmak. Dalgalarına kapılıp sürüklenmek bir sal gibi ufka doğru. Bu yüzden gecelere gizlerdim gözlerinin eşsiz ışıltısını. Geceleri dizelere gizlerdim sonra.
Saçlarından yola çıkardım sessizce. Uzun ve yorucu bir yolculuk olurdu parmaklarıma. Yumuşak dokunuşlarda alevlenirdi dudakların.
Dudakların İzmir.
Dudakların İstanbul.
Ay şekilleniyor
ay şekilleniyor
Son şişeyi denize bırakan kimdi?
Kimdi külleriyle denizi sulayan?
Kim denizaşırı rüyalar görmeye alışmışken
Döndüm
Dakikalar aleyhime işliyordu
biliyordum
bildikçe
açılıyordu gecelere kapılar
üşüyordu
Bir masalla uyandırdı annem
bir masala uyuyakalmıştım
camlar buğuluydu
adımı yazmıştım
adını bilmediğim ülkeleri kazımıştım yatağıma
tatmadığım sevgilerden çalmıştım
Dudakların
o renksiz sunakta
adları kan ile yazılan
(c) isimsiz tanrılara
adak mıydı?
yoksa
Uyumuyorum
uyanamam
gözlerim açık
ilk rüyam
sevişiyoruz
-komşulara özel not-
Savaşıyordu gece ve yalnızlık
Galibi yok
Sonu yok
Dünü yok
Bir ölsem senin için
ne güzel sensizlik yok..
Yaprak
dalından koparken mi
havada süzülürken mi
yerde yatarken mi
daha hüzünlü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!