Sızlıyor yaralar, yüreğim ve kabuklarım.
İş yaptırmıyor bedene, tene.
Düşünüyorum her gün, her gece.
Çözemiyorum bilmeceyi, kelimeleri ve heceleri.
Kendimi kaybettim, döndüm, dönüştüm.
O dik duran ben, bir anda depremsiz yıkıldım...
Kırdım eşyaları, yaktım kağıtları ve geçmişi.
Bir ateşle silinmiyormuş geçmiş,
Kırmakla gitmiyormuş hafızamdan hatıralar...
Ağrıyor sağlam yerlerim, kaburgalarım...
Ağlıyor yüreğim, içimdeki benim.
Çağlıyor içimdeki ben, içimin içindeki sen.
Kabuk bastıkça oyar, kanatır tırnaklarım.
Kanadıkça akıyor geçmiş önümden.
Geçmiş akıyor, geleceği düşünüyorum.
Zaman hızlı, tabanları yağlamış.
Zamana yetişmeye çalışıyorum sürünerek.
Koştukça, nefes nefese bıraktı beni zaman.
Artık kendi halinde, bazen koşar,
Bazen durur, kalkmaz yerinden bir ömür.
Çekilmiyor eskisi gibi sevilerek çekilen nazlar,
Eskimiyor, her gün ortaya koyduklarım...
Her gün taze yaram, kabuğum ve tuzum.
Bastıkça basarım yarama,
Biraz daha acı çeksin ruhum.
Seçilmiyor turnusol kağıdıyla insanlar,
Bilemiyorsun kim dost, kim düşman.
İnsan kendine dost, kendine düşman.
Bazen mazoşist, bazen doktor
.
Hicret eder dağlar, denizler ve aylar.
Çok değişik türdaşlarım, ben ve insanlar.
Kayıt Tarihi : 10.4.2021 01:47:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!