İçime yamyamlık yapan içime bir şey söyle.
(Söylemeyeceğini biliyorum aslında. Ama, umut işte...)
Bunca dert varken dünyada, içim içime eziyet olmasın.
Görüp anlamıyorsun; içler dışlar çarpımında çarpılıyorum.
Bilip de susuyorsun, parantezler toplamında toparlanamıyorum.
İçim içime düşüyor, içim içime bölünüyor ve bölünen içim içimi yiyor.
Ah, bu benim frijit içimdeki doğurma iğrentisi...
Ah, bu benim yetimsiz yetimliğim...
Ah, bu senin mektubu yırtıp elin zarfını saklayan halin...
Ah, bu benim coğrafyada silinen kaderim...
Farklı coğrafyaların aynı yollarında yürümek,
nasıl bir tezatın tezahürüdür acep?
Durduğun batının zahirinde gezmek...
Ah, bu benim zahirinden içeri girip,
Kendimi haricinde bulmak bahtsızlığım.
Yırt şimdi mektubumu, başka bir zarfı koklayıp sakla.
İnan umurumda olmayacak, umurum duymayacak
düşürdüğün kuburundan.
Kayıt Tarihi : 6.7.2025 05:58:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!