Bir gece yarısında,
Beyaz bir güvercin kondu gönül pencereme.
Gülümsedi...
“Gel, birlikte özgürce uçalım,
Başka diyarlara kaçalım!” dercesine.
“Kanadı kırık kuş misaliyim,” dedim.
Üzüldü...
“Sen,” dedi,
“Bakma benim güzelliğime, gençliğime,
Bembeyaz saf ve temiz görünüşüme.
Yazılan satırlar silinse de,
Sayfalar bembeyaz görünür.
Ama yaşananların izleri...
Silinmese de, görünmese de,
O izler hep geride kalır!” dedi.
“Gençliğim seni aldatmasın.
Ruhum belki senden yaşlı...”
Ve boynunu büktü.
Üzüldüm...
Sonra gülümsedim.
“Al,” dedim, “tüm şiirler senin olsun.
Dolaş diyar diyar!
Ama geçmişe değil, geleceğe uç git!” dedim.
“Uç, dağların ardından,
Özgürce, istediğin yöne...
Yorulunca... uykun gelince...
Bir anlığına da olsa,
Kanatlarını bırak rüzgârın kucağına.
Yatak olsun gökyüzü sana,
Yum gözlerini sıkıca.
Bulutlar yorgan olsun!
Durma git, git bu diyarlardan!
Ben kanadı kırık bir kuşum,
Sen, istediğin diyarlara git,” dedim.
Kanatlarını açtı...
Tam uçup gidecekti...
Bir anda ardına dönüp baktı.
Göz göze gelmek istedi...
Bakamam dedim,
Senin içinde kaybolmak istediğim gözlere.
Buğulu gözlerimi hissetti,
Sonra mırıldayan dudaklarımı gördü sanki...
Kıpkırmızı gagasıyla cama vuruyordu,
Kalbimi parçalarcasına!
Konuşamıyordum…
Konuşsam, gözlerimden yaşlar dökülecekti.
Elimle işaret ettim:
Git! Git hadi!
Sonra yutkundum, kendimi toparladım, seslendim:
“Hadi! Hadi, durma, uç!
Kucaklasana umutlarını!
Gece olunca yıldızlar yol göstersin hayallerine.
Denizin üstüne bir sahne kurulsun sana.
Daha çok gençsin!” dedim.
“Yakamozlarla birlikte denizkızları dans etsin saatlerce.
Lunaparktaki atlıkarıncalar dönüp dursun.
Dönme dolaptan gelen o korkuyla karışık heyecan...
Sevinç çığlıkları karışsa da birbirine,
O yüzündeki masum mutluluğun heyecanı gibi...
Yüzün hep gülsün!
Gönülden gönüllere köprü kurulsun.
Güneş doğana kadar,
Mutluluk yolunda,
Benim yerime de dolaş diyar diyar!
Uç dedim, uç özgürce!
Hediyem olsun tüm şiirlerim...
Şiir seven yüreklere şimdi dağıt onları!
Nerede mutsuz biri varsa,
Umut dolsun,
Huzur bulsun…
Ağlayan gözlere mutluluk gözyaşları dolsun!
Hadi!
Hadi uç, uç beyaz güvercin!
Durma, dağıt yazdıklarımı!
Uç beyaz güvercin!
Huzurla dolsun minik, taze yüreğin!
Uç beyaz güvercin,
Uçmak sana yakışır!
Uç beyaz güvercin, masallarda değil…
Uç beyaz güvercin, satırlarda, mısralarda, şiirlerde!
Uç beyaz güvercin, mutluluk yolunda!
Uç beyaz güvercin,
Uç semalar sana yakışır!” dedim.
“Korkma!
Korkma gökyüzündeki mavinin engin derinliklerinden!
Sanma ki bir başına uçacaksın,
Yarım kalan hikâyede...”
Uç beyaz güvercin!
Sen uç ki,
Ben de senin yüreğinden
Dünyayı bir kuş bakışıyla görebileyim!” dedim.
Yıllar sonra anlatırsın...
Benim yaşıma girince dersin ki:
“Bir varmış bir yokmuş…
Ya ben geç kaldım...
Ya da o hayat yolunda uçmaktan yorulmuş...”
Üç kelimeyi bir araya getirmeden:
“Hadi!
Durma!
Git, uç!”
Uç beyaz güvercin…
Huzurla dolsun minik, taze yüreğin!
Uç beyaz güvercin…
Uçmak sana yakışır!
Uç beyaz güvercin, masallarda değil…
Uç beyaz güvercin, satırlarda, mısralarda, şiirlerde!
Uç beyaz güvercin…
Uç, mutluluk yolunda!
Uç beyaz güvercin…
Uç, semalar sana yakışır!” dedim.
Sen de derdin:
“Hayatta bazı hikâyeler yarım kalır…
Sonu cennette tamamlansın diye dua edenler vardır.”
Hikâyeler yarım kalsa da…
Kanadı kırık kuşlar,
Yarım kalan hikâyelerde hep kahraman olur.
Kayıt Tarihi : 6.12.2023 15:39:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yaşanmış ve yaşanmakta olan yarım kalmaya mahkum bir yasak aşk hikayesi
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!