kapandı acılar peşinde sürüklenen yaldızlı kapı
hüzünden sararan rengiyle köpüren deryalara bıraktı kendini
ihanetten sarsılan ruhuyla sıyrıldı çocukların arasından
nedameti andıran bakışlarıyla karar kıldı yetim kalmış limanda
ve kayboldu yazgıma selam vererek kararan ufukta
ferda dedim ufukta kaybolan yaldızlı kapıyı seyrederek
ferda dedim çünkü izin vermediler başka bir isim koymama
tek seçenek bu sunuldu bana Yusuf makamında
kimse aldırış etmedi sırtların çimdiklenmesine
kısık gözleriyle günlerce oturdu ateşli çemberin ortasında
yer ve gök arasında oluşan muhabbettin hiçbir tesiri olmadı
omzu, kokuşmuş duyguların ameliyesini yapmaktan çökmüş
adımları bebelerin adımlarıyla neredeyse aynı
suyu, adına sevgi dedikleri nimetin yardımıyla yeniden tanıdım
şimdi farkına vardım mısraların da her geçen gün yorulduğunun
artık inandım kır çiçeklerinin de vakti geldiği zaman göç edeceğine
bir kez daha gerçek aşkın ağır taşlar altında saklandığını anladım
kayboldu bu çağın insanı tutulmayan sözler çukurunda
bazısı bilmedi sözün değerini
bazısı inanmadı mükâfata
bazısı görmedi etrafı kuşatan melekleri
ve böylece üflendi sûra
şimdi sen söyle ferda
ne olurdu insanlar Tolstoy gibi ağlasa
19.02.2023
Kayıt Tarihi : 19.2.2023 22:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!