KAZA
Ecel yağmur olup bürümüş dağı
Boz bulanık akar şu Baynaz Çayı
Ölümler genç yaşta acımız koyu
Yaktı yürekleri 'kansızın soyu’
MASALSI YILLAR
Yıllar ne yıllardı; yarı masal, yarı eşkere
İliklerimize kadar yaşadık yokluğu,
Sonra taş gibi unuttuk;
MAVİ PUSA BULANIR
Körduman çöker yaşlı gözlerine
Hırçın rüzgâr gönül vadilerinde mayalanır
Mavi, pusa bulanır efsunlu gecelerde
NERGİS ÇİÇEĞİM
Bir kucak nergis çiçeğisin
Önce kokun geldi kapıma
Gelince evimiz sarmaşık güllerle doldu
Sanki sesin yankılanır sabah rüzgârında
ÖLÜM SENİN NEYİN OLUR ASKER?
Ölüm senin neyin olur asker?
En keskin virajında yaşamın
Hain mermiler
İnsanlığa pusu kurmuş karanlık kuytularda bekler.
ÖNCE BEN ÖLMELİYİM
Bu gün yalnızca ben ıslanıyorum
İnatla yağan şu deli yağmurda
Siyah alevlerde yıkanıyorum
Kara bir aydınlık; yanan çamurda
SAVAŞ ADRES SORMAZ Kİ
Bana savaş resimleri yapma
İçim tükendi dayanamam
Bir çocuğun fırlayan küçük göz bebekleri,
Ürperen teni şimdi diken diken her yanımda
SEN AŞKI NE BİLİRSİN
Sen aşkı ne bilirsin!
Gurbetin kollarında üşüdü mü yüreğin?
Her sabah uykusuz gözlerinde
Mor menekşeler açtı mı hiç?
SEN
Yüreğin kadar derin gözlerin
Yüreğin gibi güzel
Yanımda bambaşka yerin
Gönlümde yerin özel
ŞÜKRET
Yağmurun yağdığına şükret
Güneşin doğduğuna..
Sabahın olduğuna şükret,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!